Ailede iletişim, aile ahlâkı ve mutluluğu üzerine dersler:

Hüseyin K. Ece

Eylul-Aralık 2011

Zaandam Ayasofya Camii

 

ONUNCU DERS

11.12.2011

 

Eşler arası ilişkilerin boyutları (A. Kalkan’dan özetle)

Hayatımızda en fazla ilişki içinde olduğumuz kimse herhalde eşimizdir. Öyleyse bu ilişkinin sağlıklı olması, sağlam bir zemine oturması insana mutluluk kazandırır. “Pazara kadar değil mezara kadar, bir nikahla başa erişsin, bir yastıkta ömür boyu” gibi sözler eşler arası ilişikilerin önemine bir daha dikkat çekiyor.

Eşler arası ilişki, aşağıdaki 10 madde  ile değerlendirilir ve eksiklik varsa giderilir:

  1. İnsan-insan ilişkisi,
  2. Din kardeşliği ilişkisi,
  3. Sevgili ilişkisi,
  4. Bedenî-cinsî ilişki,
  5. Akrabâ ilişkisi,
  6. Dost ilişkisi,
  7. Arkadaş ilişkisi,
  8. Sırdaş ilişkisi,
  9. Yoldaş ilişkisi,
  10. Kader birliği ilişkisi.

 

İnsan-İnsan İlişkisi:

Bu ilişki türü, her insan için olduğu gibi eşler arasında da en temel ilişki türüdür. Evli çiftler her şeyden önce insandırlar.

Şu temel espri hiç unutulmamalıdır. Evlilik kurumu, insanı insanlığa yabancılaştıran bir kurum değildir. Yabancılara karşı gösterilen asgarî insanî tavır ve davranışı en başta eşler birbirine karşı göstermekle yükümlüdür.

 

Din Kardeşliği İlişkisi:

Evlilik din kardeşliğini iptal eden bir kurum değildir. Nikâh akdinin meşrû kıldığı alanlar dışında müslümanın müslümana yapması yasak olan şeyler iki din kardeşi olan eşler için de geçerlidir. Zulme engel olmak, iyiliği emretmek, alay etmemek, küçük görmemek, sevgi ve şefkat göstermek, iyilikle muâmele etmek gibi.

 

Sevgili İlişkisi:

Sevgi evlilik binâsının çimentosudur. Bu ilişkinin kurulamadığı evlilikler zorakî birlikteliklerdir. Âile kuran eşler, âdetâ bir müddet sonra birbirlerinin yüreğine yük olmaya "birbirimize mecbûruz" tavrı takınmaya başlarlar. Âile kurumuna savaş açan zevkperestlerin eline koz veren bu tür evlilikler, ahlâksızlığın avukatlarına "evlilik aşkı öldürüyor" yalanını söyletmektedir.

 

Bedenî-Cinsî İlişki:

Başka hiçbir ilişkiyi karı-koca ilişkisi kadar zenginleştiremeyecek olan ilişki türüdür. Bir evlilikteki sağlıklı cinsel hayat, eşler arası mutluluğun ödülüdür. Sağlıklı cinselliğin yaşanmadığı âilelerde çatışma ve huzursuzluklar kaçınılmazdır. Bu maddenin ihmalinden dolayı ortaya çıkan huzursuzluklar hep başka gerçekler altında servise sunulur ve gerçek ya gizlenir ya da çoğu zaman farkedilmez.

Yanlış bir din ve çarpık bir ahlâk anlayışı verilerek râhip ve râhibeleştirilen kimi erkek ve kadınlar, evlendikten sonra en doğal ve meşrû bir münâsebet türü olan bu ilişkiyi, kendi doğallığı içinde gerçekleştirmekte hayli zorlandıkları görülmüştür.

 

Akrabâ İlişkisi:

Bu, kan ve nesep yakınlığı ilişkisidir. Evliliğin ortak meyvesi olan çocuklar bu ilişki türünün imzasıdır. Eşler birbirleri için çocuklarının ana-babasıdır. Toprak tohumla birleşip sarmaş-dolaş olarak çocuk biciminde meyveye durmuştur. İki ayrı varlık, âdetâ çocukta tevhid olmuştur.

 

Dost İlişkisi:

Evliliği kanatlandıran ve zenginleştiren bir ilişki türüdür. Herkes karı-koca olur, fakat her karı-koca birbirinin dostu olamaz. Bunu becerebilen eşler, evliliği taçlandırmanın yolunu bulmuşlar demektir. Eşler arasında bu tarz ilişkinin kurulması, evliliğin standartlarının üzerinde oluşunun bir işâretidir.

Hz. Hatice ile Hz. Peygamber (s.a.s.) arasındaki ilişkide işte bu zenginliği görüyoruz.

 

Arkadaş İlişkisi:

Eşler birbirleri için arkadaşlık açısından üç halde değerlendirilebilir:

  1. Birbirleri için ya "hastalık" gibidirler; ki bu durumda birbirleriyle arkadaşlıkları zorakîdir. "Başa geldi bir kere" mantığıyla sürüklenen evlilikler buna örnektir.
  2. Ya "ilâç" gibidirler; bu arkadaşlık türünde eşler birbirine lâzım oldukça sığınır, arkadaşlık yaparlar.
  3. Ya da "gıda" gibi arkadaşlık ilişkisi; bu ilişki türü arkadaşlık ilişkilerinin en gelişmişidir ve birbirlerini sürekli desteklerler. Gıda gibi arkadaşlık kuran eşler birbirlerinin yüreğine yük olmaz, yakıt olurlar.  

 

Sırdaş İlişkisi:

Bu ilişki insanı yalnızlıktan kurtarıp ona sırrını paylaşacak birini bulmuş olmanın iç huzurunu kazandırır. Her karı-koca birbirinin sırdaşı olmamakla, sırlarını açacak âile dışı bireyler aramaktadır. Bu da kimi zaman âile sırlarının ağızlarda sakız olmasına ve âilenin dağılmasına neden olmaktadır. Sırlarını birbiriyle paylaşamayan eşler daha başka neleri paylaşabilirler ki?

 

Yoldaş İlişkisi:

Bu, dâvâ arkadaşlığı ilişkisidir, ki aynı amaç uğruna mücâdele vermek, aynı gâyeye koşmak demektir. Bu, eşler arasında duygu, düşünce ve eylem birliğinin gerçekleştiğinin göstergesidir. Bu sâyede âile gâyesiz değil; gâyeli bir âile olur ve o âilede yetişen çocuklar da, ideal sahibi çocuklar olurlar.

 

Kader Birliği İlişkisi:

Aynı âkıbeti istemeleri, aynı istikbale yelken açmaları anlamına gelir. Kader birliği ilişkisi, dünya hayatıyla sınırlı olmayıp daha ötesine uzanan bir birlikteliği hedefler.

 

Ailede Sağlıklı İletişim

Bilinçli ve sağlıklı iletişim anlamlı hayata, anlamlı hayat da sâkin ve doyuma  ulaşmış ruh halinin gelişmesine yol açar. Bunun için de özgür ortam şarttır. Özgür ortam içerisinde yapılan iletişim toplumsal sorunların çözümüne olduğu kadar, kişiler arası, özellikle âile içi sorunların çözümüne de katkıda bulunur.

 

Âilede sağlıklı iletişimin temel şartı üçtür:

1.Muhâtaba Saygı:

Bu, insan-insan ilişkisinin olmazsa olmaz şartıdır. Saygı duymadığınız, varlığını kabullenmediğiniz, önem ve değer vermediğiniz hiç kimseye sağlıklı ve başarılı bir ilişki kuramazsınız.

Nedense eşler, kimi kritik zamanlarda, birbirlerine insanlıkta eş ve dinde kardeş olduklarını unuturlar ve dışarıdan, tanımadıkları birine karşı gösterdikleri asgarî saygıyı birbirlerine karşı göstermekte cimri davranırlar.

Eşler öncelikle birbirlerini muhatap almalı, karşı tarafın saygıyı hak ettiğii unutmamalılar.

 

2.Tabii Davranış:

Bu, yapmacık ve sentetik davranışlardan uzak durmaktan, muhâtabınıza samimi ve dürüst davranmaktan geçer. Samimiyetsiz ve yapmacık davrananların ilişkisi, gerçek bir ilişki değil, sentetik bir ilişki olacaktır. Sentetik ilişkilerse sağlıksız ve her iki tarafı da aldatan çürük ilişkilerdir. Böylesine çürük insanî bir ilişki üzerine, değil bir âile, sıradan bir dostluk bile binâ edilemez.

 

3.Empati:

Empatinin anlamı, kendimizi karşımızdakinin yerine koymaktır.

Olaylara ve eşyaya bir de onun durduğu yerden bakmayı denemek, muhâtabımızı anlamanın en kestirme ve kesin yoludur. Mümkündür ki onun penceresinden farklı göründüğü için öyle davranmakta ya da öyle algılamaktadır.

Eşler birbirlerini suçlayıp, yargılayıp, mahkûm edip, infâz etmeden önce mutlaka anlaşmazlık konusu olan şeye bir de karşı pencereden bakmayı denemeli ve kendisini muhâtabının yerine koyabilmelidir.

Ailede sağlıklı bir iletişim için kesinlikle şu dört soruya doğru cevap

vermeniz gerekir:

1.Ne söyleyeceksiniz?

2.Ne zaman söyleyeceksiniz?

3.Nerede söyleyeceksiniz?

4.Nasıl söyleyeceksiniz?

Bir doğrunun sadece doğru olması yetmez, o doğrunun doğru bir zamanda, doğru bir yerde, doğru bir kişiye ve doğru bir üslûpla söylenmesi gerekir. Eğer bunlardan biri yanlış olursa, söylediğiniz doğrunun doğru olması etkili olmasına yetmediği gibi, sizin muhâtabınızla ilişki kurmanıza da yetmeyecektir. 

Sağlıklı bir ilişki içine giren tarafların ilk uyması gereken kural, karşılıklı

birbirlerini değerli görmek ve kabullenmek, bununla birlikte iletişim ve etkileşim kanallarını sonuna kadar açık bulundurmaktır.

Bunda da dört noktayı gözden uzak tutmamak gerekir:

Bir: Uzun vâdeli ve kalıcı mutlulukları, kısa vâdeli ve geçici mutluluklara fedâ etmeyin.

İki: Âileyi oluşturan bireyler olarak, kendi tavır, davranış ve düşüncelerinizden kendinizi sorumlu tutun.

Üç: Âile içerisinde doğru bildiklerinizi doğru bir üslûpla ve doğru zamanı kollayarak söyleyin.

Dört: Ailedeki manevî atmosferi zenginleştirmeyi bencilce istek ve arzulardan önde tutun. Bunun verdiği iç huzuru ve dinginliği çok geçmeden tüm âile fertlerinin fark ettiğini hayretle göreceksiniz.