Namazın ve abdestin rükünlerinin hikmetleri, hatırlattıkları, namazın islâmî hayatı inşa rolü, güzel ahlâka etkisi hakkında dersler.

Hüseyin K. Ece

Beytu’s-Selam-Duisburg

9 Ekim-11 Aralık 2011

DÖRDÜNCÜ DERS

30 Ekim 2011

 

d-Yüzü yıkamanın kikmetleri

e-Kolları yıkamanın kikmetleri

f-Başı meshetmenin hikmetleri

g-Ayakları yıkamanın hikmetleri

h-Abdestten sonra okunabilecek dualar

 

  • Yüzü Yıkamanın Hikmetleri/Ya da yüz yıkanırken şunlar hatırlanmalıdır

-Yüz kimliktir

-Yüz kalbin dilidir

“Küp içindekini dışa sızdırır.”

“Karası karası

Merhamet fukarası

Yusan Aras suyuyla

Çıkmaz yüzün karası”

-Yüz aynadır

-Yüz yöndür

 

-Yüzü Allah’a dönmek

بَلَى مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِندَ رَبِّهِ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ {112} (Bekara)

 

 فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفاً فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ {30}  (Rum)

 

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِنَّهُ لَلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ {149}

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ {150} (Ali Imran)

 

وَمَنْ أَحْسَنُ دِيناً مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لله وَهُوَ مُحْسِنٌ واتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفاً وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً {125} (Nisa)

 

-Hz. İbrahim yönünü Allah’a çevirdiğini söylüyor.

فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَـذَا رَبِّي هَـذَا أَكْبَرُ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ {78} إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ {79} (En’am)

 

-Her şe fanidir, Allah’ın zatı hariç. Kur’an bunu ‘yüz’ kelimesi ile ifade ediyor.

وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ {27} فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ {28} (Rahman)

 

-Göz yüzdedir, o da bakmasından ve görmesinden sorumludur.

وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً {36} (İsra)

 

-Göze sahip olmak

قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ {30} وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُوْلِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاء وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِن زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعاً أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ {31} (Nur)

 

-Allah gözleri mühürleyebilir

أُولَـئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ وَسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ وَأُولَـئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ {108} (Nahl)

 

-Gözler değil, kalpler kör olur

أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ {46}‏ (Hac)

 

-Önemli olan ahirette görenlerden olmak

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى {124} قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنتُ بَصِيراً {125}‏ قَالَ كَذَلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا وَكَذَلِكَ الْيَوْمَ تُنسَى {126} (Tâhâ)

 

-Kalpler ve gözler Allah’ın tasarrufu altındadır. Onun için mü’minler şöyle dua ederler:

“Ya musarrifel kulube ve’l ebsâr sebbit kalbi alâ dinike.” Ey kalpleri gözleri çekip çeviren Allahım!, kalbimi dinin üzere sabit kıl.”

 

-Ahirette bazı yüzler siyah bazı yüzler beyaz olacak

يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ فَأَمَّا الَّذِينَ اسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ أَكْفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ {106} وَأَمَّا الَّذِينَ ابْيَضَّتْ وُجُوهُهُمْ فَفِي رَحْمَةِ اللّهِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {107}  (Ali İmran)

 

-Bazı yüzler sevinçli bazı yüzler asık olacak

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ {38} ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ {39} وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ {40} تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ {41} أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ {42}‏ (Abese)

“Yüzler var ki o gün parıl parıl, Güleç, sevinçli. Yüzler de var ki o gün tozlanmış. Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli). İşte onlar kafirler, Hak'tan sapanlardır.” 

لِّلَّذِينَ أَحْسَنُواْ الْحُسْنَى وَزِيَادَةٌ وَلاَ يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلاَ ذِلَّةٌ أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {26}

وَالَّذِينَ كَسَبُواْ السَّيِّئَاتِ جَزَاء سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ مَّا لَهُم مِّنَ اللّهِ مِنْ عَاصِمٍ كَأَنَّمَا أُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعاً مِّنَ اللَّيْلِ مُظْلِماً أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {27} (Yunus)

Kötü işler yapanlara da (yaptıkları) kötülüğün aynen cezası verilir. Ve onların yüzlerini bir horluk kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak hiç kimse yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalara bürünmüştür. İşte onlar da ateş halkıdır, hep orada kalacaklardır.”

 

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ {1} وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ {2} عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ {3} تَصْلَى نَاراً حَامِيَةً {4} تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ {5} لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ {6} لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ {7} وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ {8} لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ {9} فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ {10} لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً {11} (Ğaşiye)

Yüzler var ki o gün öne düşüktür, [günahın yükü altında] bitkin düşmüş, [korku ile] sarsılmış, Kızgın ateşe girerler. Kendilerine kaynamış bir gözeden (su) içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yiyecek de yoktur. O da ne semirtir, ne de açlığı giderir. Yüzler de var ki o gün ni'met içinde mutlu, çabaları[nın meyvesini tatmak]tan memnun, harika bir bahçede, boş lakırdı işitmeyecekleri (bir bahçede).”

 

-Ahirette bazı yüzler Rabblerine bakacaklar

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ {22} إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ {23} وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ {24} تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ {25} Kıyame

“Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar, Rablerine bakarken; Yüzler de var ki o gün asıktır. çatırdatan bir felaketin başlarına gelmek üzere olduğunu bilerek.”

 

-Mü’minlerin secde izleri yüzlerindedir:

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَاناً سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْراً عَظِيماً {29}‏ (Fetih)

 

-Cennetlikleri yüzlerinden tanınır

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ {22} عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ {23} تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ {24} يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ {25} خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ {26} Mutaffifin

“İyiler elbette ni'met içindedirler. Divanlar üzerinde oturup bakarlar. Yüzlerinde ni'metin sevinç ve parıltısını sezersin. Onlara, mühürlü, halis bir içecekten içirilir, Ki sonu misktir (içildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.”

 

-      Yüz yıkanırken şu dua okunur:

Allâhümme beyyid vechîke, yevme tebyaddu vücuhun ve tesveddü

vücuh. Allahım! Bazı yüzlerin beyazlanacağı ve bazı yüzlerin de kararacağı günde benim yüzümü ak kıl.”

 

  • Kolları Yıkamanın Hikmetleri

Abdestte kolları yıkamak öncelikle kolları kullanma ahlakını öğretir. Kol yapılacak faaliyetlerin besmele ile yapılması gerektiğini gösterir.

Yıkamaya sağ koldan başlamak, bir işe sağdan başlamaya işaret olabilir.

 Kolları yıkmak aynı zamanda bir işe azmetmeyi sembolize eder. Nitekim zor bir işe kalkışanlar bazen kollarını çemrelerler.

 

-Kollar da eller ile birlikte sorumlu

يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ {24} (Nur)

-Bazılarının amel defteri sağından verilecek

يَوْمَ نَدْعُو كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ فَمَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَأُوْلَـئِكَ يَقْرَؤُونَ كِتَابَهُمْ وَلاَ يُظْلَمُونَ فَتِيلاً {71} (İsra)

فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ {19}

“Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der.  “Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum." Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir, Yüce bir cennette, “ (Hakka 19-22)

كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ {38} إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ {39} فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءلُونَ {40} (Müdessir)

            -Bazılarının amel defteri soldan verilecek

فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ {7} فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَاباً يَسِيراً {8} وَيَنقَلِبُ إِلَى أَهْلِهِ مَسْرُوراً {9} (İnşikak)

 

-Sağ ehli meymenetli (işe yarar) insanlardır

وَأَصْحَابُ الْيَمِينِ مَا أَصْحَابُ الْيَمِينِ {27}

وَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ أَصْحَابِ الْيَمِينِ {90} فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ {91} (Vakıa)

ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ {17} أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ {18} (Beled)

-Sol ehli meymenetsiz (işe yaramaz) kimselerdir.

- وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ {19} عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ {20} (Beled)

-Sağ kol yıkanırken şöyle dua edilir:

“Allâhümme a'tinî kitâbî biyemînî ve hâsibnî hisâben yesîrâ.”  Ya Rabbi! Bana amel defterimi sağ tarafımdan ver benim hesabımı kolay gör.

-Sol kol yıkanırken şöyle dua edilir

“Allâhümme lâ tu'tinî kitâbî bi-şimâlî velâ min verâi zahrî, velâ tuhâsibnî hisâben sedîden.” İlahi! Bana amel defterimi sol tarafımdan ve arka tarafımdan verme. Ve beni şiddetle hesaba çekme.”

-      Başa mesh  vermenin hikmetleri

Başa meshetmek, başın teslimiyetini, yani Allah yoluna baş koymayı ve aklı

yerinde kullanmayı sembolize eder.  

Yürek nereye bağlı ise baş da oraya bağlıdır. Başa mesh veren mü’min

başının sadece Allah’ın hükmüne bağlı ve razı olduğunu ortaya koyar.

Kimileri başlarını batıl hedefler uğruna verirler. Abdest alan der ki, “bu baş feda olacaksa, sadece ve sadece Allah yolunda feda olur.”

 

-Baş meshedilirken okunacak dua;

“Allahümme harrim re’sî ve cildî alen-nar-Allaım cildimi ve başımı cehennemden uzaklaştır.

Allâhumme gassinî birahmetike ve enzil aleyye min berekâtik. Ya Rabbi! Beni rahmetinle yarlığa ve benim üzerime bereketlerinden indir.”

-Kulakları meshetmenin hikmetleri

Kulakları meshetmek ‘dinleme ahlâkını’ sembolize eder.

Yabancı, kirli, batıl ve çirkin sözlerle kirlenen kulakları onlardan

temizlemektir. Günaha götürücü ve saptırıcı davetlere karşı manevi sigorta gibidir. 

Kulağa gelen her sese kulak verenler, onlar arasında seçim yapmayanlar  duyma yeteneğini çöplüğe çevirirler.

Dinleme, duymanın bir sonraki aşamasıdır. Bir ses duyan, ona önce kulak verir, sonra dinler, sonra da anlamaya çalışır.

وَالَّذِينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ أَن يَعْبُدُوهَا وَأَنَابُوا إِلَى اللَّهِ لَهُمُ الْبُشْرَى فَبَشِّرْ عِبَادِ {17} الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ وَأُوْلَئِكَ هُمْ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ {18} Zümer

Burada karşımıza ‘dinleme ahlâkı’ çıkıyor. Neye kulak vermeli, nasıl vermeli, sonuçta nasıl davranmalı?

Doğru olan bir şeyi duymak, onu dinlemek anlamına gelmez. Bilakis duyduğu şeyin doğruluğundan/hak oluşundan emin olan kişi onun gereğini yapar.

Burada kulak vermek; anlamak ve itaat etmek, alıp kabul etmek ve gereğini yapmak üzere harekete geçmektir.

إِنَّمَا يَسْتَجِيبُ الَّذِينَ يَسْمَعُونَ وَالْمَوْتَى يَبْعَثُهُمُ اللّهُ ثُمَّ إِلَيْهِ يُرْجَعُونَ {36} (En’am)

“Unutma ki, yalnızca [bütün kalpleriyle] kulak verenler, bir çağrıya cevap verebilirler; [kalben] ölmüş olanlara gelince, [yalnız] Allah onları diriltebilir, sonra da hepsi O'na döneceklerdir.”

وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاءُ وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ {22} (Fatır)

“ve ne de yaşayan ile [kalben] ölmüş bulunan. Şüphen olmasın ki [ey Muhammed,] Allah dilediğine işittirir, halbuki sen mezarlardaki [ölüler gibi kalben ölmüş]lere işittiremezsin:”

Kulağı mesheden, bir anlamda sözün en güzelini duyup gereğini yapacağına söz verir.

 

-Kulaklar meshedilirken okunacak dua;

Allâhumme'c-alnî mine'l-lezîne yestemiûne'l-kavle feyettebiûne ahseneh. Ya İlahi! Beni, hak sözü işitip de en güzeline uyan kullarından eyle.”

 

- Boyunu meshetmenin hikmetleri

İman aynı zamanda ‘inkıyad’ etmek, yani iman edilenler karşısında boyun bükmek/itaat emek demektir.

Boyunu meshetmek bu inkıyad sözünü yenilemektir.

İman eden boyun başka hiç bir şey karşısında eğilip bükülmez, koyun gibi çekilmez.

“Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekilmeye gelmez boynum.”

 

-Boyuna meshederken okunacak dua:

“Allâhümme a'tik rakabetî mine'n-nâr. Ya Rabbi! Benim vücudumu cehennem azabından azad eyle.”

-      Ayakları yıkamanın hikmetleri

İnsanın önüne iki yol serilmiştir. Hak-batıl,  Dileyen o yola, dileyen bu yola

gider.

إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِراً وَإِمَّا كَفُوراً {3} (İnsan)

Kur’an doğru yola ‘sıra-t müstekim, sırat-ı seviyy ve sebilür-rüşd/sebilü’r-

reşad’ diyor. İnsanları da bu yolda yürümeye davet ediyor. Zira insan bir yolcu, hayat bir yolculuktur, hayat anlayışı ise bir yoldur.

 Ayakları yıkamak, onları hem maddi kirlerden ve ayakla işlenen günahların

kirlerinden temizlemek anlamına gelir, hem de onları doğru yolda yürümeye hazırlanmaktır.  Ayaklarına abdest aldıranlar, onları doğru yola sevkedebilirler.  

Ayakları yıkamak aynı zamanda ayakları kullanma eğitimidir.

Ayaklar hangi yolda yürümeli?

Nereye doğru yürümeli?

Kiminle yürümeli?

Yürüken neyi kılavuz olarak kullanmalı?

Yürüken ayakları nasıl temiz tutmalı?

Çünkü Hesap gününde ayaklar da konuşacak.

Abdest alırken ayakların bu durumunu da düşünüp onların lehimize şahitlik yapmalarını nasıl sağlayabilirim diye düşünmek gerekir.

          الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ {65} (Yasin)

            Kişi beş şeyin hesabını vermeden ayakları mahşer meydanından ayrılamaz.

"Hiçbir kul, kıyamet gününde, 1-ömrünü nerede tükettiğinden, 2-

ilmiyle ne gibi işler yaptığından, 3-malını nereden kazanıp, 4-nerede harcadığından, 5-vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz." (Tirmizi, Kıyamet 1. Riyazüssalihin 1/441)

 

Sağ ayak yıkanırken yapılan dua, ayakları yıkamanın hikmetini de ele

veriyor:

“ Allahümme, sebbit kademeyye ale's-sırâtike’l-mustakım. Allahım!

ayaklarımı en doğru yolunun üzerinde sağlam tut.

 

-Sol ayak yıkanırken şöyle dua edilebilir:

“Allahümmeğfir lî fî zenbî ve vassi’ fî darî ve barik fî rızkî-Ey Allahım günahımı mağfiret eyle, evime genişlik ver, rızkımı berketli kıl”

Şu dua da okunabilir:

Allâhumme'c-al lî sa'yen meşkûren ve zenben magfûren ve ticâreten len tebûr. Ey Allahım! Bana karşılı verilen bir çalışma ver; günahlarımı bağışlanmış yap ve bana kârli ticaret nasip eyle.”

Abdestte yıkanmış ayakla yola çıkanların, işine gidenlerin yanlışa gitmemeleri umulur. İşlerinde bereket, kararlarında isabet, ilişkilerinde meymenet vardır.

Abdeste Allah adına başladıkları gibi hem güne, hem işlerine Allah’ın adıyla ve O’ndan yardım dileyerek başlarlar. Bu da onların zikir ibadetidir. Allah ise her ne şekilde olursa olsu kendisini ananları, anar ve yardım eder.

 

-Abdestten sonra şu dualar okunabilir:

Abdest bittikten sonra kıbleye karşı durmak ve şehadeti okumak güzeldir. Eşhedu en lâ ilâhe illâ'l-lah ve eşheduü enne Muhammeden abduhû ve rasûluh.”

Ya da şu dua okunabilir:

“Allâhumme'c-alnî mine't-tevvâbîne ve'c-alnî mine'l-mutetahhirîn. Ya Rabbi! Beni her günah işledikçe tevbe eden kullarından eyle”

Ebu Musa (R.a) anlatıyor: "Resûlüllah'a geldim, abdest alıyordu. Şu duayı okuduğunu işittim: "Allahümma'ğfirlî zenbî ve vassi'lî fî dârî ve bârik lî fî rızkî. Allah'ım günahımı mağfiret et, evimi bana genişlet, rızkımı bana mubârek kıl." (Rezin tahric etmiştir. İbnu's-Sünni Amelü'l-yevm ve'l-Leyl, 5, 10.)

Ebu Said (ra) anlatıyor: "Resulüllah (sav) buyurdu ki: "Kim abdest alıp: "Sübhâneke Allahümme ve bihamdike estağfiruke ve etübu ileyke. (Rabbim seni tenzih ederim, Allah'ım hamdim sanadır, senden bağışlanmak isterim, tevbem de sanadır)" derse, bu bir kâğıda yazılır, sonra bir mühür üzerine nakşedilir, sonra da Arş'ın altına kaldırılır ve Kıyâmete kadar (mühür) kırılmaz.” (Kütüb-ü Sitte (ter.)den)