KUBA AİLELER DERSİ

Kasım 2019 – Nisan 2020

Hüseyin K. Ece

13.DERS  14.02.2020 Cuma

İSLÂMÎ DAVETİN MEDİNE DÖNEMİ 2

 

Mekkeli müşriklerin İslâmî davete karşı tepkileri

9-Fiilî savaş (saldırı).

 

Peygamberin İslâma ve müslümanlara yönelik saldırılarla mücadelesi

-Peygamber: Savaş ve barış

Medine döneminde Hudeybiye’den sonra iki yıl hariç müşriklere genelde savaş şartları vardı.

Peygamber bazı kabilelerle anlaşma yaptı. Mekkenin fethinden sonra da arap kabileleri genelde müslüman oldular. 9. Yılda müşriklerle ilişkiler kesildi.

Hicretin 2.yılından sonra Medine’deki yahudilerle de ilişkiler bozuldu.

Hicretten 7 yıl sonra hırıstiyanlarla savaş ilişkileri başladı.

İslâmî davet Mekke’de ve Medine’de dille, ikna yoluyla, sağlam delilerle, Kur’an’la, akılla devam etti.

Din zorla kabul ettirilmez, kişi zorla davranışlarını değiştirmez. İslâmın hedefi sadece davranışları değiştirmek değil, hidâyet, öze hitap ederek ıslah, sadece Allah’a kulluktur.

Hz. Muhammed sevgi ve merhamet peygamberi idi. Kavgadan, savaştan hoşlanmazdı. Şiddete ve şiddet yanlılarına karşı idi. İntikamcı değildi.

Mekke döneminde sabır tavsiye edilmişti. (Ahkaf 46/35. Müzemmil 74/10) “Sabredin, ben savaşla emrolunmadım” derdi.

Kur’an’da insanlar arası ilişkilerde barış (silm) esastır. (Bakara 2/208)

Başkaları barış isterse Paygamber’e tavsiye edilen de barışa yönelmektir. (Enfal 8/61)

Mü’minler savaş için bahane aramazlar, dünya çıkarı için insanlara “siz müslüman değilsiniz” demezler (Nisâ 4/94)

İnsanın fıtratı da barışı ister. İslâm da fıtrat dinidir. Kur’an Peygambere ve müslümanlara fıtrata yönelmelerini ister. (Rûm 30/30)

İslâm ile barış aynı kökten. Onun hedefi kişi, aile ve toplum hayatında barış, huzur ve mutluluktur.

İslâmın hakkıyla hakim olduğu hayatlarda ve toplumlarda bunlar gerçekleşir.

İslâmî davet, müşrikler saldırıncaya, ya da saldırı tehlikesi oluncaya kadar silaha gerek görmemiştir.

Lakin savaş bazen kaçınılmaz olur.

Savaşa izin verilmesinin sebepleri:

 

-Meşru müdafaa;

İslâmda savaşa (kıtala) izin vermesinin sebebi müslümanları meşru savunmalarıdır. Can, mal, din, şeref ve iffetlerini koruma görevleridir.

Peygamber müşriklere şefkatle, sevgi ve merhametle yaklaştı, onlar ise düşmanca davrandılar, eziyet ve işkence ettiler, hicrete mecbur ettiler. Yetmedi ordu toplayıp Medine’ye saldırmaya kalkıştılar.

Bundan önce Ebu Süfyan ve Übey b. Halef Ensar’a mektup yazarak Muhammedle aralarından çekilmelerini, aksi halde kendileriyle savaşacaklarını bildirdiler.

Ensar bunu reddetti. Onlar dostlarına ve yahudilere aynı içerikte mektup yazdılar.

İstedikleri cevabı alamayınca küçük birliklerle Medine’ye saldırmaya başladılar.

Bu müşriklerin düşmanca tavrını gösterir.

Bunun üzerine Allah (cc) mü’minlere kendilerini savunmaya izin verdi.

“Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir. 

Onlar, başka değil, sırf «Rabbimiz Allah'tır» dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.” (Hacc 22/39-40)

 

-İslâmî daveti güvence altına almak;

İslâm Allah’ın dini. Fıtrat dini. Peygamber herkes için. Davet herkese yönelik. Ama müşrikler buna engel oluyorlardı.

Müslümanlar buna karşı koymak durumunda idi.

 

-İnsan hak ve hürriyetlerini güvence altına almak;

Peygamber İslâm için kimseyi zorlamadığı gibi, müslüman olmak isteyene de kimse engel olmamalı. Dolaysıyla insanların serbest iradeyle hareket etmesi için özgür bir ortamın olması gerekir.

 

-Anlaşmaları bozanları ve hainlere engel olmak ve cezalandırmak;

Kimileri Peygamberle anlaşma yaptılar ama sonradan anlaşmalarını bozdular, hasımlarla işbirliğine girip, hainlik oldular. Bunların tuzaklarını bozmak, zararlarını önlemek, cezalandımak için savaş gerekli olur.

Nitekim Mekke’nin fethine sebep de Mekkelilerin Hudeybiye’ye hainlik yapmalarıdır.

 

-İslâm vatanını korumak;

Müslümanların özgürce yaşadıkları yer onların vatanıdır. Orayı savumak onların görevidir. Bu olmazsa düşmanları onların vatanını ele geçirip onları esir edebilir. Nitekim Bizanslılar Medine’ye saldırmayı planladılar, bu yüzden Mûte ve Tebûk seferlie oldu.

İslâmda savaş bile hidâyetle, davetle, insan haklarıyla irtibatlı ve zulümleri önlemeye yöneliktir.

Tarihte en az kurban verilen savaşlar, Peygamber zamanındaki savaşlardır. Şehit sayısı 138, karşı tarafın verdiği ölü sayısı 216dır.

 

-İlk seriyyeler ve gazveler

Gazve; savaş olsun olmasın Peygamberimizn katıldığı bütün seferler.

Seriyye; Peygamberin bizzat katılmadığı az veya çok, savaş olsun olmasın, gönderdiği askeri birlikler.

Peygamberin hayatında 27 gazve var. 7sinde savaş oldu.

Seriyyeler 30 ile 60 arasında değişirdi.

Peygamber (sav) müşriklerin tehditlerini savmak için onları ekonomik açıdan sıkışmak istedi. Bunun için çeşitli yerlere gazveler, seriyyeler düzenledi.

Bedirden önce 4 gazve, 4 seriyye gerçekleşti.

İlk üç seriyye. 1.yıl Ramazan ayıında hz. Hamza kumandasında Sifu’l-bahr seferi.

Ubeyde b. Hâris kumandasında Râbiğ sefer,

Zilkâde ayında Sa’d b. ebi Vakkâs kumandasında Harrâr seferi.

Peygamber (sav) Hicretten 17 ay sonra (624) Abdullah b. Cahş (halası Ümeyme’nin oğlu) kumandasında Batn-ı Nahle seriyyesi. Muhâcirlerden bir grupla. Sonra Übey b. Ka’b ile iki gün okunması şartıyla bir mektup gönderdi. Mektup okundu. “Nahleye kadar git, Kureyş kervanlarını gözetle” deniyordu.   Seriyye Nahle’de bir kervanla karşılaştı. Receb’in son günü olup olmadığı konusunda tereddütten sonra, kervan sahibi İbnu’l-Hadramî’yi öldürdüler, Osman b. Abdullah ve Hakem b. Keysân’ı esir aldılar.

Abdullah b. Cahş ganimeti beşe böldü. Birini Peygamber’e getirdi. Peygamber onu almadı. Zira onları saldırı için izin vermemişti.

Müşrikler bu olaydan dolayı Peygamber’i kınadılar. Haram ayda saldırdı diye.  

Lakin Bakara 2/217. âyeti seriyyenin haklılığını onayladı.

“Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür…” 

Peygamber (sav) bunun üzerine kendi payına düşen ganimeti aldı. 

Müşrikler fidye gönderdiler. Hakem b. Keysân müslüman oldu. Diğeri Mekke’ye döndü.

Bu seriyye ve gazveler sayesinde hem ortam teftiş edildi, müşriklerin hareketleri gözlemlendi, hem de bazı kabilerin Mekkelilerle ittifak kurmalarına engel olundu.

 

-Bedir Savaşı (2/624)

Son seriyyeden birbuçuk ay sonra. 2.yıl. Mekkeliler Ebu Süfyan başkanlığında büyük bir kervanı (Bin deve, ellibin dinarlık) Şam’a gönderdiler. Peygamber kervanın Mekke’ye doğru döndüğüni haber aldı.

Sahabeleri topladı, istişare etti. Fikirlerini sordu. Kervana engel olma kararı, gerekirse savaş kararı alındı. Ensar ve muhâcirler kabul etti. 

Talha b. Ubeydullah ve Said b. Zeyd’i gözcü olarak gönderdi.

12 Ramazan 2 (9 Mart 624de) Medine’den çıktı. Sancak Mus’ab b. Umeyr’e veridli.  305 kişi, 70 deve, iki at.

Ebu Süfyan Peygamberin niyetini öğrenince Mekke’ye yardım için haber gönderdi. Kendisi de çok kullanılmayan yollardan geçerek kervanı kurtardı.

Mekkeliler kısa sürede bin kişilik bir ordu topladılar. Medine’ye doğru yola çıktılar. Zaten Medine’ye saldırma niyetleri vardı.

Ebu Cehil’in kumandasında guırurla, hışımla yürüdüler.

Ebu Süfyan haber gönderdiği halde geri dönmediler. Yola çıkmışken müslümanların işini bitirelim dediler.

Peygamber (sav) savaş için bütün tedbirleri aldı: İstihbarat, uygun yer seçimi, hazırlık yapma, savaşmaya gücü yetenler, sahabelerin onayı gibi.

17 Ramazan 2 (14 Mart 624) iki ordu Bedir’e doğru yola çıktı. Peygamber Hubab’ın işaretiyle uygun bir yere konakladı.

Hz. Ömeri elçi gönderdi. Savaş olmasın dedi. Müşrikler kabul etmedi.

Peygamber dua etti. “Ya Rabbi. İşte Kuryş! Kibirle geldi. Sana meydan okuyor. Peygamberini yalanlıyor. Ya Rabbi Peygamberlere yardım sözünü bana da zafer vadini yerine getirmeni Senden istiyorum. Allahım eğer Sen şu bir avuç müslümanı helâk edersen Sana ibadet eden kalmayacaktır.” (Vakıdî, 1/59, 67, 81. İbni Hişam, 1/627. Taberî, 2/447)

Mübareze yapıldı.

Esved b. Abdulesed-Hamza,

Utbe b. Rebia-Hamza

Şeybe b. Rebia-Ali

Velid b. Utbe-Ubeyde b. Hâris. Karşı karşıya geldiler. Mü’minler kazandı.

Savaş 5 saat sürdü. Müşrikler kesin mağlup oldular.  Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Ebu Süfyanın oğlu Hanzala öldü. Yetmiş kadar ölü, bir o kadar esir. 

Sahabeler 14 şehit verdiler.

Haşimoğullarının bir kısmı (Abbas ve Âkil gibi) Ebu Cehil’in teşvikiyle bir nevi zorla bu savaşa götürüldüler. (Tâlib yoldan geri döndü)

Peygamber onların savaşta öldürülmemesi istedi. Zira onlar suçlu değil, Peygamberin destekleyenlerdi. Bedir’e de istemeyerek gelmişlerdi.

Ebu’l-Buhterî’nin de öldürümemesini istedi. Mücezzir b. Zeyd isimli sahabe ona “teslim ol” dedi. O da arkadaşına da eman verilirse teslim olacağını söyledi. Mücezzir bunu kabul etmedi. O da savaşaark öldü.

Ayrıca Zem’a b. Esved ve Hâris b. Âmirin öldürülmemesini istedi. Bunlar da yanlışlıkla öldürüldü. Peygamber hepsine üzüldü.

Esirlerden Ukbe b. Muaykıt ve Nadr b. Hâris cezalandırıldı. Diğerlerinden fidye alınıp serbest bırakıldı. Haşimoğullarına farklı uygulama yapılmadı.

Parası olmayanlar Medine’de on çocuğa okuma yazma öğretme karşılığında serbest kaldılar.

Peygamber kızı Zeyneb kocası Ebu’l-Âs’ın fidyesi için annesinin verdiği gerdanlığı gönderdi. Peygamber bunu görünce duygulandı. Sahabenin görüşünü alarak gerdanlığı geri gönderdi, Ebu’l-Âs’ı serbest bıraktı. Bu adam sözünde durarak Zeyneb’i Medine’ye gönderdi.

Süheyl b. Amr cezalandırılmak istendi. Peygamber engel oldu.

Zira o işkenceci, ceza verici değildi.

Sahabeler esirlere iyi davrandı. Misafir gibi ağırladılar. Yaralıları tedavi ettiler. Can güvenlikleri sağlandı.

Ganimetler gaziler arasında eşit şekilde bölüşüldü. (Enfal 8/41)

Allah (cc) Bedir’de Peygamber’i desteklediğini haber veriyor.

“Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız.

Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun.” (Ali İmran 3/123-124. Ayrıca bkz: Enfal 8/9-12, 17.)

Kur’an Bedir’e “yevmu’l-furkan-ayırdetme günü”, “yevme’l-tekaa’l-cem’an-iki topluluğun karşı karşıya geldiği gün” diyor. (Âli İmran 3/5)

Burada Allah iki şeyi vadettti. Savaş sonrası zafer, ya da ganimet. (Âli İmran 3/8)

Bedir ayrılma günü idi. Orada akrabalar karşı karşıya geldiler.

Peygamber iyi bir savaş stratejisi uyguladı. Aralarında parola uygulandı.

Bedir zaferiyle müslümanlar sevindi, izzet buldu, sayıları arttı. Müşriklerin etkisi azaldı, intibaları zayıfladı.

Medineli yahudiler söz verdikleri halde Medine’yi koruyan bu zafere üzüldüler “yerin altı üstünden hayırlıdır” dediler.

Ehl-i Bedir övgüye layık oldu.

 

Not: Derslerde İbrahim Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı adlı kitabı takip edildi. Bu notlar bu kitaptan konu sıralaması takip edilerek, kısaca veya sadece başlık olarak alınmıştır. Kitapta olmayan dersler ve notlar tarafımızdan hazırlanmıştır.