Nâs Sûresi tefsiri etrafında bir online ders.

Hüseyin K. Ece

31 Mayıs 2020

08 Şevval 1441 Zaandam

Selâm-Dortmund

Sûrenin kimliği:

Adını ‘insanlar’ anlamına gelen ‘nâs’ kelimesinden aldı.

Peygamber’in (s.a.s.) Mekke hayatının ilk dönemlerinde Felâk ile birlikte inzâl oldu. Medine’de indiğini ileri sürenler Felak Sûresi hakkında söyledikleri aynı şeyi söylemişler. (bkz: Şevkânî, Fethu’l-Kadîr,)

Resmi sıralamda 114. iniş sırasına göre tahminen 21. Sûredir.

Altı âyettir. 

Felâk Sûresi ile konu bütünlüğü vardır.

Her iki sûrede de nelerden Allah’a sığınmanın gerektiğine işaret ediliyor.

Bu yüzden ikisine birlikte ‘muavvizeteyn’ denir.

Allah vahyin kaynağı, nâs (insanlar) vahyin hedefidir.

Zaten vahiyde iki hedef vardır:

Tevhid ve adalet.

Birincisi kuldan Allah’a, ikincisi kuldan nâs’adır (insanlaradır).

İlâhi hitap bu yüzden başı gökte ayakları yerde bir hitaptır. Onun ayaklarını insanlık temsil eder.

Felâk Sûresinde gecenin ‘şer ilâhı’ gibi zannedilmesi zımnen reddedilirken,

Nâs’ta açıkça anılmadan görünen ve görülmeyen,

insan ve cin şeytanlarının şer ilâhı anlayışı reddediliyor.

  • NÂS SÛRESİ
  • بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
  • قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ {1} مَلِكِ النَّاسِ {2} إِلَهِ النَّاسِ {3} مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ {4} الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ {5} مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ {6}‏

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...

1-De ki;“Sığınırım insanların Rabbine,

2-İnsanların melikine,

3-İnsanların ilâhına,

4-Vesevese veren o sinsi olan (şeytan) ın şerrinden;

5-Ki o insanların göğsüne hep vesevese verip durandır.

6-(O şeytan) ister cinden olsun, ister insandan olsun.”

 

KONU:

1-Allah’ın Rabb, Melik ve Rabb İsimleri,

2-Şeytanın Şerrinden Allah’a Sığınmak,

3-Şeytanın Vesvesesi,

 

Sûreye Giriş:

Felâk Sûresinde olduğu gibi bu sûrede de insanları rahatsız eden bazı korkulardan sığınma öğretiliyor.

Felâk’ta Allah (cc) kendisini sabahın Rabbi olarak takdim ediyorken burada insanların Rabbi,

Meliki

ve İlâhı olarak tanıtıyor.

Âyetler Peygamberin şahsında bütün insanlara sesleniyor.

Çeşitli kötülük kaynağı olan insan ve cin şeytanların şerrinden Allah’a sığınmayı istiyor.

‘Sığınma’ fiilinde üç unsur vardır:

Birincisi, sığınmak isteyen,

İkincisi kendisine sığınılacak kişi,

Üçüncüsü, kendisinden sığınılacak şey.

Bu iki sûrede Allah insanların her türlü sığınılacak şeylerden kendisine sığınılmasını öğretiyor.

Felâk’ta üç, burada bir şeyden Allah’a sığınma isteniyor.

  • بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
  • قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ {1}

1-De ki;“Sığınırım insanların Rabbine»

Kul; deki

Euzü, sığınırım,

Rab, -Fatiha’da geçtiği gibi-; sahip, idare eden, yetiştiren, terbiye eden (şekil veren), büyüten demektir.

en-nâs ise insanlar demektir.

Burada «rabbü’n-nâs; insanların rabbi» denmesi hem Rabbu’l-âlemîn’e bir göndermedir (insan da âlemlerin bir parçasıdır)

Hem insanın başıboş olmadığını hatırlatmadır,

Hem de insanın her zaman O’na muhtaç olduğunu haber vermektir,

Gerçek sahip O olduğu gibi, kâinatı yöneten de O’dur.

Zımnen; siz O’nun yörüngesinden, yönetiminden, ya da O’na ait olmaktan çıkmazsınız.

 

  • مَلِكِ النَّاسِ {2}

2-İnsanların melikine,

Melik; hükümdar, hükmü altında tutan, insanların yeteneklerini ve güçlerini hayır üzere kullandıran, sahip demektir.

Gerçek melik, sahip, yönetici O’dur.

Melik, insanlar için emir ve yasak koyarak onları yöneten, onlara hükmeden demektir. Dolaysıyla ‘eşyanın meliki’ denmez, ama ‘insanların meliki’ denir.

-Yerlerin ve göklerin mülkü Allah’ındır (Fetih 48/14. Câsiye 45/27) ve O mülkünde dilediği şeyi dilediği yapar.

Zımnen; mülk Allah’a ait olduğuna göre insanın mülkiyet iddiası boşunadır.

 

  • إلَهِ النَّاسِ {3}

3-İnsanların ilâhına

İnsanların gerçek ma’buduna.

Allah’tan başka tapınılmaya layık yoktur.

İlâh; üstün güç demektir

Buna göre Allah (cc) her yönüyle bütün insanlar üzerinde güç ve otorite sahibidir

 

Zımnen; O’nun dışında ilâh zannedilen her şey bâtıldır, uydurmadır deniliyor.

-Bu üç sıfat Allah’ın insanlar özelinde bütün mahlukâtın sahibi ve yaratıcısı olduğunu hatırlatmaktadır.

Âyetlerde üç defa nâs geçmesi tekrar değil, insanın nereye sığınması gerektiğinin doğru adresini göstermektir.

 

-Rabb, melik ve ilâh’ın her üçü de Allah’ı nitelendirmekte ve birbirini açıklayıcı olmaktalar.

Âyetleri şöyle de anlamak mümkün: “De ki insanların Rabbine, yani melikine, yani ilâhına sığınırım”

Ayrıca, bu ilk üç âyet, her biri bir öncekini açıklar.

Yani: İnsanlığın Rabbi insanlığın yöneticidir.

İnsanlığın yöneticisi insanlığın ilâhıdır.

İnsanlığın ilâhı aynı zamanda onların melikidir, sahibidir,

İnsanoğlu birine sığınacaksa onun Rab, Melik ve İlâh sıfatlarını bihakkın taşıması gerekir ki, sığınanı koruyabilsin.

 

-İlk üç âyette üç defa tekrar edilen en-nâs kelimesi, insanın değerini hatırlatmaya yönelik de anlaşılabilir.

İsrâ 17/70 “insanın keremli”

  • وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً {70}

Tin 95/4de “insanın en güzel bir biçimde” yaratıldığı söyleniyor.

  • لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ {4} Tin

 

  • مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ {4}

4-Vesvese veren o sinsi olan (şeytan) ın şerrinden;

Şer, kötülük,

Ayetteki el-vesvâs, “vesvese oluşturabilecek her tür vesvese kaynağı”,

el-Hannas “sinmek, geri kalmak” demektir.

el-vesvâs kelimesinin anlamı çerçevesinde

bilinen bilinmeyen,

hayâl veya gerçek,

bilinçaltı ve bilinçüstü,

duyular veya güdüler,

vehim veya endişe,

insan kaynaklı veya cin kaynaklı,

görülebilirlilik veya görülemezlik,

hissedilebilirlik veya hissedilmezlik gibi unsurlar vardır.

-Şeytanın vesveselerinden Allah’a sığınmayanlar onun oyuncağı olabilirler.

Âyetler insana bu vesveseden uzak durmasını tavsiye ediyor.

Allah’a sığınmayı unutanlar başka sığınak ararlar.

Böylece bazı varlıklara hak etmedikleri sıfatları verebilirler.

 

Âyet geçişli olarak “sindirip geri bıraktıran” şeklinde de anlaşılabilir.

Hannâs, hunus’un geçişsiz olarak hem “kendisinden Allah’a sığınıldığında sinip geri çekilen”,

hem de “sindiği yerde fırsat kollayıp ilk fırsatta insanı ayartmak için pusuda bekleyen” anlamlarına sahiptir.

Vesvesenin sonucu şartlanma ve önyargı, bu ikisinin sebebi ise vesvesedir

 

  • الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ {5}

5-Ki o insanların göğsüne hep vesevese verip durandır.

Ellezi, ki o (vesvese veren)

Yüvesvisu; vesvese vermek, ayartmak,

Sudûr, sadr’ın çoğulu, göğüsler, sineler (iç dünyaya-gönüle)

 

  • منَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ {6}‏

6-(O şeytan) ister cinden olsun, ister insandan olsun.”

el-cinneti, cinler,

en-nâs insanlar demektir.

Burada şeytan ve insandan, vesvese vererek insanı huzursuz eden iki kaynağa işaret ediliyor;

-Şeytan ve insan

“Bu son âyette Şeytan adının yalnızca görünmeyen varlıkların en şerlilerine değil, aynı zamanda insanın da en şerlisine verildiğini öğreniyoruz.

Böylece insanın Rabbine sığınmış oluruz.

 

-Şeytanın Rabbe izafe edilmemesi, şeytanın isyanıyla ilâhi terbiyeyi reddettiğini,

Âdemin ve onun çocuklarının tövbesiyle ilâhi terbiyeyi kabul ettiği anlamı taşır.

 

-Şeytanın vesvevesi çeşitli şekillerde olabilir;

İnsanın ayağını kaydırabilir (Âli İmran 3/155),

Korkutabilir (Âli İmran 3/175)

Saptırabilir (Nisâ 4/60),

Tuzak kurabilir (Nisâ 4/76)

Fitleyebilir (A’raf 7/200. Fussilet 41/36),

Olumsuz müdahelede bulunabilir (A’raf 7/2001),

Kışkırtabilir (Mü’minûn 23/97)

 

-Şeytanın vesveselerinin sonuçları hakkında Kur’an bizi uyarıyor:

Şeytan insanın düşmanıdır, devamlı kötülük ve kötülüğü emreder (Bakara 2/168-169. Nûr 24/21)

Cömertlik yapmak isteyenleri fakirlikle korkutur (Bekara 2/268)

Kuruntu verdirir (Nisâ 4/118-120)

Kin ve düşmanlıkları körükler (Mâide (5/91)

Günahları ve hataları süslü gösterir (En’ma 6/43. Enfâl 8/48. Nahl 16/63)

İnsanlara asıl görevlerini unutturur (En’am 6/68. Yûsuf 12/42. Kehf 18/63),

Kendi dostlarını müslümanlarla mücadele etmeleri için teşvik eder (En’am 6/112, 121)

İnsanların arasını açar (Yûsuf 12/100. İsra 17/53)

Yanlış vaadlerde bulunur (İbrahim 14/22),

Şeytan sadece aldanma vaadeder (İsrâ 17/64)

İnsanı yüz üstü bırakı rezil eder (Furkan 25/29)

İnsanları ateş azabına çağırır (Lukman 31/21)

İnsanları kötülüğe sürükler ve onlara boş ümit verir (Muhammed 47/25)

 

-Sûrenin ilk inşa ettiği şahıs Allah Rasûlüdür.

Sadece görünmeyen varlıklara karşı değil, toplumda şeytanlaşmış kimselere karşı Allah’ın kendisine yeteceği vurgulanıyor.

Mesela En’am 6/112. âyetinde hem insan hem de cin şeytanların Peygambere düşman olduğundan bahsediliyor.

  • وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نِبِيٍّ عَدُوّاً شَيَاطِينَ الإِنسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُوراً وَلَوْ شَاء رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ {112} En’am

-Nâs 5. âyet zaten gayet açık.

İnsanı hem şeytan, hem de şeytanın dostları, ya da şeytanlaşmış insanlar azdırabilir.

Yûsuf suresinde geçtiği gibi (Yûsuf 12/53)  “kötülük emreden nefis” şeytanın insandaki şubesidir.

İnsan bununla şeytanlaşabilir.

  • وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ {53} Yusuf

 

-İnsanın şeytandan veya insandan gelebilecek sıkıntılardan Allah’a sığınması ona açık bir kapı olarak sunuluyor.

Demek ki insan bir taraftan her türlü vesveseye veya tehlikeye karşı açık bir varlıktır,

burada bundan nasıl korunacağı öğretiliyor.

İnsanın yanlız bırakılmadığı, çözümü başka yerlerde aramaması gerektiği hatırlatılıyor.

Bu âyetler hiç kimsenin her türlü şerden kendini korunmuş saymaması gerektiği,

bu tür cin ve insan kaynaklı vesveselere konusunda şarlatanlara değil Allah’a sığınılması gerektiği hatırlatılıyor.