İhlas Sûresi tefsiri hakkında bir online ders.

Hüseyin K. Ece

07.06.2020

15 Şevval 1441 Zaandam

Selâm-Dortmund

 

  • بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
  • قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ {1} اللَّهُ الصَّمَدُ {2} لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ {3} وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُواً أَحَدٌ {4}‏
  • Mekke’de inmiştir. Dört âyettir.
  • “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile...
  • 1-De ki, “O Allah bir tekdir.
  • 2-(O) Allah, (eksiksiz) Samed’dir.
  • 3-Doğurmamış ve doğurulmamıştır.
  • 4-Kimse de O’nun dengi değildir.”
  • KONU:
  • 1-Allah’ın Bir Tek Olması,
  • 2-Allah’ın Oğul, Baba, Yaratılan Olmadığının Vurgulanması,
  • 3-Allah’ın Hiç Bir Yaratılana Benzemediği,
  • KİMLİK:
    Mushaf’ta 112., nüzûl sırasına göre 22. sûre. Nas’tan sonra, Necm’den önce indiği söyleniyor.
  • Sûre, muhatabını Allah tasavvurunu şirkten arındığı için İhlas adını almıştır.
  • Kaynaklar 20 kadar ismini sayarlar. Konusuna uygun olarak Tevhid ismiyle de anılmıştır. es-Samed, el-Esas, en-Necat, en-Nisbe, el-Ma’rife, el-Cemal denmişti. Bunlar ve diğerleri onun sıfatları sayılmalı. (Razi, 32/175-176. E. Işık. DİA 21/537)
  • Üslûbu Mekkî sûrelere benziyor. Müfessirlerin çoğuna göre Mekkî bir sûredir.
  • İhlas Sûresi Zümer 67. âyetteki “Onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler...” ifadesine bir cevap gibidir.
  • وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعاً قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ {67} Zümer/67
  • Yani O Allah ki, tekdir, eşi ve benzeri yoktur...
  • Sûre Kelime-i Tevhid’in اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا   
  • Üçü olumlu üçü olumsuz altı cümleden oluşan sûrenin konusu Tevhidtir.
  • Kul ile başlaması muhatabının Allah tasavvurunu inşa etmektir. Zira Tevhid inancında Allah tasavvuru esastır.
  • Her bir cümle arasında sebep sonuç ilişkisi vardır.
  • İhlas Sûresi Allah’ı tanıtan ilâhi kartvisit gibidir.
  • Kulun Rabbine ihlasla intisabını ele alır.
  • İhlas Sûresi, önceki Kafirûn ve Mesed sûresiyle anlam ilişkisine sahiptir.
  • Kafirûn Sûresindeki Tevhid ilanı bu sûrede açıklığa kavuşturulmaktadır.
  • İnkârcılar için yaşanacak azap tehlikesinin zıddına, kurtuşun iman reçetesi işte bu surede verilmekte ve müslümanların Allah inancı inşa edilmektedir.
  • Bu sûrede bir anlamda kurtuluşun yol haritası çizilmektedir
  • Rivâyette ‘Kur’an âyetlerinin efendisi’ olarak nitelenen Âyete’l-Kürsi ve Haşr Sûresinin sonu gibi Allah’tan söz eden âyetler varsa da, bütünüyle Allah’ı konu alan tek sure budur.
  • Rasûlüllah sabah namazı öncesi kıldığı nafile namazda ve bayramlarda bu sûreyi Kafirûn ile eşleştirerek okurdu.

Nüzûl Sebebi:

  • Sûrenin iniş sebebi olarak pek çok rivâyet var. Muhtemelen Kureyş’in Allah hakkında sordukları sorulara bir cevap olarak inmiştir.
  • Bu soruları müslüman sorabilecekleri gibi, müşrikler de sormuş olabilir.
  • Nitekim şöyle bir hadis naklediliyor:
  • “Kureyş, ‘bize rabbinin niteliğini anlat’ dedi, bu sûre nazil oldu.” (Tirmizî, Tefsir-İhlas/1 no: 3363-3364)
  • Ayrıca bu sûre Yüce Allah’a çocuk isnadında bulunan ve O’nunla nesep bağı kurmaya çalışan herkese açık ve evrensel bir mesajdir.

 

Sûrenin fazileti:

  • Bu sûrede Allah’ı bizzat Allah anlatmaktadır. Bu yüzden bu sûre vahyin zirvesidir. Zira o, varlığın zirvesi olan Allah’tan söz etmektedir.
  • Bu sûrenin fazileti ile ilgili bir kaç rivâyet var.
  • Unutmamak gerekir ki Kur’an’ın bütün sûreleri ve âyetleri Allah’ın kelâmıdır.
  • Bu itibarla, hiç biri diğerinden daha iyi ve daha az iyi değil, hepsi aynı değerdedir.
  • Sadece bu sûrenin Kur’an’ın üçte birine denk sayılması konu bakımından tevhidi ele alması nedeniyledir.
  • Zira Kur’an’ın ana konuları tevhid, nübüvvet ve âhirettir.
  • Ebu Saîd’in (ra) rivâyet ettiğine göre; bir adam, bir başka adamın “Kul Huvellahu ehad”i okuduğunu ve devamlı tekrar ettiğini işitmişti. Sabah olduğunda Peygamber’e (sav) geldi ve durumu ona iletti. Adam sanki az görebiliyordu. Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki; bu, (İhlas Sûresi) Kur’an’ın üçte birine denktir.” (Buhârî, Fedâilu’l-Kur’an/13 no: 5015. Nesaî, İftitah/69 no: 995. Muvatta, Kur'an/17,19)
  • Resulullah (asm) ashâbına "Sizden biriniz bir gecede Kur'an'ın üçte birini okumaktan aciz olur mu?" diye sorar. Bu onlara zor gelir: "Ya Resûlullah, hangimiz buna güç yetirebiliriz?" derler. Bunun üzerine Resul-i Ekrem: "Allahü'l Vâhidü's-Samed (İhlâs) sûresi Kur'an'ın üçte biridir" buyurur (Buhârî, Fedâilu'l-Kur'an/13 no: 5015). Müslim, Müsâfirûn/259 no:1887. Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'ân/11 no: 2896)
  • Ebu Hureyre’den rivâyet ettiği bir hadiste şöyle demiş: Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Toplanınız! Ben size Kur’an’ın üçte birini okuyacağım.” Bunu duyan gelip toplandılar. Sonra Rasûlullah (sav) çıkıp, قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ   “De ki O Allah birdir" okudu ve (dönüp odasına) girdi.” (Müslim, S. Misafirin/45 no:1888 Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’an/11 no: 2900)
  • Uzun bir hadisin sonunda şöyle deniliyor: “Bir kimse (İhlas Sûresini kasdederek); “Ey Allah’ın Rasûlü, ben bu sûreyi seviyorum” dedi. Rasûlüllah (sav); “Onu sevmen senin cennete girmene sebep olur” buyurdu. (Tirmizi, Fedailu’l-Kur’an/11, no: 2901)
  • بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
  • قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ {1}
  • 1-“(Ey muhatab) de ki: O Allah’tır, eşsiz ve benzersiz bir tek’dir.”
  • Ehad, “teklik ona mahsus ve zatıyla var olan” demektir. Yani Allah eşi ve benzeri olmayan tek’tir. 

Tefsirciler bu sûrede Allah’ın Ehad ve samed oluşu üzerinde daha fazla durdular. Ehad sıfat olarak Allah’a nisbet edildiğinde O’nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder.

  • Aynı kökten gelen ‘Vâhid’; “bölünmesi ve sayısının artması mümkün olmayan bir, tek, yegane varlık”. Başka varlıkların sayı açısından bir oluşları hakkında da kullanılabilir.
  • Türkçede bir (vâhid) ile tek (ehad) arasında fark vardır. Bir, genellikle aynı türden bir çok varlıktan biri, tek ise, türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında eşi ve benzeri olmayan tek anlamında kullanılır.
  • İşte Allah bu manada birdir, Ehad’tir/tek’tir.
  • Bazı âlimler, Ehad, Allah’ın zâtı bakımından, vâhid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir demişler. Ehad ve Vâhid Allah’ın sıfat olarak hadislerde de geçmektedir. (Kur’an Yolu, 5/690)
  • O’nun hakkı kulluk edilmeye layık tek Allah olmaktır, O’nun dışındakilerin hakkı O’na kul olmaktır.
  • Kur’an’da pek çok yerde Allah’ın tek’liği dile getirilir.
  • وَإِلَـهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ {163}‏
  • “Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.” (Bakara/163)
  • يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ {16}
  • “O gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. Bugün mülk (hükümranlık) kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ındır.” (Mü’min/16)
  • أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَهاً وَاحِداً إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ {5}
  • “Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.”  (Sâd/5)
  • لَّقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُواْ إِنَّ اللّهَ ثَالِثُ ثَلاَثَةٍ وَمَا مِنْ إِلَـهٍ إِلاَّ إِلَـهٌ وَاحِدٌ وَإِن لَّمْ يَنتَهُواْ عَمَّا يَقُولُونَ لَيَمَسَّنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ {73} Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu.Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenlere elbette, elem dolu bir azap dokunacaktır.” (Mâide/73)
  • يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لاَ تَغْلُواْ فِي دِينِكُمْ وَلاَ تَقُولُواْ عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقِّ إِنَّمَا الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِّنْهُ فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرُسُلِهِ وَلاَ تَقُولُواْ ثَلاَثَةٌ انتَهُواْ خَيْراً لَّكُمْ إِنَّمَا اللّهُ إِلَـهٌ وَاحِدٌ سُبْحَانَهُ أَن يَكُونَ لَهُ وَلَدٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَات وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً {171} “Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin.Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (Nisâ 4/171)
  • Allah’a eş koşulan şeyler
  • Endad,
  • Misil
  • Şerik
  • Küfüv
  • Sahib
  • Veled
  • Adl
  • اللَّهُ الصَّمَدُ {2}
  • 2-(O) Allah, (eksiksiz) Samed’dir.
  • Samed, Allah’ın mutlak ve mükemmelliğini ifade eden bir sıfattır.
  • Başka bir dile çevrilemez.
  • Hem ‘her şey kendisine muhtaç olup kendisi hiç bir şeye muhtaç olmayan’, hem ‘ilk sebep ve son gaye’ veya öncesiz ilk ve sonrasız son’, hem ‘ eksilmeyen ve artmayan’, hem ‘evrenin eşsiz sahibi’ manalarına gelir.
  • es-Samed tarzında gelmesiyle mana şöyle olur:
  • “her şey kendisine muhtaç,
  • ama O hiç bir şeye muhtaç olmayan.”
  • Sûredeki bağlamına göre es-Samed; “Var oluş bakımından kimseye muhtaç olmayıp her şeyin varlık ve devamının kendisine borçlu olduğu vacibu’l-vücud” demektir.
  • Buna göre samed, doğrudan Ehad sıfatının açıklamasıdır.
  • Daha sonradan gelen doğurmamaış ve doğmamıştır” manasındaki âyet de Samed isminin açıklmasıdır.
  • Bu­na göre samed kelimesi doğrudan doğ­ruya ahad isminin açıklaması,
  • daha son­ra gelen "doğurmamış ve doğmamıştır" âyeti de samed isminin açıklamasıdır.
  • "Onun bir dengi de olma­dı" mealindeki son âyet ise hem birinci âyetin açıklaması hem de bütünüyle sû­renin bir özetidir.
  • Taberî Samed’i “kendisinden başa ibadete layık olmayan tek ma’bud” olarak tefsir etti. es-Samed hadislerde geçiyor. (Tirmizî, Daavat/8. Buhari Tefsi/83, 112)
  • لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ {3}
  • 3-Doğurmamış ve doğurulmamıştır.
  • وَقَالُواْ اتَّخَذَ اللّهُ وَلَداً سُبْحَانَهُ بَل لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ {116} بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَإِذَا قَضَى أَمْراً فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ {117}
  • “Allah, çocuk edindi” dediler. O, bundan uzaktır. Hayır! Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Hepsi O’na boyun eğmiştir. O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara/116-117)
  • أَلَا إِنَّهُم مِّنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ {151} وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ {152}
  • “İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.” (Saffât/151-152)
  • وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَباً وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ {158} سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ {159}
  • “Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler. Allah, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.” (Saffât/158-159)
  • وَيُنذِرَ الَّذِينَ قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَداً {4}‏ مَّا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِآبَائِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِباً {5}
  • “ve “Allah, bir çocuk edindi” diyenleri de uyarmak için (dosdoğru bir kitap kıldı.) Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.” (Kehf/4-5)
  • وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى نَحْنُ أَبْنَاء اللّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُم بِذُنُوبِكُم بَلْ أَنتُم بَشَرٌ مِّمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَن يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاءُ وَلِلّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ {18}
  • “(Bir de) yahudiler ve hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: “Öyleyse (Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de O’nun yarattıklarından bir beşersiniz.” (Allah) dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların da hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.” (Mâide/18)
  • لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُواْ إِنَّ اللّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ وَقَالَ الْمَسِيحُ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اعْبُدُواْ اللّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ إِنَّهُ مَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّهُ عَلَيهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ {72}
  • “Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Mâide/72)
  • Mesih Allah’ın oğludur diyen hırıstiyanları (Tevbe 9/30)
  • Melekler Allah’ın kızlarıdır diyen müşrikleri,
  • Üzeyr Allah’ın oğludur diyen yahudileri (Tevbe 9/30) kınamaktadır. (En’am 6/100)
  • Eşleri o yaratmıştır, O’nun yarattığı işeylere muhtaç olması imkansızdır (En’am 6/101)
  • وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُواً أَحَدٌ {4}‏
  • 4-Kimse de O’nun dengi değildir.”
  • فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجاً يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ {11}
  • “O, gökleri ve yeri yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu sûretle sizi üretiyor. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Şûra 42/11)
  • بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنَّى يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُن لَّهُ صَاحِبَةٌ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ وهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ {101}
  • “O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı hâlde, nasıl bir çocuğu olabilir? Hâlbuki her şeyi O yarattı. O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (En’am 6/101)
  • قُل لَّوْ كَانَ مَعَهُ آلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ إِذاً لاَّبْتَغَوْاْ إِلَى ذِي الْعَرْشِ سَبِيلاً {42} سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يَقُولُونَ عُلُوّاً كَبِيراً {43}
  • “De ki: “Eğer onların iddia ettiği gibi, Allah’la beraber (başka) ilâhlar olsaydı, o zaman o ilâhlar da Arş’ın sahibine ulaşmak için elbette bir yol ararlardı. Allah, her türlü eksiklikten uzaktır, onların söylediklerinin ötesindedir, yücedir.” (İsrâ/42-43)
  • İhlas Sûresi, her bir kelimesiyle Allah’ın zatî sıfatlarına işaret etmektedir. “Huve’llahu” kelimesiyle Allah’ın zorunlu varlığını ifade eden“vucûd”sıfatına; “Ehad” kelimesiyle birliği ve tekliği ifade eden “Vahdaniyet” sıfatına;
  • hiçbir ihtiyacı olmamak, her şeyin kendisine muhtaç olduğu anlamındaki “Samed” kelimesiyle kendi zatıyla kaim olması anlamında“Kıyam bi nefsihi”sıfatına işaret eder.
  • “Doğurmadı” anlamındaki “Lem yelid” kelimesiyle doğuranlar gibi fâni olmadığını, bakî ve ebedi anlamında“Bekâ”sıfatına;
  • doğmadı” anlamındaki “lem yûled” kelimesiyle de doğanlar gibi başlangıcı olmadığını, “öncesiz ve ezelî olması” anlamında “kıdem”sıfatına işaret eder.
  • Ayrıca, doğuran ve doğanların ilah olamayacağını bildirerek İsa’yı ve annesini ilahlaştıran Hıristiyanlara cevap verip onların sapkın inancını reddeder.
  • “Hiç kimse de O’na denk olamaz” anlamındaki “lemyekün lehû küfüven ehad” kelimesiyle, “yaratılmış her şeye muhalif olması, benzersiz olması” anlamında “muhâlefetun li’l-havâdîs”sıfatına işaret eder.
  • Başından itibaren sorular sorarak irdeleyelim:
  • “De ki: O Allah’tır, çünkü O birdir;
  • niçin birdir? Çünkü O Samed’dir, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her şey O’na muhtaçtır.
  • Niçin Samed’dir? Çünkü O doğurmamış ve doğmamıştır, ancak ihtiyaç içinde olanlar doğuranlar ve doğanlardır, oysa Allah doğurmamış ve doğmamış ki ihtiyacı olsun.
  • Niçin doğurmamış ve doğmamıştır? Çünkü hiç bir şey O’na denk ve benzer değildir, O benzersizdir, onun için birbirlerine benzeyen doğan ve doğuranlardan uzaktır.
  • Sondan başa doğru sorular sorarak irdelediğimizde yine aynı durum ortaya çıkar: Hiç bir şey O’na denk ve benzer değildir.
  • Niçin? Çünkü O, doğurmamış ve doğmamıştır.
  • Niçin doğurmamış ve doğmamıştır? Çünkü O Samed’dir, hiçbir ihtiyacı yoktur, her şey O’na muhtaçtır.
  • Niçin böyledir? Çünkü O birdir, tektir.
  • Niçin birdir? Çünkü O, Allah’tır.