Kadir Sûresi tefsiri etrafında bir online ders
Hüseyin K. Ece
01 Kasım 2020
15 Rebiu’l-evvel 1441 Zaandam
Selâm-Dortmund
- بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
- إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ {1} وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ {2} لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ {3} تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ {4} سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ {5}
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile...
1-Doğrusu Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.
2-Kadir gecesinin (mahiyetinin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?
3-Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4-Onda melekler ve Ruh Rablerinin izni ile her bir iş için iner de iner.
5-O, tan yeri ağarıncaya kadar selâmdır.”
Konusu:
1-Kadir Gecesinin anlamı ve önemi
2-Kur’an vahyinin kadir ve kıymeti
Sûre zımnen şu soruyu soruyor: Allah bu geceyi bin yıl (bir ömre) bedel kıldı, bu vahiy insanın hayatına inerse kaç ömre bedel olur?
Surenin kimliği
Mekke’de inmiştir. Beş âyettir.
İniş sırasına göre 12 veya 25. resmi sıralamada 97. sûredir.
Kadir-kıymet, değer, ölçü manasına gelen ‘Kadr’ kelimesi Sûreye ad oldu.
Alak Sûresinin devamı gibidir. Zira Alak Sûresinin ilk beş âyeti bu gece indirildi.
Kadir Gecesi, nübüvvetin insanlıkla son kez buluşturulduğu gecedir.
Bu gece risaletin başladığı, insanlığın Peygamberle buluşmaya başladığı gecedir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ {1}
1-Doğrusu Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ inna enzalnahu: Onu muhakkak ki biz indirdik.
فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ fi leyleti’l-kadr: Kadir gecesinde
Risaletin başladığını haber veren Sûre, Kur’an’ın hayata kattığı anlamı ve hayatı aydınlatmasını söz konusu ediyor.
Bir manada, Kur’an ile buluşturulan her gün ve her an Kadir Gecesi anlamı kazanır demektir.
Kadir Gecesini yakalamak bir şans değil, hayatın her anına taşınabilir bir şeydir.
Kur’an’la buluşulan her an kadir-kıymet kazanır, onunla meşgul olunan her zemin ve zamana melekler şahit olur.
Bu mesaj, sonu fecr olan yani esenlik vaad edilen kutlu bir doğumun
ve dirilişin müjdecisidir (M. Okuyan, Kısa Sûrelerin Tefsiri, 1/372)
Allah (cc) bazen ‘Ben’, bazen ‘Biz’, bazen ‘O’ zamirlerini kullanıyor.
Sebebi: O’nun bir insan veya cinsiyet sahibi olarak algılanmasına engel olmak için. Zira Allah hiç bir şeye benzemez. (İhlas 112/4)
«… O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.» (Şûrâ 42/11)
Çünkü O yegâne aşkın (müteal) Varlıktır.
Allah ‘inna-Biz’ diyor, zira; bilgilendirme ve uyarı çok yüce ve aşkın bir güç tarafından yapılıyor. Muhatapların dikkatli olması gerekir.
Bu bilgilendirmenin şakası yoktur, çünkü bilginin önemi onu gönderenin yüceliğinden kaynaklanır.
«Kur’an’ı Biz indirdik» demek, onu Allah indirdi demektir.
Vahiy insan kaynaklı değildir. O insanlara ait bilgi sisteminden beridir.
Kadr, bir şeyin miktarını, değerini ve sonucunu belirtir.
Kadr’in manası, Kur’an’ın indiği geceye kattığı değer ve kıymettir.
Zaten sûre bu değeri söylüyor: Bin aydan yani bir ömürden daha hayırlı gece. (M. İslâmoğlu, Surelerin Kimliği, s: 472)
أَنزَلْنَاهُ enzelnâhu
Bu, ‘onu indirdik, öğrettik, bildirdik’ manalarına gelir.
‘O’ndan maksat Kur’an olduğunda ittifak var. Zamir olarak geldi, zira Kur’an zamirle anlaşılacak derecede apaçık bilinen, tanınan, şanı yüce kitap olduğunu göstermek için (Kur’an Yolu, 5/604)
Alak Sûresindeki ilk beş âyetin indirilmeye/öğretilmeye başlanması demektir
İnzâl kelimesi; A’raf 7/26 ve Hadid 57/25te ‘vermek, öğretmek, bahşetmek’ manasında kullanılıyor.
Buna göre Kur’an’ın inzâli; onun öğretilmesi ve ihsan edilmesidir.
İnzâl, ‘indirmek’ demektir. Tıpkı yağmurun indirilmesi gibi.
Vahiy yukarıdan aşağıya, ilâhi makamdan beşer seviyesine indi.
Yukarıdan indirmek, indirilen yerin yüceliğini ifade ettiği gibi, inen vahyin de değerini ortaya koyar.
Yağmur toprağa hayat verdiği gibi, vahiy de kalplere hayat verir.
Kur’an’ın inişi ile ilgili üç kelime kullanılır:
İnzâl,
tenzîl
ve nüzûl
Bazılarına göre ‘inzâl’ Kur’an’ın Berat gecesinde Ulûhiyet makamında topluca dünya göğüne indirilmesidir.
‘Tenzîl’, peyderpey olan ve Kadir Gecesinde başlayan süreçtir. Ancak ikisi arasında fark yoktur. Zira Kur’an’ farklı âyetlerde kendi indirilişi ile her üç kelimeyi de farklı kalıplarla kullanıyor.
Kur’an’ın topluca indirilme iddiası Furkan 25/32ye uymaz.
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةًوَاحِدَةً ۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ ۖ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا
“İnkâr edenler, “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. Biz, Kur’an’la senin kalbini pekiştirmek için onu böyle kısım kısım indirdik ve onu ağır ağır okuduk.”
-Kur’an Ramazan ayında inmeye başladığı kesin:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَىٰ وَالْفُرْقَانِ
«Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır... » (Bekara 2/185)
-Mübarek bir gecede indiği de kesin:
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ حَم ﴿1﴾ وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ ﴿2﴾
«Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.» (Duhan 44/3)
-O mübarek gece de Kadir Gecesidir
فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ Âyetin lafzi manası: «Biz onu Kadir gecesinde indirdik»
Ancak buradaki fi edatını ...de, ...içinde manasına alınırsak mana, «Biz onu Kadr gecesinde indirmeye başladık» olur.
Kadir Gecesi kıymet-ölçü gecesidir.
Kâinata kıymet ve ölçünün verildiği gece Kadir gecesi, aynı zamanda insanlığın Kur’an vahyi ile buluştuğu gecedir.
Bu gece değerini içinde indirilen Kur’an’dan alır.
Bu gece indirilmeye başlanan Kur’an bir ışık (Nûr) olarak, câhiliyyeye inat karanlıkları aydınlatıyor
-Kadir Gecesi ne zaman;
Ramazan ayı içerisinde olduğu kesin. Hz. Aişe’den gelen bir rivâyete göre Peygamber’in (sav) inzivaya çekilmeyi âdet edindiği Hıra mağarasında iken Ramazan’ın 26yı 27ye bağlayan gece sabaha doğru Cebrail ilk vahyi getirdi. (Buhârî, Bed’ul-Vahy/3. Müslim İman/252)
Bu sebeple onun 26-27 Ramazan gecesi olduğunda genel bir kanaat oluştu.
Bazı rivâyetlere göre onun Ramazan’ın son on gününde aranması gerekir.
O Ramazan’da saklı, çünkü mü’minler onu hem arasınlar, hem de bir güne güvenip ameli azaltmasınlar diye.
- âyetteki soruya cevap veren üçüncü âyet onun tarihini açıklamıyor, ama onun getireceği hayır ve berekete dikkat çekiyor.
وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ {2}
2-Kadr gecesini sana ne bildirdi?
وَمَا أَدْرَاكَ ve mâ edrâke: nereden bileceksin ki (bilemezsın ki)
مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ mâ leyletü’l-kadr: Kadir gecesinin ne olduğunu
Buradaki mâ edrake cevabı beklenen soru değil. Cevabı, vahiy desteği olmadan, sadece insan idrakiyle bilinemeyeceği vurgulanan bir soru. Cevabı vahyin kendisi veriyor.
Buradaki ‘mâ’ edatı ‘mahiyet ve değer’ anlamında kullanılıyor. Bu mana gecenin değeriyle zaten ortaya çıkıyor.
Sûre vahyin hayat kattığı değer, vahyin gelişi, meleklerin inişi gibi olağanüstülükler dile getiriyor
«Kadir gecesinin (mahiyetinin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?» manası; âyetler arasındaki anlam ilişkisi gözetilmesi açısından daha doğru.
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ {3}
3-Kadr gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
خَيْرٌ hayrun: daha hayırlı (dır)
مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ min elf-i şehrin: bin aydan
Bin ay, yaklaşık 83 yıl. Ortalama bir insan ömrü.
Bin sene, bin asır yerine bin ay denmesi insan ömrünü sembolize etmek için olabilir. Ya da çokluğu ifade etmek içindir. Zira Arapça’da bin rakamı mübalağa için de kullanılır
Hayırlı oluş hayatın anlam kazanmasıyla elde edilebilir. Hayat hayırlı olunca da bu başka bir şeyle kıyas edilemez
Bazıları bu âyeti lafzi manasıyla aldıkları için bu gecede yapılan ibadetleri bin ayda yapılan ibadetlerden daha çok sevap getirir diye anlamışlar.
İçinde Kur’an’ın olduğu her an mü’min için kadir anı olur.
Kur’an ile dolu bir hayat Kur’ansız hayattan daha hayırlıdır.
Ramazan ve oruç değerini Kadir Gecesinden, Kadir Gecesi de değerini Kur’an’ın nüzûlünden alır
Kıymet gecenin kendisinden değil, bu gece Kur’an’ın vahyedilmeye başlanmasındandır
Ramazan’da Kadir Gecesini aramanın en anlamlısı onu seneye yaymak, hayatı Kur’an’la buluşturmaktır.
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ {4}
4-Onda melekler ve Ruh Rablerinin izni ile her bir iş için iner de iner.
تَنَزَّلُ tenezzelü: iner
الْمَلَائِكَةُ el-Melaiketü: melekler
وَالرُّوحُ ve’r-Ruhu: ruh, vahiy, Cebrail
فِيهَا fiha: onda
بِإِذْنِ رَبِّهِم bi-izni Rabbihim: Rablerinin izniyle, emriyle
مِّن كُلِّ أَمْر min külli emr: her bir iş için
Fussilet Sûresinde meleklerin inişinden bahsediliyor:
نَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ ﴿30﴾
«Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler.»
Meryem 19/64. âyetinde de meleklerin süren inişleri aynı kelime (تَتَنَزَّلُ) fiili ile anlatılıyor.
Vahyin şekillendirdiği hayata meleklerin inmesi her zaman mümkündür.
O zaman bir gecelik inmekten değil, vahiyle buluşulan her dönemde bu birliktelikten söz edilebilir. O zaman mesaj evrensel olur ve her insanın onunla buluşma yolu açılır
er-Ruh burada üç şekilde anlaşılmış: 1-Vahiy.
Kur’an’da bu manada kullanılıyor:
فِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ لِيُنْذِرَيَوْمَ التَّلَاقِ
«Dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi Allah, kavuşma günüyle korkutmak için kullarından dilediğine iradesiyle ilgili vahyi indirir.» (Mü’min 40/15)
كَذَٰلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِنْ أَمْرِنَا ۚ مَا كُنْتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُوَلَٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا نَهْدِي بِهِ مَنْ نَشَاءُ مِنْ عِبَادِنَا ۚ وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَىٰ صِرَاطٍ
مُسْتَقِيمٍ
«İşte böylece sana da emrimizle ‘bir Ruh’ vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nûr kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.» (Şura 42/50)
Buradan hareketle yukarıdaki âyet şöyle anlaşılabilir:
«Melekler, beraberlerinde Kur’an vahyi bulunduğu halde Rablerinin izniyle inerler»
Özellikle Nahl 16/2de «meleklerin ruhu indirdiği»nden söz ediliyor.
Bu âyetteki ruh’un vahiy olduğu görüşünü kuvvetlendirir.
Hz. Muhammed’ten sonra vahiy yok. Buradaki ‘tenezzelü’ fiili ise bütün zamanları, şimdiki ve gelecek zamanı da kapsayacak şekildedir.
Âyette kullanılan fiil kip geniş zaman, öyleyse meleklerin inişinin; vahyin gerçekleriyle buluşanlara yönelik olduğu söylenebilir.
Vahiy mesajı ile aydınlananlara meleklerin inişi devam ediyor diyebiliriz.
2.Cebrail.
Bazılarına göre er-Rûh burada Cebrail,
Bu durumda âyeti şöyle anlamak mümkün:
« Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle inerler»
Kur’an’ Cebrail’e Ruh da diyor.
Mesela عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ
«Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi. Senin kalbine; uyarıcılardan olman için,» (Şuarâ 26/193-194)
Buna şöyle itiraz edilmiş: ‘melekler’ ifadesi Cebrail’i de kapsar. Sonuçta o da melek.
Bazılarına göre ise Cebrail vahiy meleği ve şanı yüce olduğu için onun adı ayrıca söylenmiş.
3.Meleklerin ileri gelenleri.
er-Rûh meleklerin ileri gelenleri, meleklerin dışında Allah’ın görünmez orduları, rahmet olabilir denmiş.
“Bi-izni rabbihim-Rablerinin izniyle” Demek ki meleklerin inişi kendi istekleriyle değil.
Bunu melekler bir başka âyette itiraf ediyorlar:
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا
«Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.» (Meryem 19/64)
Min külli emr «her işle ilgili olarak»;
Duhan Sûresinde Kur’an’ın mübarek bir gecede indiğini söyleyen âyetlerden sonra şöyle deniyor:
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ
أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ
رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
«O gecede her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle ayrılır. Gerçekten biz Rabbin tarafından bir rahmet olarak elçiler göndeririz. Şüphesiz ki O, herşeyi işitir ve bilir.» (Duhan 44/4-6)
Buna göre hüküm ve hikmet taşıyan bütün işler bu gecede ayrılır, belirlenir
Bu gece Rahman ismi tecelli eder ve Duhan 4-6. âyetlerde söylendiği gibi bu esenlik gelecek yıla kadar devam eder. Bu da dünyanın düzeni ve dengesi demektir.
سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ {5}
5-O, tan yeri ağarıncaya kadar selâmdır.”
سَلَامٌ selam
هِيَ hiye: o
حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ hatta matla’ıl-fecr: Fecir ağarıncaya kadar (Fecir vakti oluncaya kadar)
Âyete göre esenliğin kaynağı vahiydir. Vahyin esenliği her karanlığı aydınlağa dönüştürülmesini sağlamak istiyor
Melekler gruplar halinde o gece inerler ve tan yeri ağarıncaya kadar itaatkâr mü’minlere selam verirler.
Meleklerin gelişi aynı zamanda esenlik dilemeyi de beraberinde getirir.
Vahyin gece gelişi, karanlıkların aydınlığa dönüşmesi arzusudur.
Karanlıklar da ancak Kur’an nuruyla aydınlanır
Hayatı aydınlatma her zaman kolay olmayabilir. Bu gerçekleştirmek için çaba sarfedenlerin âhiret sabahları fecir gibi aydınlık olacaktır.
Işığını Allah’tan alan Kur’an bu geceyi aydınlatmıştır (M. İslâmoğlu, Sûrelerin Kimliği, s: 473)
Son iki âyetten şu mana da çıkabilir: dünya hayatı bir gece, âhiret ise bu gecenin sabahıdır.
İnsanlar ilâhi rehberlik olmadan hayat yolculuğunu sürdürüp ebedi saadete ulaşamazlar. Vahiy de insanlara gönderilen son rehberliktir.
‘Yakin’ diye adlandırılan âhiret şafağın söktüğünde hakikat gün yüzüne çıkacak. Fakat bu dünyada Hakikate gözlerini kapayanlara faydası olmayacak.
İşte vahiy bu dünya gecesi sona erinceye kadar ebedi huzur, barış ve mutluluğun rehberidir. (M. İslâmoğlu, Sûrelerin Kimliği, s: 473)
Peygamber (sav) Ramazan’ın son on gününde dünya işlerinden uzaklaşır, genelde itikâfa girerdi. Vaktini daha çok ibadet ve tefekkürle geçirirdi (Buhârî, İtikaf/1. Müslim İtikaf/1-5)
Hz. Aişe, bu gecenin nasıl ihya edileceği sorusuna şu dua ile cevabını verdi. «Allahümme inneke afüvvün, tuhibbu’l afve, fağfirli-Allah’ım Sen affedicisin, affı seversin, beni de bağışla.» (Tirmizî, Deavât/84. İbni Mâce Dua/5)
-Son söz
Kadir Gecesi insanlığın son Peygamberle buluşturulduğu gecedir. Demek ki insanlık nübüvvetsiz (rehbersiz) bırakılmamış. Bu peygamberliğin başladığı gecedir.
Kadir Gecesi, Kur’an’ın, ilâhi mektubun ve davetin gönderilmeye başlandığı ilk gecedir.
Bu gece kadir kıymeti nasıl anlayacağımızı öğretir. Allah’ın kıymet verdiği her şey kıymetlidir. İnsan da kıymetini Allah’a sadâkatten alır.
Kadir Gecesi, vahiy ile hayata ölçü kazandırıldığı gecedir. Kamer 54/49 her şeyin bir ölçüye göre yaratıldığı söyleniyor. Öyleyse insanın da ölçüleri olmalı.
Kadir Gecesi Ramazan’a da kıymet veren, değer katan gecedir.
Vahyin rehberliğini, Furkan’ın ve apaçık belgelerin sunulmaya başlandığı gecedir. (Bekara 2/185)
Allah’ın hidâyet vermesine karşılık O’na hamdetmenin, O’nu tekbir etmenin, O’na şükretmenin hatırlatıldığı gecedir. (Bekara 2/185)
Kadir Gecesi vahyin hayatı bereketlendirmeye başladığı gecedir. (Duhan 44/3)
Kadir Gecesi işlerin ve ilkelerin tesbit edildiği, bu işlemin vahiyle başlayacağı gecedir.
Bu gece insan idrakinin/aklının bazı şeyleri çözemeyeceğini haber veriyor.
Bu gece koca bir ömrü vahiyle hayra dönüştürmenin yollarını öğretiyor. Hayat vahiy ile anlamını bulur. Vahyin hayata müdahele ettiği her an Kadir Gecesi gibi kıymetlidir, kadri yücedir.
Bu gece hayatı Allah’ın izin ve iradesi ile yaşanması gerektiğini öğreten bir gecedir. (Bi-izni rabbihim)