Namazın ve abdestin rükünlerinin hikmetleri, hatırlattıkları, namazın islâmî hayatı inşa rolü, güzel ahlâka etkisi hakkında dersler.

Hüseyin K. Ece

Beytu’s-Selam-Duisburg

9 Ekim-11 Aralık 2011

 

BİRİNCİ DERS

9.10.2011

1-Mü’minlere namaz kılmak yakışır

2-Namaz ikame edilir

3-Namaz, salattır

4-Namaz, büyük buluşma

5-Namaz, kötülüklerden alıkoyar

6-Namaz, en büyük zikirdir

7-Namaz, en büyük şahittir,

8-Namaz, ahlak ve edep öğretir,

9-Namaz, ibadetlerin toplamıdır,

1-     Mü’minlere namaz kılmak yakışır

Bekara

الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ {3}

Tevbe

وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ {71}

Mu’minun

قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ {1} الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ {2}

 

2-     Namaz ikame edilir; 14 ayette وَأَقِيمُواْ kalıbıyla geliyor.

Bekara

وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَارْكَعُواْ مَعَ الرَّاكِعِينَ {43}

Nisa

فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلاَةَ فَاذْكُرُواْ اللّهَ قِيَاماً وَقُعُوداً وَعَلَى جُنُوبِكُمْ فَإِذَا اطْمَأْنَنتُمْ فَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ إِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَاباً مَّوْقُوتاً {103}

Hac

وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيداً عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ {78}

Rum

مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ {31}

 

3-     Namaz, salattır; 60 kadar ayette salat kalıbıyla geliyor. Bunların 32

tanesinde قام fiil kökünden gelen kalıplar kullanılıyor.

Ankebut

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ {45}

Nur

رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْماً تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ {37}

 

4-     Namaz, büyük buluşma

Bu derste namazın fıkhî hükümleri üzerinde değil, bu ibadetin hikmetleri ve bize hatırlatttıları, hayatımız üzerindeki etkileri, islami hayatı nasıl ikame ettiği, ahlaka nasıl ettiği üzerinde dutacağız.

Namaz Allah ile buluşmaktır. Elbette bu buluşma mekansal bir buluşma değildir. Allah (cc) zamandan ve mekandan münezzehtir. O’nun huzuruna ibadet etmek üzere çıkmayı mecazi olarak O’nunla buluşmak diye nitelendirmek mümkün.

Allah (cc) ile buluşmak… Hem önemli, hem de ciddi. Bir beşer için olağanüstü ve çok özel... Yaratıklardan bir yaratık olan insanın, kendisini Yaratan’a, kendisinin yaratılmış, O’nun Yaratan olduğunu ve O’nun yegâne nimet verici olduğunu itiraf için huzura çıkması. Ya da bunun için Rabbinden izin istemesi…

Kul Allah’ın davetine icabet ederek O’nun huzurunda kıyama durur. Daha doğrusu ‘divan durur’; saygıyla el bağlar, boyun büker, hürmetle Büyük bir makamın önünde durmaya cesaret eder. Hem ilahî davete karşılık verir, hem de orada Huzurunda durduğu Makam’dan istemeye cesaret eder.

Kulun Rabbine en yakın olduğu an namaz, namaz içinde de secde anıdır. (Müslim, Salat 215, no: 482. Ebu Davud, Salat 152, no: 875)

Zira değerli olan, hiç bir gücün karşısında boyun eğmemesi gereken şerefli insan, sadece ve sadece Rabbinin önünde, O layık olduğu için eğilir. Alnını yere koyar ve sonra der ki: “Yarabbi! Dik ve onurlu yarattığın bu başı, bu kişiliği, bu onuru, işte sadece Senin huzurunda yere indiriyorum. Burada hem nefsime hem de dış dünyaya ilan ediyorum ki bu baş, bu kişilik Sen’den başka hiç bir gücün ününde eğilmez, yere düşmez, alçalmaz.”

Âlemlerin Rabbi Allah’a samimiyetle secde edenler, Allah’ın dışında hiç bir varlığın, makamın, çıkarın, gücün önünde boyun eğmezler. Başlarını dik tutarak onurlarının başını dik eylerler.  Secde edenler bilirler ki, Allah’ın huzurunda secde etmemek ancak ‘kibirli’, ‘burnu havada’ olmaktır. 

İnsan, ister Allah’ın huzurunda isterse bir başkasının huzurunda yere kapansın; onun bu durumu bir itaat ve önünde yere kapandığı şeye mutlak bir bağlılıktır. Secde eden kimin karşısında secdeye kapanıyorsa, o makama karşı sınırsız bir saygı duyuyor, onu en büyük tanıyor, ona en büyük sevgiyi besliyor demektir.

Çünkü insanın kendini en aşağı, en küçük, en güçsüz gördüğü durum, secde halidir. Öyleki kişi, secdede kendini bir hiç olarak görür (kendini zelil sayar) ama karşısında secdeye kapandığı makamı ise en büyük tanır.

Allah’ın  yarattığı organlar O’na şükretmek ve O’na itaat etmek yolunda kullanılmalıdır. Secde, kulun şükrünün en yüksek makamıdır. Kul secde ile itaatın, saygının, ilâhí sevginin, huşû’nun en yücesine çıkar.

Secdenin toprağa yapılması daha efdaldir. Çünkü toprakla secde organları arasında ve yine topraktan yaratılan Âdem’le, yani Âdem’in şahsında Allah’a yapılan secde arasında tatlı bir bağlantı vardır. Toprağın sahibinin huzurunda, topraktan yaratılan insan, yine bir gün toprağa dönecek olan kul, toprak üzerinde secde eder.

Bu şüphesiz ulvi bir lezzettir, mü’min için Allah’ın bir lütfudur.

Müslüman bu şuurdan hareket ederek, namaz ile bu inanacını ortaya koyar. Her an yalancı güç odaklarınını önünde eğilmeye meyleden nefisi hem bundan alıkor, hem de ona neyin önünde yere kapaması gerektiğini öğretir.

Dışarıdan bakıldığı zaman secde anı kul açısından bir alçalmayı ifade eder. Kişi yavaş yavaş ruku’ ederek, sonra da eğilerek, biraz daha eğilerek yere kapanır. Alnını, yani yüzünü, yani benliğini yere kadar indirir. Alçalır, eğilir, dik duran başını yere dokunan baş haline getirir. İşte bu an kulluk açısından en önemli bir andır. Müstesna bir sahnedir. Zira zaten namazda Allah ile makam açısından buluşmaya çalışan insan, bütün benliği Allah’ın huzurunda yere indirmiş, ben aslında buyum, yok gibiyim, haddimi biliyorum demiş ve teslim olmuştur. Bu aynı zamanda dil ile söylenen şehâdetin akıl, his, idrak, şuur ve beden ile söylenmesi, ortaya konulmasıdır.

 

5-     Namaz, kötülüklerden alıkoyar

Ankebut

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ {45}

Hud

قَالُواْ يَا شُعَيْبُ أَصَلاَتُكَ تَأْمُرُكَ أَن نَّتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا أَوْ أَن نَّفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاء إِنَّكَ لَأَنتَ الْحَلِيمُ الرَّشِيدُ {87}

Maide

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ {90} إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ {91}

 

6-     Namaz, en büyük zikirdir ve yardım sebebidir

Taha

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي {14}

Bekara

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ {152} يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ {153}‏

 

7-     Namaz, en büyük şahittir,

Yasin

الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ {65}

 

8-     Namaz, ahlak ve edep öğretir,

Fatır

وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ {18}

Meryem

فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيّاً {59}

9-     Namaz, ibadetlerin toplamıdır,