Müracaata gittim ve vekâlet vermek istediğimi söyledim. Bir formül ve bir sıra verdi. Formulde kime ne için vekâlet vereceğimi cevaplandırıp sıramı beklemeliyim. Sıram A054. Oturma salonu o kadar kişiye göre küçük sayılır. Başka bir çıkışı yok. Sıra sıra bank türü oturaklar salonu kaplamış. Ekrana baktım Noterde sıra henüz A030u gösteriyordu. Eyvah dedim bugün işim yine uzun sürecek. Benden önce tam 23 kişi var ve noterde sıra her zaman geç gelirdi.

Her ne ise yapacak bir şey yoktu ve mecburen sıramı bekleyecektim.

Ekrana  tekrar baktım. Ekran karardı, sıraları göstermiyordu. Belli ki birisi düzeltmek için uğraşıyordu. Biraz sonra düzeldi. Baktım noterde sıra az ilerlemiş. Ekran yine önce sarardı sonra siyahlaştı.

Formüle baktım iki tane de fotoğraf isteniyordu. Yanımda iki fotoğraf vardı. Gölcük’te çektirmişim. Onlara kıyamadım. Salonda vesikalık fotoğrfa çektirme imkanı da var. İyi de oraya bozuk para lazım. Bir de ya Noterde banka kartıyla ödeme mümkün değilse? Aklıma geldi, önceki işlemde nakit para ödemiştim. Sırama daha çok vardı. Sıra gelinceye kadar dışarı çıkar bir banka bulur, paraçekme makinasından para çekebilirdim.

Dışarı çıktım, hava hafif yağışlı ve rüzgârlı. Bir gün önce ve evden çıkarken hava orta sıcaktı. O yüzden kısa kollu gömlek ve yazlık yelek giymiştim. Yanımda şemsiye de yoktu. Olsa da kullanamzdım. Nitekim caddede şemsiyesi kullanmak isteyenlerin şemsiyelerinin savrulduğunu görüyordum. Biraz dolaştım, bir kaç caddeden geçtim. Sonunda bir banka buldum. Önündeki otomatikten yeterince para çektim. Yine giriş işlemlerinden sonra içeri girdim.

Fotoğraf makinasıyla ilgilenen arkadaş yardımcı oldu. Sekiz euro ödeyerek sekiz çirkin fotoğraf elde ettim. Eh şimdi hazırım: İki fotoğraf, evrak parası, formül, kimlik bir de vekâlet vereceğim kişinin TC Kimlik numarası. O arada o kişiyi aradım, ulaşamadım. Kızına ulaştım ve onun aracılığı ile onu da elde ettim. Artık bir eksiklik yoktu. Sıra, sıramın gelmesine kalmıştı.

Ama heyhat sıra o kadar yavaş ilerliyordu ki. Üstelik ekran arada bir parlıyor, sırası gelenleri gösteriyor ama yine kararıyordu. O da bozulacak günü buldu.

Biraz oturuyor, biraz dolaşarak sıramın gelmesini bekliyordum. Saat bire doğr ekran nasıl olduysa yine çalıştı ve baktım A045e gösterdi. Düşündüm, ekran yine bozulursa sıramın geldiğini göremem. En iyisi yukarı, ikinci kata çıkıp noterin önünde bekleyeyeim. İkinci kata çıktım. Orası da kalabalıktı. Her gişenin önünde üç beş, yedi sekiz kişi var. İki tane noter gişesi vardı. Birinde A048i görünce sevindim. İyi sırama az kaldı. Bazen dikilerek, gişenin üstündeki sıraları takip ederek, bazen adımlayarak vaktin geçmesini bekliyorum.

Nihayet A053 gişenin önünde. Şükürler olsun, nihayet sıram geldi. Bu lüzumsuz bekleyiş bitmek üzere. Memur A053ün işlemini yaptı. Belki beş belki onbeş dakikada. Ama bana bu zaman yarım saat, bir saat gibi geldi. Onun işi bitti. Memur “evrakını aşağıdan alacaksın” dedi vatandaş da gitti. Ama gişenin üstündeki göstergede bir türlü A054 görünmüyordu. Memur gişenin arkasında bir şeyle meşgul, ama benim sıram gelmiyor.

De hadi, sıra ben de , bas şu düğmeye. Yok bir türlü 54 numara ekranda görünmüyor. Memur kazak mı örüyor, cep telefonuyla mı oynuyor diye baktım. Yok, işini yapıyordu.

Neyse başını kaldırdı ve “içinizde 54 numarası olan var mı” dedi. Ben, evet benim numaram. “Aşğıda 1. Katta 8 nolu gişe sizi işlemleriniz için bekliyor” dedi. Teşekkür ettim ve hemen aşağı indim. Baktım 8 nolu gişede A054 görünüyordu. Oh şükürler olsun, sıram gelmişti. Ama az kalsın kaçırıyordum sıramı. Aşağıdaki ekran bozuk olunca hangi gişeye gideceğimi görmem mümkün olmamıştı.

Formülü, fotoğrafları, kimliğimi verdim. Görevli ne için vekâlet vereceğimi sordu. Kısaca söyledim ve baklemeye başladım. Memur işini yaptı. Bir müddet sonra evrakı kapalı camın altından uzatıp “okuyup imzalar mısın” dedi. Baktım standard bir vekâlet. Kimlik bilgilerine baktım, doğru. İmzalayıp verdim. “Kasaya gidin ismizi söyleyin, ödemeyi yapın ve makbuzu bana getirin dedi. Gidüp ödemeyi yaptım. 48 euro. Bir vekalet için 48 euro. Üstelik iki ayrı makbuz verdi ödemeye dair, her biri A5 kağıdında. Düşündüm, niçin ayrı ayrı iki makbuz, her iki ödeme bir kağıtta olsa daha az masraf olmaz mı?

Getirip memura verdim, “tamam dedi ki bakayım, müdür bey yerinde ise ve az evrak var ise belki birbuçuktan önce imzadan çıkar evrakını alırsın. Aksi halde ikibuçuktan sonraya kalır”. Çünkü konsoloslukta 13.30-14.30 arası işlem yapılmıyor. “Umarım dediğin  gibi olur”.

Aşağıya salona indim. Bekleyenler azalmıştı ama benim gibi daha epey müşteri vardı. Saat birbuçuku geçti. Benim evrakın şimdi gelebilir mi, bekleyip göreceğiz.

Biraz oturdum, telefonu karıştırdım. Saat 16.00da tekrar Zaandam’da olmam gerekiyor.Zira oğlumun dört buçuıkta randevüsü vardı ve benim arabayı kullanması gerekiyordu. Telefon ettim, durumu anlattım  ve bunun mümkün olmayacağını haber verdim.

Zaman geçmek bilmiyordu. Saat sanki yavaş ilerliyordu. Dışarı çıkıp biraz dolaşayım, yakınlarda bir kitapçı biliyorum, ona gideyim belki gözüme bir şey ilişir diye düşündüm. Dışarı çıktım, hava yine yağışlı ve rüzgârlı idi. Üşüdüm. Tekrar içeri girdim. Gâh ayakta, gâh oturarak bu geçmez zamanı tesbih gibi saymaya başladım. Saat 2.30 oldu ama gişeden bir ses gelmedi. Neyse az sonra bazı isimler anaons edildi. Benim adım yok. “Diğerleri daha sonra” diyordu görevli her evrak dağıtımından sonra. Bir anans daha. Kulak kabartıyorum. Benim ismim yine yok. Lâ havle çekip duruyorum. Sabretmekten başka çare yok. Nihayet saat 15.30u geçiyorken adım anons edildi. Evrakı aldım ve gişedeki memura “muhatap siz değilsiniz ama bir evrak için beşbuçuk saat beklemek fazla değil mi” dedim. Dedi ki “haklısın son zamanlarda işlemler biraz yavaşladı.”

Neyse, şükür ki evrakım elimde idi. Bunun için tam bir gün, bir mesai günü harcamak ve epey masrafa girmek gerekiyormuş. 48.00 euroevrak için, 8.00 euro fotoğraf için, 16.00 euro park için, etti: 72.00 euro. Araba da en az on euroluk yakıt yakmıştır.

Bir vekâlet evrakını maliyeti bu.

Yıllar öncesine göre bir çok şey daha kolaylaştı ve düzeldi, biliyorum. Ancak Dışişleri bu gibi işlemleri daha pratikleştiremez mi, daha hızlandıramaz mı, Amsterdam konsolosluğu bir an önce açılsa en azından ta Rotterdam’a gitmek zorunda kalmasak diye kendi kendime soruyorum.

 

Hüseyin K. Ece

07.06.2017

Zaandam