Bu hamasi nutuklar belli ki bazılarını heyecanlandırmış, milliyetçi, vatancı duyguları kabartmış olabilir.  Birilerinin aklına Osmanlı torunu olmayı, fetih anlayışını getirmiş olabilir. Vatan topraklarını yüzde şu kadar artıracak böyle bir hamle heveslendirici olduğu kadar, gurur verici de. Zaten oralar bizimdi. Geçici olarak dış düşmanların hileleri sebebiyle elimizden çıkmıştı. Yine bize döner. Yine bizim olur diyebilirler.

Ama bu iş kolay mı? Bu, mikrofon başında nutuk atmakla, meydan okumakla olacak bir iş mi? Böyle işler bir çok faktör hesaba katılmadan ulu orta “yaparız, görürsünüz” demekle olacak bir şey mi? 82. vilâyeti düşleyenler bu özlemi ya da söylemi ortaya atarken her şeyi hesap ettiler mi? 82. Vilâyeti elde etmeyi umarken 3., 30., 12., 13., 72., 73. plakaları tehlikeye atmasınlar??? Yani boynuz umarken kulaktan olma hikayesi.

Bu heveste olanlara Şeyhî’nin Hârnâme’sini hatırlatmak gerekir. Bu şiirin kahramanı merkep, birileri gibi yakışılıklı boynuz umarken, yaptığı akılsızlıklar ve hatalar yüzünden kulaklarını kaybetmiş. Sonra da “boynuz umarken kulaktan oldum” demiş.

Biz zamanlar birisi Güney ve Kuzey Azerbeyacanı birleştirip tek ve büyük Azerbeycan’ı kurmayı hayal ediyordu. Ona göre Güney Azerbeycan işgal altında idi. Orasını işgal eden de düşman bir ülke idi. Ne yapıp edip orasını işgalden kurtarıp büyük Azerbeycan’ı kurmalıyız diyordu. Bunun çalışmalarını da başlatmıştı.

Ancak böyle bir iddia, hedef ne kadar gerçekçi idi?

O birisi, tam bu hayaller ile ülkesinde gündem oluşturmaya çalışırken Ermenistan savaş başlattı ve  Azerbeycan topraklarının beşte birini (yaklaşık yüzde yirmisini), Karabağ bölgesini  ele geçirdi. Bir milyondan fazla kişi ülke içinde mülteci konumuna düştü. Yani evini barkını, beldesini, ata yurdunu terketti. Sene 2017; ne Karabağ kurtuldu, ne de mülteciler evlerine dönebildi.  

29 Ekim-1 Kasım 2009 tarihinde TYB Tarafından organize edilen Baku Şiir Şölenine katılan Azerbeycanlı şairlerin okudukları şiirlerin çoğunun konusu Karabağ ağıtları idi. “Karabağ, ah Karabağ.” Özlemler, ah vahlar, hatıralar ve gözyaşları. Karabağ’ın tekrar kurtulması için temenniler.

Onları dinlerken aklıma N. Hoca ile ilgili anlatılan ciğer hikayesi geldi. Ciğer kartalın (veya alıcı kuşun) ağzında, ciğer pişirme tarifesi ise hocanın cebinde. Oh ne âlâ teselli, ya da ne müthiş kazanç.

Karabağ Ermenilerin elinde ama ağıtlar Azerbeycan şairlerinin şiirlerinde. Vatan topraklarının önemli bir kısmı elden çıktı, olsun; şiirler, ağıtlar, hasretler, temenniler Azerilerin elinde/dilinde ya.  

“Boynuz umarken kulaktan olma” ya da “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma”  deyimlerini tekrar hatırlasak...

Hüseyin K. Ece

10.10.2017

Zaandam