Seviniriz ama “milat proğramları, milat kandilleri” yapmayız. "Milat okutma" diye ibadet uydurmayız.

Malumunuz hz. Muhammed’in doğumuna “mevlid”, hz. İsa’nın doğumuna “milat” denir.

Eh madem biz de hz. İsa’nın doğumuyla başlatılan takvimi kullanıyoruz, 2018 yılına girdiğimizi kabul etmeliyiz.

Bu hıristiyanların yılbaşı bize ne? diyenler de haklı. Zira hıristiyanların en önemli bayramları Aralık ayının 25idir. 25 Aralık Türkçe’de Noel, “Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milat Yortusu” diye  isimlendirilir. Yani onların “milat kandili” 25 Aralıktır ve sabittir. Hırıstiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Noel tatili yılbaşı tatiliyle birleştirilir.

Onlar açısından son derece önemli olan bu doğum günü aynı zamanda yılın başlangıcıdır. 25 Aralık’ta henüz ay tamamlanmadığı için yeni seneyi takip eden Ocak ayında başlatırlar. Üstelik milat, yani hz. İsa’nın doğumu onlara göre takvimin başlangıcı. Demek ki hz. İsa doğalı tam 2018 sene olmuş.

Müslümanlar dinî günler için ay (kameri) takvimi kullanırlar. Bunun başlangıcı Peygamberimizin hicretidir. O yüzden buna Hicrî takvim de denir.

İnsanlar eski çağlardan beri kâinatta var edilen iki takvimi kullandılar, kullanıyorlar. Biri Dünyanın Güneş etrafından dönmesine göre hesaplanan Güneş (Şemsî) takvim. 365 günü altı saat. Bu öteden beri sabittir. Bir saniye kısalmadı, bir saniye uzamadı.

2018 işte bu takvime göre hesap edilen bir tarih.

Diğeri Ayın Dünya etrafından dönüşüne göre hesaplanan Ay (Kamerî) takvim. Bu da 354 gün 8 saat. Bugün 15 Rebiu’l-Ahir 1439. Demek ki Peygamberimizin hicretinden bugüne kadar ay takvimine göre 1439 yıl, Güneş takvimine göre 1396 sene geçmiş.

Bizim Güneş takvimi ile bir sorunumuz yok. Her iki takvim de Allah’ın bir âyeti (bir mucizesi). İslâm dünyasında Güneş takvimi ile ilgili bir tarih başlangıcı olmadığından şimdilik hz. İsa’nın doğumunu esas alan takvimi (yılları) kullanıyoruz. Başka çözümü olan varsa, buyursun sunsun.

Tamam, böyle olsun dedikten sonra soralım: Bu yeni yılı kutlayabilir miyiz?

“Yeni yılınız kutlu (mübarek) olsun, Yeni yılınızı tebrik ederim, yeni yılınız hayırlı olsun, hayırlı yıllar, iyi seneler” diye.

Ay takvimine göre birbirimizin yeni yılını kutladığımıza göre bunu niye kutlamayalım?

Her iki takvime göre de bir yıl daha geçip yeni bir yıl gelmiyor mu?

Her iki takvime göre geçen günler ömürden değil mi?

Her iki takvime göre bir yıl daha kaybedip, bir yıl daha ihtiyarlamıyor muyuz?

İsterseniz konuya bir de “kutlu” kelimesinin penceresinden bakalım.

Kutlamak kelimesinin aslı “kut” köküdür. Onu ve ondan türeyen kelimeleri Türkçe sözlük şöyle açıklıyor:

Kut: 1.Uğur, baht, tebrik. 2.Kutlama, tören.

Kutlamak: Mutlu bir olay sebebiyle buna sevindiğini birine söz, yazı veya armağanla anlatmak, tebrik etmek.

2.Önemli bir olayın gerçekleşmesi yıl dönümü dolaysıyla tören yapmak.

Kutlu: Uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, ongun, mübârek.

Kutlu olsun: Uğurlu olsun, bolluk ve iyilik getirsin, mübârek olsun anlamında bir söz.

Kutsal: 1.Güçlü bir dini saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsî,

mukaddes.

2.Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsî, 3.Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen.

Kutsiyet: kutsallık.” (TDK, Türkçe Sözlük, 2/938-939)

Bir de “tebrik etmek” kelimesine bakalım.

Bunun aslı “bereket”tir. Bu da iyi ve hoş karşılanan bir şeyin sürekli oluşudur. Söz konusu şey maddî ise varlığını sürdürmek, yani tükenmemek anlamında bolluk, mânevî ise mutluluk, mübarektir. (Tümer, Günay. TDV İslâm Ansiklopedisi, 5/489)

Aynı kökten gelen “teberrük”, hayır ve bereket ummak,

“tebrîk” birine bereket ve hayır duasında bulunmak, “bârakallah” demek demektir. (Cevherî, es-Sihah Tâcu’l-Lüğa, 4/347-348)

Bir de mübârek var: “Bayramın, işin, başarın, evliliğin mübârek olsun” deriz mesela.

Mübârek de bereket kökünden gelir, “feyiz ve bereket kaynağı olan şey, verimli, hayırlı, uğurlu, kutlu, kutsal. Hürmete layık. Saygı duyulan demektir. (Doğan, M. Büyük Türkçe Sözlük, s: 1184. TDK Türkçe Sözlük, 2/1050)

Görüldüğü gibi sözlükte "kutlu"; mübârek, "kutlu olsun" da; mübârek olsun demektir. İkisi de aynı manada (mı)

Zahiren ikisi arasında bir fark görünmemektedir. Ancak ikisi arasında görünmeyen ciddi bir fark var: Nasıl derseniz?

Şöyleki: Vahyin inşa ettiği zihniyet birini veya bir şeyi tebrik ederken, “mübârek olsun” derken bereketin yaratıcısı Allah’ı hesaba katar. Zira o bilir ki mutlak hayrın ve bereketin kaynağı O’dur, neyin mübârek olduğunu belirleyen de O’dur. Çünkü Kur'an'da "bereket-mübârek" hep Allah'a nisbet edilir.

Bundan dolayı Vahye teslim olmuş bir yürek ve kafa “bereketi ve mübârek olmayı” her şeyi Yaratan Allah’tan bekler. 

Zihnini, kafa yapısını vahiy ile inşa etmeyen, yani seküler/profan dünya görüşünü benimseyen biri de temenni olarak “kutlu olsun” der ama bunu bir Yaratıcıya nisbet etmez. Bunu dua olsun diye yapmaz. Tanrı inancını işe karıştırmaz.

Bu açıdan müslümanlar “yeni yılınız kutlu olsun”, yani “ömrünüze bereketler getirsin, sizi ve işlerinizi (amellerinizi) mübarek kılsın” diyebilirler.

Bu da müslümanların her zaman birbirlerine yapabilecekleri dualardandır.

Tekrar soralım: “Yeni yılınız kutlu (mübarek) olsun” diyebilir miyiz? Seküler olmamak ve başka din mensuplarının inanaçlarını kabul etmemek şartıyla: EVET.

Bu açıdan yeni yılınız kutlu (bereketli), uğurlu, mübârek olsun, hayırlı ve bereketli işler yapmaya vesile olsun. 

Hüseyin K. Ece

02.01.2018

Zaandam