Peygamberin toplam evlendiği kadın sayısı 11, kendi sağlığında vefat eden hanımları 2, vefatına kadar yanında bulunan hanım sayısı 9. Peygamber (sav) son evliliğini hicretin 7. Yılında yapmıştı. Kaynaklar ayrıca Reyhâne ve Mâriye adlı iki cariyeden söz ederler. (Daha geniş bilgi için; Salih Tuğ, hz. Peygamber ve Aile Hayatı içinde s: 201-208,  Sadreddin Gümüş, Aynı kitap, s: 209-242. Elmalılı, H. Yazır. Hak Dini Kur’an Dili (sad.) 6/328) ed-Dimeşkî, M. b. Yusuf. Ezvâcü’n-Nebiyyi, Dâru ibn Kesir Dimeşk 1413-1992. Cum’a, A. Halil. Nisâu Ehli’l-Beyt, el-Yemâme Dimeşk 1415-1994. Kutub. M. Ali. Mü’minlerin Anneleri (ter. T. Uzun) Uysal Konya 1993.)

Kur’an Rasulüllah’ın bütün hanımlarını mü’minlerin anneleri yaptı. (bkz: Ahzab 33/53)

Peygamber’in kendileriyle evlenmesi helâl kılınan kadınlarla ilgili âyetler var: 

“Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Ahzab 33/50)  

“Nisâ sûresinin üçüncü âyetinde dörtten fazla evlenmeye izin verilmediği halde, bu âyette Resûlullah’ın dörtten fazla hanımla evlenmesine müsaade edilmiştir. Resûlullah’a has olan bu müsaadenin bir çok sebebi vardır.” (TDV Meali âyet açıklaması s: 423)   

Âlimlerin çoğuna göre bu âyetin inmesiyle Peygamber’in (sav) mehrini vererek evlenmiş olduğu kadınlar, ganimet olarak kendisine intikal eden kadınlar, amcası, halası, dayısı ve teyzelerinin Medine’ye hicret etmiş olan kızları ile tercihan evlenmesi helâl kılındı. Buradaki mehrini verme, ganimet olarak alma ve hicret etmiş olmaları şartı mecburiyet değil sadece tercih ifade eder.

Âyete göre Peygamber’in kabul etmesi halinde ve sadece ona mahsus olmak üzere kendisini ona hibe ve teklif eden nmü’mine kadınlarla da evlenebilirdi. Ancak İbni Abbas’a göre Peygamberin böyle bir evliliği söz konusu değildir. (el-Cevzî, A. b. Muhammed. Zâdu’l-Mesir, s: 1133. Sadreddin Gümüş, hz. Peygamber ve Aile Hayatı içinde s: 213. Kurtubi, Kurtubî, M. b. Ahmed. el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an. Dâru ibn Hazm, Beyrut 1425-2004 (iki büyük cilt), 2/2492)

Âyetteki izin sadece Peygambere ait bir izin değildir. Bu âyet aynı zamanda diğer müslümanlara da hala, teyze, dayı ve amca kızları ile evlenmenin helâl olduğunu bildiriyor.

Arkadan gelen 52. âyette “Sana bundan öte kadınlar helâl olmaz” deniyor. Yani âyet indiği zaman nikâhı altındaki 9 hanımdan başkası artık ona helâl değildir. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyan, 10/316. Elmalılı, H. Yazır. Hak Dini Kur’an Dili (sad.) 6/328)

Tefsirci el-Cevzî’ye göre âyetin “Sana bundan öte kadınlar helâl olmaz” kısmı hakkında iç temel görüş vardır.

Birincisi: O anda nikâhı altında olup (o anda dokuz tane idiler) kendileri muhayyer bırakıldığı zaman Allah’ı ve Rasûlüne tercih edenlerin (Ahzab 33/28-29) dışındaki kadınlardan başkası. Ki İbni Abbas, Hasen, Katâde ve bazıları bu görüştedir.

İkincisi: Peygambere mahsus olarak Ahzab 50. âyette sayılan helâl kılınan kadınlardan başkası. Ki Übeyy b. Ka’b ve Dahhâk bu görüştedir.

Üçüncüsü: Müslüman olmayan, gayr-i müslim hanımlar. Ki Mücahid bu görüştedir. (el-Cevzî, A. b. Muhammed. Zâdu’l-Mesir, s: 1134)

51.âyetin açıklamasında deniyor ki: Peygamber (sav) bir kadına evlenmek üzere talip olursa herhangi bir kimse o kadına talip olamaz. Peygamber dilerse o kadınla evlenir, dilerse on u terkeder.” (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyan, 10/314. İbnu’l-A’rabî, Ebu Bekr M. b. Abdullah. Ahkâmu’l-Kur’an 3/603)

Bazılarına göre Hicretin 8 veya 9. yılında evliliği 4 ile sınırlayan âyet (bkz: Nisâ 4/3) indiği zaman Peygamber (sav) hanımlarına, beşinin ayrılması konusunda aralarında anlaşmalarını istedi ise de hanımları bu teklifi reddettiler. Âyetin hükmüne göre Peygamber (sav) dört hanımı ile zevcelik ilişkilerini sürdürmek durumunda kaldı. Diğer beş hanımı ise onunla hukuken evli (nikâhlı) durumunu sürdürdüler. (bkz: Salih Tuğ, hz. Peygamber ve Aile Hayatı içinde s: 207-208. Bir benzeri: Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyan, 10/313)

Demek ki vahyin kontrolü altında olan Peygamber (sav) evlilik konusunda da istediği gibi harekket etme, aklına estiği zaman birisine talip olma, gözüne kestirdiği bir hanımla evlenme serbestliğine sahip değildi. O da diğer mü’minler gibi şer’î hükümlere uymak zorunda idi.

Ancak evlilik konusunda yukarıdaki sebeplerden dolayı farklı bir uygulamaya izinli idi. Bunun tipik örneği sevdiği sahabe Zeyd b. Hârise ile evli olan hâlâsının kızı Zeyneb binti Cahş’ın kocasından boşanmasından sonra Allah’ın emri ile evlenmesidir. (bkz. Ahzab 33/37)

Durum bu iken meşhur bir tefsircimiz, İbnu’l-A’rabî  bu konuya farklı bakıyor. Ona ve diğer meşhur tefsirci Kurtubî’ye göre Peygamber gözüne kestirdiği herhangi bir hanımla evlenebilir.

Şöyleki: Ahkâm tefsirinde  “Peygamber’e (sav) Ait Özel Hükümler” başlığında şöyle anlatıyor:

Allah (st), şeriat hükümleri arasında Elçisine başkasının bu hususlarda kendisine ortak olmadığı birtakım özellikler vermiştir. Bunlar farz, haram ve helâl kılma konularıyla ilgili olup bunlar ona bağışlanmıştır. Başkasına farz kılınmayan bazı şeyler ona farz kılınmış. Başkasına haram kılınmayan bazı şeyler ona haram kılınmıştır. Kurtubî’ye göre bunların neler olduğu konusunda farklı görüşler var. (bkz: el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 2/2491)

…….

İbnu’l-A’rabî’ye göre Peygamber (sav)'a özel olarak helâl kılınanlar onaltı tanedir

1-Ganimetlerden safiy (taksimata sokulmayan) özel bir şeyi kendine ayırması.

2-Ganimet mallarının beşte birinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilmesi.

3-Visal orucu (akşam iftar etmeden orucu birkaç gün sürdürmek)

4-Dört hanımdan fazla nikahlamak.

5-Hibe (bağışlama) lafzı ile nikâhının olması.

6-Nikâhladığı hanımı velisiz nikâhlayabilmesi.

7-Mehirsiz nikâhının olması.

8-İhram halinde nikâhlamasının helâl olması.

9-Hanımlar arasında paylaştırma yükümlülüğünün üzerinden sakıt olması.

10-Bir hanımı görecek (ve kalbinde yer edecek) olursa, kocasının o hanımı boşaması vacib olur, Peygamberin de o hanımı nikâhlaması helâl olur. İbnu'l-Arabî dedi ki: İmamu'l-Harameyn böyle demiştir.

11-O Safiyye'yi hürriyetine kavuşturmuş ve onun hürriyetine kavuşturulmasını mehri olarak tayin etmişti.

12-Mekke'ye ihramsız olarak girmesi.

13-Mekke'de savaşabilmesi.

14-Ona mirasçı olunmaz (Zira o miras bırakmamıştır).

15-Vefatından sonra da hanımlarının başkalarıyla evlenmelerinin haram olması.

16-Bir hanımını şayet boşasaydı bile bu haramlık devam eder.

(İbnu’l-A’rabî, Ebu Bekr M. b. Abdullah (öl.543). Ahkâmu’l-Kur’an. Tah. M. Abdulkadir Atâ. Dâru’l-Kütübi’l-Ilmiyye Beyrut 1408-1988. 3/599)

Bunu ondan sonra yaşayan Kurtubî de aynen naklediyor ama ne yazık ki kaynağını vermiyor. (bkz: Kurtubî, M. b. Ahmed (öl.671). el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an. Dâru ibn Hazm, Beyrut 1425-2004 (iki büyük cilt), 2/2492)

10. maddeyi, siyah dizilmiş cümleleri tekrar okuyalım: Peygamber eskaza bir bayan görse, hoşuna gitse, onu almak istese, o kadın evli ise kocası Peygamberin bu niyetini anlar anlamaz hanımını boşaması ona vacip (farz) olur. Zira böyle bir durum Peygamber için caizdir ve bu ona verilen bir imtiyazdır.

Burada zımnen şu da söyleniyor: Peygamberin göz koyduğu hanım bekâr ise onun da itiraz hakkı yoktur, kendisini Peygamber'e hibe etmelidir.

Kim diyor bunu? İki büyük müfessirimiz. Tefsir tarihinin en önemli iki siması, en meşhur tefsir kitaplarında. Üstelik her ikisinin tefsiri de ahkâm tefsiri. Yani ahkâm âyetlerini tefsir etmeye çalışan kitaplar.

Öyle ya açıklanmaya çalışılan Kur’an ahkâmı bağlayıcıdır.

Burada ister istemez akla bir sürü soru geliyor.

1-Peygamber’e böyle bir şeyin helâl olduğunu kim iddia ediyor? Bizim gibi beşer olan ama tefsir ilmiminde üstad sayılan muhteremler... Ancak ilgili âyetlerden böyle bir hüküm çıkartılabilir mi?

2-Peygamberin hayatında –hâşâ- böyle bir olay olmuş mudur? (Tefsir kaynakları Zeynep b. Cahş ile evliliğinde buna benzer yorumlar yapıyorlar maalesef. Bunu bir başka yazıda değerlendireceğiz.)

3-Bu haberin doğru olduğunu varsayalım: Peygamber nasıl bir insandı ki sokakta gözüne kestirdiği kadını hemen almak isteyecek, kocası da mecburen hanımını ona verecek? Böyle bir peygamber tasavvuru olabilir mi?

4-Bugün bir kimseye böyle bir teklif yapılabilir mi? Hangi müslüman böyle bir şeyi kabul eder? Tefsirlerdeki bu bilgiden haberi olmayan birine böyle bir şey açıklansa bunun ahlâksızlık olduğunu söylemez mi? Peki muhterem tefsircilerimiz bu ahlâksızlığı Peygamber hakkında nasıl düşünebilmişler?

5-Bu haberin doğru olduğunu varsayalım: Peygamberi en çok eşlilik açısından suçlayan gayr-i müslimler bunu duydukları zaman: “Biz demiyor muyduk Muhammed şehvetine düşkün bir adamdı. Baksana göz koyduğu hanımları boşattırıp kendi haremine alıyordu. Biz demiyoruz bunu sizin kitaplarınız diyor” demezler mi? Böylesine saçma hükümler gayr-i müslimlere malzeme vermez mi?

6-Böyle bir iftira Peygamberi yüceltir mi, onun muhteremliğini zedeler mi? Onca hanımı yetmezmiş gibi bir de her hoşuna gittiğini alması ona helâdir iddiası peygamberlik sıfatına yakışır mı?

7-Bu yorumu kitaplarına alan muhterem müfessirlerimiz bundan sonra gelen âyete bakmadılar mı acaba? “Sana bundan öte kadınlar helâl olmaz...”

8-Bu demektir en güvenilir zannedilen âlimler bile böylesine Vahyin peygamber tasavvuruna aykırı düşünebiliyor ve bunları kitaplarına alabiliyorlar.

9-Şimdi “bunlar selefimiz, muhterem âlimler, bir şey biliyorlardı da, bir hikmeti vardı da onun için böyle haberleri kitaplarına aldılar” mı diyeceğiz? Biz kim oluyoruz ki o muhteremlerin görüşlerini eleştireceğiz deyip, böylesine peygambere iftirayı sahih bilgi mi kabul edeceğiz? Ataların her dediğini hakikat diye alıp kabullenecek miyiz?

10-Faraza Peygamber dirilse de bu kitaplarda kendisi hakkında yazılanları görse ne derdi acaba? “Aferin, beni iyi tanıyıp tanıtmışsınız” mı derdi, yoksa, “ey insanlar siz ne dediğinizin farkında mısınız” mı? derdi

11-“Peygamberin gözüne kestirdiği hanımla evlenebilir; üstelik kadın evli ise kocası onu boşamak zorundadır” demek bu ümmete ne kazandırır? Peygamber’in örnekliğinin neresinde yer alır?

12-Bir kardeşin dediği gibi; ”pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan kork”.

(Bu haberin Kurtubî tefsirinde olduğunu söyleyen muhterem M. Öztürk Hocaefendi’ye teşekkür ediyorum.)

 

Hüseyin K. Ece

28.07.2018

Zaandam