“Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra döndü/yöneldi.

Rabbim beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü (gücü, hükümdarlığı) bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin.” (38 Sâd/34-35)

Hz. Süleyman ile ilgili en anlaşılmaz, üzerinde en fazla spekülasyon yapılan konulardan biri de onun denemeden geçirilmesi ve tahtının üzerine bir cesedin bırakılması olayıdır.

Bu konuda geçmiş alimler bir çok soru sormuş ve cavabını bulmaya çalışmışlar. Bu âyetle ilgili Buhârî, Müslim ve Nesâî’de geçen bir hadisi delil olarak almışlar. Hz. Süleymöanın denemesi ile iligi tefsir ve Kur’an kıssalarını ele alan kitaparın bir kısmı yer alan masalımsı yorumlara girmeden bu rivayetle ilgili bir kaç noktanın altını çizmek istiyorun.

Üç kitapta sekiz defa yer alan bu rivâyette ortalama olarak şöyle deniliyor:  

Ebu’z-Zinad’tan, o da A’rec’ten, o da Ebu Hureyre’den, O da Nebi’den. Onun naklettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Dâvud oğlu Süleyman, (bu gece) doksan hanımımı dolaşacağım. Her biri Allah yolunda savaşacak süvari gençler doğuracak” dedi. Arkadaşı ona “inşaallah de” dediği halde o bunu demedi. (O gece) bütün hanımlarını dolaştı. Bir hanımı dışında hiç biri hamile kalmadı. O da yarım bir adam getirdi (doğurdu). Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki şayet Süleyman “inşallah” deseydi hepsi de süvari olarak Allah yolunda cihad edecek çocuk doğuracaklardı.” (Müslim, Sahih, Eyman/5 (22) no: 4286-4289. Ayrıca bkz: Buharî, Sahih, Nikâh/120 no: 5242. Keffâret/9 no: 6720. Enbiyâ/40 no: 3424. Nesâî, Sünen, Eyman 40 no: 3862)

Hz. Süleymanın hanımlarının sayısı bu kadarla kalsa iyi. Tefsir ve Kasau’l-Enbiya kitapları hz. Davu’dun 100, hz. Süleyman’ın 70, 90, 99, 100, 300, 400 hanımından ve 700 odalığından bahsediyorlar. (bkz: İbnu’l-A’rabî, M. b. Abdullah. Ahkâmu’l-Kur’an, 3/590. Canan, İ. Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme, 16/299. Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 10/581. es-Sa’lebi, A. b. İbrahim. Kısasu’l-Enbiyâ (el-Arâis), s: 326. el-Beğavi, H. b. Mes’ud, Tefsir, 4/63. Tefsiru’l-Hâzin, 4/43. Ebu Bekr Cezairi. Eyseru’-Tefâsir, s: 1527. İbnu’l Esir, el-Kâmil fi’t-Tarih, 1/230. İbni Saad, Tabakâtü’l-Kübrâ, 8/202. İbni Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 2/2. Kitab-ı Mukaddes, Tevrat, Krallar, 11/3, s: 350)

Bu haberle ilgili şu soruları sorabilir, bazı noktaların altını çizebiliriz:

1-Diğerleri olmasa bir kaç rivâyette yukarıdaki sözlerin Ebu Hureyre’ye ait olduğu zannedilebilir.

2-Bu rivâyetin sahabeden Ebu Hureyre’den başka râvisi yok. Bu da oldukça dikkat çekici.

3-Bir peygamberi bırakın, bir insanın bu kadar (yetmiş, doksan, yüz, üçyüz ve daha fazlası) hanımı olur mu? Bunu ileri sürenler acaba sayı saymasını biliyorlar mıydı?

4-Muhtemel ki Süleyman (as) birden fazla hanıma sahip idi. Tıpkı Peygamberimiz gibi. Ama yüzlerce hanım, neyin nesi?

Diyelim ki sayısını bilmediğimiz kadar fazla hanımı hanımı vardı, bir insan bir gece de –affdersiniz- bu kadar hanımı nasıl dolaşabilir? (Ona şu kadar erkek gücü verildi Tevratın iddiasıdır ve temelsizdir, tutarsız bir görüştür.)

5-Bir peygamber “ben hanımlarımı dolaşacağım, hepsi bana gürbüz yiğitler doğuracak” diye kesin konuşabilir. Sıradan bir müslümanın söylemeyeceği bir sözü koca bir peygamber söyleyebilir mi?

6-Haya sahibi bir peygamber ulu orta, çevresindekiler “ben bu gece şu kadar karımı dolaşacağım” der mi? Buna onun edebi ve hayası izin verir mi?

7-Bir peygamber Allah’ın “inşaallah deme” emri ortada iken, üstelik -bazı varyantlarda geçtiği gibi- kendisine hatırlatıldığı halde nasıl inşaallah demeyi unutur? (Bazı kaynaklrda bundan dolayı ona ceza verildi deniliyor.)

Hadi unuttu diyelim, bu küçük yanılmadan dolayı “ne güzel kul” olan Peygamber ceza alır mı? Bu hiç ilâhi adalete sığar mı?

8-“Eğer inşaallah deseydi yetmiş, yüz hanımının hepsi de Allah yolunda süvari olacak savaşçılar doğuracaklardı” deniyor. Yani bu kadar çocuğun yaratılması bir inşaallah unutulması sebebiyle gerçekleşmedi.

Bu durumda Allah’ın insan ve tabiat için koyduğu yasalar nereye gitti diye sormak gerekir.

9-Allah (cc) “Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra döndü/yöneldi” diyor ve başka bir bilgi vermiyor. Bu âyeti açıklama bağlamında kitaplarda anlatılanları tefsirciler nereden görmüşler, kameraya almışlar ki naklen yayın yapar gibi anlatmışlar?

“Bu bizim için ğayb haberlerindendir. Rabbimizin söylediği kadarına inanırız. Gerisini bilmeyiz” deyip teslim olmak varken neden ğayba taş atılır?

10-Tefsir ve kıssa kaynaklarının anlattığı hurafeler bir tarafa en sahih üç hadis kitabında yer alan ve hz. Süleyman’ın yetmiş-doksan-yüz hanımından, onları dolaşacağım sözünden, inşaallah demediğinden, eğer inşaallah deseydi... bahseden hadisi ne yapacağız?

Bunu Kur’an, akıl ve tabii olaylar açısından değerlendirmeye cesaret mi edeceğiz, yoksa rivâyetin otoritesine teslim olup, “he tabii öyledir, öyle olmuştur”, “bu kitaplarda geçtiğine göre sahih bir haberdir” mi diyeceğiz?

11-O zaman bu kabulü Tevhid dininin nübüvvet inancının neresine koyacağız?

Burada –Mevdûdî’nin dediği gibi- Rasûlüllah başka kavimden bahsederken “birileri Süleyman hakkında böyle derler” diye bir örnek vermiş, râvi, yani Ebu Hureyre de bunun bu şekilde anlamış olamaz mı?

Ya da daha sonraki kuşaklarda Ebu Hureyre’nin rivâyeti ağızdan ağıza değişmiş olamaz mı?

Yazı (hat) hatası olabilir mi diyeceğim ama, haberin üç kitapta birbirine yakın lafızlarla yer alması bu opsiyonu geçersiz kılar.

12-Bu haber her ne kadar en sahih kitaplarda yer alsa da bunda bir sıkıntı var. Muhtevası Kur’an’a, akla, tabii olaylara, fıtrata uymuyor. İslâmın nezih peygamberlik inancı açısından sorunlu.

Bu haber hakkında böyle bir yaklaşım Buhârî’nin, Müslim’in ve Nesâî’nin değerini azaltmaz. Onlar ve onların hadis/haber aldığı önceki kuşaklar da insandılar, hadis rivâyeti konusunda çok titiz olmalarına rağmen yanılıp hata yapabilirler.

13-“Bu haberin rivâyetinde sıkıntı var” demeyi, Allah’ın “ne güzel kuldu” dediği bir peygamber hakkında yakışıksız şeyler söylemeye tercih ederiz.

14-Kur’an önceki peygamberleri Allah’ın Rasûlüne örnek olarak sunuyor ve onlara uy diyor. “İşte, o peygamberler, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy...” (En’am 6/90)

Kur’an başta hz. Muhammed olmak üzere bütün peygamberleri de bize örnek olarak gösteriyor. Yetmiş, yüz, üçyüz hanımı, yüzlerce câriyesi olan, inşaallah demeyi unutan birisi nasıl örnek olacak?

Rivâyet sanki şöyle diyor: Süleyman Allah’a adete görev verir gibi; “ben bu gece... dolaşacağım. Hepsi bana gürbüz, Allah yolunda süvari olacak çocuklar versin ha” dedi ya, Allah da “sen misin bana emir vermeye kalkan Süleyman, al sana bir yarım çocuk.” Onu da bir ceset gibi tahtının üzerine attı. Ya da ceza olarak kırk gün hükümdarlığını kaybetti. Dahası mülkünü, bazılarına göre şeytana kaptırdı.

Allah aşkına bunun nesi örneklik, bunun nesi bir peygambere yakışır? 

 

-Sonuç olarak;  

Bir peygamberin akıl ve şeriat dışı bir şey yapması düşünülmez.

Allah (cc) diğer peygamberler gibi hz. Süleyman’a da vahyetti ve onu da diğerleri gibi doğru yola iletti (hidâyet verdi). (Nisâ 4/163. En’am 6/84) O güzel bir kul olduğu gibi daima Allah’a yönelen, Allah’ın katında bir değeri olan güzel bir peygamberdi. (Sâd 38/30, 40)

 

Hüseyin K. Ece

03.08.2018

Zaandam

Bu konu ile ilgili daha uzun bir makalemiz:

http://www.huseyinece.com/makalelerim/uzun-makaleler/1716-hz-sueleyman-in-kac-hanimi-vardi