Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cumua 61/9)

Burada, alış-verişi bırakıp Allah’ı zikretmeye koşun ifadesi Cuma namazı olarak anlaşılmış baştan beri. Bu konuda ümmet arasında ittifak var.

Cumanın geçerli olmasının (sihhat) şartlarından biri de cemaat’tir. “Bütün mezhepler Cuma namazında cemaat şartı üzerinde ittifak etmekle birlikte cemaatin sayısı konusunda farklı görüşleri var. Özetle; Ebû Hanîfe’ye göre cemaat imam dışında üç, Ebû Yûsuf’a göre ise iki yükümlüden aşağı olamaz. Şâfiîler ve Hanbelîler Cuma namazı için en az kırk kişiy gerekir demişler.  Mâlikîler, imamdan başka en az oniki kişi, hem hutbe hem namazda hazır olmalı derler. Onlara göre bu oniki arasında seferi birisi olmamalı.” (Zuhaylî, V. el-Fıkhu’l-İslâmî, 2/248-249)

“Şevkânî’nin tesbitine göre cemaatin sayısı ve keyfiyeti üzerinde onbeş kadar farklı görüş var. Cuma bir kişi ile caiz olur diyenler olduğu gibi, en az 80 kişi gerekir diyenler de var.” (Karaman, H. TDV İslâm Ansiklopedisi, 8/85-89) 

Yıllar önce bir arkadaş anlatmıştı. Güneydoğu’da bir köyde imamlık yapmış. Bir Cuma namazı için camiye gelmişler. Ancak gelen cemaat 38 kişi imiş. Kendisi; “olsun, kılalım, bu kadar cemaatle de namaz olur” dediyse de cemaat “hayır olmaz, kırk kişiden aşağı cemaat olursa Cuma namazı caiz olmaz” demişler. Zira o köylüler ibadetlerini Şafiî mezhebiyle yapıyorlardı. Çaresiz dışarı çıkmışlar, çevrede cemaat aramışlar. Yalvara yakara iki kişiyi ikna edip camiye getirmişler. Böylece cumayı kılmışlar.

Bu köylüler 80 kişi lazım fetvasıyla amel etseymişler, demek ki Cuma kılamayacaklardı. Öyle ya, 2 kişi lazım diyen âliminki fetva ise, 80 kişi lazım diyeninki de fetva...

Bir cami düşünün, Malikî mezhebine uyuyor. Cuma kılınacak. Küçük bir cemaat var. İmam sayacak; toplam 12 kişi. İyi, sayı tamam. Olmadı, bir şart daha var. Dönüp o 12 kişiye soracak; içinizde seferi olan var mı? Birisi diyecek ki “ben seferiyim”. İmam, “ha, öyleyse bizim cumamız sahih olmaz. Mukim olan birini bulmalıyız.” Çıkıp dışarıda ikna edebilecekleri birini bulmaya çalışırlar (mı)?

“Ben seferiyim” diyen de yeni namaza başlamış veya yeni müslüman olmuş biri olsun... Bu uygulamayı nasıl anlayacak? “Sen seferisin, seni cemaatten sayıp Cuma kılamayız” denildiğin de...

Sonrası mı? Bilmiyorum...

Allah (st) gücü yeten, imkanı olan mü’minlere “Cuma namazı için camiye gidin” diyor, sayı sınırlaması yapmıyor, bir sürü şart saymıyor. Ama âlimler şu kadar sayı olmazsa Cuma olmaz diyorlar, sınırlama yapıyorlar. 

Allah “Cuma kılın” diyor, kendilerine Cuma farz olan mü’minler; “dur Yarabbi, kılacağız ama sayımız tamam değil, henüz 39 kişiyiz.” Ya da “Cuma kılamayız, çünkü sayımız tamam değil, henüz 11 kişiyiz”

Neden öyle diyorsunuz? Çünkü bizim mezhebimizin ictihadı (fetvası) böyle... Mezhebimize göre Cumanın şartları böyle...

Birisi çıksa da; “şu müslümanlara bak, mezheplerinin görüşünü Allah’ın emrinin önüne geçirmişler. Allah’ın emrine değil de kendileri gibi beşer olan âlimlerin fetvalarına uyuyorlar” dese haksız sayılır mı?

“Haksız sayılır. Zira âlimlerimizin görüşlerine saygılı olmalıyız” diye cevap verilebilir.

Öteki de, “tamam, âlimlerin görüşlerine saygı duyalım da yukarıdaki durumu bir türlü anlayamadım” diyebilir.

 

Hüseyin K. Ece

20.02.2021

Zaandam