Konuşmayı yapan şahsın kim olduğu belli değil. Ben kim olduğunu tahmin ediyorum ama tahminimi söylemeyeceğim. Burada kişinin adını bilmek önemli değil. Önemli olan din adına ne hurâfelerin uydurulduğu, bazılarının insanların gözünün içine baka baka nasıl yalan söyledikleri, dinleyenlerin de bu yalanlarla nasıl uyuşturulduğu, uyutulduğu…

Üstelik bu yalanları dinleyenlrde, şâhit olanlarda ses yok, itiraz yok, soru yok…

Oruç tutan balıklar ve sapıtan kuşlar…

Allah Allah, balıklar da mı oruç tutar? Onlar da mı mükellef (yükümlü-akil bâliğ)? Onların da mı müslümanı ve ğavuru var?

Videoda konuşan kişi öyle diyor. Bir sebepten dolayı… Ki ileri sürdüğü sebap balıkların orucu kadar saçma, gülünç ve akıl almaz.

Vaaz kürsüsünde mi, televizyon kanalında mı, belli değil. Bu kişi diyor ki:

“Berat günü balıklar da oruç tutar. Şimdiki balıklar sapıtmış olabilir. Eski balıklar öyleydi. Şimdiki balıklara, kuşlara millet faiz parasıyla (haram) yem atıyorlar. Balıklar da sapıtıyor, kuşlar da... Eskiden Kâbe’nin üzerinden kuşlar geçmezdi. Eski kitaplar öyle yazıyor. Şimdi hacı Kâbe’nin üstünde kuş görünce “hoca yalan söyledi” diyor. Hoca yalan söylemedi, sen haram para ile hacca gittin. Kuşlara o para ile yem attın. Kuş da pusulayı şaşırttı. Senin haram paranla beslenen kuş Kâbe’nin üzerinden de uçar, ona pisler de... Haram parayla beslenen çocuklar da öyle, sapıttılar.”

Bunları anlatan kişi belli ki İslâm adına konuşuyor. Kıyafeti, bulunduğu mekan, helâli haramı, oruç ibadetini söz konusu ettiğine göre... Ama ne anlatıyor? Balık oruç tutar. Haram parayla alınıp atılan yemle beslenen balıklar ve kuşlar sapıtır. Kâbenin üzerinde uçan kuşlar, hacıların haram paralarından beslenen kuşlardır. Helâl ile beslenen kuşlar hiç Kâbe’nin üzerinden uçarlar mı?

(Bu kişi muhtemelen Kâbe’nin üzerinden uçan kuşlara bizzat sormuştur, hangi yemden beslendiklerini... Ya da haram parayla hacca giden hacılar hac görevini bırakıp bu kuşları Arabistan’da bir yerlerde bulup yem verirler. Onlar da bu haram yemin dürdüklemesi ile Kâbe’ye saygısızlık ederler.)    

Allah aşkına bu ne? Bu nasıl bir İslâm anlayışı? Bu nasıl bir itikat ve kulluk anlayışı? Bu nasıl bir Kur’an kültürü?

Hayvanların ve bitkilerin oruç tuttukları, helâli haramı bildikleri, haram yiyen hayvanların ahlâkının bozulduğu nerede görülmüş?

Din adına konuşan, kendisine hoca denilen bir şahıs bu kadar yalanı, hurâfeyi, uydurmaları nasıl sorumluluk duymadan cemaatine bilgi, vaaz, irşad olarak anlatır? İnanılır gibi değil...

Ya bu yalanları hakikatmiş dinleyen uyuşuk cemaate ne demeli?

Ne diyelim, dinini bu hurâfecilerden öğrenenlere, bu yalanları ve düzmece şeyleri dinden zannedenlere, böyle bir din anlayışı kutsal olsun (!)

Ya da “Allah bizi Sırat-ı Müstakîm’e hidâyet etsin... sapıtanların yoluna değil.” (Fâtiha 1/6-7)

Hüseyin K. Ece

26.02.2021

Zaandam