F. Hekim anlatmıştı:
2001 yılında otobüsle İzmir’den Konya’ya gidiyordum. Yanıma bir genç oturdu.Giderken tanıştık ve muhabbet etttik.
F. Hekim anlatmıştı:
2001 yılında otobüsle İzmir’den Konya’ya gidiyordum. Yanıma bir genç oturdu.Giderken tanıştık ve muhabbet etttik.
A. Özata anlattı:
Faruk Hoca Efendi (Bu tarihte Hoofddorp’ta küçük bir camiide görev yapıyordu) bir zamanlar İzmir’de din görevlisi olarak çalışmaktadır.
Bir akşam İlçenin müftüsü onu ziyarete gelmiş. O da usulen yatsı namazını kıldırması için müftü efendiye teklifte bulunmuş.
S. Ece anlatmıştı:
1993 veya 1994 yılı idi. Tam hatırlamıyorum. Bir akşam fabrikada beraber çalıştığımız ama aynı şehirde oturan arkadaşlar kapıya geldiler ve bana:
-Haydi bu akşam seni bir sohbete götürelim dediler.
Erzurumlu Orhan Karagöz anlatmıştı.
1995 veya 1996 yılları olabilir. Almanya’da yaz tatillerinde veya aratatillerde Türkiye’den çocuklara ders vermek üzere eğitimciler davet edilirdi. Bunların çoğu yeşil pasaportlu İmam-Hatip Lisesi öğretmenleri olurdu.
Amsterdam’da esnaflık yapan Mehmet A. adlı arkadaş anlatmıştı:
Şöyle dedi: Bizim oralı, yani Karadenizli bir tanıdık var. Akıllı adamdır. Gün görmüştür. Tecrübesi vardır, yerinde hareket etmesi bilir. İşte bu hemşehri bir gün başında geçen bir olayı şeyle anlattı:
Zeki E. anlatmıştı:
1990 yıllarının başı. Pazarcılık yapıyorum. Naylon eşya alıp satıyorum. Bir gün mal almak için İzmit’e gittim. Arabayı bir yere parkettim. Arabadan inerken yaşlı bir adam; "genç arabanı oraya park etmesen iyi olur" dedi.