Halil İbrahim Ece anlatmıştı:

Köln’de 1985lerde bizim vatandaşlardan birisi paralarını koltuğun içinde biriktiriyor, birikenleri orada saklıyormuş. Üstelik bunu karısına da söylemiyormuş. Zamanla koltuk eskimiş, yırtılmaya başlamış. Hanımı demiş ki:

Lees meer...

M. Göktaş anlatmıştı:

"Bizim Kayserili bir tanıdık kamyonuyla Izmir’e doğru gidiyormuş. O zamanlar da bile İzmir’e doğru yol otoban gibi geliş ve gidiş yolları ikişerli şerit halinde imiş.

Lees meer...

Nazmi Söğüt Adem Aslan’dan dinlemiş. O da bana anlattı.

Gümüşhane’nin eski adı Perek köyünden Süleyman adlı vatandaş ilk defa İstanbul’a, oğlunun yanına gitmiş. Oğlu Cevizli’de oturuyormuş. İşi icabı Harem’e gitmesi gerekiyormuş.

Lees meer...

Babam anlatmıştı:

Komşu köy olan Kabaköy’de (eskiden Kabakilise denilirdi) savaş yıllarında  Osman adında birisi yaşardı. Bu adam yaramazlığı ile ün yapmıştı. Ona buna sataşır, önüne rastgelene eziyet eder, kötü davranır ve haksızlıkta bulunurdu.

Herkes onun yaptıklarından rahatsız oluyordu ama, kimse de bir şey yapamıyordu.

Lees meer...

Necmeddin Cengiz Amca anlatmıştı:

"1982 yılında evden bir telgraf aldım. O zaman evimi ve çocuklarımı henüz Hollanda’ya getirmemştim. Telgrafta annemin ağır hasta olduğunu  ve hemen gelirsem iyi olacağını söylüyorlardı.

Lees meer...

Pagina 6 van 8