Aile, ailede müslüman erkeğin temel ve tamamlayıcı görevleri, hanımların hakları konusunda bir online ders

Hüseyin K. Ece

08 Kasım 2022 –

13 Rabiu’l-âhir 1444

Zaandam

 

64.Ders

AİLEDE ERKEKLERİN TEMEL GÖREVLERİ

Buna, hanımların erkekler üzerindeki hakları, ya da eşlerin karşılıklı yükümlülükleri de diyebilirsiniz.

-Giriş

Hak bir görev karşılığıdır. Önce görev yerine getirilir, sonra da hak beklenir. Tersi anlaşmazlık doğurur.

Öyleyse eşlerin öncelikle görevlerini bilmeleri ve onları yerine getirmeleri gerekir.

 

-Aile nedir?

Aile kelimesinin kökü destek ve dayanak anlmına gelen “’avl/ayl’”dir. Biri diğerine dayalı olan şeyler hakkında bu kelime kullanılır.

Aile: Birbirinden destek alan, birbirine dayanıp yaslanan, birini çekince  diğeri ayakta kalamayan birden fazla unsura denir.

Bu tanım aileyi birbirine çatılmış çatı gibi görür. Yanyana iki çizgi gibi değil, bir üçgenin çatısı gibi. Birbirlerine dayanarak ev çatısını ayakta tutarlar.

Aile üçgeninin dik iki kenarını eşler oluştururlar. Yatay kenarını, yani tabanı ise “mekân”, yani “ev” oluşturur.

Evlenmek, bu anlamda ev/yuva kurmak manasına gelir.

Evlilere eskiden müteehhil derlerdi, yani bir ehle kavuşan, ehlileşen...

Kur’an karı-koca için ‘zevc’ kelimesini kullanır. Zevc; bir çift  ayakkabının teki demektir.

Sağ ayak mı sol ayak mı, sağ ayakkabı mı, sol ayakkabı mı üstün/önemli sorusu bir işe yaramaz.

Fitraten ve İslâma göre karı-koca eşit değil, eştirler. Tıpkı ayakkabı eşleri gibi. Eşit iseler, sağ ayakkabı sola, sol ayakkabı da sağa giyilirdi. Bu ise ayağa ve ayakkabıya zulümdür.

Ailedeki erkek eleman hem dayanan, hem de «onun üzerine çardak (‘el-‘ale’)» olup koruyup gözeten rolüne sahip. (Nisâ 4/34)

Kadın ise kendisine dayanan erkeğe dayanan (‘aile) ve sığınak olan, eşinin kendisine kavvâm oluş görevini, meşru’ bir akitle teslim eden, iffetini ve ondan olan olan neslinin koruma sorumluluğuyla dengeleyen, aile çatısının diğer elemanıdır.

Kur’an’da “ev” için iki kelime kullanılır: Beyt ve dâr.

Birincisi kök olarak “gecelenen mekân” için kullanılır.

İkincisi ise “sürekli insanların deveran ettiği, sağlam bir dîvar’ı (duvar) olan, girilip çıkılan, bazen sosyal işlevi de olan mekân” için kullanılır.

Bu ikisi zamanla  birbirinin yerine kullanılır oldu.

Biz bu eve ‘dünyadaki esenlik yurdu’ veya ‘mutluluk yuvası’ diyelim.

Ebedi selâm yurdunu kazanmak isteyenler; bunun provasının evlerinde, yani aile hayatlarında yapmaları gerekir.

 

A-Ailede Erkeğin Temel Görevleri (Hanımın erkek üzerindeki hakları)

"Kadınlarınız konusunda Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'tan emânet olarak aldınız." (Ebû Dâvud, Menâsik/56 no: 1901. İbni Mâce, Menâsik/84 no: 3074)

     وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذ۪ي عَلَيْهِنَّ

"... Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır..." (Bekara 2/228).

Hanımını, Rabbinin emâneti olarak alan ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edinen koca da, karısına karşı sevgi ve şefkat göstermek,

yediğinden yedirmek, giydiğinden giydirmek,

ona ve yaptığı işlere çirkin dememek,

fena söz söylememek,

hoş görülü olmak gibi görevlerle mükelleftir.      

Bununla birlikte hanımların beyleri üzerinde şu gibi hakları vardır:

 

1- Mehir vermek;

وَإِنْ أَرَدتُّمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَّكَانَ زَوْجٍ وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنطَاراً فَلاَ تَأْخُذُواْ مِنْهُ شَيْئاً أَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَاناً وَإِثْماً مُّبِيناً {20}

“Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alır mısınız?”  (Nisâ 4/20)

 

2-Nafaka vermek

Evin geçim görevi erkeğindir. Evlenen her müslüman erkek, hanımına mutfağı, tuvelet ve banyosu olan bir oda vermek zorundadır.

Onun yiyeceğini ve giyeceğini, günün şartlarına göre (ma’ruf vechile) temin etmek görevi kocanındır.

وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۜ

"... Onların (annelerin ve cocukların) yiyeceği, giyeceği örfe uygun olarak babaya aittir..." (Bekara 2/233)

     Veda hutbesinden Rasûlüllah şöyle dedi: “...Sizin de onların geçimlerini ve giyimlerini sağlamanız, onların sizin üzerinizdeki haklarındandır.” (Müslim, Hac/19(147/1218) no: 2950. Ebû Dâvûd, Menâsik/56 no: 1901. İbni Mâce, Menâsik/84 3074)

"Bir kimse sevabını Allah’tan umarak aile fertleri icin harcama yaptığı zaman bu kendisi için sadaka olur."  (Buhârî, İman/41)

"...Malından eşinin yemesi, senin için bir sadakadır."  (Müslim, Vasiyet/1(8-1628) no: 4215)

"Kişiye günah olarak sorumluluğunda olan aile fertlerini ihmal etmesi yeter." (Ebû Davûd, Zekât/45 no: 1692)

Peygamber (sav) buyurdu ki: “En üstün sadaka ihtiyacı giderendir. Veren el alan elden üstündür. Sadaka vermeye ailenden başla.”[1]

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “... İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla...[2]

Buna göre erkek evinin bakımını yerine getirmekle üç türlü sevaba nail olur.

-Görevini yerine getiriyor ve ibadet sevabı alıyor.

-Malını hayır yollarına infak ediyor ve sadaka veriyor.

-Malının ve evinin bereketlenmesini sağlıyor. Hele bu işli helâl yoldan yapıyorsa, çocuklarının iyi yetişmesine bu açıdan da katkı sağlıyor demektir.

      Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Ebû Süfyan’ın karısı Hind, (bir gün gelerek) “Ey Allah’ın Rasûlü dedi. Ebû Süfyan cimri bir adamdır. Bana ve çocuğuma yetecek miktarda (nafaka) vermiyor. Durumu idare için, onun bilmez tarafından, almam gerekiyor. (Ne yapayım?)” Rasûlullah (sav): “Örfe göre sana ve çocuğuna kifâyet edecek miktarda al!” buyurdular.” (Buhârî, Büyû’/95 no: 2211, Mezâlim/18 no: 2460, Menakıb/23 no: 3825. Nafakât/4, 9, 14 no: 5359,5364,5370, Eymân/3 no: 6641, Ahkâm/14, 24 no: 7161, 7180. Müslim, Akdiye/7 no: 1714. Ebû Dâvûd, Büyû’/81 no: 3532)

 

3-Yöneticilik/sorumluluk

Kur’an’ evin sorumluluğunu ve korunmasını (kavvâm) öncelikle erkeklere veriyor.

الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيّاً كَبِيراً {34} 

"Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdırlar. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır..."  (Nisâ 4/34)

Aynı gerçeği hadisde de görüyoruz:  

"Hepiniz çobansınız (yöneticisini)z ve hepiniz güttüklerinizden (yönettiklerinizden) sorumlusunuz...

Devlet başkanı yöneticidir. Erkek, aile fertlerinin yöneticisidir.

Kadın, eşinin evinin ve çocuklarının yöneticisidir.

Hepiniz yöneticisiniz ve yönettiklerinizden sorumlusunuz.." (Müslim, İmâre/5(20/1829) no: 4724. Buhârî, Cumua/11 no: 893, İstkrâz/20 no: 2409, Itak/17 no: 2554, 2558, Vesâyâ/9 no: 2751, Nikâh/82,91 no: 5188, 5200, Ahkâm/1 no: 7138. Tirmizî, Cihad/27 no: 1705)

Âyette geçen "kavvâm" kelimesini 'hâkim-hükmeden' diye tercüme etmek isabetli değil.

Eğer Allah'ın muradı bu olsaydı, yine Arapça olan "hâkim" kelimesini kullanırdı; ama  "kavvâm"  kelimesini kullanmış.

Bu kelime, Türkçedeki kayyim kelimesiyle aynı köktendir. Kayyim, tayin edildiği kurumu keyfine göre yönetmez. Hâkimin gösterdiği doğrultuda yönetir.

İşte evi üzerinde "kavvâm"  olan erkek de aileyi kendi keyfine göre yönetemez; İslamın aile için uygun gördüğü kuralları uyar, maslahatı esas alır.

İslâm'ın aile düzenini yaşatmak üzere kocaya tanımış olduğu otorite hakkı, ona kadın üzerinde haksız bir baskı ve zorbalık imkânı vermez.

Zira, bu konuda vârid olan âyet ve hadisler, bir anlamda kadının müdâfisi/avukatı olarak İlâhî kaynaklı bir dengeyi temin etmektedir.

 

4- Aile fertlerini dünyevî ve uhrevî zararlardan korumak

Kur’an şöyle diyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً ... {6}

“Ey Mü`minler! kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (Tahrim 66/6) 

5- Eşi ve çocukları ile iyi geçinmek, onlara iyi davranmak

 وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِن كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئاً وَيَجْعَلَ اللّهُ فِيهِ خَيْراً كَثِيراً {19}

“... Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur." (Nisâ 4/19)

“Bir mü’min erkek, bir mü’min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ’/61 no: 1469. Ahmed b. Hanbel, 2/329)

"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır." (Tirmizî, İman/no: 2612)

İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir.

İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır.

Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer ve hz. Aişe’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“Hayırlınız, kadınına karşı hayırlı olanlardır. Ailesine en hayırlı olan da benim” (İbni Mâce, Nikâh/50 no: 1977-1979)

Ebu Hureyre’nin naklettiğine göre Rasûlüllah şöyle dedi: “İman yönünden mü’minlerin en olgun olanı ahlâkı güzel olandır. Sizin en hayırlınız da kadınlarına iyi davranandır.” (Tirmizî, Radâ/11 no: 1163)

“Kadınlara hayırlı şekilde (iyi) davranın...” (Buhârî, Enbiyâ/1 no: 3331, Nikah/81 no: 5187)

 

6-Örnek olmak

Baba/erkek aile fertlerini için bir model, bir örnek olmalı, onları ibadete teşvik etmeli

Allah (cc) Hz. Musa’ya;

وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا ...  {132}

"Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.” (Tâhâ 20/132)

 

7- İş konusunda aile fertleriyle istişare etmek

Zaten her işde istişare Allah’ın emridir. Bunu aile içinde olması daha gözel ve ve daha verimlidir.

...وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ ...{159}

"(Ey Peygamber), iş konusunda onlarla (mü’minlerle) müşavere et..." (Al-i İmran, 3/159) 

Şura 36. âyetinde  "işleri aralarında danışarak yapanlar”  övülüyor.

وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ {38}

 

8-Irzlarını ve iffetlerini korumak

Erkek, gözünü harama bakmaktan, ırzını ve namusunu zina yapmaktan korumalıdır.

“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nûr 24/30. Meâric 70/29-30)

Erkeğin bu hareketi, kendini haram işlemekten koruduğu gibi; karısının hukukuna da riâyetin bir gereği olmaktadır.    

“İnsanların /el alemin kadınlarına karşı iffetli davranın ki, sizin hanımlarınız da iffetli olsun...” (Hâkim, el-Müstedrek, Birr/19 no: 7258, 4/170)

Bu açıdan kendi iffetlerine toz kondurmak istemeyen insanlar, başkalarının iffetlerine karşı da dikkatli olmalıdırlar.

Bir mü’min sadece, “benim ırzım”, “benim namusum”, “benim iffetim” demez. Kadınlardan birisi hanımı ise diğerleri ya bacıdır, ya teyzedir/yengedir/ninedir, ya din kardeşidir. Yahut da diğer din kardeşinin hanımı, bacısı veya teyze/yengesidir. Mahremleri kendi için ne kadar değerli ise, başkalarının da mahremi o kadar değerlidir.

“Kadınlar, erkeklerin kızkardeşleridir.” (Câmiu’s-Sağîr, no: 2329)

 

B-Erkeklerin Tamamlayıcı Görevleri

İslâm aileyi, içinde Allah'a ibâdet edilen bir mâbed olarak tanıtır. Öyle mâbed ki, orada yapılan her müsbet iş, ibâdettir.

Erkeğin, ailesinin nafakasını temin etmesi, hanımına ve çocuklarına şefkat göstermesi büyük bir ibâdet olarak vasıflandırıldığı gibi;

kadının itaati, sevgi dolu bir bakışı da bir ibâdet olarak takdim edilmiştir.

 

1-Ev halkını selâmlamak

Yüce Allah evlere selâmla girmeyi emrediyor.

....  فَإِذَا دَخَلْتُم بُيُوتاً فَسَلِّمُوا عَلَى أَنفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِّنْ عِندِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُون {61}

"... evlere girdiğiniz zaman birbirinize Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak selâm verin..." (Nur, 24/61)

Peygamber (sav) Hz. Enes’e şöyle tavsiye etmişti: “Ey oğulcuğum! Ailenin yanına girdiğin zaman selam ver, sana ve evdekilerine bereket olur.” (Tirmizî, İ’tizan/10 no: 2698)

 

2- Ev halkına nazik ve kibar davranmak

Kibar davranmaktan maksat, güzel söz söylemek, yalancı, aldatıcı ve kırıcı ve kaba olmamak,  doğru ve gönül alıcı söz söylemektir. Hakaret edici, aiağılayıcı, buyurgan olmamak.

Allah (cc) müminlerin doğru sözlü olmalarını istemekte ve kötü sözlerin açıktan söylenmesini sevmediğini bildirmektedir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً {70} 

Ey iman edenler! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve [her zaman] hakkı ve doğruyu konuşun; (Ahzab 33/70)

لاَّ يُحِبُّ اللّهُ الْجَهْرَ بِالسُّوَءِ مِنَ الْقَوْلِ إِلاَّ مَن ظُلِمَ وَكَانَ اللّهُ سَمِيعاً عَلِيماً {148}   

"Allah zulme uğrayanın dile getirmesi dışında çirkin sözün açıktan söylenmesini sevmez.." (Nisa 4/148)

Peygamber (sas) erkeklere şu tavsiyede bulunuyor:

“İman yönünden mü’minlerin en olgun olanı ahlâkı güzel olandır. Sizin en hayırlınız da kadınlarına iyi davranandır.” (Tirmizî, Radâ/11 no: 1163)

 

3-Hanımının akrabalarına iyi davranmak

Hanımının kendi akrabalarına iyi davranmasını isteyen öncelikle onun akrabalarına iyi davranmalıdır.

Akrabalarına kötü söz söylememek, sövmemek, kusurlarını araştırmamak. Kendisini akrabalarıyla yargılamamak.

Hanımların yakın akrabalarını ziyaret hakkı vardır. Bu haklarına saygı göstermeli.

 

4-İyilikleri başa kakmamak, cömert ve babacan olmak.

Veda hutbesinde konu ile ilgili olarak şöyle buyurmustur:

"Ey insanlar! kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah`tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları Allah`ın emaneti olarak aldınız ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz...." (Müslim, Hac/14)

 

5-Hanımına ve çocuklarına asla kaba kuvvet kullanmamak

Kaba kuvvet,  ancak aklı kıt olanların veya öfkesinin esiri olanların işidir. Sözün gücüne inananlar işlerini konuşarak hallederler.

Peygamberimiz hayatı boyunca hiçbir zaman kadına el kaldırmamıştır.

"(kadınlarınızı) dövenleriniz hayırlınız değildir." (İbn Mâce, Nikâh/51. Ebû Dâvud; Nesâî; Ahmed bin Hanbel)

 “Sizden biri, hangi düşünceyle hanımını köle döver gibi dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?” (Müslim, Cennet/13(49/2855) no: 7191. İbn Mâce, Nikâh/51 no: 1983. Ahmed bin Hanbel, 4/17)

 

6-Anlayışlı olmak;

Eşine karşı anlayışlı ve akıllı olmak, onun eksiğini tamamlamak. Eşini iyi tanıyıp, onu olduğu gibi kabullenmek ve iyi idare etmek.

Hanımları daha iyi anlamak için sekiz aylık bebekle 24 saat meşgul olmanızı, ya da evdeki rollerin bir gün değişmesini tavsiye ederim.

Erkek kadına nasıl davranıyorsa bu sefer kadın aynen, kadın nasıl davranıyorsa erkek aynen davransın.

Anlayışlı ve şefkatli bir eş olmanın en güzel örneklerini sunan Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:

"Bir mü'min, mü'mine hanıma buğz etmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, başka bir huyunu beğenir." (Müslim, Radâ/18(61/1467) no: 3645. Ahmed b. Hanbel, 2/329)

 

7-Sorunları büyütmemek

Aile fertleri arasında zaman zaman bir takim sorunlar ve tartismalar cikabilir... bunu olagan karsilayip büyütmemek... İşi kavgaya götürmemek ve dargın durmamak iyi bir davranıştır.

Peygamberin şu tavsiyesi unutulmamalı: "... Müslümanın, mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helâl olmaz" (Tirmizî, Birr/24 no: 1935 Hasen-sahih kaydıyla)

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, "Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı"

Ya da “olaya şöyle de bakabilirdim, sorunu şöyle de çözebilirdim”  diye düşünmelidir. 

Anlaşmazlıkların büyümemesinde veya azalmasında en önemli etken eşlerin kendi kusurunu görmesidir. Bu, karşılıklı anlaşmayı ve saygıyı artırır.

Sürekli karşıdakini suçlu gören, problemleri artırmaktan başka bir şey yapmaz.

Hanımının iyiliğini, iffetini Allah’ın (cc) büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli.

Çünkü sâliha bir kadın büyük bir ni'mettir.

“Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün bebeği/nûru kılınan namaz.” (Müslim, Talâk/31, 34. Nesâî, İşretu’n-Nisâ/1)  

“Dünya bir metâ’dır/geçimdir. Dünya metâının en hayırlısı sâliha bir kadındır.” (Müslim, Radâ/64 no: 1467. Nesâî, Nikâh/15)

Sevbân (ra) şöyle anlattı:

“Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele (Tevbe, 9/34) anlamındaki âyet indiği zaman Rasûlüllah ile bir yolculukta beraber idik. Bazı sahabeler; “Bu âyet altın ve gümüş biriktirmenin kötülüğü hakkında indi. Hangi malın daha hayırlı olduğunu bilsek de onu edinmiş olsaydık.” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu:

“En değerli şey Allah’ı devamlı hatırlayan dil, Allah’ın nimetlerine şükrederek kulluk yapan kalb, imanı konusunda erkeğine yardımcı olan kadındır.” (Tirmîzî, Tefsir 9/9 no: 3094 Hasen kaydıyla)

 

8-Mümkün olduğu kadar takdir ve teşekkür etmek

Karşıdakini takdir gönül alır, daha fazla iyilik görmesine kapı açar.

Hizmetlerinde kusur aramamak, tam tersine teşekkür etmek.

 

9-Eve güleryüzle gelmek, dışarıdaki sorunları eve getirmemek

-Eve gelince hanımına selâm verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalıdır.

Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendini neş'elendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.

 

10-Hediye almak

Erkeklerin sık sık yapmaları gereken bir güzelliktir. Zira hediye her ne kadar az pahalı da olsa, yaptığı iş çok değerlidir.

Erkekler kendi kendilerine sormalı: Eşime en son ne zaman bir hediye almıştım?

 

11-Azarlamamak, alay etmemek, yansılamamak, kötü lakap takmamak

Hakîm İbn Mu'âviye babasından naklediyor: "Ey Allah'ın Rasûlü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?" Şöyle buyurdu: "Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen (suçlamaman), evin içi hâriç onu terketmemen." (Ebû Dâvûd, Nikâh/42no: 2142, 2143, 2144)

 

[1] Buharî, Nefekât/1 no:5355-5356, Zekât/18 no: 1426

[2] Müslim, Zekât/32(97) no: 2388