Kur'an'da "dâru's-selâm-esenlik yurdu" kavramı ve Allah'ın insanları buna davet ettiği hakkında bir online ders.

Hüseyin K. Ece

24 Ocak 2023 –

2 Receb1444

Zaandam

73.Ders: DÂRU’S-SELÂM-ESENLİK YURDU ve AİLE İLE İLGİSİ 1

 

-Allah’ın çağrısı dârü’s-selâmadır

‘Dâr’; konak, ev. Etrafının çevrilmiş veya kuşatılmış olması göz önünde bulundurularak böyle bir isim verilmiş. ‘Dâr;’ ayrıca, yurt, bölge, mıntıka, ülke veya şehir, dünya demektir. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 2519

Mesela “dâru’d-dünya-dünya evi”, “dâru’l-âhireah-Âhiret yurdu” (Bekara/94), “dâru’l-bevâr-helâk yurdu-Cehennem” (İbrahim 14/28), “dâru’l-fâsıkîn-fasıkların yurdu” (A’raf 7/145) denir.

Kur’an’da “dâru’s-selâm-selâm yurdu” ifadesi iki âyette geçiyor.

Birincisi:

Burada Allah (cc), bütün insanları ‘selâm yurduna’ davet ediyor.

وَاللّهُ يَدْعُو إِلَى دَارِ السَّلاَمِ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ {25}‏ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُواْ الْحُسْنَى وَزِيَادَةٌ وَلاَ يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلاَ ذِلَّةٌ أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {26} وَالَّذِينَ كَسَبُواْ السَّيِّئَاتِ جَزَاء سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ مَّا لَهُم مِّنَ اللّهِ مِنْ عَاصِمٍ كَأَنَّمَا أُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعاً مِّنَ اللَّيْلِ مُظْلِماً أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {27}

Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.

Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.

Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah’(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Yûnus 10/25-27)

Dârü’s-selâm’ın kelime manası; selâm yurdu, esenlik ve güven yurdu demektir.

Birinci âyetin baş tarafında genel bir ifade kullanılması ve arkasından da isteyen kimseleri doğru yola yöneltmekten bahsedilmesi, âyeti daha geniş manada anlamamıza imkan veriyor. Zira hidâyet dünya hayatıyla, kişinin dünyadaki seçimiyle ilgili bir konudur. 

O (cc) insanlardan dilediğine, -bir anlamda hidâyeti isteyene- hidâyetini verir.

İnsan korkulardan, endişelerden, tehlikelerden emin olmak ister. Güvenlik ister, huzur ister, selâmet ister. Bunu sağlayacak arayışlara yönelir. Kendisine huzur verecek hayat biçimine seçer. Kendisine güven vereceğini tahmin ettiği güçlere sığınır. Hatta gerekirse güvende olabileceği beldelere göç eder.

Allah Teâla insanı bu ma’nada mutlak huzura, mutlak esenliğe, mutlak güvene ve saadete davet ediyor. Ama buna gidecek yolu da gösteriyor.

يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَث۪يرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُب۪ينٌۙ ﴿15﴾ يَهْد۪ي بِهِ اللّٰهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِه۪ وَيَهْد۪يهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴿16﴾

“Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.

Allah, rızasını gözetenleri onunla, selâmet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir.” (Mâide 5/15-16)

 

-Esenlik yurdu sadece cennet midir?

Dâru’s-selâmın geçtiği ikinci âyete bakalım:

Bu âyette iman edip sâlih amel işleyenlere böyle bir makamın verileceği söyleniyor:

فَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِۚ وَمَنْ يُرِدْ اَنْ يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَاَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي السَّمَٓاءِۜ كَذٰلِكَ يَجْعَلُ اللّٰهُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿125﴾ وَهٰذَا صِرَاطُ رَبِّكَ مُسْتَق۪يمًاۜ قَدْ فَصَّلْنَا الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ ﴿126﴾ لَهُمْ دَارُ السَّلَامِ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿127﴾

“Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık. “Rableri katında barış ve saadet yurdu (dâru’s-selâm) onların olacak.

Ve O, yapıp ettiklerinden dolayı onlara dost/yardımcı olacak.”  (En’am 6/125-127)

İslâm, Allah’ın dosdoğru yoludur. O yolda gidenler hem hayatın hedefine, hem Allah’ın rızasına, hem de huzur, mutluluk ve kurtuluşa ulaşırlar.

Allah’ın, gönlünü İslâma açtığı, bu sayede iyi niyetli olup sağlıklı düşünen insanlar tarafından kabul edilen İslâm Dini, Allah’ın doğru yolu ve saadete götüren yoludur.

Kur’an, eğri, sapık, yanlış yolları da, doğru yolu da göstermiştir. Ancak Kur’an’ın bu öğüt ve uyarılarına ancak aklını kullananlar kulak verir.

Bu gibi kimseler hidâyete uyarak hem dünyada selâm’a (esenliğe, mutluluğa, iç huzura, selâmete) kavuşurlar, hem de Allah’ın katında bütün güzelliklerin yaşanacağı asıl ‘dâru’s-selâm-esenlik yurdunu’,  ayrıca nimetlerin en büyüğü olan Allah’ın veliliğini (dostluğunu ve yakınlığını) kazanırlar.

Böylelerinin öldükten sonra sonsuza kadar kalacakları yer de ‘dâru’s-selâm’dır.

Daru’s-selâm, yani ‘dârullah’ Allah’ın dostlarına hazırladığı yurt, yani Cennet diye anlaşılmış.  Şerefi yüce olduğu için Allah (cc) orasını kendine nisbet etmektedir. Ya da ‘daru’s-selâm’, bütün olumsuzluklardan ve kederlerden uzak kalmak demektir.[1]

Cennet’te bitmeyecek bir sonsuzluk, fakirliği olmayan bir zenginlik, hastalıksız sağlık, zilleti olmayan bir izzet vardır. İşte Allah (cc) insanları böyle bir yurda çağırmaktadır. (R. el-Isfehânî, el-Müfredât, s. 350)

es-Selâm olan Allah’ın kulları için hazırladığı yurdu/beldesi Cennettir. Ki onu ihlaslı kulları için hazırlamıştır. Orası her türlü gam ve hüzünden uzaktır. Sonsuzdur ve oraya girenlere sunulacak nimet ve ikramlarla doludur. Kim Allah’ın bu davetine uyarsa Allah oraya varan yolları ona gösterir (Mâide 5/16), ona bu sonsuz saadet yurduna gitmeyi kolaylaştırır.[2]

“Selâm  özellikle burada, ‘ilâhi güvence ve esenlik’ anlamına gelir. Bu da sonunda ‘ebedi mutluluğu’ (Cennet’i) getiren bir hayat demektir. Cennetin bir adının da ‘daru’s-selâm-selâm yurdu’ olduğunu tekrar hatırlayalım.[3]

 

-Dünya hayatının dâru’s-selâm olması mümkün müdür?

Dâru’s-selâm ifadesinin Âhirete bakan yönü olduğu gibi dünyaya bakan bir yüzü de olabilir.

 “Dâru’s-selâm daveti; sadece öte dünyada değil bu dünyada da insanın kendisiyle, çevresiyle ve Rabbiyle barışık yaşadığı bir ortamın oluşturulması çağrısıdır.”[4]

M. Esed bu âyet için şöyle bir not düşüyor: “Açıktır ki, dâru's-selâm terimi sadece -cennet temsîlinde işaret edilen-öte dünyadaki nihaî esenlik ortamını değil, fakat aynı zamanda gerçek müminin bu dünyadaki ruh durumunu, yani onun Allah'la, tabii çevresiyle ve kendisiyle barış ve bağdaşım içindeki huzurlu, güvenli ruh durumunu da ifade etmektedir.”[5]

En’am 127. âyetteki ‘esenlik yurdu’ şeklinde çevrilen “dâru’s-selâm” müslümanın iman üzere yaşamaları sayesinde gerçekleştirecekleri düzenli, huzurlu ve mutlu bir ülke veya dünya hayatı şeklinde de anlamak mümkündür.[6]

Bu esenliğin, güven ve huzurun olmasını sağlayacak olan yegâne hayat biçiminin adı ‘selâm’ ile aynı kökten gelen İslâmdır.

Allah (cc) İslâmı insanlar bu kurtuluşa, esenliğe ve güvene kavuşsunlar, kişi, aile ve toplum hayatını dâru’s-selâm (esenlik/mutluluk yurdu) yapmak diye gönderdi diyebiliriz.

Bundan dolayı İslâm’ın hakkıyla yaşandığı beldelere ‘dâru’l-İslâm’,

ailelere ‘islâmî yuva, esenlik yurdu-dâru’s-selâm’,

İslâmı hakkıyla yaşayanlara da ‘müslim’ denir.

Müslim, bir taraftan Allah’ın indirdiklerine teslim olan manâsına gelir, diğer taraftan kurtulmayı tercih eden, doğru yolu bulan, İslâmla huzura eren, dünyada ve Âhirette selâmete ulaşan demektir.

Burada şu mesaj da saklıdır: Ey iman edenler, İslâma teslim olarak müslim olun, onunla dünyada huzura (saadate),

Âhirette selâmete kavuşun,

ailenizi ve yaşadığını beldeleri “dârus’selâm-esenlik yurdu” yapmaya gayret edin...

[1] Taberî, Tefsir, 5/347. Zamahşerî, el-Keşşâf, 2/61

[2] Taberî, Tefsir, 6/548

[3] M. İslâmoğlu, Hayat Kitabı Kur’an Meal 1/581

[4] M. İslâmoğlu, Hayat Kitabı Kur’an Meal 1/376

[5] M. Esed, Kur’an Mesajı, 1/398

[6] Heyet, Kur’an Yolu, 2/369