içki içenin günahı içince olur, bu eylemler bitince günah da biter diyor ve ekliyor: Ama sakal kesilmeye devam edildikçe, traş yüzünde durdukça günah da mütemadiyen devam eder.

Hatta Hintli âlim Kandehlevî fetva vermiş, demiş ki sakalı kesmek haram, onu kesmeye yardım eden berberin yaptığı da haram.  Zira bu içki içene yardım etmek gibidir. Sonra diyor ki menkıbeci Hikmet Efendi, bir kitapta gördüm diye anlattı. Ben değil Hikmet Efendi anlattı diyor. (Ne anlattı?) Helâ (tuvalet) taşı Allah’a hâlini arzetti: “Yarabbi, beni niye helâ taşı yaptın? Mevlâ buyurdu ki; sus, seni altmış yaşında sakalsız ölene mezar taşı yapsaydım daha mı iyi olurdu?” Bunun üzerine tuvalet taşı “tamam” demiş.

Efendi hazretleri dediği kişiye bazılarının kabirden göründüğünü ve sakal sünnetine uymadıkları için yüzlerinde bakılmadığını dediklerini de ekliyor. Sonra da kendi çevirisini yaptığı kitabın reklâmını yapıyor.

Bu abartı, uydurma ve Allah’a iftira ilgili bir kaç soru:

1-Sakalı kesmeyi zina ve içkinin günahı ile kıyas ediyor. Zımnen sakal kesmenin günahının zinanın günahından daha büyük olduğunu ve sakal traş edildikçe günahın devam ettiğini iddia ediyor. Hangi âyette, hangi sahih hadiste geçiyor. Oradan delil yok ama Hint kıtasından ve bir menkıbeden delil var (!)

2-Sakal kesmek, ilgili hadislerden yola çıkarak bazı âlimlere göre mekruh, bazılarına göre mekruh bile değil. Nerde kaldı ki içkiden daha büyük haram olsun… (Bkz: Karadâvî, Y. el-Helâlu ve’l-Haramu fi’l-İslâm, s: 85-87)

3-Nasıl olur da bir insan, sakalı traş etmeyi, Kur’an’da mevcut olan, sahih hadislerde günah sayılan (Müslim, İman/141 no: 86. Ebû Dâvûd, Talak/no: 2310. Buhârî, Edeb/20, Diyât/1, Tefsir/Furkan-3. Nesâî, Tahrim/3, Gusl/2. Tirmizî, Edeb/43 no:2802. v.d.) günahlardan daha beter günah sayar? Helâ taşı uydurmasını da delil getirir? İnanılır gibi değil…

4-Kandehlevî, berberlerin traş işi haramdır demişse, yazmışsa, (videodaki iddiaya göre demiş, yazmış) kendi kafasından haram uydurmuş demektir. Bir insanın –ne kadar âlim olursa olsun- haram icat etmeye yetkisi var mıdır?

Ey iman edenler! Allah’ın size helâl ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, sınırı aşmayın…” (Mâide 5/87)

“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolaysıyla: ‘şuna helâl, buna haram’ demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.” (Nahl 16/116)

Bu ve benzeri âyetlere rağmen hangi müslüman Allah’ın haram kılmadığını haram yapmaya kalkışır?

5-Menkibeci, yani olmayan olayları uydurup anlatan Hikmet Efendi’ye sormak lazım: Hiç helâ taşı konuşur mu?

Hadi diyelim ki kendi hâl diliyle konuştu ve her şeyi işitien el-Semi’ olan Allah (st) da onu duydu... Peki sen nereden biliyorsun?

Orada mı idin?

Allah sana özel vahiy ile mi bildirdi?

Bir kamera ile gizlice mi çektin?

Allah’ın sözleri sadece Kur’an’da değil mi?  Müslüman nasıl olur da Allah’a ait olmayan, Kur’an’da yer almayan bir sözü; “Allah dedi ki, cevap verdi ki” der?  

6-Helâ taşını Allah mı yaratır, insanlar mı Allah’ın yarattığı malzemelerden yaparlar? Mezar taşlarını Allah mı yaratıyor, insanlar mı yapıyor? İnsan ne dediğini hesap etmez mi?

7-Bu nasıl bir iddia? Helâ taşı ile Allah’ın konuşmasını Hikmet Efendi bir yerde okumuş, bu konuşmacı da ballandıra ballandıra bu uydurmayı anlatıyor. İddiasına mesnet yaptığına göre demek ki bu menkıbeyi benimsiyor.

8-Daha feci bir yalan daha: Efendi hazretleri kabirlerin içini  görebiliyor (!) Bazıları sakalsız ölmüş de orada yüzlerine bakılmamış (!)

Bu efendi hazretleri ne güçlü bir adammış ki mezarların içinde ne olup bittiği görebilir, oradan naklen yayın yapabiliyor? (Bunu iddia eden şahıs, fani bir kişiye Allah’a ait bir sıfatı verdiğini, onu olağanüstü saydığını, bunun da Tevhid inancına aykırı olduğunu acaba hesap etti mi?)

9-Mezar taşlarının nesi kötü veya iyi? İnsanlar taraından işlenen ve oraya konulan taş işte... Konuşmacıya göre mezar taşı olmak tuvalet taşı olmaktan beter, bu da sakalı kesmekten daha iyi (!) Allah akıl fikir versin...

10-Sahabe devrinden beri bazı had bilmezlerin, cehennemden korkmayanların, ya da “Benim adıma yalan uyduranlar cehennemdeki yerine hazırlansın”  hadisini kendilerine göre te’vil edip hadis uyduranları, Rasûlüllah’a iftira atanları bu ümmet çok gördü de... (Ümmetin  bazılarının İslâmı yanlış anlamasının en önemli sebeplerinden birinin de bu uydurma (iftira) rivâyetler olduğu ehline malumdur.) Ama o da ne? Allah (cc) adına yalan uydurmak...

11-Bu konuşmada Allah adına yalan söyleniyor, yani Allah’a iftira ediliyor. Yani mavdu' hadis gibi, mevdu' âyet... Hem de sağlam bir delile dayanmayan, birileri tarafından icat edilen, konuşmacı tarafından da abartılan günahı desteklemek üzere…

Kendi yalanlarına Allah’ı şâhit tutuyorlar, O’nu işlerine geldiği konuşturuyorlar…

Allah’a iftira atma cür’eti… Tevbe tevbe, hâşâ billah

“Onlardan bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah katındandır” derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.” (Âli İmran 3/78)

“Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?...” (Hûd 11/18. A’raf 7/37. Saff 61/7)

12-Bu nasıl seviyesiz ve çirkin bir örnek ki, sakalı traş etmek, helâ taşı olmaya benzetiliyor?

13-Bu konuşma; bir ilim, nasihat, hayırlı bir haber, ma’rufu tavsiye etme, münkeri hatırlatma değil; kafadan haram uydurma ile, Allah’a iftira ile kendi tercüme ettiği kitabı daha çok satabilmek için iyi bir altyapı...

Rabbim bu gibi hatalardan bizi muhafaza buyursun.

 

Hüseyin K. Ece

06.09.2021

Zaandam