Bu adam bir yıl içerisinde üç defa aynı hikâyeyi, gerçekten oldu gibi, iştahla anlattı. Bir defa bir Cuma vaazında, bir defa bir Cuma hutbesinde, bir defa da Kadir Gecesinde...

Anlattığı hikâye şöyle aklımda kaldığı kadarıyla: “Peygamber zamanında bir genç kefen hırsızı (nebbaş) imiş. Geçimini yeni ölülerin kefenlerini soyup satarak sağlıyormuş. Bir gün Peygamber’e (sav) gelmiş ve demiş ki: “Ey Peygamber, ben kefen soyarak geçiniyorum. Bir ölü mezara konulunca hemen gidip mezarı açıyorum. Kefenini alıp götürüp pazarda satıp rızkımı kazanıyorum. Geçenlerde yeni bir ölü defnedildiğini anlayınca her zaman olduğu gibi mezarı kazdım. Kefenini almak istemedim. Ama ölü kefene sarılıp vermek itemedi. Ben bir daha asıldım. Ölü yine kefeni sanki tutmuş bırakmıyordu. Üçüncü defa kuvvetlice asıldım ve kefeni ölüden kurtardım. Ama ölü taptaze bir kız imiş.” İmam burada durdu ve “arkasını ben atlatmayayım. Siz ne olduğunu tahmin edebilirsiniz” dedi. Sonra sözüne şöyle devam etti:

“Bunun üzerine Peygamber; “Vay utanmaz, Allah’tan korkmaz, hem ölünün kefenini soydun, hem de ölü bir kimseye  tecavüz ettin. Bir de gelmiş burada anlatıyorsun?” Yani bir anlamda genci kovmuş. Genç evine gittikten sonra pişman olmus, ağlamış.

Kırk gün boyunca tevbe etmiş. Bunun üzerine Allah (cc) Cebrail’i Peygamber’e göndermiş. Ona demiş ki “Peygamber’e sor bakalım, kulları o mu yarattı yoksa ben mi?” Peygamber “Elbette Allah yarattı” demiş.

Allah tekrar Cebrail’e “ona sor bakalım, kulların rızkını o mu veriyor, yoksa ben mi?” Peygamber “Elbette O veriyor” demiş.

Allah yine Cebraile demiş ki “Ona sor bakalım, kulları o mu affeder ben mi?” Peygamber “Elbette Allah affeder” demiş.

Allah yine Cebrail’e demiş ki: “Ona söyle ben o kulumu affettim. Gitsin onun gönlünü alsın.” Peygamber de gidip o gencin gönlünü almış.”

Yani bu uyduruk, saçma hikâyeye göre, Allah o günahkâr (nebbâş) (1) genç yüzünden Peygamberini  azarlamış (!)”

Bu hatıra bende kalsın diyordum, ancak bir de baktım ki youtube’de bir çok kişi bu uydurmayı canlı olarak, bazıları okuyarak aynen, gerçekten olmuş gibi ballandıra ballandıra, iştahla, güya tevbenin fazileti hakkında, biraz da yorum katarak anlatıyor. Bunun üzerine kısa bir değerlendirme yapmayı gerekli gördüm.

Kendi kendime sordum acaba bu menkıbeciler bu haberin en sağlam hadis kaynaklarında geçip geçmediğine bakmışlar mıdır? Baksalar da, “falanca hadis kitabında geçiyor” deseler, acaba o rivâyet sahih midir?

Demek ki kendileri bu uydurmaya inandılar ki, dinleyenlere veya cemaatlerine anlatıyorlar. Bir tanesi “Ebu’l-Leys Semerkandî’nin (öl. h. 373) Tenbîhu’l-Ğâfilîn’de anlattığına göre” demiş.

Dolaysıyla;

1.Hadis kaynağı verilmediğine göre bu olayın Rasûlüllah ile ilgili olduğu nereden bilinecek? Ondan 3-4 asır sonra yaşamış birisi, Peygamber veya sahabe ile ilgili bir olayı kendi görmüş gibi anlatması ne derece doğru, inandırıcı? İsbatı ne?

2.Miladî 630lu yıllarda, Medine ve civarında acaba kim hırsızlara satış malzemesi olacak kadar kaliteli kumaşla gömülüyormuş? Sahabelerin defnedilmesi ile ilgili haberlere baktığımız zaman basit kefenlerle defnedildiklerini görürüz.

3.Yine o zaman kefen hırsızlığı gibi bir geçinme yolu var mıydı?

4.Şu iddiaya bakar mısınız? Hırsız, kefeni almak için asılmış da, cenaze kefeni vermemek için direnmiş (!) İnsan ne dediğini bilmezse, işte böyle mezardaki ölüye canlı imiş gibi kefen bekçiliği yaptırır

5.Güya bir genç suçunu Peygamber’e itiraf etmiş de o da onu “Vay utanmaz, Allah’tan korkmaz...” diyerek kovmuş (!) Âlemlere rahmet Peygamber hayatında kimi böyle kovmuş ki bu genci de kızarak kovsun.

Bu hikâyeyi anlatanlara sormak lazım; Sizin aşırı yücelttiğiniz peygamber bu mu? Bütün muhataplarını hidâyete kazanmaya çalışan O Yüce Elçi’ye bu kabalığı nasıl yakıştırıyorsunuz?

6.Hikâyeye göre genç kırk gün tevbe etmiş (!) Tabi bu hikâyeciler o gencin yanında idiler, ya da genç bunlara böyle anlattı (!) Kim saymış da kırk güne tamamlamış? 

7.Güya Allah (cc) üç defa Cebrail’i göndermiş ve Rasûlünü sorguya çekmiş; yani azarlamış, “sen mi Ben mi” diye. O, da hep Sen demiş.

8.Allah son defa Cebrail’e demiş ki; “ben o kulumu affettim, Elçi gidip gönlünü alsın” O da gidip gencin gönlünü almış. Bazıları “gidip o gençten özür dilesin” şeklinde anlatıyorlar.

Tabi hikâyeciler de o anda orda idiler ve bu Rab-Cebrail diyaloğuna şâhit oldular (!)

9.Görüldüğü gibi, uydurma rivâyetleri doğru kabul eden menkıbeciler masum (günahsız) bir Peygamber’e ciddi bir hata suçlaması, Allah’ın azarladığı iftirasını atıyorlar ama, çok çirkin bir fiil işleyen genci aklıyorlar. Hem de Allah ve Cebrail adını kullanarak...

10.Bu uydurma hikâyeye göre gencin tevbesi çok makbul, örnek olacak bir davranış, tevbelerin kabulünün göstergesi... ama Peygamber’in onu kovması ilâhi azar işitecek kadar ciddi bir hata (!) Tevbe hâşâ...

Ey bu uyduruk menkibeti marifet miş gibi anlatanlar veya buna inanan arkadaşlar’ Siz Allah’ın Rasûlüne iftira atmaktan korkmuyor musunuz? Vicdanınız buna nasıl razı oluyor?

11.Anlatılanlar; “anlatıldığına göre” diye başlayan bir menkıbe olsa o kadar önemli değil. Her zaman, her yerde hikâye, öykü, menkıbe, mesel, fıkra, masal, fabl anlatılabilir.

Ama burada anlatılanlar hadis diye, Peygamber yaptı diye anlatılıyor, kokusuzca, sorumsuzca...

12.Peygamber adına yalan söyleyenlerin akıbetleri ilgili hadisi tekrar hatırlayalım: Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim adıma  yalan söylerse Cehennem’e girsin (Cehennem’deki yerine hazırlansın)!” (Buhârî, İlim/38. Müslim, Mukaddime/2)

13.Kur’an da şöyle diyor: "Kutile'l-harrasûn-Yazıklar olsun o koyu yalancılara!" (Zâriyât 51/10)

 

(1) ‘nebbâş-kefen soyucu’nun aslı ‘ne-be-şe’ fiili, definden sonra ölüyü kabrinden çıkarmak, ‘nebbâş’ da bu işin yapandır. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 14/176) Ki kabri açıp kefen soyan demektir. 

Ebu Dâvûd, Nebbâşın (elinin) Kesilmesi başlığında Ebu Hanife’nin hocası Hammad b. Süleyman’a göre nebbâşın (eli)  kesilir.  Zira o ölünün evine (onu soymak üzere) girer” diye naklediyor. (Sünen, Hudûd/20 no: 4408. Buhârî’de ve Ahmed b. Hanbel'de 'nebbâş' kelimesi bir yerde geçiyor: Sahih, Enbiyâ/50 no: 3452. Müsned 5/295)

 

Hüseyin K. Ece

08.01.2022

Zaandam