M. Efendi Hazretlerinden (ks) hikmetli sözler: “Evladı medresede okuyan hiç bir anne babanın kabir azabı çektiğini bilmiyorum.” Yanında adı geçen muhteremin resmi de var.

Tanıdığa, bu ifadenin büyük bir iddia olduğunu, tevhid inancına uymadığını, en azından daha fazla vebâle girmemek için bu paylaşımı silmesinin iyi olacağını rica ettim. Lakin arkadaş bunu henüz yapmadı. İster istemez bununla alaklaı bazı sorular gündeme geliyor:

1-Yani bu efendi kabirleri denetliyor, kimin azap çektiği biliyor, lakin  kendi medreselerinde okuyan çocukların anne-babalarının bu tercihlerinden dolayı kabir azabı gördüklerine şahit olmadım diyor (!). Demek ki ona göre bu ebeveynler mezar azabından muaf oluyorlar (!)

2.Bu sözün sahibi her kimse, hem kendisi hem de bunu sosyal medya, başka yerlerde paylaşanlar tevbe-istiğfar etmeli. Zira bu iman açısından çok tehlikeli bir söz...

3.Çünkü bir insan nasıl olur da mezarlarda neler olduğunu bilebilir ve kendi medreselerinde okuyan çocukların ebeveynlerine garanti verebilir?

4.Kabir azabı varsa onu da ancak âlemlerin Rabbi Allah bilir ve takdir eder. Bir insanın haddine mi, mezarların içi hakkında, yani kabir hayatı hakkında hüküm vermek... Hangi güç ve yetkiyle?

5.Efendi, “çocuklarını bu gibi yerlerde okutan anne babaların kabir azabı çekmeyeceklerini umarım” dese, hani dua, temenni deyip geçebilirsiniz. Ama bu iddia temenniden öte bir şey... (Tekrar edeyim; bu söz adı geçen kişiye aitse...)

6.Âlemlere rahmet Peygamber bile kendisi ve başkasının kabir hayatı, Hesap Günü  hakkında böyle bir şey demedi. “De ki: “Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” (Ahkaf 46/9)

21. yüzyılda yaşayan bir fâni nasıl bu kadar maharetli ve yetkili olabilir? Burada Rabbimizin “aklınızı kullanın, düşünün, fıkhedin” emrine uymak gerekmez mi?

7.Allah (cc) birilerine vahiy mi, melek mi gönderiyor? Yoksa İstanbul’da evinde otururken perdeler açılıp, mezarlar ekran gibi önüne mi getiriliyor da oradan bakıp bakıp söylüyor (!)

8.Yoksa bu gibi işlerde Allah’ın insanlardan ortağı mı var? (Tevbe hâşâ?)

9. Üstelik bu tevhid inanacına uymayan bâtıl iddia (görüş) “hikmetli söz” diye paylaşılıyor (!) İnsan sormadan edemiyor, bu mu hikmetli söz, bu nasıl bir İslâm inancı?

10.Bir kimse faziletli bir kimseyi, âlimi sevebilir, övebilir. Ama Allah’a ait özelliklerin O’nun dışında birilerine, varlıklara vermenin İslâmın tevhid inancına uymadığına nasıl dikkat edilmez?

11.Bunlara sorsan, yalan söylemek İslamda büyük günahtır derler.

12.Allah (cc) din adına yalan uyduranları bildiği gibi yapsın.

13.“Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Âli İmran 3/8)

Hüseyin K. Ece

05.05.2022

Zaandam