Bugün Amsterdam’a bir arkadaşın dükkânında idim. Ellibeş yaşlarında bir hollandalı geldi ve selâm verdi. Arkadaşım onu tanıttı. “Bu kardeşin adı Muhammed. Müslüman oldu. İslâmı yaşamaya çalışıyor” dedi.

Ben fıtrattan bahsedince, Muhammed “ben aslıma döndüm. Herkesin fıtratında müslüman olma potansiyeli vardır. Zira Allah (st) her insanı fıtrat üzere planladı” dedi.

O gittikten sonra arkadaş anlattı: Bu kardeş ile aramız iyi. Bazen beni ziyarete gelir. Çeşitli konuları, özellikle İslâmî konuları konuşuruz. Cesur ve meraklı birisi. Kendisi boks öğretmeni. Zaten İslâm hakkında yeterli bilgi elde ettikten sonra müslüman oldu.

Bu kardeş bir gün ağlayarak geldi. “Ne oldu Muhammed, nedir bu halin? Neden ağlıyorsun dedim. Dedi ki, “gittiğim camideki arkadaşlar evimde köpek olduğunu duymuşlar. Bana dediler ki, köpek olan eve melekler girmez, yaptığın ibadetler de boşa gider. Hadis böyle diyor.” Şimdi benim altı yıldan beri yaptığım ibadetler boşa mı gitti” dedi.

Arkadaş; “ona dedim ki bir araşatırma yapayım, sonucu seninle paylaşırım. Biraz baktım, araştırdım. Ona da işin böyle olmadığını, ibadeti Allah için yaptığını anlattım.  Namaz kılarken seccade kullanıp kullanmadığını sordum. Evet dedi. Tamam, namaz için şartlar tamam olur ve inşaallah senin ibadetlerin kabul olur. Bunun minik bir köpekle ilgisi yok deyip teselli ettim.

Bu hollandalı müslüman olunca hanımı onu terketti. Arkada küçük köpeğini bıraktı. Muhammed köpeği “sokağa atamam, yaşamaz. Bir yere de vermeye kıyamadım, kendim severek bakıyorum” dedi. Meğer kendisinin müslüman olmasına sebep olan (çoğu Faslı olan) çevre ona böyle demişler. O da bunu kafasına taktı. Ümitsizliğe düştü, bundan dolayı ağladı.”

Dedim ki, ona şu âyetleri de hatırlatsaydın: “Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş (ondan hiç ayrılmayan, sabit) iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf 50/17-18) Peygamber (sav) Kur’an’a aykırı bir şey demez.

Allah (cc) diyor ki yazıcı melekler insandan hiç ayrılmaz. Ama birileri diyor ki, melekler bazı insanları terkederler. Zira evinde köpek var... Bu durumda kim doğru söylüyor? Allah mı, o birileri mi?

İslâmın aslı, özü, önemli konuları, iman ilkeleri dururken, çok sonraları sıraya girebilecek, tartışmalı ve birazda örfi (kültürel), hatta kişisel tercih olan bir konuyu, İslâmın temel ilkesi olarak öncelik vermek, sonra da yeni bir müslümana bunu dindarlık olarak dayatmak; işte böyle gariban, samimi bir mühtediyi ancak ağlatır... Başkalarını da ancak İslâmdan soğutur...

 

Hüseyin K. Ece

03.03.2021

Amsterdam