İmam-ı Gazalî’nin İhyâu Ulûmi’d-Din adlı meşhur eserinde geçtiği iddia edilen bir haberden hareketle müslümanların tırnaklarını sırasıyla değil ara ara, atlayarak kesmeleri tavsiye ediliyor. (Her işimiz bitti ve şimdi sıra buna geldi!)

Tırnakları atlayarak kesmenin sebebi, yahudi ve hırıstiyanlara benzememek içinmiş. Önce rivâyete bakalım:  “Rivâyet edildiğine göre Peygamber (sav), tırnaklarını sırasıyla keserken bir yahudi çocuğu onu görmüş ve:

“-Tırnaklarını aynı bizim gibi kesiyorsun!..” demişti. Bunun üzerine Rasûlüllâh (sav) tırnaklarını karışık olarak kesmeye başladı.” 

İnternetteki konu ile ilgili bütün yazılar bu haberin kaynağı olarak İhyâ-u Ulûmi’d-din’i gösteriyor. Ama hiç biri cilt ve sayfa numarası vermiyor. Galiba birisi bir iddiada bulunmuş, diğerleri de hiç araştırma yapmadan habere balıklama atlamışlar. Bunda şüphesiz Gazalî’nin şöhretinin ve otoritesinin etkisi olduğu gibi, yazı yazanların hazırcılığı (tembelliği mi demeliydim) söz konusu. İhya’da geçiyorsa, -Allahu a’lem- doğrudur anlayışı ile.

İhyâu Ulûmi’d-Din’de ‘Tırnak Temizliği’ bölümünde böyle bir haber yok. Acaba bu arkadaşlar bu haberi nereden almışlar? Keşke cilt ve sayfa numarası verseydiler. Türkçe veya Arapça farketmezdi. Meraklı olanlar, araştırmak isteyenler oralara bakabilirlerdi.

Gazalî bu bölümde tırnak temizliğinin önemini vurguluyor. Konuyla ilgili bir haber naklediyor. Peygamber (sav) şöyle demiş: “Ey Ebu Hureyre, tırnaklarını kes, muhakkak ki şeytan uzayan tırnakların üzerine oturur.”  (Dip notta bu hadisi Hatıb’ın Cabir’den rivâyet edildiği notu var. Başka bir bilgi yok.)

Gazalî sonra tırnak kesimi âdâbını anlatıyor uzunca. Tırnak kesmede tertiple ilgili bir de rivâyete yer veriyor. (Peygamber (sav) küçük parmaklarından başlayarak baş parmağa kadar keserdi diyor ama mütercim bu haberin kaynağını bulamadığını yazmış. Gazalî ise bu haberin mana olarak doğru olduğunu söylüyor. Ona göre el ayaktan, sağ el de sol elden daha şerefli olduğu için tırnak kesmeye sağ elin küçük parmağından başlamak gerekir. (Nevevî bu şekilde tırnak kesmeyi müstehab saysa da herhangi bir delil getirmemiş. (Canan, İ. Kütüb-ü Sitte tercümesi, Ankara 1988, 7/530)

Ayak tırnaklarını kesmekle ilgili bir rivâyet yoksa da, küçük parmaklardan başlayarak sırasıyla sol ayağın küçük parmağına kadar kesmek Gazalî’nin daha çok hoşuna gidiyormuş. Tırnak kesmedeki tertip sıralaması ile nebevî nur arasında bir bağlantı kurarak, bu güzel sıralamayı bu sayede öğrenebildiğimizi ifade ediyor.

Sonra Rasûlüllah’ın –buna benzer- bütün hareketlerinin Rabbanî tertiple olduğunu, bir muvazene dairesinde hareket etmenin Allah’ın dostlarının seciyyesi olduğunu, böyle yapan müslümanın da evliyâ ve enbiyâ mertebesine yükseleceğini ileri sürüyor. (Gazalî, M. İhyû Ulûmi’d-Din, Ahmed Serdaroğlu tercümesi. Bedir yay. İstanbul 1974, 1/379)

Ancak son görüşü cidden büyük iddia... Evliyâyı hadi geçelim, ama kim enbiyâ mertebesine çıkabilir ki? Enbiyadan olmak kesbî değil ki..

Tırnak kesme adabı ile ilgili kaynaklarda şu hadisler var:

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdu ki: “Beş şey fıtrattandır:  (Hıtan) sünneti olmak, etek traşı olmak, bıyığı kesmek, tırnakları kesmek, koltuk altını yolmak.” (Buhârî, Libâs/63 no: 5889, İsti'zân 51 nO. 6297). Müslim, Tahâret/16 (39) no: 597. Muvatta,  Husnu’l-Hulk/fi’s-Sünne (1652). Ebu Dâvud, Tereccül/16  no: 4198. Nesâî, Tahâret/9-11)

İbni Ömer’den gelen rivâyette bu hadis şöyle: “Fıtrat beştir: (Hıtan) sünneti olmak, etek traşı olmak, koltuk altı kıllarını yolmak, tırnakları kesmek, bıyığı kesmek.”  (Buhârî, Libâs/64 no: 5891. Nesâî, Tahâret/12)

Ebu Hureyre Peygamberin şöyle dediğini haber veriyor: “Etek traşı olmak, tırnakları kesmek ve koltuk altı kıllarının yolmak fıtrattandır.”  (Buhârî, Libâs/64 no: 5890)

Âişe (r.anha) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdu ki: “On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak (kullanmak), istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su almak), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, su ile istinca yapmak.” (Müslim, Tahâret/16 (56) no: 604. Ebu Dâvud, Tahâret/29 no: 53. Tirmizî, Edeb/14 no: 2757. Nesâî, Zînet/1 no: 5043. Ahmed b. Hanbel, 6/136 (bunu bulamadım))

Enes (ra) anlatıyor: “Rasûlullah (sav), bize bıyığın makaslanıp, tırnağın kesilmesini, koltuk altının yolunup, eteğin traş edilmesini kırk gün aşmayacak şekilde vakitledi.” (Müslim, Tahâret/51 (258). Ebû Dâvud, Tereccül/16 no: 4200. Tirmizî, Edeb/15 no: 2759). Nesaî, Tahâret/14)

Abdullah b. Amr anlatıyor: Peygamber (sav) bir adama şöyle dedi: “Ben Kurban günlerini bayram yapmakla emrolundum. Allah (cc) bu (günü) şu ümmete bayram yaptı.” Adam şöyle dedi: “Ne dersin, hediye olan dişi bir hayvandan başka bir şeyim olmasa onu kurban etmeliyim mi?” Peygamber (sav): “Hayır, sakalını uzatırsın, tırnaklarını kesersin, bıyıklarını kısaltırsın, etek traşı yaparsın; işte bunlar Allah katında senin kurbanın olur.” (Nesâî, Zahâya/2 (4370)

(İnternette karşılaştığım  şu üç rivâyetin kaynaklarını benim kütüphanemde bulamadım.

Ebu Eyyüb el-Ensarî’nin (ra) rivâyetine göre Peygamber (sav) şöyle demiş: “Nasıl oluyor da, sizden biriniz gök haberlerinden soruyor? Halbuki o, tırnaklarını kuşların tırnakları gibi uzun bırakıyor, kesmiyor da, tırnaklarında cenabetlik, kir ve pislik toplanıyor, birikiyor!” (Ahmed b. Hanbel, 5/417, No:23030, Ali el-Müttekî, a.g.e. 6/659)

Aişe’nin (r.anha) rivâyetine göre Peygamber (sav): “Her kim cuma günü tırnaklarını keserse, bir dahaki cumaya kadar bütün kötülüklerden korunur” buyurmuş. Binaenaleyh Cuma günü tırnak kesmek müstehabtır. (Deylemî, Firdevs, 3/525. no: 5639)

Ebu Hureyre’den (ra) rivâyete göre Peygamber (sav): “Fakirlikten, körlük, beras yani alaca hastalığı ve delilik şikâyetinden emin olmak isteyen tırnaklarını perşembe günü ikindiden sonra kessin ve sol serçe parmağından başlasın.” buyurdu. Yani tırnakları perşembe günü ikindiden sonra kesmek isteyen sol serçe parmağından başlasın. (Deylemî, Firdevs, 3/594. No: 5865) http://www.ihvanlar.net/2012/08/08/tirnak-kesmenin-adabi-nasildir/)

İslâm öncesi ehl-i kitap örf ve adetlerini inceleyen A. Osman Ateş, Medine’de yahudilerin tahâret adetleri arasında Gazalî’nin naklettiği habere benzer bir rivâyete yer vermiyor ve onların tırnak kesme adetlerinden bahsetmiyor. (Asr-ı Saadette İslâm, -Toplu Çalışma- Beyan yay., İstanbul 2006, 2/76)

A.Rıza Demircan, daha önce İslâmda Batıla Benzemenin Hükmü adıyla yayınlanan İslâmî Kimliğimizi Korumak adlı eserinde, tırnak kesme ile ilgili el- Camiu’s-Sağir’den şu rivâyeti aktarıyor: “Ön ve arka organların çevresindeki kılları traş etmeyen, tırnaklarını kesmeyen ve bıyıklarını kısaltmayan kişi bizim ölçülerimiz üzere yaşayanlardan değildir.”  Ancak o da Gazalî’nin sözünü ettiği rivâyete yer vermiyor. (Demircan, A. Rıza, adı geçen eser, Beyan İstanbul 2008, s: 224. Ahmed b. Hanbel bunu Benî Gaffar kabilesinden bir adamdan rivâyet ediyor. Ahmed b. Hanbel, 5/410 (Ancak ben bulamadım))

Tırnak kesme hakkındaki şu rivâyet ise uydurmadır denilmiştir:

“Tırnaklarının (sırasıyla değil de) bir parmak atlayarak kesen kimse gözlerinde ağrı görmez.”  Sehâvî bunu bulamadım demiştir. (Aliyyu'l-Kâri, el-Masnu s: 191 no: 357. Bkz: Sehâvi, Mekâsıd s: 424. İbnu’d-Deyba, Temyiz s: 189. Aliyyu’l-Kârî, Kübrâ s: 341. Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ 2/324. Esne’l-Metâlib s: 304) Dip not: 719)

Yine Sehavi el-Mekasidu’l-Hasene’de s: 414de demiştir ki: Bu söz Muğni’ müellifi İbnu Kudâme el-Hanbeli ve Gunye müellifi Şeyh Andulkadir el-Geylânî gibi pek çok imamın sözleri arasında yer almaktadır. Ebu Gudde diyor ki: Bu iki zat İslâmî ilimlerde ve özellikle hanbeli fıkhında imamdırlar, dağ gibi âlimlerdir.

Ancak 95, 96, 109, 344 ve 414 numaralı hadislerin dipnotlarında ifade ettiğim gibi, hadis sadece ehlinden alınır, fıkıh da sadece fıkıh ehlinden alınır.) (Aliyyu’l-Kârî, el-Masnu’ fi Ma’rifeti’l-Hadisi’l-Mevdu’ M. Matbuâtu’l-İslâmiyye, Halep 1414-1994, s: 191. Türkçe tercümede (İstanbul 2006) s: 268).

Aclûnî bu sözün yukarıda adları geçen şahıslara ait olduğunu sözledikten sonra şunu ekliyor: “Lakin Hakim Dımyatî bunu bazı hocalarından da naklediyor. (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, Mektebetu’l-Asriyye, Beyrut 1427-2006, 2/324)

Görüldüğü gibi tırnakların kesilmesinde hangi tertibe uyulacağına  dair Peygamber’den bir uygulama veya bir tavsiye sağlam kaynaklarda yer almıyor. 

Ancak şu tertibe uyulması tavsiye edilir:

“Önce sağ elin şehâdet parmağından başlayarak, sonra orta, yüzük, serçe parmaklarını tırnaklarını sırayla kesip en sonunda başparmağa geçilmelidir. Sol elde ise küçük parmaktan başlayıp yüzük, orta, şehâdet ve başparmağa sırayla geçilmelidir.

Ayak tırnakları kesilirken sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın başparmağına geçip sırayla en son küçük parmağa ulaşılmalıdır.

Tırnaklar parmağa zarar vermeyecek şekilde imkân nispetinde dipten kesilmelidir.”  http://www.dinimeseleler.com/soruCevapDetay.aspx?ur_id=1102

 Buna karşın bazılarının Gazalî’nin İhyâ’sına dayanarak ileri sürdükleri iddia ne derece doğrudur?

Böyle bir rivâyet Peygamberin yukarıda tırnakları kesme ile ilgili tavsiyesine ters görünmektedir. Önemli olan el, tırnak temizliği olduğuna göre herkes bunu kendi imkanına, becerisine göre yapabilir.  Tırnakları sırasıyla kesmenin ne sakıncası, ne yanlışlığı olabilir ki?

Sağlığa, İslami ölçülere, Peygamberin prensiplerine neresi aykırı olabilir ki?

Varsın bir toplum tırnaklarını böyle kessin. Bunda yanlış olan ne? O Peygamber (sav) şöyle dememiş miydi?

“Hikmet mü’minin yitik malıdır, onu nerede bulursa almaya daha hak sahibidir.” (Tirmizî, İlim/19 (2687). İbn Mâce, Zühd/15 (4169))

Bir başka toplumda, millette, ülkede hikmet sayılabilecek bir şeyi almanın, kullanmanın, aynen yapmanın İslâmî ilkelere uygun olduğu da açıktır.

Peygamberin  (sav) hiç araştırmadan bir kız çocuğunun sözüne bakarak tırnak kesme adetini değiştirmesi  hiç de onun tavrı gibi görünmüyor. Pek çok konuda yahudi din adamlarıyla görüşen, onlara soru soran, onların sorularına cevap veren, onların dini hükümleri hakkında bilgi almaya ve onları tanımaya çalışan bir Peygamber, (Bakınız; Hıdır, Özcan, Yahudi Kültürü ve Hadisler, İnsan yay. İstanbul 2006, s. 149-198. Asr-ı Saadette İslâm, -Toplu Çalışma-, 2/188-200) bir kız çocuğunun sözü üzerine müslümanlara;  “siz yahudilere muhalef edin, tırnaklarınızı sırasıyla değil de ara ara kesin” demesi pek mantıklı görünmüyor.

Kaldı ki bu iddiayı ileri sürenler İhya’dan başka kaynak ismi veremiyorlar.

 Diğer taraftan Gazalî’nin İhyâ’da hadisler konusunda çok titiz olmadığını, zayıf rivâyetlerin yanında uydurma haberlere de yer verdiğini işin uzmanları söylüyorlar. (Bakınız: Çağrıcı, TDV İslâm Ansiklopedisi, 22/12. Sarmış, İbrahim, Kur’anî Hayat, 38. Sayı sayfa: 81-83)

Nitekim tırnak kesme konusunda Kütüb-ü Sitte’de geçen bir çok hadis varken –ki daha güvenilir olması muhtemel-, beşinci, altınca kaynaktan bir hadisi kitabına alması dikkat çekicidir.

Dolaysıyla yukarıdaki habere ihtiyatla yaklaşıp, kabul etmemek gerekir.

Hüseyin K. Ece

30.11.2014

Zaandam/Hollanda