-Sözlükte vesîle

‘Vesîle' sözlükte; pâye, rütbe, makam, derece, yakınlıktır. Ya da yol, vasıta, muhabbet, istek ve arzu demektir.

‘Yakınlık’ anlamından hareketle kişiyi Allah’a yaklaştıran amellere ‘vesîle’ denmiştir.

‘Vesîle’; bir şeye arzu ile ulaşmak, kendisiyle bir maksada ulaşılan, yaklaşma sebebi, bir şeye yaklaşmak için onun yakınlığından faydalanılan şeydir. 

-Kavram olarak vesîle

‘Vesîle’nin ilk anlamı yakınlık, yakın olmaktır. İbni Abbas, Mücahid, Ata‘ gibi ilk tefsir otoriteleri Mâide Sûresi 35. âyetinde geçen ‘vesîle’yi bu şekilde anladılar. 

‘Vesîle’; kendisi sebebiyle bir şeye yakınlık elde edilmesi, kazanılması, bir şey yapılması ve benzeri bu türden ulaşılmak istenen şeye sebep olan, aracı kılınan her şey demektir.

Daha sonra bu kelime, Allah’a yaklaşmak için, itaat sayılan ve ibadet olarak bilinen şeyleri aracı/sebep kılınması, ya da ma’siyet (günah) olan şeyleri terk etmek suretiyle benzetme yoluyla artık bu manayı kazandı. 

Kavram olarak ‘vesîle’; kulun Allah’a yakın olmak için tüm ilgi ve çabasını yoğunlaştırması demektir.

Vesîle’nin Kıyâmette Peygamberin şefâati, -hadiste geçtiği gibi- Cennette bir makam olduğunu söyleyenler de vardır. (İbnu’l-Esîr, en-Nihâye fi-Ğarîbi’l-Hadîs ve’l-Eser, s: 961. İbni Manzur, Lisânul-Arab, 15/213) Bu bir hadiste geçiyor: (Bkz: Müslim, Salat/7 (11-384) no: 849. Ebu Dâvud, Salat/36 no: 523. İbni Mâce, Ezan/4 no: 720. Nesai, Ezan/37 no: 679. Ahmed b. Hanbel 2/168)

-Kur’an’da vesîle

‘Vesîle’ kelimesi Kur’an’da iki âyette geçmektedir. (Mâide 5/35. İsrâ 17/57)

 

-Birincisi:

Allah (cc) şöyle buyuruyor:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُٓوا اِلَيْهِ الْوَس۪يلَةَ وَجَاهِدُوا ف۪ي سَب۪يلِه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿35﴾

“Ey iman edenler! Allah’tan ittika edin (korkup-sakının) ve O’na (yaklaşmaya) vesîle arayın ve O’nun yolunda cihad edin (çok çalışın) ki kurtuluşa (felâha) eresiniz.” (Mâide 5/35)

Yani, “Allah'ın, yakınlığını ve razılığını kazanmanıza yardım edecek her türlü aracı, sebebi, imkanı arayın, onlara başvurun”. 

 

-Âyetin geçtiği ortam

Bu âyet Allah ve Peygamberin emir ve yasaklarına karşı savaş ilan eden kimseleri zikrettikten sonra gelmiş olup, bir yönüyle Allah’tan müslümanlara bir öğüttür. Bu da önceki âyetlerin tehdidinden ve bunun uyandırdığı ürpertiden sonra geliyor.

Bu âyet, Allah’a ve Peygamber’e karşı savaşanların dünya da ve âhirette hangi sonuçlarla karşılacağını, ancak bu hatadan vazgeçip tevbe edenlerin kurtulacağını, Allah’ın böylelerine karşı bağışlayıcı olduğunu söyleyen âyetleri takiben yer alıyor. 

Bundan sonraki âyet ise inatla kâfirliğe devam edenlerin, bir de Allah ve Rasûlüne savaş açanları dünya kadar, hatta bir o kadar daha fidye verseler hak ettikleri âhiret azabından kurtulamayacakları söyleniyor. (bkz: Mâide 5/36-37)

Vesîle’nin özellikle inkârcıların en ciddi hatalarına ve ağır cezalarından bahseden âyetler arasında geçmesi oldukça dikkat çekicidir.

Âyet öncelikle mü’minlere Allah’a karşı takvalı olun, O’ndan korkup-çekinin, O’na karşı kulluk bilinciyle davranın. Sorumsuz, dik kafalı, Allah’ı hesaba katmayan inkârcılar gibi olmayın diyor.

-Buradaki ‘vesîle’ nasıl anlaşılmış?

Kur’an yorumcuları bu âyetteki ‘vesile’yi farklı ifadelerle açıklasalar da yorumları birbirine yakın ve özetle:

Vesîle; Allah’ın emirlerine itaat, yasaklarından kaçınmak, ya da O’nun rızasını kazandıracak sebeplerle mü’mini Allah’a yakınlaştıracak şeylerdir. (İbni Teymiyye, et-Tefsiru’l-Kebîr, 4/94. İbni Kesir, Tefsir (Muhtasar), 1/511. Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kuran, s: 1064)

Âlimler kişiyi Allah’a ve sevgisine yaklaştırabilecek ve O’nun rızasını kazanmaya yardım edebilecek her türlü ibadet ve ameli ‘vesîle’ sayarlar.

Şimdi bu tefsirlerden başka örnekler vermek istiyoruz.

İbni Abbas; “vesîle arayın”; yani yüksek dereceyi talep edin. Ya da sâlih amellerle makamlar içinde Allah’a yakınlık makamını isteyin. (Tenvîru’l-Mikbâs, s: 122)

Mukatil b. Süleyman; “vesîle arayın”; yani O’na itaat olmak üzere sâlih amel ile açıkladı. (Tefsir, 1/297)

Taberî sahabe ve sonraki kuşaktan âlimlerin ‘vesîle’ye; amellerle yakınlık arama, istenen şey, Allah’ın razı olacağı eylemlerle O’na yakın olmaya çalışmak şeklindeki görüşlerini sıralıyor.  

Taberî ayrıca İbni Zeyd’in ‘vesîle’yi; “en ideal muhabbetiniz ile kendinizi Allah’a sevdirmeye çalışınız” şeklinde açıkladığını ve arkasından da âyetin “…ve O’na (yaklaşmaya) vesîle arayın...” kısmını okuduğunu naklediyor. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyan, 4/576)

Aynı görüşü İbnu’l-Cevzî de tefsirine almış. (Zâdu’l-Mesîr, s: 379)

el-Beğavî, H. b. Mes’ud; “vesîle arayın”; yani Allah’ın yakınlığı isteyin. (Meâlimu’t-Tenzîl, 2/34)

el-Hâzin, M. b. İbrahim; “vesîle arayın”; yani Allah’a taat ve O’nun razı olacağı amellerle O’na yakın olmayı talep edin. Zira Dinin hususi teklifleri iki çeşittir: Birincisi; Nehyedilenler. Ki bu âyette “Allah’tan ittika edin...” cümlesi buna işaret eder. İkincisi; taat ile Allah’a yakın olma. Buna da ayetin “O’na (yaklaşmaya) vesîle arayın” kısmı işaret eder. (Tefsîru’l-Hâzin, 2/39)

Celâleyn; “vesîle arayın”; yani sizi Allah’a yaklaştıracak taati talep edin. (Tefsîu’l-Celâleyn, s: 113)

İbni Teymiyye; “vesîle arayın”; bu, İbni Abbes, Mücahid, Atâ ve Ferrâ gibi tefsircilerin çoğuna göre “yakınlık” arama emridir,

Allah’a yakınlık veya O’na kendini sevdirmek de ancak O’na ve Rasûlüne itaat ile olur. Zira Peygamber’e iman ve ona itaat halkın Allah’a ulaşma vesîlesidir. Bu da nerede olursa olsun, hangi zamanda yaşarsa yaşasın, hangi ibadeti yaparsa yapsın; insanlara emredilmiştir.

Demek ki insana Allah’a ve Rasûlüne itaat etmesi fayda verir veya bunlar vesîledir. Bunun dışında, mesela; Medine’de yaşamak veya Peygamberin kabrine yakın olmak veya buna benzer şeyler, âyette kasdedilen Allah’a yakınlık değildir. (et-Tefsiru’l-Kebîr, 4/94)

Katâde; “Allah’ın razı olduğu şeylerle O’na yakın olmaya çalışın” diye açıklamış. (Kurtubî, el-Camiu’l-Ahkâm, s: 1064)  

İbni Kesir, Ebu’l-Fidâ; “vesîle arayın”; Allah’a O’nun razı olacağı eylemleri (amelleri) yaparak O’na yaklaşmayaı isteyin. Vesîle aynı zamanda Cennette en yüce makamın da alemidir. Ya da Peygamberin makamı veya cennetteki evidir. (Muhtasar Tefsir, 1/513)

Kuşeyrî; “Allah’a yaklaşmaya yol aramak, ömrün sonuna kadar Allah’a bağlılıkta samimiyeti devam ettirmektir.

-Allah’a yaklaşmaya yol aramak, amelleri riyadan, kendini beğenmişlikten arındırmak ve nefsi aşırı arzulardan kurtarmaktır” diyor. (Kuşeyrî, Abdulkerim. Letâifu’l-İşârât (çev. M. Yalar), 2/42)

Semerkandî, Ebu’l-Leys; “vesîle arayın”; yani, ey müslümanlar! Allah’ın azabından kurtulmak için masiyet (günah) işlemekten sakının. O’nun yakınlığını ve fazilet elde etmek için de sâlih amel işleyin. Onun yolunda cihad edin (çok çalışın); yani Allah’a itaat sayılan konularda gayretli olun.” (Bahru’l-Ulûm, 1/433)

Beydâvî, Ö. b. Muhammed; “vesîle arayın”; yani kendisiyle sevaba nail olacağınız şeyleri ve sizi ona yaklaştıran itaatleri yerine getirip isyanlardan da kaçının. Kim bunları vesile edinirse Allah’a yaklaşır.

‘Vesîle’ aynı zamanda Cennette bir makamın adıdır. (Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, 1/265)

Tabressî; F. B. Hasen; “vesîle”; kendisi ile tevessül edilen ibadetleri yapmak ve günahları terketmektir. (Cevâmiu’l-Câmi’, 1/336)

Nesefî, A. b. Mes’ud; “vesîle arayın”; yani kendisiyle tevessül edilebilecek bütün araçlarla. Bu da taat sayılan amelleri yapmaya, seyyiâtı (günahları) terketmeye teşbih (benzetme) yapılmıştır. (Medâriku’t-Tenzil, 1/445)

İbni Atiyye, el-Endelûsî; ‘vesîle’nin yakınlık manasına geldiğini söyledikten sonra şunu ekliyor: Ancak asıl ‘vesîle’ ezan duasında Peygamber (sav) için istenendir. Bu dua dünyada yapılır ama âhirette onun şefâati ve makam-ı mahmûd (övülmüş makam) olarak sonuç verir.” (el-Muharraru’l-Vecîz, s: 539)

Sa’dî, A. b. Nasır; “vesîle arayın”; yani O’nu severek, O’nun için sevmek, O’ndan korkmak ve O’ndan ümit etmek, O’na yönelmek ve tevekkül etmek gibi kalbi görevleri yerine getirerek O’na yakınlık arayın. Ya da zekât, hac, namaz, Kur’an okuma ve zikir, halka ihsan etmek, öğüt vermek gibi bedenî ibadetleri yaparak bu yakınlığı isteyin. Zira bütün bu ameller sizi Allah’a yaklaştırır.  

Bir hadiste geçtiği gibi bir kulunu Allah sevdimi de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olur ve duasını kabul eder. (Buhârî, Rikak/38)

Sonra Allah kendisine yaklaşmayı sağlayacak özel bir ibadeti söz konusu etti. O da cihadtır.  Bu da mal, nefis, görüş, lisan, çaba ile, yani kulun neye gücü yetiyorsa, onu kâfirlerle olan mücadeleye sarfetmede bütün gücünü ortaya koymaktır. Şüphesiz böyle yapmak itaat sayılan amallerden ve en iyi yakınlık vesîlesidir. (Teysîu’l-Kerîmi’r-Rahmân, s: 230)

Tabatâbâî, M. Hüseyn; “vesîle arayın”; yani ilim ve ibadetle, şeriatin sağladığı keremlerle (şerefle) Allah’ın yoluna yönelin. ‘Vesîle’, gerçek ubudiyeti (kulluğu) tahkik etme (arama), Allah’a muhtaç olduğu anlayışına yönelmedir. İlim ve amel bu vesîlenin araçlarıdır. (el-Mizân, 5/355)

Vehbe ez-Zuhayli; “vesîle arayın”; yani size Allah rızasına ulaştırcak sebepleri talep edin. O da sâlih ameldir. Zira ‘vesîle’ yakınlık demektir. (et Tefsîru’l-Veciz, s: 114)

el-Cezâirî, Ebu Bekr; “vesîle arayın”; yani O’na yakın olmayı isteyin. Bu da ancak O’nun sevdiği işleri yapmakla, O’nun sevmediği şeyleri terketmekle olur. (Eyseru’t-Tefâsir, s: 396)

Şankıtî, el-Muhtar; “vesîle arayın”; âlimlerin çoğuna göre buradaki ‘vesîle’den maksadın Allah’ın emirlerine imtisal ve nehyettiklerinden kaçınarak, Peygamber’le gelenleri gönülden kabul etmekle O’na yakınlıktır. Zira bu Allah’a vasıl olmada yegâne yoldur. ‘Vesîle’ aslında bir şeyi başka bir şeye yaklaştıracak yol demektir. Allah’a yaklaştıracak şey de ulemanın çoğuna göre sâlih ameldir. Peygamber’e tabi olmaktan başka da vesîle yoktur. (Evdâu’l-Beyân, s: 211)

Nitekim bir âyette buna işaret ediliyor: “De ki: Ben de sizin gibi (ölümlü) bir insanım. Yalnız bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahyolundu. Artık her kim, Rabbine kavuşmayı umuyorsa sâlih amel işlesin. Ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak etmesin.” (Kehf 18/110)

es-Sâbûnî, M. Ali; “vesîle arayın”; yani Onun cezalandırmasından korkun, itaat ve ibadetle O’na yakınlık arayın. (Safvetü’t-Tefâsir, 1/240)

-Vesileyi âlimler ve şeyhler diye anlayanlar

Buradaki vesileyi “âlimler ve tarikat şeyhleri” diye anlayanlar da var.

Bursevî tefsirinde şöyle diyor: “Bil ki bu âyet vesîle yapmayı emrediyor. Çünkü Allah’a vesîle ile vasıl olunur. Vesîlerler ise ancak hakikat bilginleri ve tarikat şeyhleridir.

İnsanın (şeyhi olmadan) kendi başına amel etmesi benlik duygusunu artırır. Ama peygamber ve velilerin tarifi ile, bir mürşidin (tarikat şeyhinin) işareti ve gözetimi altında yapılan amelde benlik duygusu olmaz. Böylece mürid aradan perdeyi kaldırır ve arzusu olan Rabbe ulaşır. (Bursevî, İ. Hakkı. Rûhu’l-Beyân, 2/388)

Buna yorum yapan bir site şu eklemeyi yapıyor: “Bursevî ‘vesîle’ye kendi meşrebi açısından bakmış ve alanını daraltmış olsa da kâmil mürşitlerin önemine dikkat çekmiş olmakla rıza-i ilâhîye ulaşmanın en önemli ve esaslı dinamik vesilelerinden birine işarette bulunmuştur.” (https://kuran-ikerim.org/kuranda-vesile-kavrami-ve-tevessul-meselesi)

Nakşibendilere ait bir site ‘vesîle’ konusunda özetle şu açıklamayı yapıyor:

“Allah (cc) evreni yarattığı zamandan beri insanların ıslahı için kurtuluş vesîleleri yaratmıştır. Ve bu kıyâmete kadar devam edecektir. İlk vesîleler peygamberlerdir. Peygamberimizin vefatından sonra ise peygamber vârisleri olan Allah dostları kâmil mürşidlerdir...

Bize düşen bu Allah dostlarını bulup onlara bağlanmaktır. Onların vereceği reçeteleri kullanarak Allah’a hakkıyla kulluk yapmaya çalışmaktır.

Yani dünyalığa değil Allah’a teslim olmak lazımdır. Bu ise mürşid-i kâmil ile olur. Beyazîd-i Bistâmî:“- Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır” demiş. Yani “Allah’a ulaşmanın yolu mürşidden geçer” diyor. (Buna göre ‘vesîle’ kişinin mürşididir) (http://www.naksibenditarikati.com/detay.asp?icerik)

-er-Râzi; “Ayet Allah’a ulaşmanın ancak O’nu bize tanıtan bir muallim ve O’nun bilgisine bizi irşad eden bir mürşid sayesinde olabileceğine işaret ediyor. Allah’a iman en yüce gaye olduğuna göre O’na ulaşmaya da bir vesile olması gerekir. O da masum (günahsız) imamdır” diye iddia eden ve ona göre ‘vesîle’ kavramını istismar eden ‘Ta’limiyye’ grubuna (Ta‘lîmiyye; dinî gerçeklerin sadece mâsum imamların öğretmesiyle bilinebileceğini iddia eden grupları ifade eder. Bkz: Öz. M. TDV İslâm Ansiklopedisi, 39/548) cevap olarak şöyle diyor: Vesîle’den murad, O'nun rızasını elde etmek için kendisine ulaştıran vesîleyi (sebepleri) aramaktır ki, bu da ibâdet ve taatlarla olur.

Âyet bundan sonra “ve O’nun yolunda cihad edin” diyor.

Allah (cc) yapılmaması gereken şeyleri terketmeyi “Allah’tan ittika edin” sözü ile,

yapılması uygun işleri de “O’na (yaklaşmaya) vesîle arayın” ifadesiyle emretti.

Bunlar nefse ağır gelir. Bundan dolayı O (cc) bu uğurda yoğun çaba sarfedin (cehd edin) buyurdu. (Bunun da mürşid ve masum imam zannedilenlerle alakası yoktur.) (Tefsîr-i Kebîr Mefâtihu’l-Gayb (çev.), 9/54)

Yukarıda geçtiği gibi Bursevî’ye gelinceye kadar –en azından benim ulaşabildiğim- bütün tefsirciler, öncekiler ve sonrakiler âyetteki ‘vesîle’yi böyle anlamadılar. Hatta tasavvuf felsefesinin üstadı sayılan İbnu’l-A’rabî bile bu konuda çoğunluğun görüşüne yakın bir görüşte: Şöyle demiş:

“Ey İman edenler! Allah’tan korkun...” tezkiye yoluyla Allah’tan sakının. “O’na yaklaşmaya yol arayın.” Bezenme (ahlâkınızı güzelleştirme) yoluyla O’na vesileler arayın. “Ve yolunda cihad edin...” sıfatlarınızı silerek, zâtta yok olarak mücâhede edin “ki kurtuluşa eresiniz.” (İbni A’rabi, Tefsir-i Kebir-Te’vilât (çev.), 1/313)

Âyet, bir şeyhe bağlanmaktan, Allah’a varmakta herhangi bir kimseyi aracı kılmaktan değil; imandan sonra takva ile Allah yolunda çaba göstermekten  (cihad etmekten), gerekirse İslâmın düşmanları ile mücadele etmekten de bahsediyor. Allah’a kavuşmaya vesîle aramak ile takva ve cihad arasında bir bağlantı var.

Bütün bunlara rağmen ‘vesile’yi, peygamberi veya şeyhi, mürşidi Allah’a yakınlık için aracı kılmak diye anlayanlar, ya İ. H. Bursevi’nin görüşüne dayanıyorlar, ya da kendi hevâlarına...

Sormak lazım, İslamın ilk döneminden beri bütün tefsirciler Maide 5/35. ayeti yanlış anladılar da, bir tek sofi olan Busevi mi doğru anlamış ki 'vesile' konusunu onun görüşüne dayandırıp bir yığın felsefe üretiyorlar?

Ben göremedim, önceki alimlerden buradaki vesileyi 'aracı kılmak' diye tefsir eden alimler varsa, rastgelen buyursun kaynağı ile açıklasın...

Maide 35. âyetindeki 'vesile'nin aracı bulmak iddialarıyla alakasız olduğu, yukarıda kaynakları verilen örneklerden anlaşılıyor.

Vesile ve tevessül için bakınız:

http://www.huseyinece.com/makalelerim/uzun-makaleler/1842-kur-an-da-vesile-kavrami

http://www.huseyinece.com/islami-kavramlar/1448-tevessuel-vesile

Hüseyin K. Ece

31.12.2020

Zaandam