1-Avrupada çalışan işçilerimizin çoğu, en azından ticaret yap­mak iseyenler- genellikle iyi para getiren çeşitli yatırımlara ilgi gösteriyorlar. Siz ise alıcısı az olan, gurbette pek ihti­yaç gibi görünmeyen kitabı seçtiniz. Niçin kitap?

H.Ece:Kitabın bilgi ve kültür hayatında oynadığı rol bilinen bir şey. insanı yetiştiren çeşitli kurumlar vardır. Bu kurumların eğitimde yapamadığı bir çok şeyi kitap yapabilir. Yeni oluşumlar için kitap gereklidir. Kitabı az olan toplulukların cahil kalması kaçınılmazdır.

Avrupa ülkelerine adam olsun diye ihraç edilen insanlarımız burada gerçekten sahipsiz bırakılmışlardır. Kendi ülkelerinin yet­kilileri, çalıştıkları ülke yöneticileri kadar da olsun onlarla ilgilenmemişlerdir. Onlar döviz taşıyan kuryelerdi. Bir de vatan millet sakarya tekerçemelerinin karşılıksız gönüllüleri. Sahipsiz bırakılan bu insanlarımız kendi ayaklarının üzerinde durmanın yol­larını arayacak, kaybolmamanın mücadelesini verecek, kimliğini unutmamaya çalışacaktır. Bir çoğu sahipsiz bırakılışlarının sebebini anlamıştır. Anlamıştır ki, bağlı oldukları geleneksel kültürün ye­rine modern kültürü benimsemeleri istenmektedir. Köyünde, kasaba­sında yaşarken bunu anlamamıştı. Ama şimdi bir çok şeyin farkında.

Şimdi o farkında olduğu şeyleri hayatına aktarmanın yollarını arıyor. O artık misafir işçi olmanın ötesinde bir sosyal kitledir. Yıllar önce dönmeyi ve geldiği yerde kendi kültürüyle bütünleşmeyi planlıyordu. Şimdi o fikrini terketti. Burada kalmayı hesap ediyor. Birinci kuşak dönse bile takip eden kuşakların dönmeye niyetleri yok. Onlar artık kendi kurumlarını oluşturmak, hem sosyal bir kat-man olarak, hem kültürel bir varlık olarak kalmak durumundalar. bu bir tür mücadeledir. Hollanda kültürünün içerisinde, kendi var­lığını koruyarak yaşamaktır.

Yeni kuşaklar, kimliklerine ait değerleri yeterince tanıma ve benimseme imkânlarından yoksunlar. Onlar buradaki eğitim kurumla­rında yetişiyorlar ve bu toplumun içerisinde büyüyorlar. Hollandali olmaları mümkün olmadığına göre, kendi kültürlerine ulaşmak ve onun­la kendilerini ifade etmek zorundalar. Son yıllarda bu doğrultuda küçük de olsa adımlar atılıyor. Kitabevi bu süreci hızlandırabilir.

Kültürümüzün kaynaklarını buraya taşıyabilir ve gurbetçilerimize sunabilir.

Kitabın alıcısı şimdilik az olsa bile, bunun artması mümkün, hem de gerekli. Göçmenler şimdilerde kendilerine gerekli olan sosyal ve tica­ri kurumlarını kurmaya çalışıyorlar. Bunların arasında kitabevinin yeri çok anlamlı olacaktır.

 

2-Peki beklentileriziiz nedir? Neyi amaçlıyorsunuz?

H.Ece:Öncelikle kitabevinin bir ocak, bir buluşma yeri ve bir kültür evi olmasını istiyoruz. Amsterdamda bundan önce böyle bir yer yoktu.. Dernekler buna cevap vermeye çalışıyorlardı ama on­lar belirli akımların yerleri olduğu için sadece belirli bir kesim devam ediyordu oralara. Kitabevi ise herkese açık bir yer durumunda.

Kültürüınüzün ana kaynaklarını buraya taşıyıp gurbetçilere sun­mak istiyoruz. Biz kitabı insan yetiştiren bir kurum gibi görüyoruz. Bu bakımdan insana kitap eden bu kaynakla ihmal edilmiş gurbetçile­ri taniştırmak istiyoruz.

Ulaşabildiğimiz Hollandalılara da kültürümüze ait bilgi vermek, onları da inandığımız gerçeklerden haberdar etmeliarzuluyoruz.

İleride imkan bulabilirsek, islami ve Ortadoğu kültürlerini ta­nıtıcı kitapları Hollanda dilinde basmayı düşünüyoruz.

Ayrıca çeşitli kesimler ve fikirler arasında bir köprü olmayı, insanları birbirine kültürel yolla yaklaştırmayı, birbirlerini da­ha iyi anlamalarınn sağlamayı, güncel gelişmeleri en azından dergi, gazete, kitap ve infofmasyon bağlamında insanlara ulaştırmayı yarar­li buluyoruz.

 

3-Gurbetçiler az okuyorlar deniyor. Kültür, bilgi, araştırma gi­bi şeylerle pek uğraşmıyorlar diye duyuyoruz. Bu doğru mu? Nitelik­li kitap okuyucusu var mı? İnsanlar kitaba ilgi duyuyorlar mı?

H.Ece: Gurbetçilerin az okuduğu doğru. Yirmi yıl önce bura­lara gönderilen bu insanlarımız hiç okumayanlardı. Ama şimdi görü­yoruz ki, dernekler, kitap fuarları, kitabevleri aracılığıyla iyi kitap satılıyor. Eskiye oranla kitaba ilgi giderek artıyor. Hatta yayınevlerinin bile çoğalması bu ilgiyi gösteriyor. Bizim kitabevi­ne gösterilen ilgi fena değil. Giderek arttığını söylemek mümkün.

Nitelikli kitapların okuyucusu henüz sınırlı. Bu, buradaki kül­türel seviyenin artmasıyla orantılı bir durum. İlkokul seviyesinde öğrenim gören insanların hemen bu tür kitapları okumalarını bekle­mek doğru değildir. Kolay ve anlaşılabilir küçük kitapları okumak­la işe başlayanların yarın ciddi kitaplara ulaşması mümkündür.

Orta ve yüksek öğrenim görenler de hatırı sayılır bir şekilde nitelikli kitaplara ilgi duyuyorlar. Bu durum ülkemizle kıyas edi­lemez. Buradaki insanımız henüz yenilerde kendi ilkokulunu açmanın gayretinde. Buradaki üniversitelerde okuyan binlerce öğrencimiz henüz yok.

Ama giderek kültürel ortamların artacağını, araştıran, öğrenen, kendi­ni her sahada yetiştiren insanlarımızın, yüksek okullarda okuyan gençlerimizin sayısının  artacağını umuyoruz.

 

4-Amsterdam'da elliyi aşkın kahvehane olduğunu duyduk. Bu sayı Hollanda çapında yüzlerle ifade edilebilir. Buna karşılık bir kita­bevi... Sizce bu az değil mi?

H.Ece:Evet, hollanda çapında yüzlerce kahvehane var. Buna karşılık bir kaç kitabevi. Amsterdamda ellk aşknn kahvehaneye karşın iki kitabevi hizmet veriyor. Bu maneara bile ne kadar çok gayret etmemiz gerektiğini gösteriyor. Hoş, ülkemizde durum farklı mı? Bir kentteki kahvehane sayısına karşılık,kaç kitabevi veya kü­tüphane var? Genelde az okuyan bir toplumun. Az araştıran, az öğ­renmek isteyen, ama çok oynayan bir toplumuz. Bunun değişmesi gere­kiyor. Kahvehaneye giden insanlar da okuyabilir. Organizeli çaliş­malar ve yeterli tanıtımlar yapılırsa okuyucu sayısı artabilir. Bu elbette topçumsal değişimlerle, eğitim ve kültür seviyesinin yük­sel..ıesiyle orantılı. Zaten kitap da bu oranı artırmak için değil

 

5-Ne tür kitapları sunuyorsunuz okuyucuya?

H.Ece: Çeşitli cesimlere ait faydalı kitapları sunmak istiyoruz. İsla- mî kitaplar başta olmak üzere, kültür ve edebiyat kitaplarını,gün­cel konuları içeren kitapları, siyasal ağırlıklı popüler kitapları, kadın, sağlık, halk türü kitapları, çeşitli ansiklopedileri,çocuk kitaplarını, temel arapça kitapları ve daha ziyade islamla ilgili Holçandaca kitapları sunuyoruz. Bunun yanında sözlük, dil kitapla­rı, Kur'an-ı Kerim çeşitlerini de bulunduruyoruz.

 

6-Hangi tür kitaplara daha fazla ilgi duyuluyor?

H.Ece: İslâmî kitaplar daha çok satiliyor. Özellikle islamî konulu romanlar. Tefsir, meal ve ilmihal türü kitaplara da ilgi fazla. Halk türü kitaplar, çocuk kitapları ve fikir kitapları da ilgi görüyor. Kadın kitaplarına ilgi ise daha iyi boyutta. Müslü­man hanımların daha iyi okuyucu olduğunu söyleyebilirim.

İslâmî içerikli teyp kasetlerine duyulan ilgi gayet iyi. Kitaba rağmen kasete ilgiyi ben sağlıklı görmüyorum ama bir boşluğun dolması acısından elbette yararlı. Ama ayni şeyi video kasetleri söylemek mümkün değil. Bu saha henüz boş. Piyasada olan kasetler yeşilçam seviyesinde. Bütün bunlar avrupada yaygın. Aileler onla­rğ videocudan alıp tomar tomar seyrediyorlar. Bu tür kasetlerin insanımıza verebileceği fazla bir şey olmadığı gibi, önceki yıllar­da ülkemizde manevi anlamda yaptıkları tahribatı burada diğer tah­rip araçlarıyla beraber yapıyorlar.

Nitelikli ve halka hitap eden, onun yapısıyla-en azından geleneksel anlamda-uyuşan, onun inancıy­la örtüşen yapımların ilgi göreceği açıktır. Bu sahadaki boşluğun doldurulmasını bekliyoruz. Yapımların ciddi ve nitelikli olması kagınılmazdır. Çünkü insanımız burada yoğun bir gayri islamî pro­pagandanın, dünyanın en kuvvetli film, haber, basın gibi devleri­nin yayınlarıyla karşı karşıyadır.

Bu iş bir kaç teyp kaseti veya masabaşında kotarılan projelerle olmaz. Yapılan faydalı çalışmaları küçümsememekle beraber, daha da çok çalışılması gerektiğini söylemek zorundayım.

 

7-Bu kitabevi göçmen işçilerin kültürleriyle, kökleriyle, çev­releriyle içgilerini güçlendirecek mi?

H.Ece: Kitabevinin kuruluş amacı zaten bu. Göçmen işçiler tü­müyle erimiş, kaybolmuş durumda değiller. Yukarıda da değindiğiniz gibi şimdilerde onlar yeniden toparlanmanın, kendi kimliklerini aramanın gayretinde. Bu yeni gelişmeye başlayan bir oluşumdur. Kita­bevi kendi çevresinde bunu hızlandırabilir. Göçmen işçilerin kimli­ğini ifade eden, onu anlatan, onunla ilgili kaynakları buraya taşı­yabilir. Bir okuma ortamı hazırlar ve bunu yaygınlaştırır. İnsa­nımızın faydalı ve gerekli kültür kaynaklarına ulaşması Kitabevinin görevi bu olabilir.

Göçmen işçiler üzerinde denenen değişim-uyum-entegre olma proğramları dikkate alınacak çalışmalardır. Her ne kadar özgürlük ve demokrasi var dense bile, Avrupa ülkeleri gelenlerin kendi kültür­lerini batı lehine terketmelerini istemektedirler. Bu ise topçuluk­lar için kimlik krizi, çalkantı, kuşaklar ve ulualararası anlaşmazlıkların artması anlamına gelir. Kitabevi, bir taraftan göçmenleri bilgiyle, kültürle, tarihle, yayınlarla tanıştırırken, bir taraftan da diğer insanlara kültürümüzü tanıcı ödevler yapacaktır.

Doğu Kitabevi, hepimiz için Amstaıerdam'da bir adres olsun isti­yoruz.

 

8-Verdiğiniz bilgiler için teşekker ederiz.

H.Ece: Ben de tesekkur ederim.

 

22.4.1991

Amsterdam