Eğitimin önemi ve çocuk eğitimine iyi bir başlangıç hakkında bir seminer.

Hüseyin K. Ece

6 Aralık 2014

Zaandam Ayasofya Camisi

 

-Giriş

 

Eğitim çok geniş bir kavram. İnsanların, hatta hayvanların yetiştirilmesi ile ilgili her şeyi bu başlığın altına koyabiliriz.

Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla, eğitimin amaçlarına uygun ve kasıtlı olarak istenilen yönde değişme meydana getirme sürecine eğitim denir.

Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan , yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür.

Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirme, geliştirme ve eğitme işi.

Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme, terbiye. 

Terbiye de yakın manadadır.

Terbiye, Bir şeyi basit halinden kemal noktasına doğru aşama aşama inşa edip geliştirmektir. (İslamoğlu, M. Esma-i Hüsna, 1/206)

Kainattaki bütün varlıkların terbiye görme ve kemâle erme kanunları vardır. Bu kanunların sahibi, hakimi, idâreci ve yöneticisi de, hiç şüphesiz Yüce Allah'tır (el-İsfahânî, el-Müfredât, İstanbul, 1986, s. 269 vd.; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul, 1971, I, 62 vd.).

Terbiye ile Allah’ın Rab ismi arasında bir bağ kuruluyor. Bazılarına göre terbiyenin kökü ‘Rabbe’ fiilidir. Nitekim aynı kökten gelen Allahın has isim olan er-Rab kelime olarak çok terbiye eden demektir.

 Allah’ın Rab isminde üç temel mana vardır: 1-Her şeyin sahibi, 2-sahip olduklarına biçim ve şekil veren, yani terbiye eden, 3-şekil verdiklerini yöneten, kudreti altında tutan.

Terbiye kendi içinde ikiye ayrılır. Doğrudan terbiye, Dolaylı terbiye. Allah’ın terbiyesi her ikisini de kapsar. Dolaylı terbiye de ikiye ayrılır: İyi terbiye, kötü terbiye. Allah’ın terbiyesi her durumda iyi terbiyedir. Allah’ın terbiyesine aykırı terbiyler, terbiye etmek değil, terbiyesiz etmektir.

İyi terbiye hiç bitmez. Zira insanın yolculuğu kemalae doğrudr. Bu da ölene kadar devam eder. İyi terbiye Rab isminin kul üzerindeki tecellisidir. Bu tecelli de kullar üzerinde ölene kadar sürer. (İslamoğlu, M. Esma-i Hüsna, 1/208-209)

 

-Terbiye ilgili hadisler

Peygamber çocuk terbiyesine şöyle işaret ediyor:

“Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizî, Birr/33)

Sonuçta aklı başında herkes bir şekilde sorumludur.

İbni Ömer (ra) Resûlullah’ın (sav) şöyle dediğini rivayet ediyor:

“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur.” (Buhârî, Cum`a/11, İstikrâz/20, İtk/17, 19, Vesâyâ/9, Nikâh/81, 90, Ahkâm/1. Müslim, İmâre/20)

Biz bu dersimizde çocuk eğitiminin önemine bir giriş yapmak istiyoruz.

 

-Çocukla ilgili İslâmî gerçekler:

1-Çocuk imtihan sebebidir

وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ {28}

“Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır.” (Enfal 8/28)

إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ

 “Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır: Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır.” (Teğâbun 64/15)

 

2- Çocuk sevap kasasıdır

Ebû Hüreyre demiştir ki: Resûlullah (asm) (şöyle) buyurmuştur:
“İnsan öldüğü zaman (bütün) amel(ler)i kendisinden kesilir. Ancak üç şey müstesna; 1-sadaka-i cariye, 2-faydalanılan ilim 3-ve kendisine dua eden mümin evlâd." (Müslim, Vasıyye/14. Tirmizi, Ahkâm/36. Nesâî, Vesaya/8. Darimî, Mukaddime/46)

 

3-Çocuk yüz akıdır

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَاماً {74}

“Onlar ki: “Ey Rabbimiz! Bize hanımlarımızdan ve nesillerimizden gözlerimizn bebeği (göz aydınlığı) olacak (salih insanlar) ihsan et, bizi takva sahiplerine rehberler eyle” derler.” (Furkan, 25/74)

Hz. Zekeriyya da yaşlı halinde şöyle dua etmişti:

“Ya Rabbi! Bana kendi katından temiz bir soy bahşet, doğrusu Sen duayı işitirsin.” (Âli İmran, 3/38)`

Müslüman temiz nesiller yetiştirmekle sorumludur.

Hayırlı evlat yetiştirmek hem islâmi, hem insani görev, hem de göz aydınlığı, sevinç kaynağıdır.

 

4-Çocuk emanettir

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ {27} وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ {28}

 “Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz. 

Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır.” (Enfal, 8/27-28)

وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ {8}

“Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler.”  (Mü’minun 23/8)

Emanet, asıl sahibine verilmesi gereken şeydir. Günü gelince olduğu gibi sahibine iade edilir.

 

5-Cocuksuz hayat hem eksiktir, hem de meyvesizdir.

İslâmın beş ana hedefi vardır. Dini muhafaza, aklı muhafaza, malı muhafaza, nefsi muhafaza, nesli muhafaza.

Nesli muhafaza hem meşru evliliği, hem çocuk sahibi olmayı, hem de salih evlat yetiştirmeyi kapsar

Seyyid Sabık, 1961 yılında emekli olan bir kadın profesörün kız talebelerine yaptığı konuşmada şöyle dediğini naklediyor.

“Şimdi yaşım altmışı buldu. Bu ömür içerisinde üstün derecelere ulaştım. Toplumda büyük işler gerçekleştirdim. Günümün her dakikası bana kazanç sağladı. Büyük servet ve şöhret sahibi oldum. Fırsat düştü, bütün dünyayı gezdim. Bütün başarılarıma rağmen şimdi ben malesef mutlu değilim.

Çünkü ben eğitimle ve öğretimle uğraşırken, şeref ve şöret için koşarken, bir kadın için bunlardan daha önemli bir şeyi unuttum: Anne olmayı, temiz evlet yetiştirmeyi.

Ben bunu ancak şu dakikada, emekliliğimi istediğim bir sırada farkettim. Hatırladım ki, hayatımda öenmli bir vazifeyi yapmamışım. Bu uzun yıllar harcadığım bütün çabalar boşa gitti. Bir müddet sonra emekliğim olacağım. Emekliliğimden bir iki sene geçecek, ondan sonra herkes hataın meşguliyetleri içerisinde beni unutacaklar.

Fakat evlenseydim, bir aile kursaydım, hayatta daha güzel ve daha büyük bir eser bırakacaktım.

Kadının en önemli vazifesi evlenmek, aile olmaktır. Ev ve aile yuvası kurmadıktan sonra, kadının bizzat sarfettiği gayretlerin hiç bir değeri yoktur.

Şimdi ben, sözümü dinleyen siz talebelerime bunu tavsiye ediyorum. İş ve kariyer ondan sonra düşünülebilir.” (S. Sabık, İslamünâ, sh.227. nak. Lütfü Doğan, Huzurun Esasları, sh.91)

 

6-Çocuklar ebeveynin eseridir

Anne-babalar çocuklarını kendileri ile test edebilirler. Ya da kendilerini çocuklarında görebilirler.

Çocuklar su veya sıvı madde gibidir. Genelde ebeveynin kalıbına, veya kendilerine verilen terbiyeye göre şekil alırlar.

Babadan Oğula
Eve dönmez bir akşam; 
Ve gün yüzlü çocuğu, 
Sorar: Nerede babam? 

Bakarlar, oldu, bitti; 
Gelir, derler çocuğa, 
Baban attaya gitti. 

Uzar gider bu atta; 
Ve neler neler olmaz 
Ve kim bilir ve hatta; 

Bir mahşer gerisinde; 
Babası döner bir gün, 
Oğlunun derisinde... 

Necip Fazıl Kısakürek

 

7-Çocukların doğmasını engellemek, ya da çocukların rızkını yemek

            Çocukları anne baba yapmaz, bir sebebe bağlı olarak Allah yaratır. Allah ne yarattığını bilmez mi?

            “Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” (Mülk 67/14)

 “Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” (En’am 6/59)

Herhangi bir yaprak O’nun haberi olmadan düşmez de, koca bir âlem ve âdem olan insan O’ndan bağımsız dünyaya gelebilir mi?

Allah’a ve Ahirete iman eden kimse çocuk sahibi olma, onların rızıkları ve onların terbiyeleri konusunda Allah’ı hesaba katar. Allah’tan bağımsız bir hayat olmadığına inananlar, çocuk konusunda bu imanı devre dışı bırakmazlar.

Allah (cc) rızık endişesiyle çocuklarını öldürenlere şöyle diyor:

وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءاً كَبِيراً {31}

“Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.” (Isra 17/31)

            Bir başka âyette şöyle buyuruluyor:

“De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.” (En’m 6/151)

 

8-Çocuk ve mal sevgisi insanın yapısında vardır

            Kur’an şöyle diyor:

“Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bu, dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır.” (Âli İmran, 3/14)

“Bilin ki dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olma yarışından ibarettir.” (Hadid, 57/20)

 

9-Ancak çocuk müslümana ayak bağı olmamalı

Buna iki açıdan bakabiliriz. Birincisi; kişi kendisine emanet edilen çocuğu iyi yetiştirip görevini yapmalı,

İkincisi çocuklara takılıp kulluk görevlerini unutmamalı.

İnsanı Ahirette imanı ve salih ameli kurtarır. Çocukları veya serveti değil. O yüzden İslam evlat ile övünmeyi hoş görmez.  

            Rabbimiz şöyle buyuruyor:

وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُم بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِندَنَا زُلْفَى إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَأُوْلَئِكَ لَهُمْ جَزَاء الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا وَهُمْ فِي الْغُرُفَاتِ آمِنُونَ {37}

“Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlatlarınız. İman edip iyi amelde bulunanlar müstesna; onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler.” (Sebe’ 34/37)

لَن تَنفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ {3}

“Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah, yaptıklarınızı görendir.” (Mumtehane 3)

Bu bağlamda Allah (cc) mü’minleri uyarıyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ {9}

“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münafikun 64/9)

 

10-Hesap Günü inkârcıları çocukları kurtaramaz

Allah (cc) üç âyette de inkârcıların mallarının ve evlatlarının, ya da arkadan gelen nesillerinin onlara hiç bir fayda sağlamaycağını net bir şekilde haber veriyor.

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَن تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلاَ أَوْلاَدُهُم مِّنَ اللّهِ شَيْئاً وَأُولَـئِكَ هُمْ وَقُودُ النَّارِ {10}

“Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlatları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. İşte onlar cehennnemin yakıtıdır.” (Ali Imran 3/10)

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَن تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلاَ أَوْلاَدُهُم مِّنَ اللّهِ شَيْئاً وَأُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {116}

“İnkâr edenler var ya, onların malları da evlatları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedi kalacaklardır.” (Ali Imran 3/116)

 “Onların malları da oğulları da Allah'a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır. (Mucadile  58/17)

 

11-Çok malı ve çocuğu olana imrenilmez

            Ama hayırlı malı ve hayırlı evladı olana imrenilir.

Kur’an şöyle diyor:

فَلاَ تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَلاَ أَوْلاَدُهُمْ إِنَّمَا يُرِيدُ اللّهُ لِيُعَذِّبَهُم بِهَا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَتَزْهَقَ أَنفُسُهُمْ وَهُمْ كَافِرُونَ {55}

         (Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kafir olarak canlarının çıkmasını istiyor.” (Tevbe 10/55)

 

-Çocuk eğitiminde alanlar

            a-Aile, b-Çevre, c-Okul, d-(Müslüman çocuklar için) Camii

            Genelde insan yetiştirme, özelde çocuk yetiştirme konusunda müslümanların geniş ve sağlam kaynakları var:

Kur’an ve hz. Muhammed’in peygamberlik hayatı, sünneti veya siyeri.

Kur’an, yani vahy bir ilahi eğitim, bir Rabbanî terbiye projesidir.

Kur’an Rabbanî eğitimin müfredatı, Hz. Muhammedin sünneti/siyeri, insan yetiştirme metodudur.

Biz Kur’an’da bu Rabbanî eğitimin bütün imkanlarını, metodlarını, sonuçlarını görebiliriz.

Allah değer verdiği insanı, insanın kendi tercihine bağlı nolarak terbiye etmek, yetiştirmek, iyi bir insan yani âdem yapmak istiyor. Böylece onun dünyada tayyibe bir hayat yaşamasını, Cenneti kazanmasını murad ediyor.

Bunun nasıl olacağını da insanlara Peygamber öğretiyor.

Kur’an müfredatı bir eğitim sürecinde nasıl uygulanır. Cevap Hz. Muhammedin uyguladığı gibi.

Kur’an’da biz insan yetiştirmenin ilkelerini, metodlarını ve örneklerini bol bol bulmaktayız.

Kur’an önce insanın tasavvurunu inşa ediyor. İyiyi ve kötüyü, yanlışı ve doğruyu, faydalıyı ve zararlıyı, helalı ve haramı gösteriyor. İnsanın bunları yapması için de çeşitli dil, yol, ve ifadeler kullanıyor.

Yerine göre müjdeliyor, özendiriyor, emrediyor, tavsiye ediyor, sakındırıyor, üzerinde

düşünmeyi işaret ediyor, mükemmel/güzel örnekler veriyor.

Yerine göre sakındırıyor, kötü gösteriyor, korkutuyor, sonucu gösterip uyarıyor, tehdit ediyor, azap vadediyor, kötülerden örnekler veriyor.

            Bütün peygamberin hayatı aynı zamanda insan eğitmenin metodudur. Kur’an bu örneklerle mü’minlere yol, yordam gösteriyor.

            Mesela, ilk insan ve ilk peygamber Adem (as) hayatında çocukları arasındaki anlaşmazlıkta, insan karakterine ait ip uçlarını, iyi ve kötü tavrın sonuçlarını görebiliriz.

İbrahim ve İsmail kıssasında baba oğul ilişkisinin, ana oğul ilişkisinin, teslimiyeti, bu teslimiyeti sağlayan terbiye modelini okuyabiliriz.

Yusuf (as) kıssasında, iyi terbiye edilmiş bir evladın nasıl bir model olduğuna şahitlik edebiliriz.

Davud (as) ve Süleyman (as) peygamberlerde, baba-oğul ilişkisini, kişinin servet ve güç karşısındaki tutumunu, babadan oğula nelerin miras kalması gerektiğini anlarız

Lukman’ın oğluna evladına verdiği öğütlerden, evebeynlerin çocuklarını nasıl terbiye etmeleri, onlara nasıl yaklaşmalrı gerektiği öğrenebiliriz.

Meryem (as) kişiliğinde, onu yetiştiren annenin başarısını, terbiyesinde esas aldığı ilkeleri anlayabiliriz.

Bir annenin fedakarlığını, bir kız evladın aldığı mükemmel eğitimin eyleme (amele)  yansımasını ibretle izleyebiliriz.

Muhammed’in (sav) peygamberlik hayatı baştan başa irşad ve etiğim sürecidir. O, cahiliyye toplumundan sahabe neslini çıkardı. Eşkıyalardan evliyalar yetiştirdi. Sıradan, cahil ve günahkar insanlardan tarihin kaydettiği en mükemmel, en kaliteli, en değerli ve örnek nesli, yani sahabe neslini yetiştirdi.

Şüphesiz bu başarıda Kur’an’ın rolü olduğu gibi, kendisinin uyguladığı insan kazanma becerisinin, eğitim metodlarının, irşad usüllerinin, her insane onu kazanacak bir metodla yaklaşmasının  da rolü vardır.

Muhammed (sav) mükemmel bir eğitimci, başarılı bir mürşid, en usta bir öğretmendi. “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim” (İbnu Mace, Mukaddime/17) demesi de bunu gösterir.

Eğitim madem ki aileden başlamaktadır. Öyleyse ailedeki eğitimin genel durumuna ve  temel prensiplerine bakalım.

 

-Ailedeki eğitim

Müslüman bir ailedeki eğitimin iki hedefi vardır:

1-Çocuğu iyi bir insan olarak yetiştirmek,

            2-Çocuğu iyi bir müslüman olarak yetiştirmek,

Ailedeki eğitimin başarılı olmasının imkanları nelerdir?

 Unutmamak gerekir ki, insana yapılan yatırım en iyi yatırımdır. Yorucudur, zordur, meşlekkatlidir, sonucu uzun vadede alınır. Ama bu dünyanın en iyi mesleği, en iyi meşguliyeti, en iyi kazancı, en güzel mutluluğudur.

 

- Çocuk eğitiminin ilk basamakları

Çocuk eğitimi doğumdan önce başlar. Bunun için;

1-İyi bir evlilik,

            Hem eş seçimi açısından, hem yuvayı Dinin ölçülerine uygun kurma açısından.

            Her işe Besmele ile, yani Allah adıyla, Allah’ın rızası doğrultusunda başlamalı ve sürdürmeli.

Besmeleli olmak Allahlı bir hayat yaşamaktır. Allahsız bir hayat insan için felakettir ve hüsrandır.

İyi bir hamilelik dönemi ve tabii doğum.

Hamile kadının etkilendiği şeylerin çocuğa yansıdığı tesbit edilmiştir. Hamile kadınlar nasıl bir çocuk istiyorslar ona uygun şeylerle meşgul olsunlar.

Anneler zaruret olmadıkça tabii doğumu tercih etmemliler. Emek verilen bir doğum çocuğun değerini artırır.

 

2- Sağ kulağa ezan sol kulağa kaamet

Sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet okunması, yalnızca bir dinî tören değil, anne-babanın çocuk emanetini aslına uygun taşıyacaklarına dair Allah’la bir sözleşmedir.

Çocuğa ‘dünyamıza, hayatımıza Allah’tan bir emanet olarak hoşgeldin” demektir.

Bebeğin kulağına fıtratı fısıldamaktır. Zira fıtratı yaratan el-Fâtır olan Allah’tır.

 

3-Güzel bir isim verme,

Çocuğa verilecek olan isim, ait olunan kültürün kodların taşımalıdır.

Adını her çağırışta zihinlere güzel çağrışımlar yapan isimler seçilmeli.

 

4-Helâl rızık,

Haram lokmanın çocuk karakteri üzerinde kötü, helal rızkın ise insan karakteri üzerinde olumlu etki yaptığı bilinene bir gerçektir.

Zaten Allah (cc) mü’minlere “helal/temiz rızık yeyin” diye emrediyor.  

فَكُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّهُ حَلالاً طَيِّباً وَاشْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ {114}

“Artık, Allah'ın size verdiği rızıktan helal ve temiz olarak yeyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah'a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin.” (Nahl 16/114)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي الأَرْضِ حَلاَلاً طَيِّباً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ {168} إِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّوءِ وَالْفَحْشَاء وَأَن تَقُولُواْ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ {169}

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.

O size ancak kötülüğü, çirkini ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” (Bekara 2/168-169)

            Kendisi helâl rızık yiyen ebeveyn çocuklarına da bu helâl rızık ile besler.

            Ölürken şu vasiyyeti yapabiliyor muyuz? “Çocuklşar size dünyalık bir şey bırakamıyorum. Ama bilerek size haram lokma yedirmedim. İşte bu size vasiyyetimdir”

 

5-Sorumluluk duygusu

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوّاً لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ {14} إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ {15}

“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır: Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır.” (Teğabûn 64/14-15)

Yukarıda geçtiği gibi çocuk insana verilen en önemli emanetlerden biridir. Ebeveyn bu emanete gözleri gibi bakmalı.

Çocuğu sokağa bırakmak cinayettir.

Ya bakıcıya bırakmak, ya kreşlere emanet etmek, ya çocuğa  iyi eğitim vermeyen yerlere teslim etmek, ya da yuvayı yıkarak çocuğu sahipsizliğe terketmek…

Bunun adını ne koyalım?

Unutmayalım, Hollanda’da yetkililer anne babanın bakamadığı, ya da sahipsiz çocukları bakmak zorunda kalıyor. Bu bakımndan şikayet edenler, önceden tedbirlerini almalılar. Ayrılıp çocukları yetim bırakan, kavga, yetersiz bakım, şiddetli geçimsizlik veya başka haksız sebepten çocuklarını çocuk bakım kurumlarına veren ebeveynler sorumludur.

Hatırlamak gerekir ki, çocuk emanetine hıyanet edenler dünyda hayırsız evlat sıkıntısı cezasına,

Ahirette ise hainlik cezasına çarptırılırlar.   

 

 6-Çocuk sahibi olmaya hazırlık

Önceki ‘niçin çocuk’ sorusuna cevap aramalı. “Ben neden anne baba oldum”, “bu benim için neyi ifade ediyor” diye düşünmeli.

Çocuk eğitimine dair bilgi edinmek gerekir. Bu da ya kurs takip ederek,

ya öncekilerin tecrübelerinden faydalanarak,

ya da ilgili kaynakları okuyarak olabilir.

Her çocuk başlı başına bir kişiliktir ve hepsinin eğitimi ayrıdır.

Çocuk eğitiminde çocuğun karakteri, ihtiyacı, uygulanacak metod, yer ve zaman çok iyi ayarlanmalı. Hangi ortamda olduğumuz hesaba katılmalı.

Kardeşsiz çocukların problemli olduğu gerçektir. Bir çocuğa makul bir süreden sonra bir kardeş gelmesi, onları çift olarak yetiştirmeyi kolaylaştırır.

 

7- Çocuk eğitiminde altı önemli nokta

Çocuk eğitiminde uzun vadede sonuç almak üzere şu beş önemli şeyi göz önünde bulundurmalı. Siz buna çocuk eğitiminde temel prensipler diyebilirsiniz

a-Sevgi,

b-Bilgi ve metod

c-İlgi ve iletişim

d-Şefkat ve merhamet

e-Örnek olmak, örnek göstermek

f-İyi bir tahsil

 

a-Eğitimin mayası: sevgi

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ {34}

“İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”  (Fussilet 41/34)

Anlatmaya gerek yoktur ki çocukları sevmek onları iyi eğitmede en etkili yoldur.

Sevgi eğitimin mayasıdır,

Sevgi, çocukla ilgili yükü, eziyeti azaltır, fedakârlığı öğretir.

Sevgi, karşıdakinin iyiliğini istemedir.

Sevgi, candan vermedir.

-Sevgide denge olmalı. Sevgi çocuğu şımartma seviyesine gelmemeli.

Yapması gerekenler veya hataları noktasında gevşemeye yol açmamalı. Çocuk her zaman sevilir ama bunu iki de bir söylemek gerekmez.

Sevgi ve iyilikler başa kakılmamalı,

Başa kakılan sevgi, harcanmış ve hedefi boşa gitmiş bir sevgidir. Çocuğa ikide bir “işte ben seni şu kadar seviyordum”, “şu kadar iyilik etmiştim tarzındaki yaklaşım”, onda iyiliğe teşekkür ahlâkının yıpratır, size olan minnetini azaltır, bıkkınlık verir.

Çocuklara öğretilecek ilk şey de Allah sevgisi olmalı.

Anne ve babalar çocuklarını "sevmek" zorundadırlar. Ancak, bunu her fırsatta söylemelerine gerek yoktur.

 

b-Bilgi ve metod:  Çocuğu iyi tanımak;

Çocuğun karakterini iyi tanımak ve ona göre davranmak,

Çocuğun yaşına ve kapasitesine göre davranmak,

Çocuğu ciddiye almak,

Çocuklar arasında adalet yapmak,

 

c-İlgi ve iletişim

Çocukların velisi olduğunu hissettirme.

Sevgi, ilgilenmeyi gerektirir. Ne kadar sevdiğiniz ne kadar ilgilendiğinizle belli olur.

            Çocuklarla iletişim araçları:

            -Söz dili:Çocuk eğitiminde en önemli araç ‘söz dili’ zannedilir. Yani öğretmek, nasihat etmek, uyarmak, kızmak, yol göstermek vb. Ancak eğitimde sadece ‘söz dili’ni kullanmak yeterli değildir. Söz önemlidir ama, sözün bittiği yerlerde diğer alternatifleri denemek gerekir.

Bunlar: -Yürek dili,

-Beden dili,

-Göz dili,

-Yüz dili,

-Yaklaşım dili.

Çocuğu ilginizi şu sorularla test edebilirsiniz:

Çocuk karşısındaki duruşumuz:

            1-Emir veren, yöneten ebeveyn,

            2-Uyaran ve tehdit eden,

            3-Öğüt veren, çözüm öneren,

             4-Yargılayan, karşı çıkan,

            5-Öven, takdir eden,

             6-Alay eden, küçümseyen,

            7-Ciddiye almayan, değer vermeyen,

            8-Anlamaya çalışan, sorunları dinleyen

 

d-Şefkat ve merhamet

İslâm; Rabbe saygı, mahlûkata şefkattir.

Bir çocuğun maddeten ve mânen sağlıklı büyümesinde sevgi-sefkat gıdadan çok daha önemlidir. Onlara her halimizle örnek olalım.

 

e-Örnek olmak, örnek göstermek

Herkesin bildiği gibi çocuklar büyükleri izlerler. Çocukların örnekleri ve öğretmenleri anne-babalar ve büyüklerdir. O zaman bunu iyi yapmalı.

Çocuk önünde, ezandan önce abdestini alıp bekleyen, namazını huşû ile kılan, Kur’an okuyup ağlayan , secdelerde hıçkırıklara boğulan, Allah adını duyduğu her yerde yüreği sancılanan, gözleri bulutlanan annesini, babasını görürse, görüyorsa hiç nasihat istemez..

Fakir komşusuna, kendine aldığının aynısından veya yaptığı yemekten bir kabı, çocuğuyla gönderen anne, onun başını da okşayıp, kulağına;

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisini fısıldayıverirse, çocuk bunu hiç unutmayacaktır.

“Ben sana küfür etme demedim mi geri zekâlı” diyen bir anne-baba ile “Niye kardeşine vuruyorsun? Gel bakalım buraya uzat elini...” deyip çocuğa vuran anne-babanın inandırıcı olması zordur?

 

f-İyi bir tahsil

Günün şartlarına, ihtiyaca göre ve imkanlar ölçüsünde öğrenim görmelerini sağlamalı.