Savayit, kök otu, yemlik bazısı

Bir başka yeşillik köyün pazısı

 

Bahar ve yaz başı toplanır bunlar

Yeşil yeşil, çil çil tadlanır bunlar

 

Doğranır pancarlar yeteri kadar

Hiç biri et gibi, edilmez murdar

 

Temizce yıkanır pahar suyunda

Nice besin vardır kimbilir, bunda

 

Biraz haşlanınca suyu sıkılır

Hem açılsın diye az bırakılır

 

Sonra bir tavada kavrulur biraz

Bir lezzet alır ki, kabına sığmaz

 

Oh ne güzel, çeşit çeşit yeşillik

Ispanak, savayit, pancar ve yemlik

 

Kendi bahçemizden; taze, bedava

Biraz çaba varsa boş kalmaz tava

 

Kafidir birazcık yağı kızartmak

Üstüne bir taze soğan doğramak

 

Bir iki yumurta, hemen, önceden

Kırılır üstüne hiç beklemeden

 

Yumurta iyice ve çok pişmeli

Kırmızı olmalı ve sertleşmeli

 

İşte bunun üstüne pancar katılır

Kavrulur yavaşça, tuzu atılır

 

Kavurmaya bir kaç dakika yeter

Kararınca biraz, kifâyet eder

 

Alınır tavayla sofraya bu aş

Biri der: İstersen dışarda dolaş

 

Biz senin yerine yeriz, kardaşlık

Sonra deme: nasıl bir arkadaşlık

 

Bu kavurmaya söz yok, demem odur

Bunun için bahçe imkan doludur

 

İn bostana, topla bir kaç yeşillik

İkram et, bugün de yap bir iyilik

 

Yaratan her dağa uygun kar vermiş

Kimine yaz ve güz, ilkbahar vermiş

 

Her yörenin başka geçim yolu var

Herkes geçim için başka yol arar

 

Nitekim her yerde farklı imkanlar

Nimetle doludur bütün mekanlar

 

Aramak, yürümek, çalışmak gerek

Hayat yasasına alışmak gerek

 

Az ise imkanlar dersin: Ya Sâbir

Farketmez, imkan ha bin olmuş ha bir

 

Şükretmektir asıl önemli olan

Güç değil, şükürdür malı artıran

 

Pancar kavurması; afiyet olsun

İyilik yapanlar iyilik bulsun

 

 

 

31-Pancarlı pilav

 

Dedim ya, arazi kıt idi köyde

Ovalar, yaylalar, düzlükler nerde?

 

Bir öküz yatağı kadar tarlalar

Bir kaç metrelik kuru meralar

 

Çiftlik mi, ne gezer, Allah aşkına

Ev yapsan bostana sığmazdı bina

 

Küçücük bir tarla dağın göğsünde

Zahmeti, çilesi onun üstünde

 

Bu kadar bostanı dahi olmayan

Nereden bulacak rızkına imkan

 

Kanaat ederdi çaresiz aza

Allah kerim derdi, gelecek yaza

 

Ondan, ne bulursa sebze adına

Onu aş eylemiş, varmış tadına

 

Yeri gelmiş yemek yapmış yemlikten

Bazen sarma yapmış bir evelikten

 

Ispanak, savayit, pancar kurutmuş

Onunla yetinmis, lüksü unutmuş

 

Evet kurutulmuş pancar, ıspanak

Çırtılmış fasülye, dilimli kabak

 

Hepsi kış ayları için hazırdı

Zemheri zamanı belki hızırdı

 

Kuru ıspanağa ve savayite

Pancar denir, işte bu realite

 

Sonra günü gelir, kuru pancarı

pilava eş eder köy anaları

 

Pancarı bol pilav ayrı bir lezzet

Anneye denirdi;  bize de lutfet

 

Yanında biraz yağ, kızarmış soğan

Rahmet mustuşudur göklerden yağan

 

Yabani ıspanak, o da bir yemek

Bulgurla eş gibi, arkadaş demek

 

Kurutursan biraz pancar, ıspanak

Bu kışın sofrana gelip konacak

 

Savayit otunu yabana atma

Bunu nûş edene bulaşmaz sıtma

 

Pilavınız bol bol pancarlı olsun

Evinize selâm, mutluluk dolsun

 

 

32-Patatesli pancar kavurma

 

Neler ekilebilir ise toprağa

Köyde savayite ve ıspanağa

 

yaş ve kurusuna pancar denirdi

Kavurma yapılıp hoşca yenirdi

 

Ana, patatesli mi pancar kavurma

Eğer hazır ise, gel de oturma

 

Yemlikli, pancarlı ve ıspanaklı

Bunların lezzeti kökünde saklı

 

Bir elçim yeşillik, bir tutam pancar

Gelir  bir mutfağa, çok işe yarar

 

Patatesin pişmiş olması elbet

daha iyi, zira ilâve lezzet

 

Söylemeye gerek yok tuzu, yağı

Bu güzel kavurma süsler tabağı

 

Soğanı unutma sakın, keyveni

Misafire mahcup etmesin beni

 

Patates, sanki her derde devâdır

Köylü için gerçek temel gıdadır

 

Hele kışın eşsiz bir nevâledir

Yapılınca kimse sormaz bu nedir

 

Yazın koyulursa bir şey anbara

Kolay ulaşılır kışa, bahara

 

Ottan aş üreten akla aferin

Bu işin hikmeti geniş ve derin

 

Kabak kavurması da var, unutma

Allah Allah; kabak ile kavurma

 

Bak, nasıl yanyana geliyor bunlar

Kabağı yemezse kara koyunlar

 

Kurutulmuşsa bir miktar, Temmuzda

Kışın aş edersin, gezersin buzda

 

Hani dilim dilim zar yapılmıştı

Güneşte güzelce kurutulmuştu

 

Çırtılmış fasülye, pazı yaprağı

Ispanak, savayit, taze kabağı

 

kurutur köylümüz, ha bir gayretle

Bunlar ona döner hoş bir lezzetle

 

Kurutumuş kabak kışın aş olur

Kavrulur, sofraya gelip kurulur

 

Savayit kurusu gibi, mesela

Kışları hazır bir yemek, ne âlâ

 

Duamız; mutluluk olsun yuvada

Bereket çoğalsın bakır tavada

 

Emeğin ödülü işte böyledir

Olaylar adama şiir söyledir

 

Her nimete şükür ve her imkana

Sükretmek yakışır sağlam imana

  

 

33-Tavuklu pilav

 

Bu özel bir yemek değil, diyorsan

Doğru; anlatayım dur, dinliyorsan

 

Yumurta demektir tavuk, köylerde

Eti için tavuk beslemek, nerde...

 

Yumurta içindir tavuk beslemek

Gerekmezdi ona para ödemek

 

Folda olursa beş, onbeş yumurta

Gaz, bez, tuz alınır veya bir balta

 

Kıza lastik, beye... belki cigara

Hâneler böylece çıkar bahara

 

Kesilirse eğer bir evde tavuk

İnanın giderdi ayaz ve soğuk

 

Yani çoluk-çocuk çok sevinirdi

Lezzetliydi eti, rahat yenirdi

 

Zira özgür idi tavuklar köyde

Bulunurdu üç beş tane her evde

 

Gezerlerdi serbest kırda, bostanda

Horoz muezzindi aynı zamanda

 

Fecrin açtığını haber verirdi

“müslümanlar kalkın namaza” derdi

 

Ama ne yazık ki, daha çok sofraya,

onlar gelirdi ki ev halkı doya

 

Zira birden fazla horoz bir evde

çok denirdi; tavuk ise görevde

 

Başı gider, erken öten horozun

Zira onun dili olmuştur uzun

 

Görevleri vardı her bir hayvanın

İçindeydi tavuk da bu fermanın

 

Yumurtlamak gibi, kuluçka gibi

Bunu yapmasını bekler sahibi

 

Eğer yapmazsa bir tavuk bunları

Vakti geldi demek, kesilir darı

 

Besmele çekilir, izin istenir

canı var edenden; Bismillah denir

 

Yaşlanınca tavuk, horoz, vaktidir

gitmenin; kendisi sormaz bu nedir

 

Böyledir ilâhi yasa, ezelden

İşleyip duruyor, ne gelir elden

 

Tüyleri alınır, güzel yıkanır

Anne bu işlemi yakından tanır

 

Sonra güzelce ak pak temizlenir

Az sonra pişmeye hazır edilir

 

Ya kara güveçte, ya tencerede

Tavuk sırasını, bak, beklemede

 

Tandırın üstünde, belki ocakta

pişirilir; belki özel mutfakta

 

Alınır siniye, bu güzel besin

Yetişemeyene anne neylesin

 

Artan tavuk suyu, asla dökülmez

Ondaki kokuya paha biçilmez

 

Bu harika suyla pilav yapılır

Bu pilav gümüşle ancak, tartılır

 

Bu pişen tavuktan biraz alınır

Bulgur pilavına çeşni katılır

 

Bak bak, pilav üstü tavuk eti var

Daha ne ister o an aç olanlar

 

İnanılmaz, tavuk suyuyla pilav

Bunu yememiştir bakkal ve manav

 

İşte bu; tavuklu pilav, arkadaş

Çok lezzetli olur, bulunmaz bir aş

 

Tavuk eti parça parça pilavda

Yok böyle bir tad ne çayda, ne avda

 

Merhaba pilavlı tavuk yiyene

Müjdeler olsun hep şükür diyene

 

Tandırın üstünde, belki ocakta

pişirilir; belki özel mutfakta

 

Alınır siniye, bu güzel besin

Yetişemeyene anne neylesin

 

Artan tavuk suyu, asla dökülmez

Ondaki kokuya paha biçilmez

 

Bu harika suyla pilav yapılır

Bu pilav gümüşle ancak, tartılır

 

Bu pişen tavuktan biraz alınır

Bulgur pilavına öyle katılır

 

Bak bak, pilav üstü tavuk eti var

Daha ne ister o an aç olanlar

 

İnanılmaz, tavuk suyuyla pilav

Bunu yememiştir bakkal ve manav

 

İşte bu, tavuklu pilav, arkadaş

Çok lezzetli olur, bulunmaz bir aş

 

Tavuk eti parça parça pilavda

Yok böyle bir tad ne çayda, ne avda

 

Merhaba pilavlı tavuk yiyene

Müjdeler olsun hep şükür diyene

 

 

 

34-Taze patates (kartol)

 

Bilirim bu yemek değil, velâkin

Güzel bir hatırası bu bizim köyün

 

Patatese kartol denildiğini

hatırlayalım, çok yenildiğini

 

Kartolun yahnisi kavurması var

Pek çok yemeğe tad katması var

 

Kartol Edişe’nin en baş sebzesi

Hele ayrı lezzet, varsa tazesi

 

Güz ayları, Eylûl, kartol zamanı

Rençberler sürerken en son harmanı

 

Emek verilmiştir haftalar boyu

Yarım metre olur kortolun boyu

 

Zagelleme nedir bilir misiniz

Sizi de çağırsam gelir misiniz

 

Bizim kartolları zagellemeye

Öğle olunca da kartol yemeğe

 

Tazesi yoksa da; geçen seneden

kalan bir kaç tane olur, istersen

 

Çapalama demek bu zagelleme

Kimisi der “yahu hiç öyle” deme

 

Kimse anlamaz bunu eminim

Belki teyzem, belki ihtiyar emmim

 

Evlekler yapılır çapalamada

Sanırsın; minicik, bir uzun ada

 

Evlekler su yolu, patates için

Geline sorarlar nettin, neyledin

 

He, bugün suladın mı kartolları

Onlar evimizin yoğu ve varı

 

Üç ve dört günde bir sulanır tarla

Su gavar edilir eski çapayla

 

Gün gelir yetişir bizim kartollar

Eğer hep yemezse fare ve davar

 

Biraz büyüyünce bakılır, bir kaç

tane için hazır edilir bakraç

 

Çekilir otundan köke bakılır

Varsa bir kaç küçük kartol alınır

 

Taze fasülyeye katılır bunlar

Verdiği lezzeti erbabı anlar

 

Tencere ve güveç ile pişsinler

Evde kimler varsa gelip yesinler

 

Tarla kenarında, güveç düşünün

İçi taze kartol dolu, bir övün

 

Bir kaç çalıyla kaynar ve pişer

Orada olanlar sabırla bekler

 

Ceviz yaprağına dökülür güveç

İstediğini al, iştahınla seç

 

Bak, bunun tadına olmaz ki doyum

Hiç bir lâf söylenmez, yapılmaz yorum

 

Otur çimene ye, bitene kadar

Bak ceviz yaprağında taze kartollar

 

Yanında olursa biraz tuz, minzi

Kan gelir yüzüne, canlanır dizi

 

Taze kartol; minzi ya da biraz tuz

Ne güzel arkadaş, ne güzel piyaz

 

İşte anlattığım teze kartoldur

Güz günlerinin bir zevki de budur

 

Eylûlün sonları, hasat vaktidir

Ev ve bahçelerde sanat vaktidir

 

Kimisi bostana gider erkenden

Kartola su verir, sırası varken

 

İster bu arada, ister sonradan

Kartolun tadına bakılır bir an

 

Ayrıca kartollar çıkarılırken

Çuval çuval eve hep taşınırken

 

Ocak alevlenir hemen orada

Çalışanlar gelip yer birarada

 

İşte o zamanın tadı bambaşka

Anlattığım gerçek, yapmadım şaka

 

Köyde bir âdet vardı, herfene

Gençler arasında, say ki her sene

 

Herfene gecesi, kartolun günü

Gençlerin hevesi, sanki düğünü

 

Kartolsun herfene olmaz ki derler

Gençler türkü deyip kartolu yerler

 

Satın alınmşsa bir de tavlı koç

Gerçekleşir o gün, istenen amaç

 

Edişeli gençler, buluşurlardı

Yerler, sevinirler, bölüşürlerdi

 

Patates bu vaktin ortak paydası

Bilirler onun var pek çok faydası

 

Köy hayatında hoş bir eğlenceydi

Düşünün hele bir, o günler neydi

   

 

35-Turşu kavurma

 

Turşuyu anladık diyelim, hadi

Turşu kavurması acep ne idi?

 

Yanyana gelir mi turşu, kavurma?

Bu ne zeytin, ne muz, ne de bir hurma

 

Anlaşılır, turşu bilinen bir şey

Bilmeyen belki der: olur mu behey

 

Kavurma etten, ya ottan olmalı

Tencere veyahut kazan dolmalı

 

Bir şeyler kavrulur,  yenilsin diye

Olabilir; et, kavut, pancar, fasulye

 

Velakin turşu ve kavurma; nasıl?

Birisi anlatsa, öğrensek asıl

 

Orduluya göre aşın hasıdır

Onlar tiryakisi ve ustasıdır

 

Çeşit çeşit turşu, bilenen bir şey

Ama hiç duymayan, düşünür epey

 

Pek yaygın değildir Anadolu’da

Sanmam ki bilinsin Safranbolu’da

 

Bir de acı armut turşusu vardır

Hele kışın olsa, tadı bahardır

 

Konulur armutlar Dölek küpüne

Ve topraktan kapak küpün üstüne

 

Kapağı hamurla sıvarlar sonra

Bu turşuya lezzet katacak, zira

 

Bir ay sonra seyret ondaki tadı

Fizana gitmiştir şöhreti, adı

 

Ne demek, Edişe’nin acı armudu

Kışın garibanın başka umudu

 

Elma turşusu da yapılır böyle

Biri der, “turşu var mı doğru söyle”

 

Bir kalaylı tasta, bir kaç turşucuk

Buyursun yesinler, çoluk ve çocuk

 

Lahana turşusu sıra sendedir

Bu sır bilmiyorum ki nerendedir

 

Lahana turşusu sıradan bir şey

Ama oluverir aradan bir şey

 

Lahana tavada kavurma olur

Onu meraklısı arar ve bulur

 

Önce yağda biraz soğan kavrulur

Az sonra soğanlar kıvamı bulur

 

Bir tane üç tane yumurta lazım

Anne der “iyice pişsinler, kızım”

 

Üzerine biraz turşu eklenir

Ta kavruluncaya kadar beklenir

 

Artık hazırdır bu lezzetli yemek

‘Lahana kavurma’ olurmuş demek

 

Biraz mayhoş, biraz acımsı olur

Ama yiyen onu lezzetli bulur

 

Ekmekle yemek daha uygundur

Lahana kavurma; dost, işte budur

 

Fasülye turşusu da var, sırada

Ondan da kavurma olur, arada

 

Lahana ve ayşe kadın fasülye

Komşular, buyurun siz de yemeye

 

Fasülye turşusu da kavrulurdu

Nice bedenlere rızık olurdu

 

Ya taze fasulye, ya da turşusu

Her ikisi de bir lezzet deposu

 

Turşu, taze gibi kış ortasında

Nevâle, köylünün bakır tasında

 

Fasülye kavurma, sıcak ve mayhoş

Yemeği bırakın, resmi bile hoş

 

Önce soğan, sonra turşu ve biber

Sertleşmiş yumurta tuzla beraber

 

Kavrulur turşumuz hafif ateşte

Buyurun, nûş edin; kavurma işte

 

Yanında ya çorba, ya çay olmalı

Yiyenlerin gönlü saray olmalı

 

Fasülyeyi rızık yapana şükür

Ve şükürle geçsin bütün bir ömür

 

  

36-Unmaç

 

Günün arkası da aynı, önü de

Bugün hiç sormayın ne var menüde

 

Unmaç var, annemiz öyle söyledi

Undan bir değişik yemek eyledi

 

Ona bazıları oğmaç da derler

Yoksa sabrederler, bulunca yerler

 

Undan yapılır bu, basit ucuz aş

Un kaynamış suyla ıslanır, yavaş

 

Biraz su ekleme, biraz yoğurma

Teknede sırıtır, sanki kavurma

 

Yoğurdukça olur unlar kuşbaşı

Bu işte garibin en yahşi aşı

 

Annem tanelere kuşlandı derdi

Kişi aç olmasın bir, ne bulsa yerdi

 

Un topaklanarak kuşbası olur

Sonra da kaynamış suya koyulur

 

Dökülür kuşbaşı un tencereye

Sarı bir kuş konar ak pencereye

 

Biraz pişirilir, kıvama gelir

Anne tecrübeyle kıvamı bilir

 

Alınır ocaktan unmaç çorbası

Yavaşça boşalır ak un torbası

 

Azalmıştır unu bir miktar daha

Böylece geçilir başka sabaha

 

Bu unmaca bazen süt de katılır

Süt yoksa çaresiz katık atılır

 

Unmaç hazırlanır kısa sürede

Yeter, başka yemek yoksa devrede

 

Hem pişirmesi hem yemesi kolay

Kimse ondan bıkmaz, yese de bir ay

 

Onu bulamayan var, der, sükreder

Bazen yan komşuyu da davet eder

 

Yan komşu ya amca, dayı, ya bacı

Burada sağlamdır dostluk ağacı

 

Komşular kollarlar birbirlerini

Bilirler komşunun dinde yerini

 

Komşu ya akraba olur, ya yâren

Muhabbet çiçeği yedi gülveren

 

Unmaç: kolay ucuz çorba çeşidi

Bir zamanlar köyde popüler idi

 

Çocuklar duyunca sütlü unmacı

Bırakırlardı hemen en çetin maçı

 

Koşarlardı eve derin iştahla

Uyanırdı kızlar erken, sabahla

 

Gelmiştir haberi un çorbasının

Yakasından tutar bir abasının

 

Bana da ver, bana da ver kız aba

Buna gülümserdi köşede baba

 

Baba yemese de olur, karnı tok

Çocuklar doymasa onda huzur yok

 

Onlar doyabilse, o yemiş olur

Hazzı çocukların yanında bulur

 

Eviyle mutludur baba, hakikat

Bir sorun varsa, o değildir rahat

 

Hüseyin K. Ece