Kültür, bir toplumun medeniyet adına yapabildikleri, ortaya koydukları, ürettikleridir. Yaşama biçiminin görüntüsü, değerlerin eyleme ve somut esere dönüşmüş şeklidir. Sanat ise kültürün ustalıklı, etkileyici, kalıcı bir şekilde ortaya konulması, ifadesidir.

Sanat, insanın eşyadan algıladığını anlatma biçimidir. 

Sanat, toplumun marifeti, becerisi, üretkenliğidir. Bunun söz ile, yazı ile, vaya eylemle yapılmış olması arasında fark yoktur.

Kültürlü toplumlar, daha çok sanat üretirler. Çalışkan toplumlar, daha çok esere imza atarlar. Titiz ve dikkatli toplumlar estetiğe önem verirler. Bir sanat eseri, yani estetiği olan bir ürün, toplumun kimliği ve aynasıdır. Toplum kendini, biraz da bu aynda bulur.

Estetik, her işde, her faaliyette, hayatın her alanında karşımıza çıkar. Ya da esteteiğe dikkat edilmesi güzel olan bir titizliktir.

Yaptığın işi güzel yap. Ortaya koyduğun eylem güzel olsun. Ürettiğin eser, etkileyici, büyüleyici, düşündürücü olsun. Olsun ki, kimliğin kaliteli, aynan tertemiz ve eşi bulunmaz ayna olsun. Sen kendini aynada iyi goresin, seninle birlikte aynı aynaya bakanlar gıpta etsinler.

Estetik zevki olmayanlar, her seyi dağınık, pespaye ve çoğunlukla da çirkin yaparlar. Kendilerini, kişiliklerini, işlerini rezil ederler. Halbuki güzel, estetik ve temiz olan her şey etkileyicidir. Hem hoşa gider, hem insanın içini ferahlatır.

Bakınız Hz. Muhammed cağlar öncesinde estetiğe ne kadar onem veriyor. Hatta bunun bir ahlak olarak kuşanılmasını istiyor.

Arkadaşlarıyla birlikte bir cenazeyi mezara indirmek üzere kabristandalar. İki kişi cenazeyi mezara koymak üzere mezara inmiştir. O sırada Peygamber kabrin tabanına bakar ve orada bir tümsek görür. O tümseğin düzeltilmesini ister. Onlar da düzeltirler, güzel yaparlar. Sonra cenaze yerine konulur. Peygamber insanlar yanlış anlamasınlar ve buradaki hikmeti (dersi) öğrensinler diye şu açıklamayı yapar:

“Şüphesiz ki bu gibi tümsek (veya başka bir şey) ölüye zarar vermez. Ama Allah, sizin bir şey yaptığınız zaman düzgün/güzel yapmanızdan hoçlanır.”

Artık bir daha görülmeyecek ve kullanılmaycak olan mezarın tabanının dahi düzgün olmasını tavsiye eden Peygamber, estetik konusunda, düzfgün iş yapma konusunda önümüze genis bir ufuk açıyor. Estetiğin ölçülerini ne kadar uzaklara götürüyor. Bir şey yaptığınız zaman düzgün, güzel, yerinde ve gereği kadar yapın…

İşte sanata şekil veren bu nazik anlayıştır. Kültürü kalitelisini yükseltecek ve kalıcı kılacak olan da bu anlayıştır.

Konuşuyorsunuz, sözünüz güzel, cümleleriniz düzgün, anlaşılır olsun. Abur-cubur, saçma sapan, çirkin ve iğrenç olmasın. Sözünüzün yarına kalmasını istiyorsanız, sanatlı söz söylemeniz gerekiyor. Şiirle veya sözün diğer sanat kollarıyla…

Eserinizin yarına kalmasını istyorsaniz, düzgün yapın, kaliteli yapın, sanatlı yapın. Tarihi bir esere baktığınız zaman ne demek istediğimi anlarsınız. Mimar Sinan Selimiye’yi rastgele yapsaydı, Selimiye diye bir eser olur muydu?

Herkes konuşuyor ama, değerli ve etkileyici olanlar veya yarına kalan konuşmalar, sadece sanatlı olanlardır.

Kültürü kalıcı kılan, uzun ömürlü olmasını sağlayan, etkisini artıran sanat haline dönüşenidir. Bir toplum bunu çok yapabildiği sürece, hem saygınlık kazanır, hem de kimliğini daha iyi korur.

Platform, çıktığı günden beri elinden geldiği kadar kültürümüzün duyulması, yaşatılması, çoğaltılması için çaliışıyor. Kültür-Sanat sayfamız, daha çok söz sanatına yer veriyor. Söz ve kalem ustalarının yetişmesiniarzu ediyor. Diğer sayfalarımızda Hollanda çapında yapılan kültür-sanat çalışmalarını duyuruyoruz. Destek oluyoruz. Türkçemizin yaşatılması, kültürel değerlerimizin yeni kuşaklara akrtarılması konusunda çaba gösteriyor.

Platform, bu anlamda anadilimizin yaşatılması çalışmalarını alkışladığı gibi, dilimizle üretilen sanat ürünlerin de artmasını istiyor. İstemekle kalmıyor, destek oluyor, öncülük yapıyor.

Bu bağlamda Avrupa çapında şiir yarışmaları organize ediyor. Bunu iki defa gerçekleştirdi. Gücü yettiği müddetçe her yıl yapmayı planlıyor. Böylece yeni şairlerin, yeni şiir okuyucularının, şiir dostlarının artmasına zemin hazırlıyor.

Şiir, dilin kuşaktan kuşağa aktarılmasında ve yaşatılmasında önemli bir araçtır. Güçlü bir söz sanatıdır. Diğer imkanlar yanında güçlü bir imkandır.

Platform’un üzerinde durduğu bir başka husus da Türkçe’nin düzgün konuşulup yazılmasıdır. Burada doğup büyüyen, Türkçe dersi alma imkanı olmayan yeni nesiller için bunun ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bir dergi imkanıyla ne yaparsak kârdır diye düşünüyoruz.

Bir de insanımızın arasında okuma alışkanlığını artırmak. Her ne kadar cd, internet gibi imkanlar artsa da kitap hâlâ öok önemli bir bilgi ve kültür kaynağıdır. Okumayan bir toplumun geri kalacağı, çağdaş yarışları kaybedeceği açıktır.

Madem ki, kültür ve sanat bizim kimliğimizdir ve aynamızdır; öyleyse kültür ve sanat alanında ortaya yüzakı olan şeyleri koymamız gerekiyor. Pek çok toplum yetiştirdiği, kültür, sanat adamları ve bilginlerle övünür. Onlardan aldıkları ruh ve ilhamla daha güçlü hissederler kendilerini.

Kültür ve sanatı, bir fantazi, ya da maddi kaynak olarak görme takıntısını aşıp, varlığımızın ve kimliğimizin bir ifadesi olarak düşünmek gerekir. Asimile olmamanın bir başka imkanı da budur.

Yaptıklarımız, söylediklerimiz ve kültür olarak ürettiklerimiz estetik olsun ve bize yakışan şekilde olsun diyoruz.

Ümit ediyoruz ki Platform ve diğer Türkçe dergi/gazetelerimiz kültürümüz için Hollanda’da bir fidelik olurlar.

Hüseyin K. Ece

27.4.06

Zaandam