Çocuk eğitimi elbette geniş çerçevesi olan bir gerçekliktir. Bunu yalnızca okuma-yazma bilmeye, meslek öğrenmeye, bir okul bitirmeye indirmek doğru olmaz. Çocuğa iyi davranışlar kazandırmak, hayatı başkalarıyla paylaşmasını öğretmek, kendi kültür değerlerini ve inancını yaşabilmesini sağlamak, onları sağlam karakterli, kişilikli ve bilgili yetiştirmek gibi unsurların hepsi de eğitim faaliyetlerinin içindedir. Buna karşın takdir edilir ki, günümüzde ve gelecekte meslek eğitimi, yüksek dereceli okullarda öğrenim görmek, bir kariyer sahibi olmak daha da önem kazanmaktadır.

Okullarda okumak, bir meslek eğitimi almak, belli dersleri öğrenip diploma almak, kısaca sadece öğrenme yönelik işlere ‘öğrenim’ demek daha uygundur. Bir çocuğun geleceğe hazırlanması, ona kişilik ve güzel ahlâk kazandırılması, faydalı şeylerin öğretilmesi ve  iyi bir insan olarak yetiştirilmesi ‘eğitim’dir. Bu ise öğretimi de kapsayacak çok daha geniş ve çok daha önemlidir.

Hollanda’da çocukların onaltı yaşına kadar okula gitmeleri mecburidir. Bunun anlamı şudur: Meslek öğrenme, diploma sahibi olma, ya da belli alanlarda daha ileri seviyeye kadar okuma imkanı bulunmaktadır. Çocuklar gayret ederlerse, veliler destek olurlarsa veya şartlar uygunsa, en yüksek dereceli okullarda okumak mümkün. Kabul etmek gerekir ki, hangi okula devam edilirse edilsin; meselâ yalnızca bir diploma olayı değildir. Her öğretim kurumu aynı zamanda bir eğitim yuvasıdır da. Okullar ve eğitimciler, öğretimin yanında eğitim de verirler. Çocuklar bir çok şeyi anne-babalarından öğrendikleri gibi, toplumdan, okul çevresinden, eğitim kurumlarında uygulanan proğramlardan ve anlayışlardan, hatta medyadan da çok şey öğrenirler.

İyi bir öğrenim de her zaman iyi bir eğitim anlamına gelmez. 

Bunun için çocuklarına iyi bir eğitim vermek isteyen velilerin (ki zaten velilerin görevi budur); bu gerçekleri göz önüne almaları ve ellerindeki bütün imkanları kullanmaları gerekir. Çocuk yetiştirmenin anlamı yalnızca ona bir meslek kazandırmak, iyi bir diploma almasını sağlamak, ya da ona maddi imkanlar hazırlamak değildir.

Müslüman veliler açısından çocuk yetşitirmek, onlara iyi bir eğitim ve terbiye vermek, onları geleceğe iyi bir şekilde hazırlamak; hem diní, hem de yaşadığımız şartlarda önemli bir görevdir. Hollanda’da yaşayan müslümanların bu anlamda işleri biraz daha zor ve biraz daha mühimdir. Onlar, bir taraftan çocuklarını Hollanda toplumunda ezilmeden insanca yaşaybilecek bir keriyerde, bir taraftan da kendi kültürel değerlerine sahip, islâmí kimlikle donanmış, ahlâklı ve İslâmın temsilciliğini yapacak tarzda eğitmeleri gerekir.

Bunu sağlamak için aşağıda bir kaç hususa dikkat çekmek istiyorum:

1-Hollanda eğitim sistemini iyi tanımalıyız. Okulların çeşitlerini, kuruluş şeklini, kimler tarafından nasıl yönetildiklerini, hangi sahada insan yetiştirdiklerini öğrenmeliyiz. Bilmek gerekir ki Hollanda’da velilerin okul seçiminde, okullarda uygulanan metodlarda, hatta derslerde söz hakkı bulunmaktadır. Okul yönetimleri velilerin makul isteklerine uymak zorundadırlar.

2-Gerekirse okul-aile birliklerinde, ya da MR (Danışma Organları)nda görev almalıyız, görüşlerimiz ve isteklerimiz dile getirmeliyiz.

3-Çocukların okula düzenli devam etmeleriyle, ödevlerini yapıp yapmalarıyla, ne öğrendikleriyle ilgilenmeliyiz.  Mümkünse derslerine yardımcı olmalıyız, ya da yardım edecek kişiler bulmalıyız. Çocuklar eve geldikleri zaman, bugün neler öğrendiği sorulmalı. Yanlış bir bilgi veya bir davranış öğrenmişse uygun bir dil ile doğrusunu öğretmeye çalışmalıyız.

4-Çocuklara sürekli okumanın, iyi bir eğitim almanın, kendini iyi yetiştirmenin faydaları anlatılmalı. Bu yapılırken güzel örnekler verilmeli ama asla başkalarının başarıları anlatılıp kendi çocuklarımız küçümsenmemeli. Sürekli teşvik edici, ısındırıcı, derslere ve okula bağlılk noktasında sevdirici davranmalı. Çocuklar bizim yersiz, yanlış ve bıktırıcı telkinlerimiz ve dayatmalarımız karşısında okuldan ve okumaktan nefret edebilir.

5-Derslerini yapabilecekleri uygun ortamlar hazırlamalıyız. Bilgisayar gibi faydalı eğitim araşlarını temin etmeliyiz.

6-Onların kimlerle, nerede ve nasıl arkadaşlık yaptıklarına dikkat etmeliyiz. İyi kimselerle arkadaşlığa teşvik etmeliyiz. Yanlışlarını uygun bir tavırla gösterip, kendi yanlışını kendisinin görmesini sağlamalıyız.

7-Çocuklara sürekli kendine güven duygusu vermeli, onları sorumluluk almaya alıştırmalıyız.

8-Başkarıyla iyi geçinmeyi öğretmeli,  hayatı diğer insanlarla yaşamak bilinci aşılamalı ve başkalarının hakkına saygılı olmalarını öğretmeliyiz.

9-Çocuklarımız burada yaşadıklarına göre Hollandaca’yı en iyi şekilde bilmeleri, Hollanda toplumunu her açıdan tanımaları da önemlidir. Bunu sağlamak üzere Hollandaca kitap okumalarını, -okullarda yapılanları desteklemek üzere- teşvik etmeliyiz. Ancak zararlı bir şey okumamaları için kitap seçiminde yardımcı olmalıyız, ya da bilenlere sormalıyız. Çocukların sık sık kütüphanelere gidip ansiklopedi türü eserlerle meşgul olmalarını öğütlemeliyiz.

10-Çocuklarımızın benliklerini ve kendi kültürlerini öğrenip yaşatabilmeleri için ana dilini öğrenmeleri de son derece önemlidir. Bunun için evlerimizde mümkün mertebe Türkçe konuşmalıyız. Çocukları Türkçe öğreten derslere ve kurslara göndermeliyiz. Türkçe kitaplar okumalarını sağlamalıyız. Toplumumuzda kitap okuma alışkanlığı az olmasına rağmen bunu ısrarla yapmalıyız. Kendi ana dilini unutan toplumların kendi kültürlerine, dillerine ve dinlerine yabancılaştıkları, asimili oldukları tarihí bir gerçektir.

11-Ayrıca çocuklarımızın dinlerini ve dinlerinin Kitabını öğrenmeleri için, çevremizdeki bütün imkanları değerlendirmeliyiz. Camilerdeki derslerin kalitesini artırmalı ve çocukların camiiler ile ilişkilerini zenginleştirmeliyiz.

12-Onlara asla kaldıramayacakları sorumlulukları ve görevleri yüklememeliyiz. Erken yaşta iş bulup çalışma hedefi yetersiz ve küçük bir hedeftir. Çocuklarımızın hedef ve başarı çıtasını sürekli yükseltmeliyiz.

13-Onlara devamlı kendi toplumumuzun ve içinde yaşadığımız dünyanın gerçeklerini anlatıp, kendilerini her açıdan iyi yetiştirmelerini ve gelecekte insanlarımıza faydalı olmalarını öğütlemeliyiz.

14-Çocuklar için en iyi model kendi anne-babalarıdır. Çocuklarımıza öncelikle her açıdan kendimizin iyi örnek olmamız gerekir.

Hüseyin K. Ece

11/10/2000 Zaandam