a-Peygamberimizin Eğitim Anlayışı:

1-Zamana Riayet Ederdi,

2-Öğrenilenlerin Uygulanmasını İsterdi,

3-Öğrettiklerini Tekrar Ederdi,

4-Kolay Olanı Tercih Ederdi,

5-Her Soruya Cevap Vermezdi, Vahyi Beklerdi,

6-Muhatabı Mahcup Etmezdi,

7-Müsamahalı Davranırdı,

 

b-Peygamberin Eğitim-Öğretim Metodu:

1-Tedricilik,

2-Tekrar Etme,

3-Kıssa/Hikâye İle Anlatım-Eğitme,

4-Duygulara Hitap,

5-Soru-Cevap Metodu,

6-Seviyeye Göre Hitap,

 

B-PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUKLARLA MÜNASEBETİ

1-Doğumdan önce:

2-Doğumdan sonra:

3-Gıda:

4-Temizlik:

5-Sağlık ve Tedavi:

6-Sevgi:

7-Şaka:

8-Çocuk Ağlaması:

9-Oyununa İlgi:

10-Eğitim ve Terbiye:

 

Te’dip Metodu:

Murakabe:

 

Aile Dışı Temas:

Çocuklararası Adalet:

 

 

A-EĞİTİMDE PEYGAMBERİMİZİN METODU:

 

 a-Peygamberimizin Eğitim Anlayışı:

1-Zamana Riayet Ederdi,

        a-Bir şey anlatma zamanı iyi ayarlanmalı. Bizim ders saatlerimiz sabit olduğuna göre ne yapalım? Hafta sonu ve üstelik bazı gruplar da öğleden sonra. Tatil saatinde ders... Bizler dini bilgiler gibi, çocukların hayatlarında meslek olarak pek yer almayacak, mecbur olmayan bir ders veriyoruz.

 

Öyleyse onları  yormayacak, dikkatlerini çekecek, istekle ders dinlemeleri sağlayacak ortam aramalıyız, ya da kendimiz o ortamı hazırlamalıyız.

        b-Ders saatlerine riayet ciddiyeti ve çocuğun derse ilgisini artırır. Özellikle dersten geç çıkma çocukların hiç hoşuna gitmez.

 

2-Öğrenilenlerin Uygulanmasını İsterdi,

        -Öğrettiğimiz bazı ahlâk kurallarının, temizlik ve ibadetlerin uygulandığı gözetlenebilir. Evde yapıp yapmadığı, veya veliyle görüşüldüğü zaman evdeki tutumu sorulabilir. Mescitlerde tatbikat yaptırılarak –özellikle namaz ve ilgili duaları- öğrendikleri gözden geçirilebilir.

 

3-Öğrettiklerini Tekrar Ederdi,

        -Tekrar eğitimde önemli bir koılaylıktır. Özellikle ezberlenmesi veya hatırda kalmasını istediğimiz konular sık sık tekrarı gerektirir. Her ders sonunda, ya da dese başlarken bir önceki konu, ezberler tekrar edilmeli. Bunu da çocuklara yaptırtmalı.

 

4-Kolay Olanı Tercih Ederdi,

        -Konuları çok kolaylaştırarak, ya da çok kolay olduğunu hissettirerek anlatmalıyız. Elifbada dersleri kolay geçmeli, Kur’an’da aynı sayfada haftalarca kalmamalı. Temel bilgiler çok kısa, anlaşılır, kolaylıkla akılda kalacak şekilde anlatılmalı.

 

5-Her Soruya Cevap Vermezdi, Vahyi Beklerdi,

        -Biz de bilmediğimiz soruların cevaplarını öğrenip sonra anlatabiliriz.

 

6-Muhatabı Mahcup Etmezdi,

-Hiç bir öğrenciyi dersini yapmadığı veya yapamadığı, geri kaldığı için azarlamalaıyız, arkadaşları içinde mahcup etmemeliyiz. Hatalarını yüzlerine vurmamalı, genel söylemeli. Ama iyi davranışlarını isim vererek anlatabiliriz.

 

7-Müsamahalı Davranırdı,

        -Kızmakta, uyarmakta ve ceza vermekte acele etmeyelim. Hatta ceza en son çare olmalı. Bunların çocukluk yapacakları hiç akıldan çıkartılmamalı. Başka metodlar denenmeli.Çocuk dersi ve hocayı severse daha iyi öğrenir.

 

b-Peygamberin Eğitim-Öğretim Metodu:

1-Tedricilik,

        -Proğramımız tedrici metoda hazırlandığı gibi, dersi işlememiz de tedrici olmalı. Kısa zamanda çok şeyi vermekten ziyade en lüzumluları, hazmettirerek uzun zamanda vermek ve kolaydan zora doğru gitmek gerekir.

 

2-Tekrar Etme,

        -Ezberleri sık sık, konuları ise kısa da olsa tekrar edelim. Zira tekrar olmazsa unutuluyor.

 

3-Kıssa/Hikâye İle Anlatım-Eğitme,

        -Özellikle temel bilgiler, siyer, ahlâk konularında bol bol hikaye metodunu kullanalım, örnekler verelim. Konu daha iyi anlaşılacaktır.

 

4-Duygulara Hitap,

        Çocukların duygularını okşamak (dozunu kaçırmamak şartıyla) oldukça faydalıdır. Çocukların nelerden etkilendikleri gözlemlendikten sonra duygulara hitap etmeli. Mesela başkasını rahatsız edene, kendisinin rahatsız edilmesinden hoşlanıp hoşlanmadığı, derslere katıldığı zaman haz alıp almadığı, kewndisine nasıl davranılmasını istediği, bir başarıya karşılık elde ettiği ile sevinip sevinmediği vb. sorulabilir.

 

5-Soru-Cevap Metodu,

        Derslerce sürekli soru cevap mnetodu kullanilebilir. Bu hem derse dikkati sağlar, hem de çocuğa güven verir, kendini ifade etmesine yol açar. Kimileri de evden hazırlıklı gelir.

 

6-Seviyeye Göre Hitap,

        Dil, zekâ, aile çevresi, içinde yaşanılan çevre ve diğer şartlar gözününe alınarak hitap etmek gerekir. Çocukların seviyesini çok iyi öğrenmek ve ona göre anlatmak önemlidir.

 

B-PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUKLARLA MÜNASEBETİ

1-Doğumdan önce:

Rasûlüllah (sav) Hz. Hasan’ın doğumu yaklaşınca Kızı Fatıma’yı ziyaret eder halini ve hatırını sorardı. “Çocuk doğunca bana haber vermeden çocuğa bir şey yapmayın” diye tenbih ederdi. (Kenzu’l-Ümmal, 16/261-262), Bulûğu’l-Meram, Türkçesi, 4/337-338)

Aynı ilgiyi Hz. Hüseyin’in doğumu yaklaşınca da gösterdiğini Hz. Ali’den gelen bir haberden anlamak mümkün. (Heysemî, M. Zevâdi, 9/175. Kenzü’l-Ümmâl, 16/284)

Ümmü Süleym’in oğlu Abdullah’ın doğumu yaklaşınca haber salıp; “Çocuğun göbeğini kesince bnana haber ver, benden evvel ağzına hiç bir şey koyma” diye tenbihlediği söylenmektedir. (Kadı Ebu Ta’lib, Şerhu İleti’t-Tirmizî, yazma, 72/b)

        -Bir veli olarak buna dikkat eder, anne-babalara bunu tavsiye edebilir, buradan çocukların çok değerli olduklarını anlayabiliriz.

-Bize teslim edilen bütün çocuklar velilerine göre çok önemlidir.

 

2-Doğumdan sonra:

Peygamber (sav), yeni doğan yakınlarına tahnik yapar, dua ederdi. (Tahnik: ağzında yumuşattığı hurma ile çocuğun damağını yumuşatmak) Sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet okurdu. (Hâkim, 3/179. Tirmizî, Edâhi, 17. Ebu Davud, Edeb 114. Müsned, 6/391)

Bazen de ilk yedi günde sünnet ettirir, başındaki ilk tüyü traş ettirip sadaka verir, akika kurbanı keserdi. (Hâkim, 3/179. Nesâî, Akika 5. Ebu Davud, Edâhi, Heysemi, 4/59)

Çocuğun doğumundan dolayı sevincini belli etmek, hatta ziyafet vermek  bir başka ilgi çeşididir. Rasûlüllah (sav) oğlu İbrahim’in doğum haberini getiren Ebu Rafî’e bir köle hediye etmiştir. (İbni Abdi’l-Berr, el-İstiâb, 1/141)

        -Buradan çocuklara bize teslim edilen süre içerisinde alakalanmak gerektiğini, her çocuğa zamanın yettiği kadar ilgi gösterip, başarılarına aferin diyerek başını okşamamız gerektiğini anlayabiliriz.

 

3-Gıda:

Peygamber (sav) yeni doğan çocuklarının gıdalarıyla da yakından ilgilenmiştir. İbrahim’im annesi Mâriye’nin sütü az olduğu için sağmal koyun alarak takviye etmiştir. (Hâkim, 4/39.)

Süt anne tuttuğu da rivâyet edilmiştir. (Müslim, Fedâil  63. Hâkim, 4/40)

Emzikli kadının, hamile kalması durumunda sütünün bozularak çocuğa zararlı olabileceğini bildirmiştir. (Hâkim, 4/17)

Çocuk su isteğince hemen vermeyi de O’nun çocuklara karşı ilgisine örnek verilebilir. Rasûlüllah (sav) hz. Fatıma’nın evinde gecelediği bir sırada Hasan sonra da Hüseyin  su istemiş, Rasûlüllah kalkıp derhal onlara su vermiştir. (İbni Hacer, el-Metâlibü’l-Âliye, 4/69)

        -Buradan, ders saatleri akışında çocukların sakin teneffüs yapmalarını, yiyeceklerini rahatça yemelerini, hatta gerekirse bir şey arzu ettiği halde alamayan çocuklara bir şeyler vermemiz gerektiği anlayabiliriz.

 

4-Temizlik:

Temizlik imanın yarısıdır. (Müslim, Tahâret 1)

Çocuğun yetişmesinde maddi ve manevi temizliğin önemi çok büyüktür. Peygamberin yeni doğan çocuğun beyaz beze sarılmasını istemesini temizliğe ne kadar önem verdiğinin bir delili olarak almak mümkündür.

Eşiğe takılıp düşen Üsâme’nin kanayan yüzünün hemen yıkanmasını istemesi, bir rivâyete göre de yaranın ağır olması sebebiyle bizzat kendisinin yıkaması (İbni Sa’d, Tabakât 4/61-62), torunu Ümâme’nin gözündeki çapakları silmesi buna örnektir. (İbni Sa’d, Tabakât, 8/233)

        -Çocukların temiz ve tesettüre uygun giymelerini hatırlatırız. Elbiselerini, ders malzemelerini güzel kullanmalarını, sınıfı ve camiiyi temiz tutmalarını öğretebiliriz.

 

5-Sağlık ve Tedavi:

Hadis kitaplarında Kitabu’l-Mardâ, veye Kitabu’t-Tıb bölümlerinden anlaşıldığına göre, Paygamber (sav) sağlığa dikkat edilmesini emrettiği gibi, hastalıklardan tedavi olunmasını ve bazı ilaçları, tedavi yollarını da tavsiye etmiştir.

Peygamber (sav) Ümmü Seleme’nin yanında göz değmesinden ağlayan bir çocuğa ‘rukye yapmasını-dua edilmesini’ söylemiştir. (Malik b. Enes, Muvatta, 2/229)

        -Çocukların gürültü, soğuk alma, ya da başkaları tarafından rahatsız edilip ruh sağlıklarının bozulmalarını önlemeye çalışırız. Sınıf ortamının bu açıdan temiz, gürültüsüz ve sağlık şartlarına uygun olması gerekir.

        -Çocuklara sağlıklı kalabilmenin şartları, tedavi olmanın güzelliği anlatılabilir.

 

6-Sevgi:

Peygamber’in çocuklar karşısındaki en belirgin tavrı onlara gösterdiği sevgidir. O çocukları cennet kokusu, gözümün nuru diye niteler (Heysemi, a.g.e. 8/156) çocuğa verilen her öpücüğe cennette geniş bir derece verilir demiştir. (Müsnedü’l-İmam-ı Zeyd, sayfa. 505)

Çocuklarına ve torunlarına gösterdiği aşırı sevgi ve ilgiden dolayı kendisine “insanların en müşfiği” denilmiştir. (Müslim, Fedâil, 63) Torunları Hasan ile Hüseyin’i sık sık öpüp sevdiği, süt anneye verilen oğlu İbrahim’i sık sık ziyarete gidip öptüğü rivâyet ediliyor. (Kenzü’l-Ümmal, 16/260. Müslim, Fedâil, 63)

Kız torunu Ümâme’yi omuzunda taşıyan Peygamber, onu indirmeden namaz kılar, rukû ve secdelerde yere bırakır, kalkınca yine omuzuna alırmış. (Müsned, 2/513. Usdu’l-Ğâbe, 4/125. İbni Sa’d, 8/232)

Secdede iken sırtına binen torunları ininceye kadar secdesini uzattığı olurmuş. (Müsned, 3/494. Nesâî, Tatbik 82, 2/230)

Kucağına aldığı çocuk üstüne akıtırsa kestirmez, karışmak isteyenlere; “Bırakın oğlum tamamlasın” dermiş. (Heysemî, 1/285). Hakim, Müstedrek, 2/180. İbni Mace, Rü’ya 10)

Peygamber (sav) çocuklara olan sevgisini her yerde gösterirdi. Bir gün bir omuzunda Hz. Hasan, bir omuzunda Hz. Hüseyin olduğu ve sırayla birini, öbürünü öperken sahabenin yanına gelmişti. (Müsned, 2/440)

Yine bir gün sahabeden Akra b. El-Habis Hz. Peygamber’i Hz. Hasan’ı öperken görmüştü de, “Benim on çocuğum var, hiç birini öpmemişimdir” demiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber; “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” cevabını vermişti. (Müslim, Fedâil 65, 4/1808)

Onun çocuklara merhametinin göstergesi de vefat ettikleri zaman hüzünlenmesi, ağlamasıdır. Kızı Ümmü Kelsum öldüğü zaman kabri başında oturup ağlamıştır. (Müsned, 5/254. İbni Sa’d, Tabakât, 8/38)

Oğlu İbrahim öldüğü zaman ağlamış ve şöyle demiştir: “Göz ağlar, kalp üzülür, fakat biz Allah’ın rızasına uymayan söz sarfetmeyiz. Vallahi ey İbrahim ölümün sebebiyle hepimiz üzgünüz.” (Müslim, Fedâil 62)

        İster veli olarak, ister eğitici olarak bize emanet edilen çocuklara şefkat ve merhametle yaklaşmak peygamber ahlâkıdır.

        -Bize emanet edilen çocukları kendi çocuğumuz kadar olmasa bile, seversek, zorluğuna rağmen onlara bir şey öğretme azmimiz kırılmaz, hem de merhametimiz artar.

        -Bizim çocukları sevmemiz onlarda karşılık bulur ve onlar da hocalarını severler. Bunun eğitimde ne derece önemli olduğu açıktır.

        -Sevginin bir başka göstergesi de onların sevinçlerine ve kederlerine ortak olmaktır. Sınıfa asık suratla gelen çocuğun derdi sorulsa, üzüntüsü paylaşılsa şüphesiz bu çocuğu kazanmaya sebep olur.

        -Hasta olanları ziyaret de sevginin yansımasıdır.

 

7-Şaka:

Peygamber (sav) çocuklara olan sevgisini bazen onlarla şakalaşarak ifade etmiştir. Hz. Enes ibnu Malik; Hz. Peygamber bu konuda da insanların olgunu olduğunu anlatır. (Tabarânî, C. Sağîr, 2/39)

Hz. Enes’e “zü’l-üzeneyn (iki kulaklı) diye şaka ederdi. (Tirmizî, Birr 57. Ebu Davûd, Edeb 92). Torunu hz. Hasan’a “luka (yaramaz)” der, (Suyutî, Tarihu’l-Hülâfa, sayfa: 189), dilini çıkarıp onu güldürür, ağzına su doldurup çocuklara püskürtürdü. (Buharî, İlm 18)

        -Sınıfta ciddiyeti bozmayacak şekilde hafif şakalar yapılmalı.

-Ancak ipin ucu kaçırılmamalı, muzipliğe, sululuğu, şamataya meydan verilmemeli. Şakanın çocukların gönlünü anlamada yapıcı olduğu bilinen bir şeydir.

 

8-Çocuk Ağlaması:

Peygamber (sav) çocukların ağlamasına dayanamaz, adeta onların ağlatılmamasını isterdi. Bir sabah namazında ilk reka’tte altmış kadar âyet okumuş, ikinci rek’atta bir çocuk ağlaması işitince çok kısa okumuştur. (İbnu Ebi Şeybe, 2/57)

        -Çocuklardan birinin bizim yaptıklarımız veya uygulamalarımız sebebiyle ağlaması, yüreğimizi rahatsız etmeli. Ya da bu gibi şeylere sebep olmamalıyız. Bazı çocuklara çok kızarız, alınırlar ve ağlarlar, sevmediği şeyleri yaptırırı ağlayabilirler, eksik not veririz, ayrım yaparız, yapabileceği bir faaaliyeti esirgeriz vs. Bunlardan etkilebilirler.

        -Sınıfta veya teneffüste göz yumarız- kavga ederler, biri diğerini ağlatabilir. Dikkatli olursak bir çocuğun ağlamasına ve incinmesine sebep olmayız.

 

9-Oyununa İlgi:

Oyun, çocukların aklî ve ruhî melekelerinin gelişmesine yardım eder. Çocuk eğitiminde oyunun önemli bir yeri vardır. Oyun zamanı, çeşidi, oyun arkadaşları, oyun süresi hep dikkat edilmesi gereken şeylerdir.

Peygamber (sav) hem yanında bulunan Enes’i, hem torunlarını oynamaları için sokağa salmış, hem de toprakta oynamalarını tavsiye etmiştir. (Ebu Davud, Edeb 136. İbni Mace, Mukaddime 11, Hakim, Müstedrek 3/177)

“Çocuğu olan onunla çocuklaşsın” diyerek onlarla ilgilenmeyi tavsiye etmiştir. (Deylemî Ebi Mansur, Müsnedü’l-Firdevs, yazma 136/b)

Torunlarını omuzlarına bindirdiği (İbn-i Hacer, el-Metâlibu’l-Âliye, 4/72), dört ayak olup sırtı üstünde gezdirdiği (Kenzü’l Ümmal, 16/272), bazen ayağı üzerinde sallayarak, bazen dilini çıkararak güldürdüğü (Müstedrek, 3/169), bazen göğsü üzerinde yürüterek güldürdüğü (Buharî, Edebu’-l Müfred, sayfa: 96) rivâyet ediliyor.

Enes’in kardeşi Umeyr’in bir kuşla oynadığı, kuşu öldüğü zaman üzülen Umeyr’i teselli ettiği anlatılıyor. (Buharî, Edeb 81. Müslim, Edeb 30)

        -Ders esnasında elbette oyuna izin verilemz. Ama derslerin bir oyun havasında, canlı ve herkesin katılımıyla, zevkle geçmesini sağlarsak, ders çocuk için oyun gibi olur. Küçük yaşlarda çocuklar bir şeyi oyunla daha iyi öğrenir.

        -Teneffüslerde çevreyi rahatsız etmeyecek hafif oyunlar oynamalarına izin vermek gerekir.

 

10-Eğitim ve Terbiye:

Çocuk eğitimi hemen doğumdan sonra başlar. Buna Peygamber (sav) çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet okunması gereğiyle işaret etmiştir.

Çocuğa ilk öğretilecek şey Kelime-i Tevhid’tir. (Abdurrezzak, Musannef 4/334)

Çocuklar genelde yedi yaşında temyiz yaşına gelirler. Artık bu yaştan itibaren temel dinî bilgiler verilmeye başlanmalı. Hatta bu yaşlarda namaz kılmaya alıştırılmalı. (Ebu Davud, Salat 25. Hâkim Müstedrek 1/201. Tirmizî, Mevakıt 182)

Helâl ve haram, iyi ve kötü davranışlar öğretilmeli. Hz. Hasan bir gün zekât hurmalarından birini ağzına atmıştı da Hz. Peygamber hemen onu ağzından çıkartmış ve “Bilmiyor musun Muhammed’in ailesi zekât malı yiyemez” buyurmuştu. (Buharî, Zekât 60-2/135)

        -Biz hafta sonu derslerin sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet okunan çocuklara fıtratlarında olan şeyleri öğretiyoruz. Bu açıdan işimiz kolay ve faziletlidir.

        -Her fırsatta helâl ve haramı anlatmalı, helâle teşvik etmeli, haramdan sakındırmalıyız.

 

Te’dip Metodu:

Peygamber çocuk terbiyesini sevgi ve müsamaha üzerine bina etmiştir. Hataları da aynı metodla düzeltmiştir, azar, ağır tenkit, aşağılama, suret ekşitme gibi yollara başvurmamıştır.

Enes’ten gelen rivâyet meşhurdur. “Hazerde ve seferde Peygamber’e on yıl hizmet ettim. Yaptığım işler, her seferinde Rasûlüllah’ın istediği gibi gerçekleşmedi, buna rağmen bana bir kere olsun ne vurdu, ne kötü söyledi,- ne azarladı, ne surat astı, ne de ayıpladı. Bir kere olsun ‘öf be’ bile demedi. Yaptıklarımdan hoşuna gitmeyen için “ne fena yaptın” demedi. Yaptığım bir şey için “niçin böyle yaptın?”, yapmadığım bir emri için de “onu niye yapmadın?” diye hesaba çekmedi. Hanımların biri “keşke şöyle yapsaydın” diye müdahele edecek olsa, “Bırakın çocuğu, o Allah’ın murad ettiği şeyi yapmıştır” derdi. (Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye, sayfa 163)

Hz. Enes kendi inatçılığı karşısında Peygamberin tavrını şöyle anlatıyor: “Rasûlüllah (sav) ahlâkça insanların en güzeli idi. Bir gün beni bir işe yollamıştı. Vallahi gitmem diye itiraz ettim. İçimden de Rasûlüllah’ın gönderdiği işe gitmek geliyordu. Yola çıktım. Sokakta oynayan bir grup çocuğa rastladım. (Onların yanında oyalanıp kaldım. Derken)  bir de baktım ki biri ensemden yakaladı. Döndüm baktım Rasûlüllah’tı. Gülerek; “Ey Enescik (Üneys) emrettiğim yere git.” Pekâla, gidiyorum ya Rasûlüllah.” (Müslim, Fedâil 54. Ebu Davud, Edeb 1)

        -Müsamaha eğitimde önemli bir metodtur. Müsamahasızlar iyi bir eğitimci olamazlar. Maksat çocukları kazanmak, ya da bir şey öğretmekse, pek çok şeye hoşgörüyle bakmalı, çocuğun her hareketinde kasıt aramamalı, gözümüze kestirip sürekli üzerine gitmemeli. Ama ciddiyeti ve disiplini de elden bırakmamalı.

        -Bir şeyi inatla yapan, ya da denilenleri yapmamakta direnen çocuklarla özel konuşmak, bu davranışının sebebini öğrenmeye çalışmak gerekir. Aile ile temas da fayda sağlar. Ancak burada dikkatli olmak gerekir. Çocuk bunu aileye şikayet gibi algılamamalı.

        -Öncelikle yanlış ve doğru hareketler öğretilmeli. İyi iş yaptığı zaman yüzüne karşı övmeli, kötü yaptığı zaman üçüncü şahıslar örnek verilerek kötülenmeli.

        -İlk hatalar gözmezden gelinmeli, tekerrürü halinde özel konuşularak ayıplanmalı, başkasının duyması halinde ayıplanacağı telkin edilmeli.

        -Hataları sebebiyle devamlı azarlanmamalı.

 

Murakabe:

Hz. Peygamber (sav) çocuklara aşırı sevgi ve şefkat göstermekle birlikte onları başıboş bırakmamış, onları murakabe etmiştir. Eve giriş çıkışlarını belli bir proğrama bağlamış, verilen görevleri yapıp yapmadıklarını kontrol etmiştir. Nitekim Enes’in anlattıklarından verilen saate eve dönmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Geç kaldığı zaman ‘neredeydin’ sorusu ile karşılaşmaktadır. Buharî, Edebü’l-Müfred, sayfa: 389)

Peygamber (sav) bir gün Hz. Enes’i bir yere gönderdi ama oyuna takıldı. Peygamber arkadan gelip onu gitmesi gereken yere gönderdi. (Yukarıda geçti.)

Peygamber bir başka çocukla annesine üzüm gönderir. Ama çocuk üzümü yolda yer. Bir kaç sonra çocukla karşılaşan Peygamber üzümü ne yaptığını sorar. O da ‘yedim’ deyince Peygamber’in kendisine ‘güder (vefasız)’ dediğini anlatır. (İbni Mâce, Et’ıme 61)

Rasûlüllah (sav) çocukların öğle sıcağından önce eve dönmelerini de tenbih ederdi. (Hâkim, Müstedrek 3/165)

        -Bütün bunlar, çocukların kontrol altında tutulması gerektiğini hatırlatıyor.

        -Çocuğa yapabileceği ödev verilmeli ve ödevini yapıp yapmadığı mutlaka kontrol edilmeli. Derste birisi çok konuştu. Ona kızıp bundan sonra ağzını açarsak şu cezayı veririm dersiniz, sonra da onun ağzını açmasına izin verirseniz, gevşeklik olur. Böyle bir cezanın uygulanamz olduğunu sen de çocuk da biliyor. Çocuk bir daha sefere çizgi dışı davranabilir.

Haftaya iki sayfa Kur’an ezberleyeceksin. Çocuk ezberlemedi, sen de üzerinde durmadın. İyi sonuç alamazsın. Onun yerine yapabileceği hafif bir ödev vermeli ve mutlaka takip edilmeli. Verdiğin ödevi ve istediğin şeyi ertesi hafta unutursan, seni ciddiye almazlar.

        -Nöbetler de öyle. Çocuklar nöbetlerde, gürültü yapılmamsı gerken bir mekanda olduklarını, hocaları ve büyükleri tarafından murakabe edildiklerini hissetmeliler.

        -Peygamberin işlerinin planlı ve proğramlı olduğunu görüyoruz. Kendi işimiz de, derslerimiz de proğramlı olmalı.

 

Aile Dışı Temas:

Peygamber (sav) çocukların toplum şartlarını tanımaları ve bir anlamda sosyalleşmeleri için onların aile dışında düğün, bayram, ziyafet gibi yerlere gitmelerine izin verirdi.

        -Dersler salon proğramlarıyla desteklenmeli. Bayram ve kapanış proğramları, ya da sınıflarda küçük faaliyetler yapılabilir. Hikaye canlandırma, konuyu canlı anlattırma, şiir okuma, resim yapma, hatıra anlattırma, kısa yazılar yazdırma, sınıf süslemesi, sınıf panosu gibi.

 

Çocuklararası Adalet:

Peygamber (sav) çocukları öpmeye varıncaya kadar aralarında eşitliği emrederdi. Bir gün Hz. Fatıma’yı ziyarete gitmişti. O esnada Hz. Ali uyuyordu. Derken Hz.Hüseyin içecek bir şey istemiş, Hz. Peygamber de koyun sağmaya yönelmişti. O zaman Hz. Hasan yanına gelmiş, ama Hz. Peygamber ona sağdığından vermemişti. Bunun üzerine Hz. Fatıma, Hz. Hüseyin’i mi daha çok sevdiğini sormuş, Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştu: “Hayır, o ondan önce içecek istemişti.” (Müsned, 1/101. Münavi, 2/297)

Çocuklar arasında illa bir ayrım olacaksa bunu kız çocuklarının lehine yapılmasını tavsiye ederdi. (Münavî, 4/84. Heysemî, 4/153)

Mekke’de peygamberliğin ilk yıllarında olan ‘inzar’ olayında Hz. Fatıma’ya da hitap vardır:

“Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Malımdan dilediğini benden iste ama Allah’ın azabına karşılık ben seni bir şeyle seni koruyamam.” (Buharî, Vesâya 11-3/191)

        -Buradan hiç bir çocuğun din karşısında imtiyazlı olmadığını, hepsinin eşit olduğunu anlıyoruz.

        -Sevmede, hoşgörmede, cezada ve mükâfatta, not ve sorumluluk vermede mutlaka adaletle davranmalıyız. Çocuk kendisine farklı muamele yapıldığını sandığı zaman, hocasına olumsuz davranabilir.

        Cezada da, mükâfatta da bütün çocuklara aynı davranmalı. Aynı hareketi yapan iki çocuğa iki farklı ceza hocanın otoritesini sarsar.

*Peygember (sav) çocuk ve torunlarıyla yakından ilgilenmiş, onlara sevgi, anlayış ve sorumlulukla yaklaşmış, şefkatle muamele etmiştir. Onun terbiyesini “sevgi ile ilgilenmek” diye özetlemek mümkün.