“İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak”.  (Buharî, İman/1. Müslim, İman/22. Nesâî, İman/13. Tirmizî, İman 3. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/213).

KONU:

1-İslâm’ın Beş Temel Esas Üzerine Bina Edilmesi,

2-İslâmın Esaslarının Bu Kadar Olup Olmaması,

ARAŞTIRINIZ:

1-Peygamberimiz, İslâmın esasları olarak neleri sayıyor?

2-Burada İslâmın esasları olarak ne kasdedilmiş olabilir?

3-Kelime-i Şehâdeti söylemek iman olmasına rağmen –aşağıdaki hadiste de geçtiği gibi- ibadet (amel) konuları ile birlikte söyleniyor. Bunun sebebi ne olabilir?

4-İslâm’ın şartları sadece bu kadar mı?

5-İslâmın diğer esasları neler olabilir?

(Bu hadisin bir benzeri de şöyle:

Abdullah İbnu Abbas'ın rivâyetine göre, bir kadın, kendisine küpte yapılan şıra (nebiz) hakkında sordu. Kadına şu cevabı verdi: “Abdulkays kabilesinin heyeti Hz. Peygamber’e (sav) geldigi vakit: “Bu gelenler kimdir?” diye sordu. “Rebialılar” diye kendilerini tanıttılar. Hz. Peygamber (sav): “Merhaba, hoş geldiniz. İnşaallah bu ziyaretten memnun kalır, pişman olmazsınız" buyurdu.
 Misafirler: “Biz uzak bir yerden geliyoruz. Sizinle bizim aramızda şu kafir Mudarlılar var. Bu sebeple, size ancak haram ayında uğrayabiliyoruz. Öyle ise, bize kesin, açık bir amel emret, onu geride bıraktıklarımıza da öğretelim. Ve bizi cennete götürsün” dediler.
Hz. Peygamber (sav) de onlara dört emir ve dört yasakta bulundu: Önce tek olan Allah Teâlâ'ya imanı emretti ve sordu:
-“İman nedir biliyor musunuz?”
-“Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Açıkladı: “Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten beşte birini ödemenizdir.”
Resûlüllah (as) onlara su kaplarını (şıra yapmada) kullanmalarını yasakladı: Hantem (topraktan yapılan küp), dubba (su kabağından yapılmış testiler), nakir (hurma kökünden ayrılan çanak), muzeffet -veya mukayyer- (içi ziftle -katranla- cilalanmış kap).  Buharî, İman/40, İlm/25, Mevakitu’s-Salat/2, Zekât/1, Farzu'l-Hums/2, Mevâkib/4, Meğazi/69, Edeb/98, Tevhid/56. Müslim, İman/23, 24, 25. Ebu Davud, Eşribe/7. Tirmizî, İman/5. Nesâî, İman/25. Nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/227) 

 

2. Ders: MÜSLÜMAN EMÎN İNSANDIR

Ebu Hureyre (ra), Rasûlüllah’ın (sav) şöyle buyurduğunu anlatıyor:

“Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mü’min de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir.” (Tirmizî, İman/12. Nesâî, İman/8. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/249.)

KONU:

1-Müslümanın Özellikleri,

2-Mü’minin Güvenilir Kişi Olması,

3-İslâm, Müslim, Selâmet ve Selâm Kavramları Arasındaki İlişki,

4-İman, Mü’min, Emanet ve Emniyet Arasındaki İlişki,

5-Toplum Huzuru Açısından Emniyetin Önemi,

6-Bu Hadisin İnsan Hakları Açısından Değerlendirilmesi,

ARAŞTIRINIZ:

1-Müslüman kime denir, araştırınız.

2-İslâm, müslüman ve selâm kelimeleri arasındaki bağlantıyı araştırınız,

3-Müslümanların yaşadığı yer ‘daru’s selâm olmalıdır’ sözünü nasıl anlamalıyız?

4-‘Müslüman, eliyle ve diliyle kimseye zarar vermez’ sözünü nasıl açıklayabiliriz?

5-Mü’min, kelimesinin manalarını araştırınız,

6-Mü’min ve emniyet kelimeleri arasındaki bağlantıyı inceleyiniz,

7-Mü’min ile emanet kavramları arasındaki ilişkiyi inceleyiniz,

8-Mü’minlerin birbirlerine güveni ne demektir?

9-Müslümanların kardeş olması ile birbirlerine güven vermeleri arasındaki ilişkiyi açıklayınız,

10-Kul hakkı bilinci ile, güvenli olma arasındaki ilişkiyi araştırınız.

11-Bu hadis insan haklarının temeli olabilir mi?

12-Toplum huzuru ve güvenliði açısından bu hadisi inceleyiniz,

13-Müslümanların doğru ve güvenilir olması gerektiği konusunda âyetler bulabilir misiniz?

14-Günümüz müslümanları bu hadiste belirtilen güveni herkese verebiliyorlar mı, değerlendiriniz?

(Bu hadisin bir benzeri de şöyle:

Abdullah İbnu Amr İbni’l Âs (ra), Rasûlüllah’ın (sav) şöyle dediğini rivâyet ediyor:

“Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Muhacir de Allah’ın yasakladığı şeyi terkedendir.” Buharî, İman/4. Müslim, İman/64. Ebu Davud, Cihad/2. Nesâî, İman/9.

Sahihayn ve Nesâî’de yer alan bir başka rivâyette  şöyle deniliyor: “Bir adam sordu ki: “Ey Allah’ın Elçisi! İslâm’da hangi amel daha hayırldır?” Hz. Peygamber (sav): “Yemek yedirmen, tanıdık tanımadık kimselere selâm vermendir” dedi. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/250.)

Müslümanın dosdoğru olmasını ifade eden bir hadis de şöyle:

Süfyan İbnu Abdillah es-Sakafî (ra) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resûlü, bana İslâm hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslâm'dan sormaya ihtiyaç bırakmasın” dedim. Şu cevabı verdi:  

-“Allah'a inandım de, sonra da doğru ol” buyurdu. (Müslim, İman/62. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/236) 

 

3. Ders :  İMANIN ŞUBELERİ

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (as) buyurdu ki: “İman, yetmiş küsür -bir rivâyette de altmış küsür- şûbedir. Haya imandan bir şûbedir.” Buharî, İman/3. Müslim, İman/57-38. Ebu Davud, Sünnet 15. Tirmizî, İman/6. Nesâî, İman/16. İbnu Mace, Mukaddime/9). 

Bir rivâyette şu ziyâde vardır: “Bu şûbelerden en üstünü ‘Lâilâhe illallah’ sözüdür. En aşağı mertebede olanı da yolda bulunan rahatsız edici bir şeyi kenara çıkarmaktır.” (nak. Kütüb-ü Sitte, 2/239)

KONU:

1-İmanın Şubelere (Kısımlara) Ayrılması,

2-Hayanın İmandan bir Şube Olması,

3-Kelime-i Tevhid’in İmanın En Büyük Şubesi Olması,

ARAŞTIRINIZ:

1-İmanın şubelerinden ne kasdedilmiş olabilir?

2-İmanın şubeleri yerine başka hangi kelimeler kullanılmış, ilgili hadisleri gözden geçiriniz. (Ktütb-ü Sitte, 2/240)

3-Haya, nedir, iman ve ibadet açısından önemini araştırınız,

4-Haya (ar etme) ile ilgili başka hadisler araştırınız,

5-Hayanın iffet ile ilgisini araştırınız,

6-İmanın yetmiş kadar şubesi olduğu ifadesi, çokluğu mu anlatıyor, yoksa imanın kısımlarının gerçekten yetmiş tane olduğunu mu bildiriyor?

7-Kelime-i Tevhid Niçin İmanın En Yüksek Şubesi Sayılıyor?

8-İmam Aynî, imanın şubeleri olarak neleri sayıyor, Kütüb-ü Sitte’den bakınız, (2/242246)

9-Yoldan eziyet veren şeylerin imandan sayılması, bu gibi toplum hizmetlerinin önemini ve sevabını mı anlatıyor?

10-İmanın şubelerinden birini yerine getirmemek imana zarar verir mi?

 

4. Ders:  MÜSLÜMAN KARDEŞİ DÜŞÜNMEK

Hz. Enes’in (ra) rivâyetine göre Hz. Peygamber (as) şöyle buyurmustur: “Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez.” 

Nesâî’nin rivâyetinde “...hayır şeylerden” ziyâdesi mevcuttur.
Buharî, İman/6. Müslim, İman/71. Nesâî, İman/19. Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame/60. İbnu Mace, Mukaddime/9) (nak. Kütb-ü Sitte, 2/248)

KONU:

1-İmanın Müslüman Kardeşi de Düşünmeyi Gerektirdiği,

2-Din Kardeşliğinin Önemi,

ARAŞTIRINIZ

1-Müslüman müslümana hangi açılardan kardeş olur,

2-“Müslüman müslümanın velisidir” âyetinin açıklamasını araştırınız, (Aşağıdaki âyet ve hadisler)

3-Kendisi için sevdiğini müslüman için sevmeyi nasıl anlamalıyız?

4-Kendisi için sevdiğini müslüman için sevmenin imanla ilgisi nedir?

5-Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağının önemini araştırınız,

6-“Birbirini sevmedikçe iman etmiş olamazsınız” hadisini araştırınız.

Bu konuda şu hadislere ve âyetlere de bakılabilir:Ebu Hureyra (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: “Nefsim kudret elinde olan Zât’a (Allah’a) yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selâmı yaygınlaştırınız.” (Müslim, İman/93. Ebu Davud, Edeb/142. Tirmizî, İsti’zan/1. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/133)

“Sizin veliniz, ancak Allah, (O’nun) Rasûlü, rukû’ ediciler olarak namaz kılave zekâtı veren mü’minlerdir.

Kim Allah’ı, Rasûlünü ve mü’minleri veli edinirse; şüphe yok ki Hizbullah (Allah’ın hükmünün taraftarları) galip geleceklerin ta kendileridir.” (5 Maide/55-56)

“Mümin erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin velisidirler. İyiliği (ma’ruf’u) emrederler, kötülükten (münker’den) alıkorlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah onlara rahmet edecektir. Allah daima Aziz’dir (üstündür), Hakim’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).” (9 Tevbe/71)

“Mü’minin mü’mine karşı durumu bir yapı gibidir. Biri diğerinin güçlendirir. Dedi ve parmaklarını birbirine geçirdi.” Hadis.

“Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü’minlerin örneği bir tek beden gibidir. Onda herhangi bir organ rahatsızlanacak olursa vücudun diğer kısımları ateşin yükselmesi ve uykusuzlukla ona katılır.” (Buharî, Edeb/27. Müslim, Birr/66. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/133)

Ebu Saîdi’l-Hudrî (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: Sadece mü’minle arkadaşlık et. Senin yemeğini müttaki (takva sahibi) olan yesin.”  (Ebu Davud, Edeb/19. Tirmizî, Zühd/56. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/237.)

Ebu Hureyra (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: “Kişi dostunun dini üzerindedir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin. “ (Ebu Davud, Edeb/19. Tirmizî, Zühd/45. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/238)

Ebu’d Derda’nın (ra) anllatığına göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

“Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan bir şeyi haber vereyim mi?”

“Evet (ey Allah’ın Rasûlü söyleyin)” dediler.

“İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanlar arasındaki bozuluk (dini) kazır.” (Ebu Davud, Edeb/58. Tirmizî, Kıyamet/57)

Tirmizî’de şu ilâve vardır: “Ben saçı kazır demiyorum, fakat dini kazır (diyorum).” nak. Kütüb-ü Sitte, 10/239)

 

 5. Ders:  PEYGAMBER’İ SEVMEK

Hz. Enes (ra) bildiriyor; Hz. Peygamber (as) şöyle buyurdu:

“Sizden biri, beni, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılmaz.” (Buharî, İman/8; Müslim, İman/70. Nesâî, İman/19)

Nesâî’nin bir rivâyetinde “...malından ve ailesinden daha sevgili...” denmektedir. (nak. Kütüb-ü Sitte, 2/248)

KONU:

1-Hz. Muhammed’i Sevmenin İman Olduğu,

2-Hz. Peygamber’i Herkesten Çok Sevmek,

ARAŞTIRINIZ:

1-Hz. Muhammed’i sevmek imanden bir parça mıdır?

2-Kişi Peygamber’i ana-babasından daha fazla mı sevmeli?

3-Müslüman hz. Peygamber’i bütün insanlardan ve dünyadaki her şeyden daha çok mu sevmeli?

4-Müslümanlar Peygamber’i niçin çok severler?

5-Peygamber’in bize iyilikleri nelerdir?

6-Peygamberi sevmeyle ilgili âyetler bulabilir misiniz?

7-Peygamber’i sevmeyle ilgili başka hadisler bulabilir misiniz?

8-Sahabelerin Peygamber sevgisiyle ilgili örnekler araştırınız.

9-Peygamber’e olan sevginizi nasıl ifade edersiniz?

10-Peygamber sevgisini konu alan şiirlere ne denir, örnekler bulabilir misiniz?

 

6. Ders:  ALLAH İÇİN SEVMEK

Ebu Ümâme (ra) Peygamber’in (sav) şöyle dediğini rivâyet ediyor:

“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanını (kemâle (olgunluğa) erdirmiştir.” (Ebu Davud, Sünne/16. Nak. Kütüb-ü Sitte, 2/249)

KONU:

1-Birini veya Herhangi Bir Şeyi Yalnızca Allah Rızası İçin Sevmek,

2-Birinden veya Herhangi Bir Şeyden Yalnızca Allah Rızası İçin Nefret Etmek,

ARAŞTIRINIZ:

1-Allah için sevmeyi nasıl anlamalıyız?

2-Kimleri Allah için sevme görevimiz vardır?

3-Allah için buğzetmeyi nasıl anlamalı?

4-Allah için buğzetme kişini şahsına mı, yanlışına mı yönelik olmalı?

5-Allah için buğz, tavır almak mıdır, yoksa yanlışı düzeltme gayreti midir?

6-Müslüman müslümandan ne zaman yüz çevirir?

7-Din kardeşini sevmede ölçü nasıl olmalıdır?

8-Dün kardeşine buğzetmede ölçü nasıl olmalıdır?

9-Birbirlerini Allah için sevenler hangi ödülü hak ederler?

10-Allah’ın dostları kimlerdir, özellikleri nelerdir?

 11-Allah için birbirlerini sevip yardım edenleri Allah (cc ) sever mi?

Bu konuda şu hadisler de örnek olarak verilebilir:

Ebu Zer (ra) anlattığına göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: 

“Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.” (Ebu Davud, Sünne/3. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/140)

Ebu Hureyra (ra) anlattığına göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 

“Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunda ölçülü ol, günün birinde dostun olabilir.” (Tirmizî, Birr/60. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/136)Ebu Hureyra (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: “Aziz ve Celil Olan Allah Teâla, kıyamet günü şöyle diyecek: ‘Benim Celâlim adına birbirlerini sevenler nerede? Gölgemden başka hiç bir gölgenin bulunmadğı şu günde onları gölgemle gölgelendireyim.’” (Müslim, Birr/37. Muvatta, Şi’r/13. Nak. Kütüb-ü Sitte,10/138)

“Hz. Ömer (ra) anlatıyor: Allah’ın Rasûlü (sav) buyurdu ki:

“Allah’ın kulları arasında bir grup vardır ki, onlar ne peygamberdir, ne de şehid. Üstelik kıyamet günü Allah yanındaki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıpta ederler.”

Orada olanlar sordular: “Ey Allah’ın Rasûlü, Onlar kim, bize haber ver!”

“Onlar aralarında ne kan bağı, ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah’ın ruhu (Kur’an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah’a yemin ederim ki, onların yüzleri nurludur. Onlar bir nur üzerindedir. Halk korkarken onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken onlar üzülmezler.” Ve şu âyeti okudu:

“Haberiniz olsun Allah’ın dostları var ya, onlara ne korku var, ne de onlar üzüleceklerdir.” (Yunus/62) (Ebu Davud, Büyu’/78. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/141)

“Muaz b. Cebel (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

“Allah Teâla buyuruyor ki: “Benim celâlim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehidler bile gıpta ederler.”” (Tirmizî, Zühd/53. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/139)Ebu İdris el-Havlanî, Muaz b. Cebel’de naklediyor: Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu:

“Allah Tebâreke ve Teâlâ şöyle hükmetti: ‘Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcamada bulunanlara sevgim vacip olmuştur.’” (Muvatta, Şi’r/16. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/139)

 

7. Ders:  SEVMEDE ÖLÇÜ

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlüllah’ın (sav) şöyle söylediğini işittim: 

“Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir.”
(Tirmizî, Birr/60. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/137). 

KONU:

1-İnsanları sevmede ölçülü davranmak,

2-Ne aşırı tutkun olmak, ne de aşırı nefret etmek,

ARAŞTIRINIZ:

1-Müslüman müslümanı sevmeli mi?

2-Müslüman, sevdiğini müslüman kardeşine haber verirse iyi olur mu?

3-Müslüman kardeşi sevmede aşırılık nasıl olabilir, zararları nelerdir? 

4-Buğzetmek ne demektir, araştırınız.

5-Başkalarına buğzetmek hakkımız var mı?

6-Sevmede ve buğzetmede hangi ölçüyü esas almalıyız?

7-Müslüman kardeşe aşırı buğzun, ya da nefretin zararları nelerdir?

8-Aşırı sevgi ve aşırı nefret ile adalet arasında ilişki kurunuz.

9-Akarabaya aşırı sevgi ile ‘asabiye’ arasında ilişki kurunuz.

Şu hadisler de müslüman kardeşi sevmedeki ölçü konusunda okunabilir:

Mikdam İbnu Ma’dikerb (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (as) buyurdu ki: “Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin.” (Ebu Davud, Edeb/122. Tirmizi, Zühd/54. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/135)
Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Resûlüllah’ın (as)  yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (O adam): “Ey Allah’ın Resûlü! dedi, ben şu geçeni seviyorum.” Peygamber )sav) sordu: “Pekiyi kendisine haber verdin mi?” Adam; “Hayır!” deyince; “Ona haber ver!” dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve: “Seni Allah için seviyorum!” dedi. Adam da: “Kendisi adına beni sevdiğin Zât da seni sevsin!” diye karşılık verdi.” (Ebu Davud, Edeb/122. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/136)
Yezid İbnü Nu'ame ed-Dâbî (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (as) buyurdu ki: “Bir kimse, bir başkasıyla kardeşleştiği zaman, ilk iş ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü böyle yapmak, sevginin artmasına daha uygundur.” (Tirmizî, Zühd/54. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/136)

 

8. Ders:  SIDK’IN ÖNEMİ

İbnu Mes'ud (ra) anlatıyor: “Resûlüllah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: “Sıdk insanı birr'e (Allah'ı razı edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah'ın yanında sıddîk (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sorunda Allah’ın katında yalancı diye kaydedilir.” (Buharî, Edeb/69. Müslim, Birr/102, 103, (2606. Muvatta, Kelam/16. Ebu Davud, Edeb/88. Tirmizî, Birr/46. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/9) 

KONU:

1-Doğruluğun Birr Ahlâkı Olduğu ve Müslümanı Cennete Götürebileceği,

2-Yalancılığın Haddi Aşmak Olduğu ve İnsanı Cehenneme Götürebileceği,

ARAŞTIRINIZ:

1-Sıdk nedir, araştırınız.

2-Birr nedir, Kur’an hangi anlamda kullanıyor?

3-Kur’an’ın birr dediği davranışları tesbit ediniz,

4-Doğru söylemeyi nasıl anlatabiliriz?

5-Doğruyu aramak nedir?

6-Sıddîk kime denir, araştırınız.

7-Kur’an kimlere ‘sadıklar’ demektedir?

8-Allah’ın yanında doğrulardan olma derecesini nasıl anlayabiliriz?

9-Doğruluk hakkında  âyetler araştırınız,

10-Yalan’ın kötü oluşunu nasıl anlatabiliriz?

11-Haddi aşmak nedir, yalan söyleme ile ilişkisi nasıl kurulmaktadır?

12-Peygamberlerin bir sıfatı olarak ‘Sıdk’ı inceleyiniz,

13-Haddi aşmak insanı neden cehenneme götürebilir?

14-Allah’ın yanında yalancılardan sayılmanın kötülüğünü anlatabilir misiniz?

15-Yalanın sınırları nedir?

16-Yalanın zararlarını sayabilir miyiz?

17-Kur’an kâfirlere niçin ‘yalancı’ demektedir?

18-Kur’an’da yalan ile ilgili âyet arayınız,

Günümüzde yalanı nasıl anlamalı?

19-Yalanın caiz olduğu yerler var mıdır?

20-Yalan ile ilgili atasözleri bulabilir misiniz?

Bu konuda şu hadisler de tamamlayıcı olarak öğrenilmelidir:

Ebi'l-Cevzai rahimehullah anlatıyor: “Hasan İbnu Ali (ra)'ye: “Resûlüllah'dan ne ezberledin?" diye sordum. Şu cevabı verdi: 

“Rasûlülllah’tan (sav) “Sana şüphe veren şeyi terket, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira sıdk (doğruluk) kalbin itminanıdır, yalan şüphedir.” (Tirmizî, Kıyamet/61. Nesâî, Eşribe/50. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/9)

Abdullah b. Amr (ra) anlatıyor: Rasûlüllah’a (sav) “En efdal insan kimdir?” diye sorulmuştu. O da “Mahmümü’l kalb ile dili doğru sözlü olan herkes.” diye cevap vermişti. Ashab; “Doğru sözlülüğün ne demek olduğunu biliyoruz. Mahmümü’l kalb ne demektir?” diye sordu.

“Mahmüm kalb; Allah’tan korkan tertemiz kalptir, içinde günâh yoktur zulüm yoktur, kin yoktur, haset yoktur.” buyurdu. (İbni Mace, Hadis: 4218, nak. Kütüb-ü Sitte, 17/589)

Ebu Saîd el-Hudrî (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: “Emîn ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (âyette sırat-ı müstakîm ehli olarak zikredilen) peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salihlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyu’/4. İbnu Mace, Ticâret/1. nak. Kütüb-ü Sitte, 3/8)

 

9. Ders:  SELÂMLAŞMAK

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:

Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: “Biriniz bir meclise girince selâm versin. Kalkmak isteyince selâm versin. Birinci selâmı sonuncudan daha üstün değildir (ikisi de aynı ölçüde önemlidir).” (Tirmizî, İsti’zan/15 (2707). Ebu Davud, Edeb/150 (5208). nak Kütüb-ü Sitte, 10/171)

KONU:

1-Bir yere varınca, veya oradan ayrılınca selâm vermek,

2-Bütün müslümanlara selâm vermenin önemi,

ARAŞTIRINIZ:

1-Selâm vermek nedir?

2-Selâm kelimesini anlamlarını araştırınız,

3-Selâm vermekle müslüman, selâm verdiği kimseye neler demiş olur?

4-İslâmda selâm vermenin ve almanın hükmü nedir?

5-Kimler kimlere selâ vermelidir?

6-Başka din mensuplarının selâmları nasıldır?

7-Başka din mensuplarına nasıl selâm vermeliyiz?

8-Selâm hakkında âyetler araştırınız,

9-Cennetliklerin selâmı nasıldır?

10-Tahiyyât ile selâm arasındaki ilişkiyi araştırınız,

11-Peygambere ve diğer peygamberlere selâm verilir mi?

12-Müslüman olan herkese selâm vermek iyi midir?

13-Selâm verirken hangi cümleleri söyleyen daha çok sevap kazanır?

14-Sizce müslümanlar bugün selâm ibadetini hakkıyla yerine getiriyorlar mı?

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Abdullah b. Amr İbni’l-As (ra) anlatıyor: Rasûlüllah’a; “İslâmın hangi ameli daha hayırlıdır?” diye sorulmuştu. O da; “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermen.” (Ebu Davud, Edeb/142 (5194). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/173)

Hz. Enes (ra) anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selâm verir, yanındakilere de şu açıklamayı yapardı: “Rasûlüllah da böyle yapardı.” (Buharî, İsti’zan/14. Müslim, Selâm/14 (2168). Ebu Davud, Edeb/147 (5202). Tirmizî, İsti’zan/8 (2697). nak Kütüb-ü Sitte, 10/173)

Ebu Ümâme (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: “Allah katında en makbul insan, karşılaşmada selâm için önce davranandır.”  (Ebu Davud, Edeb/144 (5197). Tirmizî, İsti’zan/6 (2695). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/177)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Allah’ın Rasûlü (sav) buyurdu ki: “Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az olanlar çok olanlara selâm verir.” (Buharî, İsti’zan/4,5,6. Müslim, Selâm/1 (2160). Ebu Davud, Edeb/145 (5198, 5199). Tirmizî, İsti’zan/4 (2704, 2705). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/177)

İmran b. Husayn (ra) anlatıyor: Biz Rasûlüllah’ın yanında iken bir adam gelerek selâm verdi ve:

“-es-Selâmu aleyküm” dedi. Rasûlüllah (sav) selâmına karşılık verdi. Adam oturdu. Peygamber (sav):

“-On (sevap kazandı)” buyurdu. Sonra birisi daha geldi.

“-es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah” dedi. Peygamber onun da selâmını aldı. Adam oturunca Peygamber:

“-Yirmi” dedi. Sonra biri daha geldi ve:

“-es-Selâmu aleyküm verahmetullahi ve berekâtühu” dedi. Rasûlüllah (sav) selâmına karşılık verdi. Adam oturdu. Hz. Peygamber bu sefer de:

“-Otuz!” buyurdu. (Ebu Davud, Edeb/143 (5195). Tirmizî, İsti’zan/2 (2690). nak Kütüb-ü Sitte, 10/180)

 

10. Ders :  CEMAATLE NAMAZIN SEVABI

İbnu Ömer (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Cemaatle kılanan namaz münferid kılınan namazdan yirmiyedi derece üstündür." -"Yirmibeş derece" diye de rivayet edildi.-" (Buharî, Ezan 30, 31; Müslim, Mesâcid 249, (650); Muvatta, Cemâ'a 1; Tirmizî, Salat 161, (215); Nesâî, İmamet 42. (2. 103). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/230)

KONU:

1-Cemaatle Kılınan Namazların Fazileti,

2-Cemaatle Kılınan Namazın Yirmibeş Derece Daha Üstün Olduğu,

ARAŞTIRINIZ:

1-Cemaat ne demektir?

2-İslâmda cemaatleşmenin önemini araştırınız,

3-Cemaat olma ile İslâm kardeşliği arasındaki ilişkiyei araştırınız

4-Cemaatin kazandıracağı dayanaışmayı ve sosyal yardımlaşmayı birlikte değerlendiriniz,

5-Peygamberimiz niçin cemaatle namazı tavsiye ediyor?

6-Cemaatle kılınan namazın derecesi ne kadardır?

7-Namazda cenaat olmak, ümmetin vahdetini sembolize eder mi?

8-Cemaat nerelerde olabilir?

9-Camiilerin önemini araştırınız,

10-Cemaat düzeni nasıl olmalı?

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Ebu'd-Derda (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Köyde olsun, kırda olsun üç kişi olur da orada cemaatle namaz kılınmazsa, şeytan onlara galebe çalmış demektir. Size cemaatle namaz kılmanızı tavsiye ederim." (Ebu Davud, Salat 47, (547); Nesâî, İmamet 48, (2, 106).

Rezin şu ziyadede bulunmuştur: "Zira insanın kurdu şeytandır. Onu yalnız yakaladı mı yer." (nak. Kütüb-ü Sitte, 13/231)

Ebu Sa'id (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as), namazı kılıp bitirdikten sonra bir adam gelip namaza durdu. Resûlullah: "Şununla namaza durup ticaret yapacak kimse yok mu?" buyurdu. Bunun üzerine bir adam kalkıp onunla (ona uyarak) namaz kıldı." (Tirmizî, Salat 164, (220); Ebu Davud, Salat 56, (574). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/231)

Hz. Osman (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabahı da cemaatle kılmışsa gecenin tamamını ihya etmiş gibidir." (Müslim, Mesâcid 260, (656); Muvatta, Cema'at 7, (1, 132); Ebu Davud, Salat 18, (555); Tirmizî, Salat 165, (221). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/232)

Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Kim kırk gün, iftitah tekbirini kaçırmadan cemaatle namaz kılarsa, kendisine iki beraet yazılır; ateşten beraet, nifaktan beraet." (Tirmizî, Salat 178, (241). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/233)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kişinin cemaatle kıldığı namaz, evinde ve işyerinde kıldığı namazından yirmibeş kat daha sevablıdır. Çünkü, güzelce abdest alır, mescide gider. Bu gidişte gayesi sadece ve sadece namazdır. Her adım atışında bir derece yükseltilir, günahından da bini dökülür. Namazını kılınca, namazgâhında kıldığı müddetçe melekler ona mağfiret duasında bulunur ve: "Allahım ona mağfiret et, Allahım ona rahmet et, Allahım onun tevbesini kabul et" derler. Bu kimseye, orada eza vermedikçe, hadeste bulunmadıkça böyle devam eder."

Ebu Hureyre radıyallahu anh'a: "Hadeste bulunması ne demek?" diye sorulmuştu: "Sesli veya sessiz yel bırakmadıkça!" diye açıkladı. "Sizden biri, namazı beklediği müddetçe namazdadır." (Buharî, Ezan 30, Salat 87, Büyü 49; Müslim, Mesâcid 246, (649); Muvatta, Tahâret 33, (1, 33); Ebu Davud, Salat 49, (559); Tirmizî, Salat 423, (603). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/234)

Said İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Ensardan biri ölmek üzere idi. Dedi ki: "Size bir hadis rivayet edeceğim. Bunu da sadece sevap ümidiyle yapacağım. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim, şöyle buyurmuştu:

"Biriniz abdest alır ve abdestini güzel yapar sonra da namaza giderse, sağ adımını her atışta, bu adım sebebiyle Allah mutlaka ona bir sevap yazar; sol adımını attıkça da her seferinde mutlaka bir günahını döker. -Öyleyse (mescide) yaklaşsın veya uzaklaşsın- mescide gelir ve cemaatle namazını kılarsa mağfirete mazhar olur. Mescide geldiğinde namazın birkaç rek'ati kılınmış; birkaç rek'ati kalmış ise yetiştiğini cemaatle kılıp, kaçırdıklarını da tamamlamışsa, keza mağfirete mazhar olur. Eğer mescide geldiğinde namazı kılınmış bulur ve tek başına tamamlarsa yine mağfirete mazhar olur." (Ebu Davud, Salat 51, (563). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/234)

Ebu Ümame (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Kim evinden temizlenmiş olarak farz namaz için çıkarsa, onun ecri, tıpkı ihrama girmiş hacının ecri gibidir. Kim de kuşluk namazı için çıkar ve sırf bu maksadla yorulursa onun ücreti de umre yapanın ücreti gibidir. Namaz kıldıktan sonra araya lağv (dünyevi kelâm) sokmadan kılınan ikinci namaz, İlliyyîn (denen cennetin yüce makamın)da yazılıdır." (Ebu Davud, Salat 49, (558). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/235)

Hz. Büreyde (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Karanlıkta mescide gidenlere Kıyamet günü tam bir nura kavuşacaklarını müjdele!" (Ebu Davud, Salat 50, (561); Tirmizî, Salat 165, (223). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/238)

 

11. Ders :  MÜSLÜMANLARIN DAYANIŞMASI

Abdullah b. Ömer (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onun kıyamet günü örter.” (Ebu Davud, Edeb/46. Tirmizî, Hudud/3. Buharî, Mezâlim/3. İkrâh/7. Müslim, Birr/58.)  

Rezin bir rivâyette şunu ilâve ediyor: “Kim, hakkı sabit oluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayaklarını Sırat’ta sabit tutar.” (nak. Kütüb-ü Sitte, 10/147)

Ebu Hureyrâ (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki:

“Din nasihatten (hayır düşünmekten) ibarettir.” Yanındakiler şöyle sordular:

“Kimin için ey Allah’ın Rasûlü?” Dedi ki:

“Allah için, Kitabı için, Rasûlü için, müslümanların imamları (önderleri) ve hepsi için. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz kardeşinizin aynasıdır, onda bir rahatsız görürse onu gidersin.” (Tirmizî, Birr/17. Müslim, İmare/95.nak. Kütüb-ü Sitte, 10/150)

KONU:

1-Müslümanların Kardeş Olması Dayanışmayı gerektirir,

2-Allah, Din Kardeşine Yardım Edene Yardım Eder,

3-Mazlumla Birlikte Olmak, Allah’ı Razı Eden Bir Davranıştır,

4-Din’in Nasihat Olması,

ARAŞTIRINIZ:

1-Kardeşliğin gereği olarak müslüman kardeşine zulmeder mi?

2-Müslümanın din kardeşini yalnız bırakmamasını nasıl anlayabiliriz?

3-Müslümanı sıkıntıdan kurtarmayı nasıl anlamalıyız?

4-Müslümanı sıkıntıdan kurtaran hangi mükâfata kavuşur?

5-Müslümanın din kardeşini örtmesini nasıl anlamalıyız?

6-Din kardeşini örten ne gibi mükâfata kavuşur?

6-Mzlumla birlikte olmak nasıl olabilir?

7-Mazlumlarla birlikte olanlar, onları destekleyenler, ya da onların hakkını savunanlar hangi mükâfatı elde ederler?

8-Nasihat  ne demektir?

9-Allah için nasihat ne olabilir?

10-Allah’ın Kitabı için nasihatı nasıl anlayalım?

11-Peygamber için nasihat ne olabilir?

12-Müslümanların yöneticilerine nasihat etmek nasıl anşılabilir?

13-Din müslümanlar için nasıl nasihat olabilir?

14-Müslüman kardeşimize karşı daha başka hangi görevlerimiz vardır?

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Ebu Hureyra (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

“Kim bir mü’minin dünyalık kederlerinden birini giderirse, Allah (cc) da onun kıyamet günü kederlerinden birini giderir.

Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir.

Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu dünyada ve ahitrette örter.

Müslüman  kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah da ona Cennet yolunu kolaylaştırır.

Bir grup, Allah’ın Kitabını okumak ve aralarında ders görmek üzere evlerden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekine (manevi huzur) iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi amali yavaşlatırsa, nesebi hızlandırmaz.” (Müslim, Zikir/38. Ebu Davud, Edeb/68. Tirmizî, Hudud/3. Birr/19, Kıraat/3. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/148)  156)

Enes (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki:

“Kardeşine zalim de olsa, mazlum da olsa yardım et.” “Mazluma yardım ederim, ama zalime nasıl yardım edebilirim” diye sorulunca: “Onu da zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır” buyurdu. (Buharî, Mezâlim/4, İkrâh/68. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/153)

Ebu’d-Derda (ra) anlayıyor: Rasûlüllah (sav) dedi ki:

“Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, kıyamet günü Allah, onun yüzünden ateşi geri çevirir.” (Tirmizî, Birr/20. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/153)

Enes b. Malik (ra) anlatıyor: Allah’ın Rasûlü (sav) şöyle buyurdu:

“Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder.” (Tirmizî, Birr/75. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/156)

 

12. Ders: SOHBET/KARDEŞLİK ÂDÂBI

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlüllah (sav) buyurdu ki:

“Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun.
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez.
Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müslümanın malı, kanı ve ırzı diger müslümana haramdır.
Allah sizin sûretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- :
Sakın ha! Birinizin şatışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz. (Buharî, Nikâh/45, Edeb/57, 58, Feraiz/2. Müslim, Birr/28-34, (2563 - 2564). Ebu Davud, Edeb/40, 56, (4882, 4917). Tirmizî, Birr/18, (1928). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/104) 

KONU:

1-Müslümanın diğer kardeşi hakkında kötü düşünmemesi,

2-Kardeşliğin gereği,

3-Müslümana, kardeşi hakkında haram olan davranışlar,

ARAŞTIRINIZ:

1-Zann nedir, hangi zann kötüdür?

2-Zann hakkında âyet araştırınız,

3-Zann hakkında başka hadis bulabilir misiniz?

4-Tecessüs ne demektir, zararları nelerdir?

5-Tecesüsle ilgili âyet araştırınız,

6-Hangi rekabet kötüdür?

7-Hased nedir, niçin haram kılınmıştır?

8-Hased ile gıpta arasında ne gibi farklar vardır?

9-Kimlere gıpta edilebilir?

10-Buğz ne demektir, niçin haram kılınmıştır?

11-Dinde kardeş olanların birbirine sırt çevirmelerini nasıl anlamak gerekiyor?

12-Dinde müslüman diğer müslümanın nesidir ve bunun gereği nedir?

13-Zulüm nedir, araştırınız,

14-Müslüman zalim olabilir mi?

15-Müslüman müslümanı tahkir edebilir mi?

16-Müslümanın neleri diğer müslümana haramdır?

17-Allah’ın dış görünüşe değil, kalplere ve amellere bakması ne manaya gelebilir, araştırınız,

18-Takva nerededir?

19-Satışın üzerine satış yapmak kötü bir şey mi?

20-Peygamber (as) din kardeşliğine niçin bu kadar önem veriyor?

21-Müslüman müslümana üç günden fazla dargın durmamalı mı?

22-Hadis hangi önemli konuları ele alıyor, özetleyiniz.

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Ebu Hureyre (ra) Resûlüllah’ın şöyle (sav) buyurduğunu anlatıyor: “Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: Selamını almak, hasta (olursa) ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca ‘yerhamukâllah/Allah sana rahmet etsin’ demek.”
(Buharî, Cenaiz/2; Müslim, Selam/4, (2162). Ebu Davud, Edeb/98, (5030). Tirmizî, Edeb/1, (2738). Nesaî, Cenaiz/52, (4, 52).

Müslim’in bir rivâyetinde şu ziyade vardır: “Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat isterse ona nasihat et.”

Ebu Musa (ra) anlatıyor: Resûlüllah (sav) buyurdu ki: “Acı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun.” (Buharî, Marda/4, Cihad/171, Nikah/71, Ahkâm 23. Ebu Davud, Cenaiz/11, (3105). Nak. Kütb-ü Sitte, 10.111)

Ebu Zerr (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Ey Ebu Zerr! Maruf'dan (iyilik’ten) hiç bir şeyi hakir görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile (basit bir şey değildir). Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadarda olsa) ver.” (Tirmizi, Et'ime/30, (1834). Nakç Kütüb-ü Sitte, 10/111)

 

13. Ders: CİBRİL HADİSİ:

“Yahya İbnu Ya'mur haber veriyor: "Basra'da kader üzerine ilk söz eden kimse Ma'bed el-Cühenî idi. Ben ve Humeyd İbnu Abdirrahman el-Himyerî, hac veya ümre vesilesiyle beraberce yola çıktık. Aramızda konuşarak, Ashab'tan biriyle karşlaşmayı temenni ettik. Maksadımız, ondan kader hakkında şu heriflerin ettikleri lâflar hususunda soru sormaktı.

Cenab-ı Hakk, bizzat Mescid-i Nebevi'nin içinde Abdullah İbnu Ömer (r.a)'la karşlaşmayı nasib etti. Birimiz sağ, öbürümüz sol tarafından olmak üzere ikimiz de Abdullah (r.a )'a sokulduk. Arkadaşımın sözü bana bıraktığını tahmin ederek, konuşmaya başladım:

"Ey Ebu Abdirrahman, bizim taraflarda bazı kimseler zuhur etti. Bunlar Kur'an-ı Kerim'i okuyorlar. Ve çok ince meseleler bulup çıkarmaya çalışıyorlar." Onların durumlarını beyan sadedinde şunu da ilâve ettim: "Bunlar, "kader yoktur, herşey hâdistir ve Allah önceden bunları bilmez" iddiasındalar."

Abdullah (r.a): "Onlarla tekrar karşılaşırsan, haber ver ki ben onlardan beriyim, onlar da benden beridirler."

Abdullah İbnu Ömer sözünü yeminle de te'kid ederek şöyle tamamladı: "Allah'a kasem olsun, onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa ve hepsini de hayır yolunda harcasa kadere inanmadıkca, Allah onun hayrını kabul etmez." 

Sonra Abdullah dedi ki: BabamÖmer İbnu'l-Hattab (ra) bana şunu anlattı:
"Ben Hz. Peygamber’in (sav) yanında oturuyordum. Derken elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah bir adam yanımıza çıkageldi. Üzerinde, yolculuğa delâlet eder hiçbir belirti yoktu.Üstelik içimizden kimse onu tanımıyordu da. Gelip Hz. Peygamber (sav)'in önüne oturup dizlerini dizlerine dayadı. Ellerini bacaklarının üstüne hürmetle koyduktan sonra sormaya başladı:

"Ey Muhammed! Bana İslâm hakkında bilgi ver! Haz. Peygamber (sav) açıkladı: “İslâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucu tutman, gücün yettiği takdirde Beytullah'a haccetmendir." Yabancı: "-Doğru söyledin" diye tasdik etti. Biz hem sorup hem de söyleneni tasdik etmesine hayret ettik.
Sonra tekrar sordu: "Bana iman hakkında bilgi ver?"
Hz. Peygamber (sav) açıkladı: "Allah'a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmandır. Kadere yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna da inanmandır." Yabancı yine: "Doğru söyledin!" diye tasdik etti. Sonra tekrar sordu: "Bana ihsan hakkında bilgi ver?"
Hz. Peygamber (sav) açıkladı: "İhsan Allah'ı sanki gözlerinle görüyormuşsun gibi Allah'a ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de O seni görüyor."
Adam tekrar sordu: "Bana kıyamet(in ne zaman kopacağı) hakkında bilgi ver?"
Hz. Peygamber (as) bu sefer: "Kıyamet hakkında kendisinden sorulan, sorandan daha fazla birşey bilmiyor!" karşılığını verdi.
Yabancı: "Öyleyse kıyametin alâmetinden haber ver!" dedi. Hz. Peygamber (sav) şu açıklamayı yaptı:
"Köle kadınların efendilerini doğurmaları, yalın ayak, üstü çıplak, fakir -Müslim'in rivâyetinde fakir kelimesi yoktur- davar çobanlarının yüksek binalar yapmada yarıştıklarını görmendir."
Bu söz üzerine yabancı çıktı gitti. Ben epeyce bir müddet kaldım. -Bu ifade Muülim'deki rivâyete uygundur.

Diğer kitaplarda "Ben üç gece sonra Hz. Peygamber (sav)'le karşılaştım" şeklindedir- Hz. Peygamber (sav) Ey Ömer, sual soran bu zatın kim olduğunu biliyor musun? dedi.

Ben: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" deyince şu açıklamayı yaptı: "Bu Cebrail’di (as). Size dininizi öğretmeye geldi."

Buharî’de şu ziyade de mevcuttur: (Kıyametin ne zaman kopacağı), Allah'tan başka hiçkimse tarafından bilinmeyen beş ğayptan (muğayyebât-ı hamse) biridir buyurdu ve şu âyeti okudu: "Kıyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yağmuru O indirir. Rahimlerde bulunanı o bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiç kimse nerede oleceğini bilmez..." (Lokman, 34), (Buharî, İman 37. Müslim, İman/1. Nesâi, İman/6. Ebu Davud, Sünnet/17. Tirmizî, İman/4. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/213)

KONU:

1-Hadisin Sahabeden Râvisi,

2-Hadisin Kaynakları,

3-Cibril Hadisinin Konusu.

4-İman ve İslâm İlişkisi,

5-Cebrail’in İnsan Şeklinde Vahiy Getirmesi,

ARAŞTIRINIZ:

1-Cibril Hadisinin kaynaklarını araştırınız.

2-Cibril hadisini sahebeden kim rivâyet etti?

3-Peygamber’e soru soran kişinin özellikleri nasıldı?

4-Peygamber; ‘İman nedir?’ sorusuna nasıl cevap verdi?

5-Peygamber; ‘İslâm nedir?’ sorusuna nasıl cevap verdi?

6-İman ile İslâm arasında fark var mıdır?

7-Peygamber; ‘İhsan nedir?’ sorusuna nasıl cevap verdi?

8-Kur’an’da İhsanın diğer manalarını da araştırınız.

9-Peygamber; ‘Kıyamet ne zaman kopacak’ sorusuna nasıl cevap verdi?

10-Peygamber, kıyametin alâmetleri olarak neleri saydı?

11-Bu hadisin başka rivâyetleri de var mıdır, araştırınız.

12-Cibril hadisin muhtevası öz olarak nelerdir, düşününüz. 

 

14. Ders: İMAN GERÇEĞİ ve FARZLARI YERİNE GETİRMEK

“Enes ibnu Malik (ra) anlatIyor: Biz mescidde Hz. Peygamber’le (sav) birlikte otururken, devesine binmiş olarak bir adam girdi ve mescidin avlusuna devesini ıhıp bağladıktan sonra: "Muhammed hanginizdir?" diye sordu. Biz: "Dayanmakta olan şu beyaz kimse" diye gösterdik. -Nesâi'deki Ebu Hureyre (ra)'in rivâyetinde: "Şu dayanmakta olan hafif kırmızıya çalan renkteki kimse" diye tasvir mevcuttur.- 

Adam: "Ey Abdulmuttalib'in oğlu! diye seslendi.
Resûlüllah (sav): "Buyur seni dinliyorum" dedi.
Adam: "Sana birşeyler soracağım. Sorularımda aşırı gidebilirim, sakın bana darılmayasın" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Haydi istediğini sor!"
Adam: "Rabbin ve senden öncekilerin Rabbi adına soruyorum: Seni bütün insanlara peygamber olarak Allah mı gönderdi?"
Hz. Peygamber (sav): "Kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adına soruyorum: Gece ve gündüz beş vakit namaz kılmanı sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (sav): "Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allah adına soruyorum, senenin şu ayında oruç tutmanı sana Allah mı emretti?"

Hz. Peygamber (sav): "Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teâla adına soruyorum: Bu sadakayı zenginlerimizden alıp fakirlerimize dağıtmanı Allah mı sana emretti?"
Hz. Peygamber (sav): "Allah'a kasem olsun evet!"
Bu soru-cevaptan sonra adam şunu söyledi: "Getirdiklerine inandım. Ben geride kalan kabilemin elçisiyim. Adım: Dimam İbnu Sa'lebe'dir. Benu Sa'd İbni Bekr'in kardeşiyim." (Bunu beş kitap rivâyet etmiştir. Metin Buharî'den alınmıştır).
Müslim'in rivâyetinde şöyle denir: "Bir adam geldi ve şöyle dedi:
"Bize senin gönderdiğin elçi geldi ve iddia etti ki sen Allah tarafindan gönderildiðine inanmaktasýn."
Hz. Peygamber (sav): "Doğru söylemiş" dedi.
Adam tekrar: "Öyleyse semayı kim yarattı?"
Hz. Peygamber (sav): "Allah!" dedi.
Adam: "Peki bu dağlari kim dikti ve içindekileri kim koydu?" dedi.
Hz. Peygamber (sav): "Allah!" dedi.
Adam: Peki semayı yaratan, arzı yaratan ve dağları diken Zat adına söyler misin, seni peygamber olarak gönderen Allah mıdır?"
Hz. Peygamber (sav): "Evet!" dedi.

Adam: "Elçin iddia ediyor ki biz gece ve gündüz beş vakit namaz kılmalıyız, bu doğru mudur?"

Hz. Peygamber (sav): "Doğru söylemiştir!"
Adam: "Seni gönderen adına doğru söyle. Bunu sana Allah mı emretti?"
 Hz. Peygamber (sav): "Evet!" dedi.
Adam sonra zekâtı, arkasından orucu, daha sonra da haccı zikretti ve bu şekilde sordu.
 Râvi der ki: Hz. Peygamber (sav) de her sualde "Doğru söylemiş" diye cevap veriyordu. Adam (son olarak) sordu: "Seni gönderen adına doğru söyle. Bunu sana Allah mı emretti?"
Hz. Peygamber (sav): "Evet!"
Adam sonra geri döndü ve ayrılırken şunu söyledi: "Seni hakla gönderen Zat'a kasem olsun, bunlar üzerine hiç bir şey ilâve etmem, bunları eksiltmem de."
Hz. Peygamber (sav): "Bu kimse sözünde durursa cennetliktir!" buyurdu.  (Buharî, İlim/6. Müslim, İman/10. Tirmizî, Zekât/2. Nesâi, Siyam/1. Ebu Davud, Salat/23. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/222)

KONU:

1-Bir Konu Hakkında Araştırma Yapmanın Önemi,

2-Konuşmaların Yeminle Desteklenmesi,

3-Peygamber’in İnsanları Ciddiye Alıp, Sorularına Cevap Vermesi,

4-İman Gerçeği,

5-Farzları Yerine Getirmek İmanın Gereği ve Kurtuluşun Sebebidir,

ARAŞTIRINIZ:

1-Enes b. Malik, Peygamber’e soru soran adamı nasıl tarif ediyor?

2-Adam, söze nasıl bir giriş yapıyor ve ne gibi sorular soruyor?

3-Peygamber adamın namaz, oruç ve zekâtla ilgili sorularını nasıl cevaplıyor?

4-Müslim’in rivâyetine göre adam, Hz. Muhammed’in peygamberliğini kimden duymuş?

5-Adamın, göğün, yerin ve dağların yaratılışı ile ilgili sorduğu sorulara Peygamber nasıl cevap verdi?

6-Peygamberin elçisi onlara İslâm adına başka neleri emretmiş,

7-Adam sorularına cevap aldıktan sonra hangi cevabı verdi?

8-Bunun cevabı üzerine Peygamberimiz ne dedi?

9-İman, hangi esasları kabul etmekle tamamlanır?

10-Farzları yerine getirmek imanın gereği midir?

11-Tahkikî iman nedir, araştırınız.

(Bu hadise benzer bir başka rivâyet de şöyle:

Talha İbnu Ubeydillah haber veriyor: Hz. Peygamber (sav)'e Necid ahalisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hz. Peygamber (sav)'e iyice yaklaşınca gördük ki, İslâm'dan soruyormuş. 

Hz. Peygamber (sav): "Gece ve gündüzde beş vakit namaz" demişti ki adam tekrar sordu: 

-"Bu beş dışında bir borcum var mı?"
Hz. Peygamber (sav): "Ramazan orucu da var" deyince adam:     

-Bunun dışında oruç var mı? diye sordu. Hz. Peygamber (sav): "Hayır!" Ancak dilersen nafile tutarsın" dedi.
Hz. Peygamber (sav) ona zekâtı hatırlattı. Adam:- "Zekât dışında borcum var mı?" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Hayır, ama nafile verirsen o başka!" dedi.
Adam geri döndü ve gider ayak: -"Bunlara ilave yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım" dedi.
Hz. Peygamber (sav) de: "Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir" buyurdu. Veya "Sözünde durursa cennetliktir" buyurdu.
(Buharî, İman.34. Müslim, İman.8. Nesâi, Sıyam/1. Ebu Davud, Salat/1. Muvatta, Kasru's-Salat fi's-Sefer/94. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/225)

 

15. Ders: DİNDE SAMİMİYET VE AMELLERİN KARŞILIĞI

Ebu Sa'id (ra) der ki: "Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir kul İslâm'a girer ve bunda samimi olursa, daha önce yaptığı bütün hayırları Allah, lehine yazar, işlemiş olduğu bütün şerleri de affeder. Müslüman olduktan sonra yaptıkları da şu şekilde muamele görür: Yaptığı her hayır için en az on misli olmak üzere yediyüz misline kadar sevap yazılır. İşlediği her bir şer için de, -Allah affetmediği takdirde- bir günah yazılır." (Buharî, İman/31. Nesâi, İman/10. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/201)

KONU:

1-Dinde İhlaslı Olmak,

2-Allah Affedicidir,

3-Hayır İşlerin Sevap  Olarak Karşılığı,

4-Günahların Karşılığı,

ARAŞTIRINIZ:

1-Müslüman olmak, geçmiş günahları/hataları affettirir mi, araştırınız,

2-Her bir salih amelin (hasene’nin) karşılığı verilecek mi?

3-Sevap nedir, araştırınız.

4-Müslümanın yaptığı hataların karşılığı nasıl verilir, araştırınız.

5-Günah nedir?

6-Kur’an’da günah yerine başka hangi kelimeler kullanılıyor, araştırınız.

7-Her âmelin mutlaka karşılığının verileceği ile ilgili âyetler araştırınız,

8-Salih amellerin karşılığının en az on misli verileceğine ait âyetler araştırınız.

9-Günahların karşılığının bir misli olarak verileceğine dair âyetler araştırınız.
10-Amellerin karşılığı nerede ve nasıl veriliyor, araştırınız.

(Yukarıdaki hadisi destekleyen bir başka hadis te şöyle:

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: "Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı herbir hayır en az on mislinden, yediyüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sadece misliyle yazılır. Bu hal, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle devam eder." (Buharî, İman/31. Müslim, İman/205. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/203)

 

16. Ders: ALLAH’A ŞİRK KOŞMADAN ÖLEN MÜSLÜMAN CENNETLİKTİR:

Ebu Zerr (Cündeb İbnu Cünâde el-Gifarî) (ra) anlatıyor:

Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki:

-"Bana Cebrail (as) gelerek "Ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse cennete girer" müjdesini verdi" dedi. Ben (hayretle) "zina ve hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum.    

-"Hırsızlık da etse, zina da  yapsa" cevabını verdi. Ben tekrar: "Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!" dedim.

-"Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!"

hz. Peygamber (sav) dördüncü keresinde ilâve etti: -"Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir". (Buharî, Tevhid/33. Müslim, İman/153. Tirmizî, İman/18. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/205)

KONU:

1-Cebrail’in (as) Müjdesi,

2-Ebu Zerr’in Bu Müjdeyi Hayretle Karşılaması,

3-Amelsiz İmanın Olup Olmayacağı,

ARAŞTIRINIZ:

1-Cebrail İslâm ümmetine nasıl bir müjde veriyor?

2-Şirk koşmanın boyutları nelerdir, araştırınız.

3-Ebu Zer (ra) , bu müjdeye nasıl tepki gösteriyor?

4-“Zâni, zina ettiği sırada mü’min olduğu halde zina etmez, içki içen, içki esnasında mü’min olduğu halde içki içmez” hadisiyle bu müjde arasında çelişki yok mu?

5-İman, dil ile ikrar, kalb ile tasdik olduğuna göre, samimiyetle iman etmenin, Allah’ın affına sebep olacağı mı ümit ediliyor?

6-Bu müjde müslümanlar hakkında en son durumu mu bildiriyor, yoksa ne yaparsanız yapın, nasıl olsa cennete gideceksiniz mi diyor?

7-Bu gibi müjdeler samimi müslümanları amel işlemekten uzaklaştırır mı?

8-Kelime-i Tevhid, İslâmın tamamını kapsar mı, ya da Kelime-i Tevhid’i kapsamıyla kabul etmek, amel işlemeyi gerekli kılar mı, araştırınız

(Yukarıdaki hadisi destekleyen başka hadis-i şerifler de var:

Muaz İbnu Cebel el-Ensarî (ra) anlatıyor. Hz. Peygamber (as) buyurdu ki: "Kimin (hayatta söylediği) en son sözü Lâ ilâhe illallah olursa cennete gider."  Ebu Davud, Cenaiz/20. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/204

Cabir İbnu Abdillah el-Ensarî (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “İki şey vardır ki, gerekli kılıcıdır.” Bir kimse:

-“Ey Allah’ın Rasûlü! Gerekli kılan bu iki şeyden maksat nedir? Diye sordu. Hz. Peygamber (sav):

-“Kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmış olarak ölürse ateşe girecektir. Kim de Allah’a hiç bir şeyi ortak kılmadan ölürse o da cennete girecektir” cevabını verdi.  Müslim, İman/151. nak. Kütb-ü Sitte, 2/207.)

Ubade İbnu's-Samit el-Ensarî (ra) demiştir ki: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

“Kim Allah'tan başka ilah olmadığına, Allah'ın bir ve ortaksız olduğuna ve Muhammed'in onun kulu ve Resûlü (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsa'nın da Allah'ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem'e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehâdet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır.” Buharî, Enbiya/47. Müslim, İman/46. Tirmizî, İman/17. Müslim'in bir başka rivâyetinde şöyle buyrulmuştur:

“Kim Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet ederse Allah ona ateşi haram kılacaktır.” Müslim, İman/47. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/197

Ebu Sa'id İbnu Malik İbni Sinan el-Hudrî (ra) demiştir ki: Hz. Peygamber (as) şöyle buyurdu: “Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.” 

Ebu Sa'id der ki: “Kim (bu ihbarın ifade ettiği hakikatten) şüpheye düşerse şu âyeti okusun: “Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz...” (Nisa/40). Tirmizî, Sıfat-u Cehennem/10. Tirmizî hadis için ‘sahihtir’ demiştir. Nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/200. 

Yine Ebu Sa'id (ra) der ki: “Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Kim: ‘Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, Resûl olarak Hz. Muhammed'i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)’ derse cennet ona vacip olur”. (Ebu Davud, Salat/361. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/200)

 

17. Ders: ŞEFAATA, İHLASLA İMAN EDENLER KAVUŞUR

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Hz. Peygamber (as)'e; "Ey Allah'ın Resûlü, kıyamet günü senin şefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?" diye sormuştum.

Bana: -"Hadis'e karşı sende olan aşkı görünce, bu hususta senden önce bana bir başkasının soru sormayacağını tahmin etmiştim" açıklamasını yaptıktan sonra şu cevabı verdi:

-"Kıyamet günü benim şefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse, samimi olarak ve içinden gelerek 'Lâ ilâhe illallah' diyen kimsedir." (Buharî, İlim/34, Rikak/50. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/)

KONU:

1-Hz. Ebu Hureyre’nin İlim Öğrenmedeki Gayreti,

2-İhlaslı İman Edenlerin Peygamberin Şefaatını Hakedeceği,

ARAŞTIRINIZ:

1-Hz. Ebu Hureyre (ra), Hadis tarihinde en fazla hadis rivâyet eden sahabe olarak bilinir. Bunun sebebi ne olabilir, bu hadiste onun bu özelliğine bir işaret görülüyor mu?

2-Peygamberin Hz. Ebu Hureyre’nin sorusuna nasıl karşılık verdi?

3-Şefaatla ilgili bir kaç âyet araştırınız,

4-Şefaatla ilgili başka hadis bulabilir misiniz?

5-İslâmda şefaat anlayışı nasıldır, araştırınız.

6-Müşriklerin şefaat anlayışı nasıldı?

7-Günümüzde insanlar şefaatı nasıl anlıyorlar? (Müslümanları ve gayri müslimleri hesaba katarak araştırınız.)

8-Peygamberimizin şefaatını en çok kimler hak edecektir?

9-Hadis, şefaat beklemeye mi, yoksa ihlasla iman edip, imanın gereği olan iyi kulluk yapmaya mı teşvik ediyor?

 

18. Ders: İMANIN TADINI DUYANLARIN ÖZELLİKLERİ

hz. Enes (ra) Rasûlüllah’ın (sav) şöyle buyurduğunu anlatıyor:

-“Üç haslet (huy) vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Rasûlünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâm’ı nasip ettikten sonra tekrar küfre (inançsızlığa) düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak.”  (Buharî, İman/9, 14. İkrâh/1. Müslim, iman/67. Tirmizî, İman/10. Nesâi, İman/3. İbnu Mace, Fiten/23.

Nesâî’nin kaydettiği bir diğer rivâyette; “bu ikisi dışında kalan” kısmından sonra şu ilâve vardır: “Allah için sevmek, Allah için buğzetmek.” nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/246)

KONU:

1-İmanın Tadını Duymak,

2-İmanın Tadını Duyuran Özellikler,

3-İmanın Tadını Artıran Diğer Ameller,

ARAŞTIRINIZ:

1-İmanın tadını duymak sözünden neler anlaşılabilir, araştırınız,

2-Kur’an Allah’ı ve Peygamberi sevmeyi emrediyor mu?

3-Allah’ı sevmek ne demektir?

4-Peygamber’i sevmek nasıl olabilir?

5-Allah ve Rasûlü dışında kalan şeyleri ve kişileri sevmenin ölçüsü nasıl olmalıdır?

6-Allah için sevmek, Allah için buğzetmek nasıl olabilir?

7-Allah için buğzetmek nefret, yüz çevirme, aşırı kin ve düşmanlık mıdır?

8-İmanı koruma konusundaki titizlik nasıl olmalıdır, araştırınız.

9-İmanın tadı müslümanın hayatında nasıl görünebilir?

10-Allah için sevmeyi konu edinen başka hadisler bulabilir misiniz?

11-Allah’ı sevmeyi konu einen âyetler bulabilir misiniz?

(Aynı konuyu anlatan başka hadisler de bulunmaktadır:

Abbas İbnu Abdilmuttalib (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber’in (sav) şöyle söylediğini işittim: “İmanın tadını, Rabb olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı, peygamber olarak Muhammed’i seçip razı olanlar duyar.”  Müslim, İman/56. Tirmizî, İman/10. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/233).

Abdullah İbnu Muaviye el-Gazirî (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselâm) şöyle buyurdu: “Üç şey vardır ki kim onları yaparsa imanın tadını alır: Sadece Allah'a kulluk eden, Allah'tan başka ilah olmadığını bilen, her yıl gönül hoşluğuyla zekâtını veren! Zekâtını da yaşlı, uyuzlu, hasta, değersiz, küçük hayvanlardan vermez, aksine mallarının orta hallılerinden verir. Zira Cenab-ı Hakk ne en iyisinden vermenizi emretmiştir, ne de en adisinden olana razı olmuştur.”  Ebu Davud, Zekat/4. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/234).

Hz. Ali (k.v.) diyor ki: Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:

-"Kişi dört şeye inanmadıkça mü’min olmuş sayılmaz: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed olduğuma, beni (bütün insanlara) hakla göndermiş bulunduğuna şehâdet etmek, ölüme inanmak, tekrar dirilmeye inanmak, kadere inanmak.” Tirmizî, Kader/10. nak. Kütüb-ü Sitte ter. 2/231)

 

19. Ders : İSLÂMIN ALÂMETLERİ

İbni Hayde el-Kuşeyrî babası tarikiyle dedesinden şunu rivâyet ediyor: “Dedim ki: Ey Allah'ın Resûlü, ben sana gelirken, seni ve dinini benimsemiyeceğim diye şunların (ellerinin parmaklarını göstererek) adedinden fazla yemin ettim. Meğerse, Allah ve Resûlünün öğrettiği dışında hiçbir şey anlamayan bir kimseymişim. Şimdi Allah rızası için senden soruyorum. Allah seninle bizlere ne gönderdi?” 

Hz. Peygamber (a.s.): “İslâmı” dedi. “Pekâla, dedim, İslâm'ın alâmetleri nedir?” Şu cevabı verdi:

“Kendimi Allah'a teslim ettim, başka şeyleri terkettim" demen, namaz kılman, zekât vermendir.

Her Müslüman bir başka Müslümana haramdır. İki Müslüman birbiriyle kardeştir ve birbirlerine yardımcıdırlar.

Bir kimse Müslüman olduktan sonra müşrikleri terkedip, Müslümanlara karışmadıkça hiçbir ameli (Allah katında) makbul değildir.”  Nesâî, Zekât/72. Nak. Kütüb-ü Sitte, 2/235)

KONU:

1-İslâmın Belirtileri,

2-İslâm Kardeşliği,

3-Müslüman Olmanın Alâmetleri,

ARAŞTIRINIZ:

1-İbni Hayde el-Kuşerî’nin dedesi niçin kendini suçluyor?

2-Allah (cc) Hz. Muhammed’le insanlara ne gönderdi?

3-İslâmın en önemli belirgin görüntüsü nedir?

4-İslâma teslim olmak ne demektir, araştırınız.

5-Müslümanlar dinde bribrilerinin neyi olurlar?

6-Bu bağ din bağı mıdır, yoksa sıhriyyet (akrabalık) bağı mıdır?

7-Müslümanların kardeş olduklarına dair âyet araştırınız,

8-Müslümanların kardeş oldukları konusunda başka hadisler araştırınız,

10-Hangi müslümanın ameli kabul edilmez?

11-Başka hangi davranışları yapanlar müslüman sayılır?

12-İnsanlara rastgele ‘sen müslüman değilsin’ ya da sen 

müşrik/kâfir/zındık/mürted/mülhid’sin’ demek kolay mıdır?

Bu konuda şu hadisler de örnek olarak verilebilir:

Enes (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: “Kim bizim namazımızı kılar, bizim kıblemize yönelir, bizim kestiğimizi yerse işte o, müslümandır”.  (Nesâî, İman/9. Buharî, Salat/28.
Hadisi Nesâî tahric etmiştir. Ancak, Buharî, Ebu Davud ve Tirmizî tarafindan da rivâyet edilmiş olan uzunca bir hadisin bir parçasıdır. Bak:  Tirmizî, İman/2. Ebu Davud, Cihad/104. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/236)

Ebu Saidi'l-Hudrî (ra) Hz. Peygamber (a.s.)'in şöyle dediğini rivâyet etti: 

“Bir kimsenin mescide alakasını görürseniz, onun mü’min olduğuna şehâdet edin. Zira Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inananlar imar ederler” (9 Tevbe/18), Tirmizî, Tefsir, Sûre 2. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/251).

İbn-i Ömer (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselâm): “Ben insanlar, Allah’tan başka ilâhın olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet edinceye, namaz kılıncaya, zekât verinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Bunları yaptılar mı, kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar. İslâm’ın hakkı hariç. Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah’a kalmıştır”. (Buharî, İman/17. Müslim, İman/36.) 

Müslim’deki rivâyette “İslâmın hakkı hariç”cümlesi yoktur. (nak. Kütüb-ü Sitte, 2/260)

Tarık el-Eşca’î (ra) Resûlullah (sav)’ın şöyle söylediğini haber verdi: 

"Kim Lâilâhe illallah der ve Allah'tan başka ma’budları reddederse, Allah onun malını ve kanını haram kılar. (Samimi olup olmadığı meselesi Allah’a aittir.) (Müslim, İman/37).

Yine Müslim'in bir başka rivâyeti "Kim Allah’ı birlerse" diye başlar ve yukarıdaki şekilde devam eder (Müslim, İman/38. nak. Kütüb-ü Sitte, 2/261).

 

20. Ders :  SADAKA VE NAFAKANIN FAZİLETİ

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (sav) buyurdular ki: “Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahman onu sağ eliyle alır -ki O'nun her iki eli de sağdır- bu sadaka bir tek hurma bile olsa, O, Rahman’ın avucunda dağdan daha iri oluncaya kadar büyür, tıpkı sizin bir tayı veya bir deve yavrusunu büyütmeniz gibi (O da sadakanızı büyütür).” (Buharî, Zekât/8. Müslim, Zekât/63. Muvatta, Sadakat/1. Tirmizî, Zekât/28. Nesâî, Zekât/48. İbnu Mace, Zekât/28. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/18)

KONU:

1-Temiz Şeylerden Tasadduk Etmek,

2-Allah’ın Sadakaların Mükâfatını Artırması,

ARAŞTIRINIZ:

1-Sadaka ne anlama gelmektedir?

2-Tasadduk ne demektir, önemi nedir?

3-Allah’ın kabul ettiği temiz şeylerden amaç nedir?

4-Allah (cc) az bir sadakayı da kabul eder mi?

5-Peygamberimiz, Allah’ın (cc) sadakaların mükâfatlarını vermesini neye benzetmektedir?

6-İnfak ne demektir?

7-Sadaka ile infak arasındaki ilişkiyi araştırınız,

8-Kur’an, sadaka vermeyi teşvik ediyor mu?

9-İnfakla ilgili âyetleri araştırınız,

10-Günümüzde hangi harcamalar infak sayılabilir?

11-Fakirlere sadaka vermek tembelliği ya da asalak yaşamayı artırır mı  tartışınız.

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (a.s.) buyurdu ki:
“Bir dirhem, yüzbin dirhemi geçmistir.”
“Bu nasıl olur, ey Allah’ın Resûlü?" diye sordular. Şu cevabı verdi:
“Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan daha iyisini tasadduk etti. Diğeri ise, malının yanına varıp, malından yüzbin dirhem çıkardı ve onu tasadduk etti.” Nesâî, Zekât/49.  nak. Kütüb-ü Sitte, 10/21).

İbnu Abbas (ra) anlattığına göre, kendisine bir dilenci gelmiş o da dilenciye sormuştur:

“Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in (as) O’nun elçisi olduğuna şehâdet ediyor musun?” Adam, “Evet!” deyince tekrar sormuştur: “Oruç tutuyor musun?” Adam tekrar “Evet!” demiştir.

Bunun üzerine İbnu Abbas:
“Sen istedin. İsteyenin bir hakkı vardır. Bizim de isteyene vermek, üzerimize vazifedir” der ve ona bir elbise verir. Sonra ilaveten der ki:
“Resülüllah’tan (sav) işittim şöyle demişti: “Bir müslümana elbise giydiren her müslüman mutlaka Allah’ın koruması altındadır, ta o giydirdiğinden bir parça onun üzerinde bulundukça.” (Tirmizî, Kıyamet/42. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/22)   

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (a.s.) buyurdu ki: “Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder.” (Tirmizî, Zekât/28. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/25)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (sav) buyurdu ki: “Kulların sabaha erdiği her günde iki melek gökten iner ve bunlardan biri şöyle dua eder: “Ey İlâhımız! İnfak edene halef (devam) ver.” Diğeri de şöyle dua eder: 

“Ey İlâhımız! Cimriye de telef ver.” (Buharî, Zekât/28. Müslim, Zekât/57.
Bir başka rivâyette: "Allah Teala Hazretleri soyle der: "Ey Ademoglu! Sen infak et, ben de sana infak edeyim" seklinde gelmistir. (nak . Kütüb-ü Sitte, 10/25)

Ebu Mes’ud el-Bedri (ra) anlatıyor: Resûlüllah (a.s.) buyurdu ki: 

“Müslüman kişi, ailesinin nafakası için harcar ve bundan sevap umarsa bu ona sadaka olur.” (Buharî, Nafakat/1, İman/41. Müslim, Zekât/48. Nesâî, Zekât/60. Tirmizî, Birr/42. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/27)

21. Ders: ALLAH YOLUNDA İNFAK

Adiyy İbnu Hatim (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (a.s.): "Sizden kim, bir yarım hurma ile de olsa ateşten korunabilirse, bunu yapsın'' buyurdu.'' (Buharî, Zekât.9, 10. Menâkib.25, Edeb.34, Tevhid.24, 36. Müslim, Zekât.66-67. Nesâî, 5.74-75. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/34)

KONU:

1-Cehennem Ateşinden Korunmanin Gereği,

2-Sadaka Vermek (Infak Etmek) Mü’mini Ateşten Korur,

3-Infak Etmenin Önemi,

ARAŞTIRINIZ:

1-Buradaki atesten korunmayi nasil anlayabiliriz?

2-Infak etmek, müslümani ateşe karşi korur mu?

3-Kur’an’da infak etmeye teşvik eden âyetlerden örnekler bulunuz,

4-Infak “Allah yolunda” olursa değerlidir,

5-Hadiste en kuçuk bir infakin bile müslümana sevap kazandiracağina, onu ateşten uzaklaştirabileceğine isaret mi ediliyor?

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Harise İbnu Vehb (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (as) buyurdu ki:

“Sadaka verin. Kişinin eline parayı alıp sadaka olarak vermek üzere çıktığı ve fakat kendisine bağişta bulunulan kimsenin “Bunu dün getirmiş olsaydın kabul ederdim, ama şu anda ona ihtiyacım yok” diye cevap vereceği ve böylece sadakasını kabul edecek bir kimseyi bulamadan sadakası elinde olduğu halde geri döneceği zaman yakındır.” (Buharî, Fiten 24, Zekât 9; Müslim, Zekât 58, (1011); Nesâî, Zekât 64, (5, 77. nak. K,tüb-ü Sitte, 10/30). 

hz. Ali (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (a.s.) buyurdu ki: "Sadaka vermede acele edin. Cunku bela sadakanin onune gecemez.'' (Rezin tahriç etmiştir. (Cami'u's-Sağir serh-i Feyzu'l-Kadir'de mevcuttur) 3, 195. nak. Kütüb-ü Sitte, 10.31)

Hz. Enes (ra) anlatiyor: "Resûlüllah (sav) buyurdu ki: “Allah arzı yarattığı zaman, arz sallanmaya (tıpkı bir hurma ağacı gibi sağa sola) yalpalar yapmaya başladi, bunun üzerine dağlarla onu sabitleştirdi ve böylece yer istikrarini buldu. Melekler dağlarin şiddetine hayrette kaldilar.
"Ey Rabbimiz, dediler, dağlardan daha şiddetli bir mahluk yarattin mi?"
"Evet, buyurdu. Demiri yarattim.''
"Demirden daha şiddetli bir şey yarattin mi?'' dediler. Hak Teâla:
"Evet! dedi. Ateşi yarattim.''
"Ateşten daha ağir bir şey yarattin mi?" diye yine sordular. Hak Teâla:
"Evet, dedi, suyu yarattim! ''
"Sudan daha şiddetli bir şey yarattın mı?'' dediler. Hak Teâla tekrar cevap verdi:
"Evet, rüzgâri yarattim.''
"Rüzgârdan daha şiddetli bir şey yarattin mi?'' diye yine sordular. Hak Teâla:
"Evet insanoğlunu yarattim'' dedi ve devam etti: "Eger o, sa;ğ eliyle sadaka verir, sol eli görmeyecek kadar gizlerse (daha şiddetlidir).''
(Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn 2. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/32)

Ibnu Ömer (r.a.) anlatiyor: "Resulullah (a.s.) minberde, sadakadan ve dilenmeye tevessül etmemekten bahsettiği sirada:

"Üstteki el, alttaki elden hayirlidir!'' buyurdu. "Üstteki'' infak eden, "alttaki'' de dilenen demektir.'' (Buhari, Zekât/18; MüsIim, Zekât/94. Muvatta, Sadaka/8. Ebu Davud, Zekât/28. Nesâî, Zekât/52. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/33)

22. Ders: KADININ YARATILIŞI 

Ebu Hureyre (ra) anlatiyor: "Resûlüllah (as) buyurdu ki:

“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, komşusuna eziyet etmesin! Ve kadinlar hakkinda kadinlar hakkinda birbirinize hayri tavsiye edin; zira onlar kaburga (eğe) kemiğinden yaratilmişlardir. Eğe kemiğinin en eğri yeri yukari kismidir. Onu doğrultmaya kalkişirsaniz onu kirarsiniz, kendi haline birakirsan daima eğri kalir. Bu sebeple kadinlar hakkinda birbirinize hayri tavsiye edin.” (Buharî, Nikâh/79, Enbiya/1, Edeb/31, 85, Rikak/23. Tirmizî, Talak/12, (1188). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/76)

Müslim ayni hadisi küçük bir değişiklikle rivâyet ediyor: 

Ebu Hureyre (ra) anlatiyor: “Resûlüllah (as) buyurdu ki: “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, bir olaya şahit olduğunda ya hayir söylesin ya da sussun. Kadinlar hakkinda birbirinize hayri tavsiye edin; zira kadin kaburga (eğe) kemiğinden yaratilmiştir. Eğe kemiğinin en eğri yeri yukari kismidir. Onu düzeltmeye çaliştiğin takdirde kirarsin. Kendi halinde birakirsan, eğriliği düzelmez. (Bu sebeple) kadinlar konusunda birbirinize hayri tavsiye edin.” (Müslim, Rada/65, (1468)

Ebu Hureyre (ra) Rasûlüllah’in (sav) şöyle dediğini rivâyet ediyor: 

“Şüphesiz ki kadinlar kaburga kemiği gibidir. Onu doğrultmaya kalkişirsan kirarsin.  Ondan olduğu gibi (o eğrilikle birlikte) istifade edebilirsin.” (Buharî, Nikâh/79, 6/145).

Hadisin Müslim’deki son cümlesi ise şöyle: “...Kendi halinde birakirsan, eğriliğiyle ondan istifade edersin.” (Müslim, Reda’/18. 1468)

KONU:

1-Kadinin fitrati,

2-Kadinin fitratini (yaratilişini) tanima,

3-Kadinlara karşi davraniş,

ARAŞTIRINIZ:

1-Ilk insanin yaratilişini araştiriniz,

2-Kur’an, kadinin yaratilişi hakkinda ne diyor,

3-Bütün insanlarin bir nefisten yaratilmalari ne anlama gelebilir? (Nisâ/1)

4-Kadin gerçekten kaburge kemiğinden mi yaratildi?

5-Insani topraktan yaratan Allah (cc) kadini istediği şeyden yaratmaya güç yetiremez mi?

6-Kadinin yaratiliş şekli kadinlar için bir eksiklik, ya da kusur sebebi midir?

7-Bu hadisleri nasil anlamak gerekir?

8-Üçüncü hadisteki kadinin kaburga kemiği gibi olmasi neye işaret etmiş olabilir?

9-Kadinlar aleyhinde rivâyet edilmiş (gibi görünen) başka hadisler bulun ve bunlarin sahih olup olmadiklarini, ya da hangi manada söylenmiş olabileceklerini araştiriniz.

10-Insanin asli ile karakteri arasinda irtibat kurulabilir mi?

11-Hz. Âdem’in eşinin hatasindan onun soyu sorumlu tutulabilir mi?

12-Kadin aleyhine gibi görünen bu rivâyetlere geleneğin etkisini araştiriniz.

13-Islâmda kadin geri plânda midir, ya da ikinci sinif midir, tartişiniz.

Müslim’in tahric ettiği bir başka hadis şöyle:

“Kadin kaburga kemiğinden yaratilmiştir, onu hiç bir şekilde düzeltmen mümkün değildir. Onda faydalanacaksan, ancak ondaki bu eğrilik durumuyla birlikte faydalanabilirsin. Onu düzeltmeye kalkişirsan, onu kirabilirsin. Onun kirilmasi, boşanmasidir.”(Müslim, Rada’/18 (1468)

BU KONUDA KAYNAKLARA BAKILABILIR:

1-Kadin Karşiti Söylemin Islâm Geleneğindeki Izdüşümleri, Hidâyet Şefkatli Tuksal, Kitâbiyât, Ankara 2000

2-Uydurma Hadislerle Kadin Aleyhtarliği, Mustafa Çelik, Ölçü, Istanbul 1995

3-Hadis Temelli Kalip Yargilarda Kadin, Ali Osman Ateş, Beyan, Istanbul 2000

4-Yaratiliş Olayi, Prof. M. Said Şimşek, Beyan, Istanbul

4-Kadinlara Özel Fetvalar, Prof. Faruk Beşer, Istanbul 1998,

 

23. Ders: KADINLARA İYİ DAVRANMA

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlüllah (as) buyurdu ki:

“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, komşusuna eziyet etmesin! Ve kadınlar hakkında birbirinize hayrı tavsiye edin;...” (Buharî, Nikâh/79, Enbiya/1, Edeb/31, 85, Rikak/23. Tirmizî, Talak/12, (1188). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/76)

Hakim İbnu Mu'aviye babası Mu'aviye’den (ra) anlatıyor:

“Ey Allah’ın Resûlü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?” Buyurdu ki:
“-Kendin yeyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, kötülememen, evin içi hariç onu terketmemen.” (Ebu Davud, Nikâh 42, (2142, 2143, 2144). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/79)

KONU:

1-Kadınlara iyi davranma,

2-Kadınların kocaları üzerindeki bazı hakları,

ARAŞTIRINIZ:

1-Kadınlara iyi davranma nasıl olmalı?

2-Kadınlara iyi davranma konusunda başka hadisler bulabilir misiniz?

3-Kur’an’da kadınlara iyi davranma konusunda âyetler var mı?

4-İslâmda kocaların hanımlarına karşı ne gibi mecburi görevleri vardır, ahlâkî ve fikhî açıdan araştırınız.

5-Kadınlara iyi davranma konusunda kocalara ne gibi tavsiyeler yapılmıştır?

6-Kendilerine iyi davranılması gereken kadınlar daha kimlerdir?

7-İslâmdaki kadın anlayışı ile onlara karşı davranış arasında ilişki kurabilir miyiz?

8-Peygamberimizin hanımlarına karşı davranışını araştırınız?

9-Hadiste yüze vurmak yasaklanıyor. Erkekler hanımlarının yüzü dışındaki vücudlarına vurabilirler mi?

12-Erkek evinde hanımını terkeder mi?

13-Modern toplumlardaki kocaların hanımlarına karşı görev anlayışını tartışınız,

14-Kadınların kocaları üzerindeki ne gibi hakları vardır.

15-Kadın haklarını bir de ev içerisindeki sorumluluk açısından değerlendiriniz. 

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Amr İbnu'I-Ahvas (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (sav) buyurdu ki:

“Kadınlara karşı hayırhâh olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.” (Tirmizi, Tefsir/Tevbe, (3087). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/77.)

Ebu Sa'id (ra) anlatıyor: Resûlüllah (as) buyurdu ki:

“Süphesiz ki Kıyamet günü, Allah’ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca bir-biriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının sırlarını erkeğin yayması, o gün en büyük  ihanettir.”  (Müslim, Nikâh/123, (1437); Ebu Davud, Edeb 37, (4870). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/98)

Hz. Aişe (r.a.) anlatiyor: Resulüllah (a.s.), bana: 

-“Ben senin bana kızdığın ve benden razı olduğun zamanları biliyorum” buyurdular. Ben:

-“Bunu nereden anlıyorsunuz?” diye sordum.
-“Benden razı oldun mu bana: “Hayır Muhammed'in Rabbine yemin olsun!” diyorsun. Bana öfkeli olunca: “Hayır! İbrahim’in Rabbine yemin olsun!'” diyorsun” dedi. Ben:
-“Doğru, ey Allah’ın Resulü, ben sadece senin adını terkederim?” dedim.” (Buhari, Nikah/108, Edeb/63; Müslim, Fedailu's-Sahabe/90, (2439). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/99)

Cabir’in (ra) anlatttığına göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

“Bir mü’min erkek bir mü’min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ/61 (1469). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/93)

 

24. Ders: ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Ey Allah’ın Resûlü, “Hangi kadın daha hayırlıdır?” diye soruldu.
“Kocası bakınca onun sevincini artıran, emredince itaat eden, nefis ve malında, kocasının hoşuna gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadın” diye cevap verdi. (Nesai, Nikah/14 (6,68). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/68)

Ümmü Seleme (r.anha) anlatıyor: Resulullah (a.s.) buyurdu ki: “Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer.” (Tirmizî, Rada/10, (1161). nak. Kütüb-ü Sitte 10/66) 

KONU:
1-İyi Kadınların Özellikleri,

2-Kocaların Hanımlarından Razı Olmaları,

ARAŞTIRINIZ:

1-Peygamber hangi hanımların daha hayırlı olduğunu söylüyor?

2-Bir hanımın kocasının sevincini artırmasını nasıl anlamalıyız?

3- Buradaki emretmeyi nasıl anlamalıyız?

4-Nefsinde kocasına muhalefet etemmesi ne dir?

5-Malında kocasına muhalet etmemesini nasıl anlayabiliriz?

6-Kocası kendisinden razı olan kadın niçin cennetle müjdeleniyor?

7-Bunu tersini de düşünebiliriz miyiz? (Hanımı kendisinden razı olarak ölen erkek de cenete gider mi?)

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

Ebu Sa'id (ra) anlatıyor:

Safvan Ibnu Muattal (ra)'ın hanımı, yanında Safvan da bulunduğu bir anda Resûlüllah (s.a.s.)'a gelerek:
“Ey Allah’ın Resûlü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, Güneş doğuncaya kadar da sabah namazı kılmıyor!” dedi.

Resulullah (a.s.), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvan'a sordu. Safvan: “Ey Allah’ın Resûlü! “Namaz kıldığım zaman dövüyor '' sözüne gelince, o zaman (bir rekatte uzun) iki sure okuyor. Halbuki ben bunu yasakladim'' dedi. Resulullah kadina:
"Insanlara tek surenin okunmasi yeterlidir '' buyurdu. Safvan devam etti:
"Oruc tuttugum zaman bozduruyor '' sozune gelince, "Hanimim oruc tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bir kadin kocasinin izni olmadan (nafile) oruc tutamaz!'' buyurdular.
Safvan devamla: "Gunes doguncaya kadar sabah namazi kilmadigim sozune gelince, biz (gece calisan) bir aileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakin yatinca) gunes doguncaya kadar uyanamiyoruz'' diye aciklama yapti. Aleyhissalatu vesselam:
"Ey Safvan, uyaninca namazini kil!" buyurdular." (Ebu Davud, Savm 74, (2459).

25. Ders: MECLİS (OTURMA) ÂDABI

Ebu Said el-Hudri (ra) anlatıyor: “Resûlüllah (sav) (bir gün): “-Sakın yollara oturmayın!” buyurmustu.
-“Ya Resûlüllah, dediler, oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz.
-“Mutlaka oturacaksanız, bari yola hakkını verin” buyurdu. Bunun üzerine:
-“Ey Allah’ın Resûlü, onun hakkı nedir?” diye sordular.
-“Gözlerinizi kısmak, (gelip geçeni) rahatsız etmemek, selâma mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!” dedi.” (Buharî, İsti’zan/2, Mezâlim/22. Müslim, Libas/114, (2121). Ebu Davud, Edeb/13, (4815). Hz. Ömer'den yapilan bir başka rivâyette şu ilave var: “Yardım isteyen mazluma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.'”

KONU:

1-Yolun Hakkını Vermek,

2-Yolun Hakkının Ne Olduğu,

ARAŞTIRINIZ:

1-Rasulüllah (sav) yol üzerinde oturmayı niçin yasaklamış olabilir?

2-Sahabeler yol üzerinde oturabilmek için hangi gerekçeyi ileri sürdüler?

3-Yolu hakkı verilmeli mi?

4-Peygamber yolu hakkı olarak neleri sayıyor?

5-Yolda gözleri kısmayı nasıl anlayabiliriz?

6-Yoldan geçenlere eziyet etmek nasıl olabilir?

7-Selâmın önemini ve yolda oturanların selâm karşılık verme görevlerini düşününüz,

8-Yolda emr-i bi’l-ma’ruf, nehy-i ani’l-münker görevi nasıl yerine getirilebilir?

9-Yolda mazluma yardım görevi nasıl yerine getirilir?

10-Yolda kalmışa rehberlik yapmanın önemini düşününüz,

11-Toplu halde iken bazılarının kendi aralarında konuşması tek veya yalnız kalana karşı saygısızlık mıdır?

12-İzin almadan iki kişinin arasına oturmak doğru mudur?

13-Büyüklere karşı ayağa kalkmak gerekir mi?

14-Kendisi için ayağa kalkılmasını istemek kötü müdür?

15-Az topluluk içinde, kendi arasında fısıldaşarak konuşmanın yanlışlığını araştırınız.

16-Peygamber kendisi ayağa kalkılmasından hoşlanır  mıydı?

17-İnsanlar için ayağa kalkmanın durumunu inceleyiniz,

18-İzin almadan iki kişinin arasına oturmak kötü müdür?

19-Bu hadislerde geçen güzel davranışları insana saygı, kardeşlik hukuku ve toplum huzuru açısından önemini düşününüz.

20-İslâm adab-ı muaşerete (güzel ilişkilere) önem veriyor mu?

Bu konuda şu hadislere de bakılabilir:

İbni Ömer (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) dedi ki: “Üç kişi beraberken, ikisi arasında özel konuşmasınlar, bu, öbürünü üzer.” (Buharî, Ez’an/45. Müslim, Selâm/36 (2183). Muvatta, Kelâm/13 (2, 988, 989). Ebu Davud, Edeb/29 (4852). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/114)

Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Sahabelere Rasûlülllah’tan (sav) daha sevimli kimse yoktu. Buna rağmen onlar Peygamberi gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O’nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı.” (Tirmizî, Edeb/13 (2755). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/115))

Amr İbnu Şuayb babasından o da dedesinden şöyle anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki:

“Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helâl olmaz.” (Ebu Davud, Edeb/24, (4844-4845). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/121)

Ebu Müczel (ra) anlatıyor: Muaviye, İbnu’z Zübeyr ve İbnu Âmir’in  (r. anhüma) geldi. İbnu Âmir ayağa kalktı, İbnu’z Zübeyr ise kalkmadı. Muaviye İbnu Âmir’e;

-Otur, çünkü Rasûlüllah’ın (sav): “İnsanların kendisi ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın.” buyurduğunu işittim dedi.” (Ebu Davud, Edeb/165, (5229). Tirmizî, Edeb/13, (2756). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/116)

 

26. Ders: KOMŞU HAKLARI

hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: “Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: “Cebrail (as) bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya mirascı kılacak zannettim.” (Buharî, Edeb/28. Müslim, Birr/140 (2624). Ebu Davud, Edeb/132 (5151). Tirmizî, Birr/28 (1943). Nak Kütüb-ü Sitte, 10/206) (Bir benzeri: Ebu Davud, Edeb/132 (5152). Tirmizî, Birr/28 (1944). Nak Kütüb-ü Sitte, 10/208)

KONU:

1-Komşularla İyi Geçinme,

2-Komşu Hakkını Riâyet Etmenin Toplumsal Huzura Katkısı,

ARAŞTIRINIZ:

1-Komşu kime denir?

2-Komşuluk ve kendilerine karşı sorumluluk açısından çevremizdeki insanları kaç gruba ayırabiliriz?

3-Komşunun komşu üzerinde hakkı var mıdır?

4-Cebaril’in komşuyu tavsiye etmesi nedir?

5-Cebrail, niçin komşuyu ısrarlı bir şekilde tavsiye ediyor?

6-Kimler kimlere mirascı (vâris) olabilir?

7-Komşunun neredeyse mirascı olmasını nasıl anlayabiliriz?

8-Komşuya iyilik etmek imandan mıdır?

9-Komşuya eziyet etmek veya zarar vermek cehennemlik bir iş midir?

10-Misafire ikram etmenin imanla ilişkisini inceleyiniz,

11-Ya hayır söylemenin veya susmanın imanla ilişkisini inceleyiniz,

12-Komşuya iyilik etmekle imanın ilişkisini düşününüz,

13-Komşunun komşu üzerinde ne gibi hakları olabilir?

14-Hediyeleşmede önce kapı komşudan mı başlamak gerekiyor?

15-Müslümana zarar verene Allah da zarar verir mi?

16-Müslümana hasımlık duyana, onunla boşu boşuna çekişene Allah da hasımlık duyar mı?

17-Bu hasımlığı nasıl anlamak gerekiyor?

18-Gayri müslim komşularımıza da iyilik etmeli miyiz?

19-Bugün içinde yaşadığımız şartlarda komşuluğu nasıl anlamak gerekiyor?

20-Çevremizdeki komşularla ilişkilerinizi bu hadis doğrultusunda gözden geçiriniz,

21-Komşulukla ilgili âyet araştırınız,

22-Komşu haklarıyla ilgili başka hadisler bulunuz.

23-Peygamberimizin komşularla ilişkisini araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadislere Bakılabilir:

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: “Komşusu, zararından emin olmayan kimse cennte giremez.” (Bıharî, Edeb/29. Müslim, İman/73 (46) nak. Kütüb-ü Sitte, 10/208)

Ebu Hureyre (ra) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu anlatıyor: “Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyors komşusuna iyilikte (ihsanda) bulunsun. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin veya sussun.” (Buharî, Edeb/31, 85, Nikâ/80, Rikak/23. Müslim, İman/74 (47). Ebu Davud, Edeb/132 (5154) nak. Kütüb-ü Sitte, 10/210)

hz. Aişe anlatıyor: “Bir gün ey Allah’ın Rasûlü! İki komşum var, hangisine (öncelikle) hediyede bulunayım?” dedim.

“Sana kapı yönünden hangisi yakınsa ona.” buyurdu.” (Buharî, Edeb/32, Şüf’a/3, Hibe/16. Ebu Davud, Edeb/132 (5155). nak Kütüb-ü Sitte, 10/211)

Ebu Sırma (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) buyurdu ki: “Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, çekişmeye ve husumete girerse Allah da onunla husumete girer.” (Ebu Davud, Akdiye/31 (3635(. Tirmizî, Birr/27 (1941). İbni Mace, Ahkâm/17 (2342). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/215)

 

27. Ders: ABDESTİN FAZİLETLERİ

Ebu Hureyre (ra): "Resulullah (sav) buyurdu ki:
-"Allah’ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?''
-"Evet ey Allah'ın Resûlü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine şöyle dedi:
-"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) namazı beklemek. İşte bu ribattır. İşte bu ribattır. İşte bu ribattır." (Müslim, Tahâret/41, (251). Muvatta, Sefer/55, (1,161). Tirmizî, Tahâret/39, (52). Nesâî, Tahâret/106. nak. Kütüb-ü Sitte, 10/394)

KONU:

1-Abdestin Önemli Bir ibadet Olması,

2-Abdestin Faziletleri,

ARAŞTIRINIZ:

1-Abdest bir ibadet midir?

2-Abdest aynı zamanda bir temizlik midir?

3-İslâm’da her türlü temizlik önemli midir?

4-İbadet yapabilmek için temiz olmak mı gerekir?

5-Abdest insanın derecesini yükseltir mi?

6-Bir namazdan sonra diğerini beklemenin fazileti var mıdır?

7-Ribat nedir?

8-Peygamber abdest alarak mescide gitmeyi niçin ribat olarak nitelendiriyor?

9-Abdestte elleri yıkamak neleri hatırlatır?

10-Abdestte ağıza su almak neleri hatırlatır?

11-Misvak emrinin ve ağız temizliğinin önemini düşününüz,

12-Abdestte buruna su vermek neleri hatırlatabilir?

13-Abdestte yüzü yıkamak neleri hatırlatabilir?

14-Abdestte kolları yıkamak neleri hatırlatmalı?

15-Abdestte başı meshetmek neleri hatırlatabilir?

16-Abdestte kulakları meshetmek neleri hatırlatır?

17-Abdestte ayakları yıkamak neleri hatırlatmalı?

18-Abdestten sonra hangi dualar okunabilir?

19-Abdestin başka faziletleri var mıdır?

20-Abdest almak günahlara keffâret midir?

21-Abdestli iken abdest almak ne kazandırır?

21-Abdest ibadeti müslümana kıyamette neler kazandırabilir?

Bu Konuda Şu Hadislere Bakılabilir:

Ukbe İbnu Amir (ra) anlatıyor:

"Üzerimizde develeri gütme işi vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana gelmişti. Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün, nöbetimden dönüşte) Resûlüllah’a (av) geldim, ayakta halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim:

"Güzelce abdest alıp, sonra iki rek'at namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vacib olmasın!" (Bunları işitince kendimi tutamayıp:) "Bu ne güzel!'' dedim. (Bu sözüm üzerine) önümde duran birisi:

"Az önce söylediği daha da güzeldi!'' dedi. (Bu da kim? diye) baktım. Meğer Ömer İbnu'I-Hattab'mış. O, sözüne devam etti:
"Seni gördüm, daha yeni geldin. Sen gelmezden önce şöyle demişti:
"Sizden kim abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da: "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve Resûlühu. (şehâdet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şehâdet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Resûlüdür)" derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan cennete girer."
Ebu Davud'un rivâyetinde "...abdesti güzel yaparsa..." denmiştir.
Tirmizî'nin rivâyetinde “....resûlühu” kelimesinden sonra "Allah'ım, beni tevbe edenlerden kil, temizlenenlerden kıl" duası da vardır.  (Ebu Davud, Tahâret/65, (169); Tirmizî, Tahâret/41, (55). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/395)

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (sav) buyurdu ki:

"Mü'min -veya müslüman- bir kul abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile -veya suyun son damlasıyla- yüzünden dökülür iner, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte -veya suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür iner. Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile -veya suyun son damlasıyla- dökülür iner. (Öyle ki abdest tamamlanınca) günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar."  (Müslim, Tahâret/32, (244). Muvatta, Tahâret/31, (1, 32). Tirmizî, Tahâret/2, (2). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/396)

Bir rivâyette şöyle gelmiştir: Hz. Osman (ra) abdest aldı ve dedi ki:

“Ben Resûlüllah’ın (sav) şu benim abdestim gibi abdest aldığını, sonra da şöyle söylediğini gördüm: "Kim bu şekilde abdest alırsa geşmiş günahları affedilir, namazı ve mescide kadar yürümesi de nafile (ibadet) olur." (Buharî, Vudu’/25. Müslim, Tahâret/8, (229). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/397)

Amr ibnu Abese es-Sülemî (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (sav)  buyurdu ki:
"Sizden kim abdest suyunu hazırlar, mazmaza ve istinşakta bulunur (ağzına ve burnuna su çeker) ve sümkürürse, mutlaka yüzünden, ağzından, burnundan hataları dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği şekilde yüzünü yıkarsa, sakalın(ın bittiği yerin) etrafından su ile birlikte yüzü ile işlediği günahlar dökülür. Sonra dirseklere kadar kollarını yıkayınca, ellerinin günahları su ile birlikte parmak uçlarından dökülür gider. Sonra başını meshedince, başının günahları saçın etrafından su ile birlikte akar gider. Sonra topuklarına kadar ayaklarını yıkayınca, ayaklarının günahları, parmak uçlarından su ile birlikte akar gider.

Sonra kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd ve senada bulunur, O'na layık şekilde tazimini gösterir ve kalbinden Allah'tan başkasını(n korku ve sevgisini) çıkarırsa, annesinden doğduğu gündeki gibi bütün günahlarından arınır."  (Müslim, Musâfirîn/294, (832). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/397)

Abdullah es-Sunâbihi (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (sav) buyurdu ki:  

"Mü'min kul abdest aldıkça mazmaza yaptı mı (ağzını yıkadı mı) günahlar ağzından çıkar. (Burnunu sümkürdü mü) günahlar burnundan çıkar, yüzünü yıkadı mı günahlar göz kapaklarının altına varıncaya kadar yüzün”den çıkar. Ellerini yıkadı mı günahlar tırnak diplerine varıncaya kadar ellerinden çıkar. Başını meshetti mi, günahlar kulaklarına varıncaya kadar başından çıkar. Ayaklarını yıkadı mı, günahlar ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar ayaklarından çıkar. Sonra mescide kadar yürümesi ve kılacağı namaz nafile (bir ibadet) olur.'' (Muvatta, Tahâret/30, (1, 31). Nesâî, Taharet/35, (1, 74).  İbnu Mace, Tahâret/6, (283). Nak. Kütüb-ü Sitte, 10/398)

İbnu Ömer (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (sav) buyurdu ki: "Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, AIlah bu sebeple kendisine on (misli) sevab yazar.'' (Tirmizî, Tahâret/44, (59). nak. Kütüb-ü Sitte, 10/401)

28. Ders: NAMAZIN FAZİLETLERİ

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdular ki:

"Beş vakit namaz, bir cuma namazı diğer cuma namazına, bir ramazan diğer ramazana hep kefârettirler. Büyük günah irtikab edilmedikçe aralarındaki günahlara keffârettirler (onları affettirirler)." (Müslim, Taharet 14, (223); Tirmizî, Salat 160, (214). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/223)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Sabah namazını (cemaatle) kılan, Allah'ın garantisi altındadır. Sakın Allah, (ona verdiği garantisi sebebiyle) size bir ceza vermesin!"

Rezin şunu ilave etti: "Kim bu garantiyi talep ederse onu elde eder ve bir daha da kaçırmaz." (Tirmizî, Fiten 6, (2165). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/223)

KONU:

1-Namazların, Arada İşlenen Küçük Günahlara Keffâret Olması,

2-Ramazan’ın Diğer Ramazan’a Kadar İşlenen Günahlara Keffâret Olması,

3-Sabah Namazını Cemaatle Kılanın Allah’ın Garantisini Kazanması,

ARAŞTIRINIZ:

1-Namaz (salat) nedir?

2-Namaz, İslâmın üzerine bina edildiği bir temel midir? 

3-İbadet olarak namazın önemini araştırınız,

4-Zikir olarak namazı araştırınız,

5-Keffâret nedir?

6-Beş vakit namaz niçin arada işlenen küçük günahlara keffârettir?

7-Cuma namazı, öteki cumaya kadar işlenen küçük günahları affettirir mi?

8-Ramazan’ı değerlendirmek, bir sonraki Ramazan’a kadar işlenen günahlara keffâret midir?

9-Beş vakit namazı kılmanın müslümana sağladığı faydaları araştırınız,

10-Sabah namazını cemaatle kılan nasıl Allah’ın garantisi altındadır?

11-Hadisteki “Allah (cc), ona verdiği garanti sebebiyle sakın size  bir ceza vermesini” ifadesini nasıl anlamak gerekiyor?

12-Namaz hakkında âyetler araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadislere Bakılabilir:

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Gece ve gündüzde bir kısım melekler nöbetleşe aranızda bulunurlar. Bunlar sabah namazı ile ikindi namazında toplanırlar. Sonra sizi geceleyin takip eden melekler (hesabınızı vermek üzere huzu-u ilahiye) yükselir. Sizi çok iyi bilen Allah, bu meleklere sorar: "Kullarımı nasıl bıraktınız?"

"Biz onları namaz kılıyorlarken bıraktık, biz onlara namaz kılarlarken vardık!" derler." (Buharî, Mevâkitu's-Salat 16, Bed'ü'l-Halk 6, Tevhid 23, 33; Müslim, Mesâcid 210, (632); Muvatta, Kâsru's-Salat 82, (1, 170); Nesâî, Salat 21, (1, 240, 241). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/224)

Ammâre İbnu Rueybe (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Güneşin doğmasından ve batmasından önce namaz kılan hiç kimse ateşe girmeyecektir. -Burada sabah ve ikindi namazları kastedilir-."

Müslim, Mesâcid 213, (634); Ebu Dâvud, Salât 9, (427); Nesâî, Salât 21, (1, 241). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/226)

Said İbnu'l-Müseyyeb (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu  ki: "Bizimle münafıklar arasında yatsı ve sabah namazlarında hazır bulunma farkı vardır. Onlar bu iki namaza muktedir olamazlar." (Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a 5, (1, 130). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/

 

29. Ders: NAFİLE NAMAZLARIN FAZİLETİ

Ümmü Habibe (r. anha) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim hergün farzlar dışında oniki rek'at (nafile) kılarsa Allah onun için cennette mutlaka bir ev inşa eder."  Ümmü Habibe der ki: "Bunu Resûlullah’tan işittiğim günden beri bu namazları terketmedim." (Müslim, Müsâfirin 103, (728); Ebu Davud, Salat 290, (1250); Tirmizî, Salat 306, (415); Nesâî, Kıyamu'l-Leyl 66, (3, 261). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/227)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Allah Teâla şöyle buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü güzü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."  (Buharî, Rikak 38. nak. Kütüb-ü Sitte, 13/244)

KONU:

1-Nafile Namazların Fazileti,

2-Namazın Müslümanın Hayatında Yapıcı Bir Rol Oynaması,

ARAŞTIRINIZ:

1-Nafile ibadet ne demektir?

2-Nafile ibadetleri yapma mecburiyeti var mıdır?

3-Farzların yanında nafile ibadetler müslüman için yorucu olmaz mı?

4-Nafileye önem vermek, farzlara dikkati azaltmaz mı?

5-Nafile namazı Peygamberimiz emretmiş midir?

6-Nafile namaz ne gibi faziletler kazandırır?

7-Nafile namazların çeşitlerini araştırınız,

8-Allah’ın veli kulları kimlerdir?

9-İnsanı Allah’a en çok hangi ameller yaklaştırı?

10-Nafile ibadetler de kulu Allah’a yaklaştırır mı?

11-Nafile ibadetlerle çok meşgul olanlara Allah (cc) nasıl karşılık verir?

12-Allah (cc) çok ibadet edenlere istediklerini verir mi?

13-Allah (cc) sevdiği kulun canını almaktan hoşlanır mı?

14-Allah (cc) sevdiği kulun sevmediği bir şeyden hoşlanır mı?

15-Nafile ibadetlerin hayatımızdaki yapıcı rolünü araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Muâz İbnu Enes el-Cühenî (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim sabah namazından çıkınca, iki rek'atlik kuşluk namazını kılıncaya kadar hayırdan başka bir şey söylemeden namaz kıldığı yerde oturur beklerse, Allah onun günahlarını, denizin köpüğü kadar çok da olsa bağışlar." (Ebu Davud, Salat 301, (1287). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/226)

Zeyd İbnu Sâbit (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki:

"Kişinin evindeki namazı, benim şu mescidimde kılacağı namazdan efdaldir; tabii ki farzlar hariç." (Ebu Davud, Salat 205, (1044), 340, (1447); Tirmizî, Salat 331, (450); Muvatta, Salatu'l-Cemâ'a 4, (1, 130). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/229)

Zeyd b.Halid (ra), Rasûlüllah’ın (sav) şöyle buyurduğunu anlatıyor:

“Kim güzelce abdest alır, sonra da iki rek’at namaz kılar ve namazında gaflete yer vermezse Allah, geçmiş (küçük) günahlarını mağfiret  eder.” (Ebu Davud, Salat/162 (905). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/228)

 

30. Ders: HASTA ZİYARETİNİN FAZİLETİ

hz. Ali (ra) diyor ki: "Bir hastayı akşamleyin ziyaret eden hiçbir kimse yok ki beraberinde kendisine sabaha kadar istiğfar edecek yetmişbin melekle çıkmış olmasın. Ayrıca onun cennette bir bahçesi de vardır. Kim de hasta ziyaretine sabahleyin gelirse onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfar ederler. Onun da cennette bir bağı vardır." (Ebu Davud, Cenâiz 7, (3098, 3099, 3100). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/239)

KONU:

1-Hasta Ziyaretinin Önemi,

2-Hasta Ziyaretinin Çok Sevap Kazandıracağı,

ARAŞTIRINIZ:

1-Hasta ziyareti müslümanın din kardeşi üzerinde bir hakkı mıdır, araştırınız.

2-Hasta ziyareti sevap kazandırır mı?

4-Hasta ziyaretinin faydaları nelerdir?

5-Hasta ziyaret âdâbı nasıl olmalıdır?

6-Peygamberimizin hasta ziyareti sünneti nasıldı, araştırınız.

7-Günümüzdeki hasta ziyareti adetlerini değerlendiriniz,

8-Hasta ziyareti ile ilgili başka hadisler bulunuz.

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim güzel bir şekilde abdest alır, müslüman kardeşine, sevap düşüncesiyle hasta ziyaretinde bulunursa, cehennemden yetmiş yılllık yürüme mesafesi uzaklaştırılır."

Sabit dedi ki: "Ey Ebu Hamza, harîf nedir? diye Enes'ten sordum. Bana: "Yıl!" diye cevap verdi." (Ebu Davud, Cenâiz 7, (3098). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/239)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor. "Resûlullah (sav) buyurdular ki:

"Kim bir hastaya veya bir din kardeşine Allah rızası için ziyarette bulunursa, bir münâdi ona nida eder: "(Dünyada da ahirette de) iyi olasın (ahiret yolculuğun da) iyi olsun. (Bu davranışınla) cennette bir ev hazırladın!" der." (Tirmizî, Birr 64, (2009); İbnu Mace, (Cenâiz 2, (1443). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/239)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) bir gün:

"-Bugün sizden kim oruçlu olarak sabahladı?" diye sordular. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh: "-Ben!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:

"-Bugün kim bir cenâzeye kadıldı?" dedi. Yine Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh: "-Ben!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:

"-Bugün kim bir fakire yedirdi?" dedi. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh: "-Ben!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"-Bugün kim bir hastayı ziyaret etti?" dedi. Bu sefer de Hz. Ebu Bekr "-Ben!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"-Bunlar bir kimsede biraraya geldi mi, o kimse mutlaka cennete girer!" buyurdu." (Müslim, Zekât 87, (1028). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/270)

 

31. Ders: FAZİLETLİ AMELLER VE SÖZLER

Muaz İbnu Cebel (ra) anlatıyor: "Bir seferde Resûlullah'la beraberdik. Bir gün yakınına tesadüf ettim ve beraber yürüdük.

"-Ey Allah'ın Resûlü, dedim. Beni cehennemden uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!"

"-Önemli bir şey sordun. Bu, Allah'ın kolaylık nasib ettiği kimseye kolaydır; Allah'a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'a hacc yaparsın!" buyurdular ve devamla: "Sana hayır kapılarını göstereyim mi?" dediler.

"-Evet ey Allah'ın Resûlü" dedim.

"-Oruç (cehenneme) perdedir; sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yoketmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiarıdır" buyurdu ve şu âyeti okudu: (Meâlen): "Onlar ibadet etmek için gece vakti yataklarından kalkar, Rablerinin azabından korkarak ve rahmetini ümid ederek O'na dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden de bağışta bulunurlar" (Secde 16)  Sonra sordu:

"-Bu (din) işinin başını, direğini ve zirvesini sana haber vereyim mi?"

"-Evet, ey Allah'ın Resûlü!" dedim.

"-Dinle öyleyse" buyurdu ve açıkladı:

"-Bu dinin başı İslâm'dır, direği namazdır, zirvesi cihâddır!"

Sonra şöyle devam buyurdu: "-Sana bütün bunları (tamamlayan) baş amili (sebebi) haber vereyim mi?"

"-Evet ey Allah'ın Resûlü!" dedim.

"-Şuna sahip ol!" dedi ve eliyle diline işaret etti. Ben tekrar sordum:

"-Ey Allah'ın Resûlü! Biz konuştuklarımızdan sorumlu mu olacağız?"

"-Anasız kalasıca Muâz! İnsanları yüzlerinin üstüne -veya burunlarının üstüne dedi- ateşe atan, dilleriyle kazandıklarından başka bir şey midir?" buyurdular." (Tirmizî, İman 8, (2619). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/241)

KONU:

1-Faziletli Ameller (ibadetler)

2-Cenneti Kazandıracak İşler

ARAŞTIRINIZ:

1-Sahabeler, Peygamber’e rahatlıkla soru sorabiliyorlar mı?

2-Muaz b. Cebel öncelikle neyi öğrenmek istiyordu?

3-Peygamber hangi amelleri Cehennemden uzaklaştıracak, cennete yaklaştıracak sebepler olarak saydı?

4-Peygamber (sav) soru sorarak konuyu açıklaması onun  tebliğ metodu muydu?

5-Peygamber, hayrın kapıları olarak neleri saydı?

6-Peygamber, İslâm’ın başı, direği ve zirvesi olarak neleri saydı?

7-Bütün bunları tamamlayan baş etken hangisidir?

8-İnsanoğlu konuşmalarından da sorumlu olacak mı?

9-Konuşma getirdiği sorumluluk hakkında âyet araştırınız,

10-Muaz’ın bu konudaki sorusuna Peygamber nasıl cevap verdi?

11-Cennet kimlere hak olur?

12-Cennetteki yüksek dereceleri kimler kazanacak?

13-Peygamber Allah yolunda şehid olmayı niçin istiyor?

14-Şehidlerle ilgili âyet araştırınız,

15-Allah’ın (cc) garanti verdiği üç grup kimlerdir?

16-Cennetteki güzel odaları kimler hak edecek?

17-Bir müslüman namazını kılsa, helâla ve harama uysa cennete gider mi?

18-İnsanı hangi amellerin cennete götüreceği konusunda âyet araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah (sav) buyurdular ki:

"Kim namazı kılar, zekâtı verir ve Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadan ölürse, ona mağfiret etmek Allah üzerine bir hak olur. Hicret etse veya doğduğu yerde ölse de!" Dedik ki:

"Ey Allah'ın Resûlü! Biz bunu halka anlatsak da sevinseler olmaz mı?"

"Cennette yüz derece var. Her iki derece arasında yer ile gök arasındaki kadar mesafe var. Allah onu kendi yolunda cihad edenlere hazırladı. Ben mü'minleri bindirebileceğim bir şey bulamamam sebebiyle onlar da (bu yüzden cihada iştirak edemedikleri için) benden geri kalmalarına üzülmeleri suretiyle mü'minlere meşakkat vermemiş olsaydım, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, (her birine) iştirak ederdim. Ben (cihad esnasında) öldürülüp, sonra tekrar diriltilmeyi, tekrar öldürülmeyi isterim" buyurdular." (Nesâî, Cihad 18, (6, 20). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/243

Hz. Ebu Ümame (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Üç şey vardır; her birine Allah garanti vermiştir:

"-Allah yolunda cihad etmek üzere yola çıkan kimse: Bu öldüğü takdirde cennete koyma hususunda, ölmeyip döndüğü takdirde ganimet ve sevapla gelme hususunda garantilidir.

Mescide giden kimseye, öldüğü takdirde, Allah cennete koyma hususunda garanti vermiştir.

Kişi (fitne zamanında bulaşmayıp) evine çekildiği takdirde Allah ona da garanti vermiştir." (Ebu Davud, Cihad 10, (2494). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/249)

hz. Ali (ra) anlatıyor: "Resûlullah(sav) buyurdular ki:

"Cennette birtakım odalar vardır. Dışları içlerinden, içleri de dışlarından görülür." Bunu işiten bir bedevi ayağa kalkıp:

"Bu odalar kim(ler)e ait ey Allah'ın Resulü?" diye sordu. Peygamber (sav):

"Sözü güzel yapan, yemek yediren, oruca devam eden, gece herkes uyurken namaz kılan kimse(lere) ait!" buyurdu." (Tirmizi, Birr 53, (1985). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/259)

hz. Cabir (ra) anlatıyor: "Nu'man İbnu Nevfel (bir gün) dedi ki:

"Ey Allah'ın Resûlü! Farz namazlarımı kılsam, ramazan orucumu tutsam, helali helal bilip haramı da haram tanısam ve bunlara hiçbir ilave (hayır ve ibadet)de bulunmasam cennete gider miyim?"

Resûlullah (as): "Evet!" buyurdular. Nu'man: "Vallahi (bu farzlara) hiçbir ilavede bulunmayacağım!" dedi." (Müslim, İman 16, (15). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/252)

 

32. Ders: AMELLERE ÇOK KARŞILIK VERİLMESİ

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki:

"Allah Teâla (c.c.) diyor ki: "Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, şayet bana bir karış yaklaşacak olursa, ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir yer dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım." (Buhari, Tevhid 15, 35; Müslim, Zikr 2, (2675), Tevbe 1, (2675). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/261)

KONU:

1-Allah’ın (cc) Kullara, Onların Allah’a Karşı Tavırlarına Göre Muamele Etmesi,

2-Allah’ın (cc) Az Amele Çok Karşılık Vermesi,

ARAŞTIRINIZ:

1-Bu hadis hangi hadis çeşitlerrindendir?

2-Allah’ın kulunun zannı gibi olmasını nasıl anlayabiliriz?

3-Allah (cc), kendisini anan kuluyla nasıl beraber olabilir? (Mücadele/7)

4-Allah’ın kendini anan kimseyi, anması nasıl açıklanabilir?

5-Allah’ı cemaat içinde zikredeni, Allah’ın onu daha hayırlı bir cemaat içinde anmasını nasıl anlayabiliriz?

6-Allah (cc), kendisine bir karış yaklaşana nasıl yaklaşır?

7-Allah’ın kuluna yaklaşmasını nasıl anlamak gerekiyor?

8-Allah’ın (cc) kendisine yürüyerek gelene koşarak gitmesini nasıl izah edebiriz?

9-Allah (cc) kimlerin günahı yer dolusu olsa da onları affeder?

10-Hadisin müslümanlara verdiği ümit üzerinde tartışınız?

11-En’am Sûresi 160. âyeti inceleyiniz.

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Ebu Zerr (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Allah Teâla hazretleri demiştir ki: "Kim bir hayır işlerse ona sevabının on katı verilir veya arttırırım da. Kim bir günah işlerse bunun cezası misli kadardır, veya affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zirâ yaklaşırım. Kim bana bir zirâ yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana hiçbir şeyi şirk koşmaksızın, arz dolusu hata ile kavuşursa ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım." (Müslim, Zikr 22, (2687). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/266)

Muaz İbnu Enes (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Namaz, oruç ve zikir Allah yolunda infak üzerine yediyüz misli katlanır." (Ebu Davud, Cihad 14, (2498). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/250)

Hz. Ebu Zerr (ra) anlatıyor: "(Ashabtan bazıları): "Ey Allah'ın Resûlü! Zenginler ücretleriyle gittiler. Onlar da bizim gibi namaz kıldılar, bizim gibi oruç tuttular, mallarının artanından da sadaka verdiler!" dediler. Rasûlüllah (sav): 

"Allah size de tasadduk edeceğiniz şeyler verdi: Her bir tesbih sadakadır, her bir tekbir sadakadır, her bir tahmid sadakadır, her bir tehlil sadakadır, emr-i bi'l-ma'ruf sadakadır, nehy-i ani'l-münker sadakadır..." (Müslim, Zekat 53, (1006).

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

"Allah Teâla (c.c.) meleklerine şöyle emreder: "Kulum kötü bir amel yapmak isteyince, onu yapmadıkça yazmayın. Yapınca, onu aleyhine bir günah olarak yazın. Eğer benim rızamı düşünerek terketti ise bunu onun lehine bir sevap yazın. Kulum iyi bir iş yapmak arzu edince, yapmasa bile onu, lehine bir sevap yazın. Eğer onu yaparsa, en az on misli olmak üzere yediyüz misline kadar ona sevap yazın." (Buharî, Tevhid 35; Müslim, İman 203, 205, (128, 129); Tirmizî, Tefsir, En'âm (3075). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/277)

hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resûlüllah (sav) buyurdu ki:

"Kulun gündüz veya gece amelini yazan hafaza melekleri, yazdıklarını Allah'a yükseltirler. Allah sahifenin baş ve son kısmını hayırlı bulursa, meleklere şöyle der: "Sizi şahid kılıyorum, ben kulumun sahifesinin iki tarafı arasında kalan kısmını mağfiret ettim." (Tirmizî, Cenaiz 9, (981). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/277)

Tirmizi'nin bir rivâyetinde şöyle buyrulmuştur: "Kardeşine karşı izhar edeceğin tebessümün bir sadakadır. Emr-i bi'l-mâ'rufun ve nehy-i ani'l-münkerin sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yolu gösterivermen sadakadır; gözü sakat kimse için görüvermen sadakadır; yoldan taş, diken, kemik (gibi şeyleri) kaldırıp atman sadakadır; kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman sadakadır." (Tirmizi, Birr 36, (1957). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/272)

hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Bir müslüman bir ağaç diker veya bir tohum eker de bunların mahsülünden bir kuş, insan veya hayvan yiyecek olsa, bu onun için bir sadaka olur." (Buharî, Hars 1, Edeb 27; Müslim, Müsâkat 12, (1553); Tirmizî, Ahkâm 40,. (1382). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/283)

Amr İbnu Abese (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim müslüman olduğu halde, saçından bir kıl beyazlarsa, bu, Kıyamet günü onun için bir nûr olur. Kim Allah yolunda bir ok atarsa, bu düşmana değse de değmese de, atan için bir köle azadı yerine geçer. Kim mü'min bir köleyi azad ederse bu onun için cehennemden bir azadlık vesilesi olur: Her bir uzuv için bir uzvu ateşten kurtulur.” (Tirmizî, Fezailu'-Cihad, (1634); Nesâî, Cihad 26, (6, 26); Ebu Davud, Itk 14, (3966). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/278)

hz. Bera (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim sağmal bir hayvanı veya parayı (karz-ı hasen olarak) iâreten verirse veya yolunu kaybedene yolunu gösterirse veya âmâyı sokağına koyarsa kendisine bir köle azad edenin sevabı verilir." (Tirmizî, Birr 37, (1958). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/281)

 

33. Ders: ALLAH’IN SEVDİĞİ KİMSELER

hz. Ebu Zerr (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Üç kişi vardır, Allah onları sever, üç kişi de vardır Allah onlara buğzeder.

Allah'ın sevdiği üç kişiye gelince: *"Bir adam bir cemaate gelir, onlardan Allah adına birşeyler ister, kendisiyle onlar arasında mevcut bir yakınlık sebebiyle istemez. Onun başvurduğu kimseler, istediğini vermezler. İçlerinden biri cemaatin arkasına kayıp, isteyen kimseye gizlice ihsanda bulunur. (Öyle gizli verir ki) onun verdiğini sadece Allah'la ihsanda bulunduğu adam bilir.

*(İkinci adam ise:) Bir cemaat yoldadır. Gece boyu da yürürler. Derken (yorulurlar ve) uyku herşeyden kıymetli bir hal alır. Konaklarlar, (başlarını koyup yatarlar.) Bir adam kalkıp bana karşı tevazu ve tazarruda bulunur, âyetlerimi okur.

*(Üçüncü adama gelince): Seriyyeye katılmıştır. Seriyye düşmanla karşılaşır, hezimete uğrarlar. Ancak o ilerler, öldürülünceye veya başarıncaya kadar savaşmaya devam eder.

Allah'ın buğzettiği üç kişiye gelince: Bunlar zâni ihtiyar, kibirli fakir, zâlim zengindir." (Tirmizî, Cennet 25, (2571); Nesâî, Zekât 75, (5, 84). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/274)

KONU:

1-Allah’ın Sevdiği Üç Kısım İnsanın Özellikleri,

2-Allah’ın Sevmediği İnsan Tipleri,

ARAŞTIRINIZ:

1-Allah (cc) bazı kullarını sever mi?

2-Buradaki ihsan’ı nasıl anlamalıyız?

3-Allah (cc) gizlice ihsanda bulunan kimseleri sever mi?

4-Allah’a karşı tevazu nasıl olabilir?

5-Tazarru’ ne demektir?

5-Allah (cc) tazarru’da bulunarak âyetleri okuyanları sever mi?

6-Gece ibadetinin önemini araştırınız?

7-Seriyye ne demektir?

8-Allah (cc) kendi yolunda şehit oluncaya kadar çarpışanları sever mi?

9-Kur’an’a göre Allah kimleri sever, araştırınız.

10-Allah (cc) kimlere buğzeder?

11-Zâni ihtiyar ne demektir?

12-Allah (cc) niçin kibirli fakiri sevmez?

13-Zalim zenginler kimlerdir?

14-Allah (cc) niçin zalim zengini sevmez?

15-Kur’an’a göre Allah (cc) kimleri sevmez, araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Câbir (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Üç şey vardır, bunlar kimde bulunursa, Allah onun üzerine himayesini açar ve onu cennete koyar: "Zayıflara rıfk, anne-bebaya şefkat, kölelere ihsan." (Tirmizî, Kıyâmet 49, (2496). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/273)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Üç kimse vardır ki, bunlara yardım Allah üzerine bir haktır: Allah yolunda cihad eden; borcunu ödemek isteyen mükâteb, iffetini korumak niyetiyle evlenen kimsi." (Tirmizî, Fezâilu'l-Cihâd 20, (1655); Nesâî, Nikâh 5, (6, 61). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/275)

Ebu Sa'id (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim temiz rızık yer ve sünnete uygun amelde bulunur, halk da kendisinden bir kötülük gelmeyeceği hususunda güven duyarsa cennete girdi demektir."

Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü ! Bugün insanlar arasında böyleleri çoktur!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:

"Benden sonraki zamanlarda da olacaklar!" buyurdu." (Tirmizi, Kıyamet 61, (2522). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/280)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Hz. Peygamber’e (sav) soruldu:

"Ey Allah'ın Resûlü! Bir adam gizli olarak hayırlı ameller yaparken bir de bakarsın halk buna muttali olmuştur da bu onun hoşuna gitmiştir?"      Rasûlüllah (sav):

"Bu kimsenin iki ücreti vardır: Gizli yapmanın ücreti ve aleni yapmanın ücreti." (Tirmizî, Zühd 49, (2385). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/281)

 

34. Ders: ARŞIN GÖLGESİNDE YEDİ GRUP İNSAN

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:

"Yedi kişi var, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı Kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgeler:

-Adil imam,
-Allah'a ibadet içinde yetişen genç,

-Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse,

-Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için biraraya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi,

-Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde; "Ben Allah'tan korkarım" de(yip icabet etmey)en kimse,

-Sağ eliyle verdiğini sol eli görmeyecek kadar gizli bir şekilde sadaka veren kimse.

-Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimse." (Buharî, Ezan 36, Zekat 16, Rikâk 24, Hudûd 19; Müslim 91, (1031); Muvatta 14, (952, 953); Tirmizî, Zühd 53, (2392); Nesâî, Kudât 2, (8, 222, 223). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/275)

KONU:

1-Allah (cc) Bazı İyi Kullarını, Hiç Bir Gölgenin Olmadığı Mahşer Günü Kendi Gölgesiyle Gölgelendirecektir.

ARAŞTIRINIZ:

1-Kıyamet günü, gölgeye ihtiyaç olacak mı, araştırınız.

2-Kıyamet günü, Allah’ın gölgesinden başka gölge olmayacak mi?

3-Allah’ın gölgesini nasıl anlamak gerekiyor?

4-Allah (cc) kimleri kendi gölgesiyle gölgeleyecek?

5-İmam kelimesinin manasını araştırınız,

6-Adil imamın özellikleri nelerdir?

7-Adil imam niçin arşın gölgesinde gölgelenecek?

8-Allah’a ibadet sevgisiyle yetişen genç Allah’a sevimli midir?

9-Gençler Allah’a ibadet sevgisiyle nasıl yetiştirilir?

10-Kalbi mescid ebağlı olmayı nasıl anlamalıyız?

11-Müslümanlar birbirlerini Allah rızası için mi severler?

12-Müslümanların birbirini sevmeleriyle ilgili başka hadisler bulunuz,

13-Gayri meşru ilişkilerden kaçınan müslüman da Allah’a sevimli midir?

14-Müslümanı kötü yollardan koruyacak olan hangi şuurdur?

15-Sadalarrı gizli mi vermek gerekir?

16-Burada gizli sadaka vermek niçin teşvik ediliyor?

17-Allah’ı zikretmek ibadet midir?

18-İbadetler aynı zamanda birer zikir midir?

19-Zikir ibadeti nasıl yerine getirilir?

20-Allah’ı hatırlarken göz yaşı dökmenin önemini araştırınız.

21-Allah’ı hatırlamanın kalbe etki etmesiyle ilgili âyet araştırınız.

22-Kur’an’da Allah’ı zikirle ilgili âyetler araştırınız.

23-Allah’ı zikretmenin önemi ilgili hadis araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadise de Bakılabilir:

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kıyamet günü aziz ve celil olan Allah şöyle buyuracak:

-"Ey ademoğlu! Ben hasta oldum beni ziyaret etmedin!" Kul diyecek:

-"Ey Rabbim, Sen Rabbülâlemin iken ben seni nasıl ziyaret ederim?" Rab Teâla diyecek:

-"Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyaret etmedin, bilmiyor musun? Eğer onu etseydin, yanında beni bulacaktın!" Rab Teâla diyecek:

-"Ey ademoğlu ben senden yiyecek istedim ama sen beni doyurmadın?" Kul diyecek:

-"Ey Rabbim, ben seni nasıl doyururum. Sen ki alemlerin Rabbisin?" Rab Teâla diyecek:

-"Benim falan kulum senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin ben onu yanımda bulacaktım." Rab Teâla diyecek:

-"Ey Ademoğlu! Ben senden su istedim bana su vermedin!" Kul diyecek:

-"Ey Rabbim, ben sana nasıl su içirebilirim, sen ki Âlemlerin Rabbisin!" Rab Teâla diyecek:

-"Kulum falan senden su istedi. Sen ona su vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su vermiş olsaydın, bunu benim yanımda bulacaktın!" (Müslim, Birr 43, (2569). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/278)

 

35. Ders: HAYRA SEBEP OLMAK

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Kim bir hidayete davette bulunursa, buna uyanların sevaplarının bir misli ona gelir ve bu durum, onların ücretlerinden hiçbir şey eksiltmez. Kim bir dalâlete çağrıda bulunursa, buna uyanların günahlarından bir misli de ona gelir ve bu onların günahlarından hiçbir eksiltme yapmaz."

(Müslim, İlm 16, (2674); Tirmizî, İlm 15, (2676); Ebu Davud, Sünnet 7, (4609); Muvatta, Kur'an 41, (1, 218). nak. Kütüb-ü Sitte, 13/276)

KONU:

1-Bir hayra Sebep Olanlar Sevap Alırlar,

2-Ayrıca O Hayrı İnsanlar İşledikçe İlk Başlatan da Ondan Sevap Kazanır,

ARAŞTIRINIZ:

1-Hidâyete daveti nasıl anlamalıyız?

2-Hidâyete davet müslümana sevap kazandırır mı?

3-Bu hidayete uyanların sevaplardan bir misli onu ilk başlatana ulaşır  mı?

4-Buradaki hidayeti hayr diye anlamak mümkün mü?

5-Dalâlete davet nasıl olur?

6-Dalâlete davet edenler günah kazanırlar mı?

7-Bu dalâlete uyanların günahlarından bir kısmı onu ilk başlatana ulaşır mı?

8-Günümüzde kötülük odaklarının adet haline getirdikleri kötülükleri bu hadis çerçevesinde değerlendiriniz.

9-Bu hadisi “Kim İslâmda iyi bir sünnet başlatırsa...” hadisi ile beraber  düşününüz.

10-Bütün katillik olaylarındaki günahtan bir payın da Hz. Âdem’in katil oğluna verilmesi ile ilgili hadisi hatırlayınız.

Bu konuda şu hadise de bakılabilir:

Enes (r.a.) anlatıyor. "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Hayra delâlet eden onu yapan gibidir." (Tirmizî, İlm 14, (2672). Nak. Kütüb-ü Sitte, 13/277)

 

36. Ders: RİBATIN FAZİLETİ

Hz. Osman (ra) anlatıyor: "Resûlullah’ (sav) dinledim şöyle diyordu:  “Allah yolunda bir günlük ribât, diğer menzillerde (Allah yolunda geçirilen) bir günden daha hayırlıdır.” (Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd/26. Buharî, Cihâd/73. Müslim, İmaret/163. İbnu Mâce, Cihâd/7. Nesaî, Cihâd/39. nak. Kütüb-ü Sitte, 5/17).

Fadâle İbnu Ubeyd (ra) anlatıyor: "Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murâbıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz." (Tirmizî, Fedâilu'1-Cihad/2. Ebu Dâvud, Cihâd/16. nak Kütüb-ü Sitte, 5/18). (Tirmizî'nin rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Gerçek mücâhid, nefsiyle cihad edendir." Fedâilu'l-Cihad/2, (1621)

KONU:

1-Ribat Fazileti,

2-Murabıtların Kazançları,

ARAŞTIRINIZ:

1-Ribatın sözlük anlamını araştırınız.

2-Kur’an’da ribata işaret ediliyor mu?

3-Istılah olarak ribat nedir, araştırınız.

4-Allah yolunda nasıl ribat yapılır?

5-Bir günlük ribatın değeri ne ile ölçülmektedir?

6-Ribat ile cihad arasındaki ilişkiyi inceleyiniz.

7-Başka hangi salih amel ribat sayılmaktadır? (40. derse bakınız)

8-Ribatların islâm tarihindeki önemini araştırınız.

9-Murabıt ne demektir?

10-Murabıtların ameli niçin kesilmez?

11-Murabıtlar kabir azabı görmezler mi?

12-Gerçek murabıt kimdir?

13-Günümüzde ribat ibadeti nasıl diriltilebilir?

Bu Konuda Şu Hadise de Bakılabilir:

İbnu Abbâs (ra) anlatıyor: "Resûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittim:

"İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz." (Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd/7 (1632). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/33)

 

37. Ders: CİHAD VE MÜCAHİDLERİN FAZİLETİ

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah’tan (sav) bir gün sordular:

"- Ey Allah'ın Resûlü! Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur?"

"(Başka bir amelle) dedi, ona güç getiremezsiniz !"

Soruyu soranlar ikinci ve hatta üçüncü sefer tekrar sordular. Resûlullah her seferinde aynı cevabı verip:

"(Bir başka amelle) ona güç getiremezsiniz!" dedi ve sonra şunu ilâve etti:

"Allah yolundaki mücâhidin misâli (gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah'ın âyetlerine de itaatkâr olan ve Allah yolundaki mücâhid, cihaddan dönünceye kadar namaz ve oruçtan hiç gevşemeyen kimse gibidir. " (Buharî, Cihad/2. Müslim, İmâret/110, (1878). Tirmizî, Fed ilu'l-Cihâd/1, (1619). Nesâî, Cihâd/17, (6,19). Muvatta, Cihâd/1, (2, 443). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/26)

Ebu Saîd (ra) anlatıyor: "Resûlullah’a (sav):

"- Ey Allah'ın Resûlü! İnsanların en efdali kimdir?" diye soruldu. Şu cevabı verdi:

"Allah yolunda malıyla canıyla cihad eden mü'min kişi!"

"- Sonra kim? diye tekrar soruldu. Bu sefer:

"Tenhalardan bir tenhaya Allah korkusuyla çekilip, insanları şerrinden bırakan kimsedir" diye cevap verdi." (Buharî, Cihâd/, Rikâk/34. Müslim, İmâret/122, (1888). Ebu Dâvud, Cihad/5, (2485). Tirmizî, Fedâuilu'l- Cihâd/24, (1660). Nesâi, Zekât/74, (5, 83), Cihâd/7, (6,11). İbnu Mâce, Fiten/13, (3978). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/27)

KONU:

1-Cihad İbadeti Nedir?

2-Cihad Edenlerin (Allah yolunda çalışanların) Derecesi,

3-İnsanların En Faziletlisi,

ARAŞTIRINIZ:

1-Cihad kelimesinin sözlük manasını araştırınız,

2-Cihad genel olarak ne demektir?

3-Cihad ile kıtal arasındaki farkı inceleyiniz,

4-Cihad, kutsal savaş mıdır?

5-Cihadın çeşitlerini araştırınız,

6-Cihad hangi araçlarla yapılabilir?

7-Cihad kimlere karşı yapılır?

8-Cihad’ın faziletleri çok mudur, niçin?

9-Kur’an’da cihad’ın manalarını araştırınız?

10-Cihad’ın hedefi nedir?

11-Cihad’a niçin diğer ameller denk gelmiyor?

12-Hangi amel cihad’a denk olabilir?

13-Böyle bir amele güç yetirmek mümkün müdür?

14-Bu kadar büyük mükâfat vadedilen cihad, hangiçeşit cihadtır?

15-Mücahid kime denir?

16-Kur’an’da cihad’ın faziletiyle ilgili âyet bulunuz.

17-Mücahidlerin dereceleriyle ilgili âyet bulunuz?

18-Cihad müslümana neler kazandırır?

19-Cihad çalışmaları terörle bir tutulabilir mi?

20-Cihad’ı terketmenin zararlarını araştırınız.

21-Cihad’a benzeyen diğer ibadetleri araştırınız.

Bu Konuda Şu Hadislere de Bakılabilir:

Ebu Saîdi'l-Hudrî (r.a.) anlatıyor: "Resûllüllah (s.a.s.) buyurdu ki:

"Size, insanların en hayırlısı ve en şerlisini haber vereyim mi? İnsanların en hayırlısı o kimsedir ki, kendi veya başkasının atı sırtında ya da yaya olarak, ölünceye kadar Allah yolunda çalışır. İnsanların en şerlisine gelince o da, Allah 'ın Kitab 'ını okuyup (emir ve yasaklarına) riayet etmeyen kimsedir."  (Nesâî, Cihad/8, (6,11-12). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/30)

Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resûlullah (as) buyurdu ki: "Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır." (Buharî, Cihad/5, 6, 73, Rikak/2, 51. Müslim, İmâret/112- 115, (1880). Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd/17, (1648, 1649, 1651). Nesâî, Cihâd/11, 12,(6,15). İbnu Mâce, Cihad/2,(2755-2757). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/19)

hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resûlullah (a.s.) buyurdu ki:

"Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin." (Ebu Dâvud, Cihâd/18, 2504). Nesâî,Cihâd/1, (6, 7). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/67)

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"(Müslüman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ilâ-yı kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacib olur." (Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd/21, (1657). Ebu Dâvud, Cihâd/42, (2541). Nesâî, Cihâd/25, (6, 26). İbnu Mace, Cihâd/15, (2792). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/20)

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki:

"Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki, kıyâmet günü, yarası kanıyor olarak gelmiş olmasın, bu kanın rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadır." (Buharî, Cihâd/10, Zebâih 31. Müslim, İmâret/103. Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd/21, (1656). Nesâî, Cenâiz/82, (4, 78). Cihâd/27, (6,28). Muvatta, Cihâd 29, (2, 461). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/22)

Ebu Saîd (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) bir gün şöyle dedi:

"Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak Muhammed'den râzı ise ona cennet vâcib olmuştur." Bu söz hayretime gitti ve:

"- Ey Allah'ın Resûlü, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da şunu söyledi.

" Bir başka şey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamını yüz derece yüceltir. Bu derecelerden ikisi arasındaki uzaklık sema ile arz arasındaki mesâfe gibidir. " Ben:

"- Öyleyse bu nedir`?" dedim. Şu cevabı verdi:

"-Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!" (Müslim, İmâret/116, (1884). Nesâî, Cihâd/18, (6,19-20). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/35)

Zeyd İbnu Hâlid (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Kim Allah yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur. Kim, gazaya çıkan bir askerin geride kalan âilesine hayırlı himayede bulunursa gaza yapmış olur." (Buharî, Cihâd/38. Müslim, Emâret/135,136, (1899). Ebu Dâvud, Cihâd/21, (2509). Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd/6, (1628). Nesâî, Cih d 44, (6, 46). Nak. Kütüb-ü Sitte, 5/40)