Evlenmedeki amaçlardan biri de salih evlat (kaliteli çocuk) yetiştirmektir.

Bunun için müslüman eşlerin İslamın evlilik için getirdiği ölçüler ve ilkeler çerçevesinde evlenmeleri, evliliklerini yine bu ölçü ve ilkelere göre yürütmeleri gerekir. Bu hem mutlu bir aile hayatı için, hem de iyi çocuk yetiştirmek için lüzumludur.

Evlenme aşamasında, düğünlerde yapılan hatalar, işilenilen günahlar daha sonradan hem eşler aaasındaki ilişkilere, hem de çocukların eğitimine olumsuz yansır. Ailenin sağlam temeller üzerine bina edilmesi gerekir. Yuvasını günah, haram, israf ve gösteriş üzerine kuran aileyi, sonradan bunların hiç birisi mutlu etmiyor.

Eşler arasındaki küfüv, yani denge, uyum, güzel geçim, karşılıklı anlayış ve itibar, haklara riayet ve görevlerin güzelce yerine getirilmesi çocuk eğitiminde en önemli faktördür.

 

-Helâl rızık

Haram lokmanın çocuk karakteri üzerinde kötü etki yaptığı biliniyor. Atalar “haramın binası olmaz” demişler. Yani haram ile kurulan hiç bir yapı, hiç bir kazanç, hiç bir yatırım, hiç bir şahsiyet sağlam olmaz. Haram kazanç ifsat eder. Yani çürütür, kokutur, tefessüh ettirir. Haram lokma dengeyi bozar, hırsları kamçılar, hassasiyetleri törpüler, iyilik duygusunu öldürür, dürüstlüğe tuzak kurar.

Bir çocuğa verilebilecek en güzel terbiye, ona mutlaka helal lokma, alınteri ile hak edilmiş rızık yedirmektir.  İnsan hak etmediği bir kazancı evine götürüyorsa bunun hayrını görmez. Bu haram lokma eşiyle geçimini olumsuz etkiler. Çocuğunun yanlış davranışlar öğrenmesine sebep olur. Haramı yiyenin iyi duyguları körelir, ahlakı kötüleşir.

Helal lokma yedirme dikkatliliği evliliğin başında başlar, hamilelikte ve doğum sonrasından ölene kadar devam eder.

 

-Ezan okuma

Müslümanlar çocuklar doğunca sağ kulaklarına ezan, sol kulaklarına kamet okurlar. Bu Peygamber’in (sav) her doğan çocuğa uygulanmasını istediği kuvvetli bir sünnetidir.

Sağ kulağına ezan, sol kulağına kaamet okunması, bir dinî tören değil, anne-babanın çocuk emanetini aslına uygun taşıyacaklarına dair bir sözleşmedir. Bu sözleşmeye uyanlar çocuğu iyi, kaliteli, edepli ve salih evlat olarak yetiştirmeye çalışırlar.

Bu ezanla birlikte çocuk ilk defa Allah sonra Muhammed sözünü işitir. Bu ona; “Ey insan, sen Allah’ın kulusun. Hz. Muhammed de Allah’ın son elçisidir. Bunu hayatın boyunca unutma ve gereğini yap” demektir.

Bu ezan ta Adem’den beri yüreklerde yankılanan, devirlerden devirlere kıvrım kıvrım dolaşan, ufuklarda ve varlıkta dile gelen ilahi davetin Allah’ın minicik kullarından birinin kulağına ulaşmasıdır. Bu ezan, çocuğu fıtrata, yani Allah’ın insanı yarattığı tabii yaratılışa bir çağrıdır.

 

-Güzel bir isim

Çocuğa verilecek olan isim, ait olunan kültürün kodların taşımalıdır. Adını her çağırışta zihinlere güzel çağrışımlar yapan isimler seçilmeli.

İsim aynı zamanda ebeveynin zihin yapısını da ele verir. Güzel isim çocuk için hem bir sevinç kaynağı, hem bir hedeftir. Çoğu insan ismini taşıdığı kimseler gibi olmak ister.

Çocuklara güzel insanların isimleri verilmeli ki örnekleri güzel olsun.

Müslümanlara göre güzel isimler üç grupta toplanır. Birinci derecede güzel isimler ‘abd’ ile başlayan ve Allah’ın isimleri ile oluşan isimler. Abdullah, Abdurrahman, Abdulcelil, Abdulgani gibi. İkinicisi: Peygamberin ve tarihte yaşamış güzel insanların isimleri. Musa, İsa, Süleyman, Ali, Ömer, Hamza gibi. Üçüncüsü anlamı güzel, söyleyince kulağa hoş gelen isimler.

İsimlerin Arapça kökenli, Kur’an’da yazılı olması şart değildir. Bu üç ölçüye uyan Türkçe, Kürdçe, Farsça, Arapaça kökenli isimler verilebilir.

 

Hüseyin K. Ece

6.4.2012 Zaandam