‘Sadaka’, kişinin malından sırf Allah’ın hakkı olarak ayırdığı vergidir. Bir açıdan Allah’a sadâkatla bağlı olmayı ifade eder.

Sadaka vermek anlamına gelen ‘tasadduk etmek’ kelimesi de aynı kökten gelir ve ‘sadâkatle bağlılığı aramak’ demektir.

Sadaka, en geniş anlamıyla; Allah rızası için yapılan her iyilik, verilen ve harcanan her şeydir.

Sadaka’nın çoğulu ‘sadakât’tır.

Sadaka kavramı da geniş bir kavramdır. Bir çok vacip ve nafile ibadeti, yardımı ve iyiliği içerisine almaktadır. Nitekim, mü’minin zekât vermesi sadaka olduğu gibi, müslüman kardeşinin yüzüne gülümsemesi bile bir sadakadır.

b-İbadet Olarak Sadaka

Sadaka, önce vacip (farz) ve nafile olmak üzere ikiye ayrılır. Vacip olan kısmına ‘zekât’ denilir.  (Buradaki vacibin, yapılması mecburi olan farz anlamında olduğunu hatırlayalım)

Bu farz olan sadaka (zekât) tarım ürünlerinden, altın, gümüş ve paradan, davarlardan, sığırlardan, ticaret eşyasından ve madenlerden verilir. Nisap miktarı mala sahip olan, yani dinimize göre zengin olan kimseler, mallarından belli bir miktarı Kur’an’da belirtilen yerlere verirler.

Kur’an-ı Kerim, zekât’ ibadetini aynı kelimeyle (zekât kelimesiyle) anlattığı gibi, bazı yerlerde ‘sadaka’ diye de anmaktadır. (9/Tevbe, 58, 79, 103, 104. 58/Mücadile, 12-13)

Kur’an, ‘sadaka’ kelimesini bazen de mü’minlerin yakınlarına, yetimlere ve fakirlere yapılan yardım şeklinde kullanmaktadır. (2/Bakara, 177, 263)

Bütün alimlerin görüş birliğine göre şu âyette geçen ‘sadakât’, zekât anlamındadır:

“Sadakalar (zekâtlar) ancak şunlar içindir: Fakirler, miskinler (yoksullar), zekât işinde çalışan görevliler, kalpleri İslâma ısındırılmak istenenler, (azat olmak isteyen) köleler, Allah yolunda olanlar ve yolda kalmışlar. Bu Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah Alimdir, Hakimdir.” (9/Tevbe, 60)

Sadaka-ı fıtır denilen ‘fıtra’, bedenin bir sadakasıdır ki, Ramazan ayı içerisinde zekât düşen kimselere verilir. Bunu vermek vacip (farzdan bir derece aşağı) sayılmıştır.

Hacc ibadetini yaparken, ihramdan çıkma sebebi olan, başı traş etme işini vaktinden önce yapan, ya kurban keser, ya oruç tutar, ya da bir miktar ‘sadaka’ verir. (2/Bakara, 196)

Kur’an, güzel bir sözü ve bağışlamayı, başa kakılan sadakalardan daha üstün tutmaktadır. Bu sadaka ister zekât şeklinde verilmiş olsun, isterse yardım şeklinde verilmiş olsun, farketmez.

“Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır.” (2/Bakara, 263)

Allah (cc), haksız bir kazanç olan ‘riba’ya -faize- bereket vermez, onu yok eder. Ama bunun karşısında ‘sadakaları’ artırır, onlara bol bol bereket verir. Öyleyse mü’minler, mallarını kendi aralarında ‘riba’ gibi haksız kazanç yollarıyla yemesinler, ‘riba’ yoluyla mallarını artırmayı düşünmesinler. Mallar, zekât vermekle temizlenir, artar ve bereketlenir. (2/Bakara, 276)

Farz veya vacip diye nitelenen sadakalar (zekâtlar) belli ölçülerde ihtiyaç sahiplerine, yani Tevbe Suresi 60. âyette belirtilen kimselere verilir. Mü’minler bunun dışında ihtiyaç sahibi olan kimselere ihtiyaçları ölçüsünde ‘sadaka’ vermeye devam edeceklerdir. Bu sadakanın ölçüsünü ihtiyaçlar ve müslümanların cömertlikleri belirler:

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz ‘birr-iyilik’ değildir. Fakat birr, Allah’a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman eden, malını sevmesine rağmen, yetimlere, yolda kalmışa, dilenenlere ve köle azat etmeye veren, namazını kılan, zekâtını veren kimsenin yaptığıdır.” (2/Bakara, 177)

c-Devam Eden Sadaka

Hadislerde geçen ‘sadaka-i cariye’ ise, devam eden, sevabı süren sadaka demektir.

“İnsan öldüğü zaman amelleri kesilir. Ancak üç sey bundan istisnadır: Sadaka-i cariye (devam eden sadaka), kendisinden yararlanılan ilim, kendisine hayır dua eden salih evlat.” (Darimî, Mukaddime/44, Hadis no: 523, 1/108)

İnsanların faydalandığı kurumlar kuran, eserler bırakan, ortaya faydalı bir ilim koyan, hayır ve hasenat yapan, kendisi ölse bile, insanlar o şeyden faydalandıkları müddetçe o sevabını almaya devam eder. Yine iyi bir çığır açan, güzel bir adet başlatan kimse de, insanlar o iyi şeyi yaptıkları sürece sevap alır, kötü bir çığır açan da, insanlar o kötü adeti yaptıkları sürece günah kazanır. (Müslim, İlim/15, Hadis no:1017, 4/2059, İbni Mace, Mukaddime/l4, Hadis no: 203, 1/74, Darimî, Mukaddime/43, Hadis no: 518-523, 1/106. Nesâî, Zekât/65, 5/56.)

Allah yolunda vakfedilen mallar da sadaka-i cariye’dir.

 

e-Sadaka İbadetinin Yerine Getirilmesi

Allah’ın verdiği nimetler karşılığında, yani her bir ni’met için sadaka vermek, şükrün bir ifadesidir. İnsanoğlu her bir eklemi için, her bir günü için sadaka vermelidir.

Bu bakımdan sadakanın illa mal veya para cinsinden bir şey olması gerekmez.

İki kişinin arasında adaletle hükmetmek bir sadakadır. Bineğine binmesi için bir kimseye yardım etmek bir sadakadır. Güzel söz söylemek bir sadakadır. Yolları temizlemek, insanlara eziyet veren şeyleri kaldırmak sadakadır. Namazı cemaatle kılmak için camiye gitmek sadakadır. İnsanlara iyilik etmek sadakadır. Bir kimseye yol göstermek sadakadır. Gönül almak, yumuşak söz söylemek, güler yüzlü olmak, ağaç dikmek ve benzeri bütün güzel davranışlar birer sadakadır. (Müslim, Zekât/56, Hadis no: 1009, 2/699)

Sadakaların en faziletlisi kişinin kendi ailesine yaptığı harcamadır. Bundan sonra Allah yolunda yapılan harcamalar gelir.  

Sadakalar en sevilen mallardan verilmeli ki, yerini bulsun ve öyle bir amelden Allah razı olsun. (3/Âli İmran, 92)

Görüldüğü gibi sadaka, Allah rızası için muhtaç olanlara verilen bir vergidir. Bu, zekât ve fitre gibi zorunlu bir ibadettir. Böyle bir sadakanın üç özelliği vardır:  

1-İhtiyaçlı kimse olmalı,

2-Sadaka (zekât) ihtiyaçlıya mal olarak verilmeli.

3-Allah rızası için olmalıdır.

Sadaka, aynı zamanda Türkçedeki anlamıyla, her türlü yardım ve iyiliğin genel adıdır. Bunların bir kısmı zorunlu bir kısmı ise nafiledir. Kişinin ailesine (hanımına, çocuklarına, ana-babasına) bakması, onlara tasaddukta bulunması (sadaka) vermesi zorunludur. Ama fakirlere zekâtın dışında yardım etmesi, sadaka-i cariye yapması, iyilik etmesi ve benzeri sadakalar, nafile ibadetler cinsindendir. Yapanlar bol bol sevab alırlar.

Günümüzün şartlarında, maddenin kutsal hale getirildiği, iyilik duygularının yok olmaya yüz tuttuğu, başkalarının pek hesaba katılmadığı bir zamanda, eşyaya tutkun insan topluluklarında, İslâmın sadaka emri ve iyilikte bulunma tavsiyesi daha da önem kazanmaktadır. (Ayrıca bakınız: Tasadduk)

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 573-377