‘İslâm’ kavramını izah ederken söylediğimiz gibi ‘selime’ fiili ve onun türevleri olan kelimeler, barış, teslim olma, güvende olma, ayıp ve kusurdan uzak olma, barışa girme, hayır ve iyilik içinde olma, emniyette olma gibi anlamlara gelirler.

Görüldüğü gibi bütün bu anlamların birbirleriyle yakın ilgisi bulunmaktadır.

a1-Allah’ın İsmi Olarak Selâm

‘Selâm’, Allah’ın güzel isimlerinden biridir. Kendisi her türlü eksiklik ve noksanlıktan uzak olduğu gibi başkalarına da barış ve esenlik veren anlamına gelir. Bazılarına göre Allah’ın ‘Selâm’ ismi, bütün yaratıkları her türlü bozukluktan uzak tutan, onlara selâmet veren demektir. Kâinatta her şey Allah’ın koyduğu düzene göre devam etmektedir. Allah’ın bütün fiilleri bozukluk ve düzensizlikten uzaktır. O’nun takdirinde ve yaratmasında kusur olmaz.

‘Selâm’, hem Allah’ın noksanlıklardan uzak olduğunu, hem de O’ndan kullarına gelen esenliği, güveni ifade eder.

Nitekim namazın sonunda Peygamberimiz, ‘Allahümme ente’s selâmü ve minke’s selâm’ demiştir. Yani, ‘Ey Allahım sen Selâmsın ve selâm Sendedir’ denilmesini tavsiye etmiştir.

a2-Esenlik ve Kurtuluş Olarak Selâm

Kur’an’da ‘selâm’ kelimesi esenlik, kurtuluş ve tehlikeden salim (uzak) olma anlamlarında da kullanılmaktadır.

“Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan toplulukla, Bizden bir ‘selâm-esenlik’ ve bereketle gemiden in…” (11/Hûd, 48)

“Biz: ‘Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selâm (selametli) ol’ dedik.” (21/Enbiya, 69)

Selâm Kur’an’da, insanlar hakkında kullanıldığında, ‘selâm vermeyi’, sözle esenlik, barış ve güven dilemeyi ifade etmek; Allah hakkında kullanıldığı zaman da, bizzat bu esenliği, barışı ve güveni gerçekleştirmek anlamına gelmektedir.

a3-Cennette Selâm

Allah (cc) ayrıca Cenette olan kimseleri de bizzat ‘selâm’ sözüyle karşılamaktadır. “Rahman olan Rabbinden onlara bir de sözlü ‘Selâm’ vardır.” (36/Yasin, 58)

“Rablerinden korkup sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: ‘Selâm üzerinize olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebebi kalıcılar olarak ona girin.” (39/Zümer, 73) (Ayrıca: 7/A’raf, 46. 10/Yunus, 10. 13/Ra’d, 24. 14/İbrahim, 23. 16/Nahl, 32.  v.d.)

Allah (cc), mü’minlere; Cennete selâm ve güvenle beraber girmelerini söylüyor. Gerçekten bu onlar için çok üstün bir mükâfattır. (15/Hicr, 46. 50/Kâf, 34)

Rabbimiz, özellikle seçtiği Rasullerine ‘selâm’ sözüyle selâm vermekte ve onlar hakkında övücü sözler sarfetmektedir. (27/Neml, 59. 37/Saffat, 79, 109, 120, 130, 181)

Cennete bulunan mü’minler orada boş bir söz, yalan bir laf işitmeyecekler. Onlar orada ancak selâm sözü işitecekler. (10/Meryem, 62. 56/Vakıa, 26)

a4-Kurtuluş Yolu Olarak Selâm

Allah (cc), rızasına uyanları Kur’an ve Hz. Muhammed’le ‘selâm yollarına’ ulaştırır, o insanları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır. (5/Maide, 16)

Rabbimiz, bütün insanları ‘selâm yurduna’ davet eder, insanlardan dilediğine, -bir anlamda hidayeti isteyene- hidayetini verir. (10/Yunus, 25) İnsanlar İslâm’ı hayat haline getirirlerse, önce kendileri ‘selâm’a ulaşırlar. Böyle insanlardan kurulu bir toplum artık ‘selâm’ toplumu olur ve onların yaşadığı yerler de ‘selâm yurdu’ (darü’s selâm) olur.

a5-Selâm Yurdu

Ancak asıl ‘selâm yurdu’ Cennet’tir. Cennet’te bitmeyecek bir sonsuzluk, fakirliği olmayan bir zenginlik, hastalıksız sağlık, zilleti olmayan bir izzet vardır. İşte Allah (cc) insanları böyle bir yurda çağırmaktadır.

 

b-Müslümanların Selâmı

Mü’minler birbirlerine ‘selâm’ vermekle yükümlüdürler. Böylelikle kendilerinin ulaştığı ‘selâm’ halini müslüman kardeşi için de isterler. Onların yer yüzünde ve Cennet’te ‘selâm yurdunda’ olmaları için dua ederler.

Selâm aynı zamanda müslümanlar arasında bir şiar’dır (alamettir). Mü’minler birbirlerine selâm vererek tanışırlar, birbirlerinden emin olurlar ve birbirlerine dua ederler.

Bir mü’mine ‘selâmün aleyküm’ veya ‘es-Selâmü aleyküm’ diyen bir kimse, ‘selâm senin üzerine olsun’, selâm üzere olasın, selâmette olasın, benden salim ol (benden sana zarar gelmez)’ demiş olur.

Böylece mü’minler arası dostluk, güven ve karşılıklı iyi niyet gerçekleşmiş olur.

Kur’an diyor ki: ‘Selâm hidayete uyanların üzerine olsun’ (20/Tâhâ, 47) Mü’minler Allah’ın hidayetine kavuşan insanlardır. Öyleyse ‘selâm’ onların hakkıdır.

Rabbimiz buyuruyor ki: “Siz bir selâm ile selâmlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle karşılık verin veya verilen selâmı aynen iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır. (4/Nisa, 86) Burada selâm ‘Tahiyye’ kelimesiyle ifade ediliyor.

“Ey mü’minler! Evlerinizden başka evlere izin almadan, seslenip sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Eğer düşünürseniz bu, sizin için daha iyidir.” (24/Nûr, 27)

Bu âyetler mü’minlerin birbirlerine selâm vermelerini emrediyor. Çünkü selâm, insanlar arasındaki emniyeti, barışı, kardeşliği pekiştirir, mü’minlerin birbirlerine dua etmelerini sağlar.

‘Selâm’ dini olan ‘İslâm’ı tebliğ eden Hz. Muhammed (sav) ‘selâm’ sancağını taşıyan biricik Rasûldür. Öyleyse ‘selâmların’ en güzeli O’na ve diğer peygamberlere verilmelidir. et-Tehiyyatü’, aynı zamanda O’na selâm verme duasıdır. Mü’minler bu duayı, salli barik’i okuyarak, salavat getirerek O’na selam verirler. (Aleyhimü’s selâm) (Bakınız: Tahiyyat)

İslâm fıkhına göre müslümanların ‘selâm’ vermeleri sünnet, verilen ‘selâm’ı almaları ise farzdır. Bu hüküm, selâmın mü’minler arasında ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Bir sahabe Peygamberimize ‘İslâmın hangi işi daha hayırlıdır?’ diye sordu. Buyurdu ki: “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığına herkese selâm vermendir.” (Ebu Davud, Edeb, Hadis no: 5194, 4/350. Buharî, İman/6 ve 20, 1/10 ve 1/14.)

Peygamberimiz buyuruyor ki:

“İman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe olgun bir imana sahip olamazsınız. Size, yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selâmı yayın.” (Müslim, İman/93, Hadis no: 54, 1/74)

Selâmı; ‘es-selâmü aleyküm’,

‘selâmün aleyküm’,

‘es-selâmü aleyküm ve rahmetullah’, veya;

‘es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llahi ve berekâtühu’ şeklinde vermek  mümkündür.

Selâm; ‘aleyküm selâm’, ‘ve aleyküm selâm’,  ‘aleyküm selâm ve rahmetullah’ ve ‘aleyküm selâm ve rahmetullahi ve berekâtuhu’ şekilde iade edilir.

Bütün anlamıyla, bereketiyle ve sonuçlarıyla selâm, Kur’an’ın dediği gibi ‘hidayete tabi olanların üzerine olsun’. (20/Tâhâ, 47)

Vesselâm.

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 603-605