Türkçede bu terimi daha çok ‘efendi’ kelimesi ile karşılarız. İnsanlar içinde karakter, ilim, ahlâk ve fazilet bakımından önde olanlara ‘efendi’ denmektedir. Seyyid bu anlamda, topluluğun en öndeki efendi kişisidir.

‘Seyyid’, aynı zamanda kavmin (toplumun) ileri gelenleridir. İnsanlar onları büyük ve önder olarak tanırlar veya onların peşinden giderler.

 

b-Kur’an’da Seyyid

‘Seyyid’ Kur’an’da üç yerde geçmektedir.

“O (Zekeriyya) mihrabta namaz kılarken, melekler ona seslendi: ‘Allah, sana Yahya’yı müjdeler. O, Allah’tan olan kelimeyi (Hz. İsa’yı) doğrulayan, Seyyid (efendi), iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.” (3/Âli İmran, 39)

Burada ‘Seyyidlik’, Hz. Zekeriyya’nın bir özelliğidir. O, iffetli ve salih bir kimse olduğu gibi, aynı zamanda Seyyid (efendi) bir kimse idi. O, ahlâk, davranış, fazilet ve yücelik bakımından içinde bulunduğu toplumun en seçkini idi.

Yusuf Suresi 25. âyette ‘Seyyid’ ülkenin en yetkili yöneticisi, veya Yusuf’a kötülük yapmak isteyen kadının kocası anlamında kullanılmaktadır.

 

b1-Olumsuz Anlamıyla Seyyid

‘Seyyid’ kelimesi Ahzab Suresi 67. âyetinde ise çoğul olarak geçmekte, büyükler (ileri gelenler) ile beraber kullanılmaktadır. Bu ileri gelenler ‘mele’ ve mütref’ olabildiği gibi, diğer yönetici kimseler, ilim adamları, başkanlar da olabilir. Âyetin üzerinde durduğu husus, insanlardan bir kısmı bu büyüklere ve Seyyidlere (önderlere) uymaktadırlar, onların peşinden gitmektedirler. Ancak bu önderler onları sapıttırıp doğru yoldan ayırmaktadırlar.

“Yarabbi biz büyüklerimize ve Seyyidlerimize (önderlerimize-efendilerimize) uyduk ta, onlar bizi doğru yoldan çevirdiler, diyecekler.”

Görüldüğü gibi ‘Seyyid’  bazen olumsuz anlamda kullanılabiliyor.

 

b2-Olumlu Anlamıyla Seyyid

Ancak İslâm geleneğinde ‘Seyyid’ kelimesi genellikle olumlu manasıyla kullanılmıştır. Topluluğun önde geleni Seyyid olarak anıldığı gibi, köle ve hizmetçilere sahip olanlara ve evin reisi durumunda bulunanlara da Seyyid denmiştir.

Peygamberimiz hakkında da ‘Seyyid’ kelimesi sık sık kullanılmaktadır. Peygamberimize ‘Seyyidü’s sakaleyn- iki dünyanın efendisi’, ‘Seyyidü’l en’am- yaratılmışların efendisi’, ‘Seyyidü’l enbiya veya Seyyidü’l mürselin- peygamberlerin Seyyidi’ lakapları verilmiştir.

Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

“Ben ademoğlunun Seyyidiyim.” (Ebu Davud, Sünnet / Hadis no: 4673, 4/218. İbni Mace, Zühd/37, Hadis no:4308)

“Ben kıyamet gününde insanların Seyyidiyim.” (Müslim, İman/328, Hadis no: 194, 1/186. Buharî, nak. Ş. İsl. Ans. 5/397)

Günlerin Seyyidi ‘cuma’ günüdür. (İbnu Mace, İkameti’s Salat/79, Hadis no: 1084, 1/344)

Hz. Ömer (ra) bazı sahabeleri övmek için onlara ‘Seyyid’ demiştir. “Ebu Bekr bizim Seyyidimizdir. Seyyidimiz, Ebu Abdullah’ı, yani Bilal’i  hürriyetine kavuşturmuştur.” (Buharî, F. Sahabe/23, 5/33.)

“Hasan ve Hüseyin, Cennet ehli gençlerin Seyyidleridir.  Fatıma (r.anha) da Cennetteki kadınların Seyyide’sidir. Sadece İmran kızı Meryem bunlardan müstesnadır. (Buharî, Fedailü’l Ashab/30, 5/36. Ahmed b. Hanbel, 3/64. M. Zevaid, 9/201.  nak. el-Esas fi’s Sünne, 4/572.)

Peygamberimiz bir seferinde şöyle buyurmuştur:

“Biz, Abdülmuttalib’in çocukları cennet ehlinin Seyyidleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca’fer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.” (İbni Mace, Fiten/34, Hadis no: 4087, 2/1368)

Hasan ve Hüseyin’e, dedeleri tarafından ‘Seyyid’ ünvanının verilmesi  hem onların çok sevilmesine, hem de İslâm tarihi boyunca onların soyundan gelenlere ‘Seyyid’ denilmesine sebep olmuştur. Müslüman halk, ‘Seyyid’ olduğu kesinleşen insanlara, Hasan ve Hüseyin’den dolayı saygı duymuş ve aşırı bir şekilde sevmiştir. Bu sevgi halen devam etmektedir.

 

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 609-610