‘Sadaka’ aslında Allah’ın emrine uymadaki doğruluğu (tasdik etmeyi) anlattığı için böyle söylenmiştir. Müslüman, Rabbinin yoluna harcama yaparak, O’nun verdiği ni’metleri yine O’nun razı olduğu şekilde harcayarak ‘sadâkatini-yani Allah’ı Rabb olarak tasdik ettiğini’ gösterir.

Zekâtlara da ‘sadaka’ denir. Zekât vermek, malı arındırdığı gibi onu verenin imandaki ‘sıdk-doğruluk’ ve samimiyetini de ortaya koyar.

Mü’min bir erkeğin evlendiği hanıma verdiği mehire de ‘sadaka’ denmektedir. Bu hem nikâhın mükemmel olmasını, hem de karı koca arasındaki ‘sadakatı-bağlılığı’ sağlaması sebebiyledir.

Kısaca ‘sadaka’, kişinin sırf Allah rızası için malından ve imkanlarından yaptığı harcamalardır. (Bakınız: Sadaka)

Aynı kökten gelen ‘tasadduk’, Allah yolunda harcama yapmak demektir ki, Allah’a olan imanın doğrulanması, imandaki ‘sadâkati-doğruluğu’ ortaya koyar.

Kur’anda bu kelime fiil olarak aynı anlamda kullanılmaktadır:

“Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık) kısas vardır. Ama kim bunu ‘tasadduk ederse-sadaka olarak bağışlarsa’, o kendisi için bir keffârettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalim olanlardır.” (5/Maide, 45)

Borçlu sıkıntı içinde ise borcunu ertelemek veya o borcu ona ‘tasadduk etmek-sadaka olarak bağışlamak’ daha hayırlıdır. (2/Bakara, 280)

Hata sonucu meydana gelen diyetin, ölü sahipleri tarafından hata ile adam öldürene ‘tasadduk edilmesi-sadaka olarak verilmesi’ de mümkündür. Burada da ‘tasadduk’ kelimesi sadaka olarak bağışlamak anlamında kullanılmaktadır. (4/Nisa, 92)

Hz. Yusuf’un kardeşleri, henüz tanıyamadıkları kardeşlerinden ilave bir bağış istedikleri zaman da aynı kelimeyi kullandılar.

“…Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir ‘tasaddukta’ bulun. Şüphesiz Allah, ‘tasaddukta’ bulunanları sever.” (12/Yusuf, 88)

Görüldüğü gibi ‘tasadduk’ etmek, Allah yolunda bir harcama yapmak, bir bağışta bulunmaktır. Bir çok Kur’an âyetinde ve hadislerde mü’minler ‘tasadduk’ta bulunmaya teşvik ediliyor, ‘tasaddukta’ bulunanların alacağı sevap müjdeleniyor.

 

b-Kavram Olarak Tasadduk

İslâma göre mülk-madde olarak görünen her şey, aslında Allah’ındır. (24/Nur, 42. 39/Zümer, 6. 42/Şûra, 49. 57/Hadid, 2,7. v.d.) Allah (cc) bu mülkten bir kısmını insanlara imtihan için verir ve onları bununla dener. (8/Enfal, 28) Bu bakımdan bazı insanlar mal ve dünyalık yönünden diğerlerinden farklı olabilir. Ancak bu durum bir üstünlük sebebi değildir. Kim, kendisine verilen bu maldan başkalarını da faydalandırırsa, şüphesiz o hem sınavı kazanmış, hem malın hakkını vermiş, hem de malını bereketlendirmiş olur. Allah’ın kendisine verdiği maldan Allah’ın kullarını da yararlandırarak gerçek şükrünü yerine getirmiş olur.

Kur’an mü’minlere, hiç bir dostluğun ve alış-verişin olmadığı gün gelmeden önce, ‘Allah yolunda tasaddukta bulunun’ diye emrediyor. (2/Bakara, 254)

Bir takım kimseler ölümden sonra tekrar dünyaya dönüp sadaka vermek isteyecekler. Kur’an böylelerini uyararak ‘işte böyle pişmanlık duymadan önce Allah yolunda infak edin’ demektedir. (63/Münafikûn, 10-11)

Kazanılan mallar, elde olan servetler biriktirip yığmak, yahutta insanlara hükmetmek, onlara karşı ‘istikbar’ etmek için değil, ahiret yurdunu aramak ve dünyada nasiplenmek içindir. (28/Kasas, 77) Dünyada nasiplenmek, gerekli ihtiyaçlar için harcamak; ahiret yurdunu aramak ise malı ve imkanları Allah yolunda infak etmektir. Kur’an, dünyalıkları biriktirip Allah yolunda harcamayanları kötü bir son ile tehdit ediyor. (9/Tevbe, 34-35)

Kur’an mü’minleri tasadduk etmeye çağırırken, şeytan insanları ‘eğer sadaka verirseniz fakir olursunuz’ diyerek korkutur. (2/Bakara, 268) Buna karşın Allah (cc) kendi yolunda çaba gösterenleri hiç ummadıkları yerden rızıklandırır. (65 Talak/3) Kim Allah için bir şey verirse, Allah da buna karşılık mutlaka bir şey verir. (34/Sebe’, 39)

Mü’min malının en güzelinden ‘tasadduk’ta bulunmalı. (2/Bakara, 267) Sadakayı verirken gizli vermeye çalışmalı, ihtiyaç sahiplerini incitmemeli. (2/Bakara, 270) Verilen sadaka hiç bir zaman başa kakılmaz. Güzel bir söz ve bağışlama (affetme), başa kakılan bir sadakadan daha hayırlıdır. (2/Bakara, 263)

Tasaddukta bulunurken orta yolu tercih etmek gerekir. Ne çok cimri ne de çok eli açık olup, saçıp savurma doğru değildir. (17/İsra, 29. 25/Furkan, 67)

Müslüman tasaddukta bulunmaya öncelikli olarak kendi yakınlarından, anne-babasından ve ev halkından başlamalı. Çünkü onlara yaptığı her türlü harcama da sadakadır. (2/Bakara, 215)

Peygamberimiz de buyuruyor ki:

“En üstün sadaka ihtiyacı giderendir. Veren el alan elden üstündür. Sadaka vermeye ailenden başla.” (Buharî, Nefekât/1, 7/81.)

Müslümanlar, diğer kardeşlerini düşünürler, bazen kendileri ihtiyaç içerisinde olsalar bile kardeşlerine yardım ederler, onların ihtiyaçlarını giderirler, onları sıkıntıdan kurtarmaya çalışırlar. Kur’an böyle yapanları övmektedir. (59/Haşr, 9. 76/İnsan, 8-11)

Bazı onurlu mü’minler utandıkları için ihtiyaç içinde olduklarını bildirmezler. Gücü yerinde olan kimseler onları arayıp bulmalı ve onlara yardım etmeli. (2/Bakara, 273)

Kısaca ‘tasadduk etmek’, Kur’an’ın emrine uyup mal konusundaki sınavı kazanma gayreti olduğu gibi, müslüman toplumda sosyal dayanışmanın, yardımlaşmanın, hediyeleşmenin de bir yoludur. İnsanın  mala karşı aşırı bağlılığı bu şekilde azaltılır. Elindeki imkanı başkasıyla bölüşen kimse hem kendi içinde rahatlar, hem de diğer insanlarla arasındaki kardeşlik bağı artar. Bir çok kavganın ve savaşın daha çok mala sahip olmak hırsı yüzünden çıktığını düşünürsek, tasadduk etmenin barışa katkısını daha iyi anlarız. İslâmın tavsiye ve emrettiği şekilde tasaddukta bulunulduğu zaman, toplumda muhtaç kimse kalmaz, insanlardaki mal hırsı azalır, dayanışma sağlanır ve barışın temelleri atılır.

Üstelik malı insana bir ni’met ve emanet olarak veren Rabbimiz o mal ile kendi rızasını, ahiretteki sonsuz nimetleri ve kat kat sevap kazanmamızı istemektedir.

Allah (cc) yolunda yapılan harcamalarda niyet O’nun rızası olmalı ve gösteriş için tasaddukta bulunulmamalı. (2/Bakara, 264) Bu şekilde tasadduk yapmanın örneği, her bir başağında yüz tane olan ve yedi başak veren bir tohum gibidir. Allah (cc) için yapılan tasadduk’un karşılığı böylece kat kat olacaktır. (2/Bakara, 261)

Peygamberimiz buyuruyor ki:

“Temiz şeylerden kim tasadduk ederse, -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahman (olan Allah) onu sağ eliyle alır ve bir dağ gibi oluncaya kadar onu büyütür.” (Müslim,Zekât/19, Hadis no: 1019, 2/702. İbni Mace, Zekât/28, Hadis no: 1842, 1/590. Buharî, Zekât/8, 2/134. Tirmizî, Zekât/28, Hadis no: 661, 3/49. Nesâî, Zekât/48, 5/43.)

“Müslüman kişi, ailesinin nafakası için harcar ve bundan sevap umarsa bu ona bir sadaka olur.” (Müslim, Zekât/14, Hadis no: 1002, 2/694. Buharî, Nafakât/1, 7/80.  Nesâî, Zekât/60, 5/52. Tirmizî, Birr/42, Hadis no: 1965, 4/344.)

“Sizden kim, bir yarım hurma ile de olsa ateşten korunabilirse, bunu yapsın.” (Müslim, Zekat/20, Hadis no: 1016, 2/703. Nesâî, Zekât/63, 5/56. İbni Mace, Zekât/28, Hadis no: 1843, 1/591. Buharî, Zekât/9, 2/136. Edeb/34, 8/14. Rikak/49, 8/140.)

Müslüman bir kimsenin ilim öğrenip bunu diğer müslüman kardeşlerine de öğretmesi faziletli bir sadakadır. (nak. K. Sitte 10/17)

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 686-688