‘Bağy’, fiil olarak istemede aşırı gitmek, bir şeyi çaba harcayarak arzu etmek, saldırıya geçmek demektir.

‘Bağy’in kökü olan ‘beğa’ fiili; aşırı kibir yüzünden başkalarına karşı haksız veya hukuksuz davranışta bulunmak anlamına gelir. Başkasına haksız yere saldıran kimsenin bu eylemi ‘beğa’ fiili ile anlatıldığı gibi istemede, arzu etmede aşırı davranma da bu fiille ifade edilmektedir.

‘Beğa’ fiilinin fail (özne) ismi olan ‘baği’ (çoğulu, buğat), isyankâr, başkaldırıcı, terörist, eşkiya anlamında kullanılmaktadır.

‘Bağy’in övülen ve yerilen olmak üzere iki kullanılış yönü bulunmaktadır.

Övülen ‘bağy’, ihsan ya da çok iyilik yapmak üzere adalette aşırı olmak,

Yerilen ‘bağy’ ise, batıla sapmak üzere hakka tecavüz etmektir, ya da haktan saparak şüpheye düşmektir. Halbuki İslâma göre hakk da açıktır, batıl da.

Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki:

“Helâl bellidir, haram da bellidir. Bu ikisi arasında bazı şüpheli şeyler vardır. Kim korunanın veya şüphelinin etrafında dolaşırsa onun içine düşebilir. (Buharî, İman/ 1/21, 1/20. Müslim, Müsakât/107, Hadis no: 1599, 3/1219. Ebu Davud, Büyu’/3, Hadis no: 3329-3330, 3/243. Tirmizî, Büyu’/1, Hadis no: 1205, 3/511. Nesâî, Büyu’/2, 7/213. Bu hadisi R. Isfehânî, “Hak bellidir, batıl da bellidir” şeklinde vermektedir. Müfredat, s: 72)

‘Bağy’in, istemede aşırı gitmek, fazla arzulamak anlamını çeşitli Kur’an âyetlerinde görmekteyiz. (6/En’am, 164. 7/A’raf, 140. 28/Kasas, 77. 12/Yusuf, 65. 33/Ahzab, 51. 2/Bakara, 198. 17/İsra, 12. v.d.).

“Ey iman edenler! Allah yolunda adım attığınız zaman gerekli araştırmayı yapın ve (İslâm gereği) selâm verene, dünya hayatının geçiciliğine aşırı istekli olarak (bağy’e düşerek) ‘sen mü’min değilsin’ demeyin...” (4/Nisa, 94) âyetinde ve benzerlerinde yukarıdaki anlamdadır.

Aynı kökten gelen ‘biğa’, bir kadının hakkı olmayan bir konuda sınırı aşması, bir anlamda nikâh dışı ilişkiye girmesidir. (24/Nûr, 33)

‘Bağy’, aynı zamanda kibir (büyüklenme) anlamında da kullanılmaktadır. Bu, kişinin kendi hakkı olmadığı halde haksız yere yükselme arzusudur. Nitekim Kur’an’ın ‘bağy’ ettiler dediği Firavun ve Karun gibiler kibirli, kendini her şeyden üstün gören kimselerdir.

Böyleleri, kendi haklarına razı olmazlar, insan olarak bulundukları seviyeyi yeterli görmezler. Kimileri insanlar üzerinde haksız yere baskı kurmaya çalışırlar, kimileri insanların haklarını ellerinden almaya yeltenirler. Kimileri de insan olduğunu unuturlar, tanrılık iddiasına kalkışırlar. Bütün bu yanlış davranışlar ‘bağy’ ahlâkıdır.

‘Bağy’ bir başka deyişle, başkasının aleyhine olmak üzere sınırı aşmak demektir. Bunun içerisinde kıskanlık, güçsüzleri ezme, kibirlilik, haksız saldırı, sömürme, horlama, zulüm ve bozgunculuk gibi kötü fiilerin hepsi de girmektedir.

‘Bağy ahlâkı’, aslında inkâr edenlerin bir başka özelliğidir. İnkâr edenler, kendi hevalarına uydukları için Allah’ın indirdiği ölçüleri tanımazlar. Bir kısmı da elindeki servetle büyüklük taslayarak başkalarına hükmetmeye kalkışır. Eline geçirdiği maddi gücün devamlı olduğunu zannederler. Hesaptan korkmaz, kimsenin kendine güç yetiremeyeceğini hayal ederler. Bunun için de hem Allah’a karşı sınırı aşar, hem de insanlara karşı saldırgan bir tutum takınır.

İnsanı yaratan Rabbimiz, onun yeryüzünde güzel bir şekilde yaşayabilmesi ve kulluk imtihanını kazanabilmesi için bir takım ölçüler göndermiştir ve onun için bazı sınırlar koymuştur. Konulan bu sınırlar hem insanın Allah’a karşı isyan etmesine engeldir, hem de insanların ve diğer varlıkların haklarını korumayı sağlamaktadır. Allah’ın koyduğu bu sınırları aşanlar ‘bağy’ yapmış olurlar. Onlar kendi haklarına razı olmaz, daha fazlasını isterler. Nefislerinin aşırı bir şekilde istediği şeyleri elde etmeye uğraşırlar. Bunu yaparken de başkasının aleyhine sınırı aşarlar.

 

b- Bağy’in Kısımları

‘Bağy ahlâkını’ iki kısımda ele alabiliriz.

 

1- Siyasî ve hukukî bağy

1a- Zulüm ve haksızlık

‘Bağy’, başkası aleyhine sınırı aşmak olduğu için, toplumun ve kişilerin haklarının zedelenmesi bu kelime ile anlatılmaktadır. Kendisinin doksandokuz koyunu olduğu halde komşusunun bir koyununu almak isteyen aç gözlünün tutumu ‘bağy’dir. (38/Sad, 22-24) Müslüman olmasına rağmen diğer kardeşlerine haksız yere tecavüzde bulunan kimseler de aynı duramdadırlar. (49/Hucurat, 9) İsrailoğullarının peşine haksız yere düşen Firavun’un tutumu da ‘bağy’den başka bir şey değildir.

Allah (cc) bu bağlamda, haddi aşmak ve haksızlık yapmak olan ‘bağy’in her türlüsünü yasaklıyor. (7/A’raf, 32-33. 16/Nahl, 90)

1b- Haksız istek ve aşırılık

İnsanın hakkı olmayan şeyi elde etmeye kalkışması, buna kavuşmak için haddi aşması ve başkasının hakkına el uzatması ‘bağy’dir. (2/Bakara, 173. 6/En’am, 145. 16/Nahl, 115)

Allah (cc), isteklerinde aşırı giden (bağy’e düşen) İsrailoğullarına bazı helâl yiyecekleri haram kılmıştı. (6/En’am, 146)

1c- Hayat hakkına tecavüz

Meşru savaşlarda veya nefsi müdafalarda, müslümanlar kendilerine saldıranlara karşı sınırı aşmazlar, haklarından fazlasını istemezler (bağy yapmazlar). (22/Hacc, 60. 16/Nahl, 126) Mü’min bir kimsenin haksız yere müslüman kardeşine saldırması  (bağy etmesi) da doğru değildir.

1d- Mal ile sınırı aşma ve zulüm

Malına güvenerek gururlanan, sonra da yeryüzünde fesat (bozgunculuk) çıkaran Karun’un durumu böyledir. (28/Kasas, 76-78) Yine kendisini doksandokuz koyunu olduğu halde komşusunun bir koyununa göz diken bütün aç gözlülerin tutumu bağy’dir. (38/Sâd, 22-24) Zaten kimi insanlar bazen kendilerini Allah’a muhtaç görmezler ve yoldan çıkarlar. (96/Alak, 6)

 

2- Ahlâkî bağy

2a- Çekememezlik ve ihtiras

Toplumun huzurunu bozan sebeplerden biri de o toplumda meydana gelen ‘bağy’dir. Kişiler arası çekişme, boğuşma, toplumsal kaos, bazılarının diğerlerini sömürmesi, haksızlıklar hep ‘bağy’ yüzünden olmaktadır. Bazı gruplar, kendilerine Allah’tan apaçık bir ilim (ilâhî vahy) geldikten sonra aralarındaki bağy yüzünden ayrılığa düştüler, haksızlığa baş vurdular, toplumsal bozulmaya uğradılar. (42/Şûra, 14. 45/Casiye, 17)

İnsanlar baslangıçta bir tek ümmetti, yani aynı dine inanan bir topluluktu. Ancak aralarındaki bağy yüzünden parçalandılar, Hakk dinden saptılar ve birbirlerine karşı tecavüze yeltendiler. (2/Bakara, 213. 3/Âli İmran, 19. 42/Şûra/14. 45/Casiye, 17)

2b- Büyüklük taslama, böbürlenme

Kimilerinin ‘bağy’e baş vurmasının sebebi, rızkın bolluğu ve eldeki servettir. Bir deneme aracı ve dünya geçimliği için kendisine mal verilen bazı kimseler; bu malla şımarır, kibirlenir, servetine güvenerek sınırı aşmaya başlar. Kur’an, verilen nimetlerle şımarmaya ‘teref’, bu şekilde şımaranlara da ‘mütref’ demektedir. (Bakınız: Mütref). Eğer Allah (cc) insanlara rızıkları alabildiğine bol bol verseydi, onlar yeryüzünde bağy’e saparlardı. (42/Şûra, 27. 10/Yunus, 22-23) Bu nedenle rızkın dağılımı bir ölçüye göre olmaktadır.

‘Bağy’, inkârcıların bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Karun, zenginliğin kendi gücünün sayesinde eline geçtiğini sandı. Kibirlendi, büyüklük tasladı ve kendisine gelen hak davetten yüz çevirdi. O’nun bu tutumu ‘bağy’den başka bir şey değildi. (28/Kasas, 76-78).

2c- Fuhuş

Kur’an, kocasının nikâh hakkını başkasına çiğneten kadınların bu tutumuna (aynı kökten türeyen) ‘biğa’ demektedir. (19/Meryem, 20, 27-28) Bu da zina, iffetsizlik ve kötülük anlamına gelir. Dünyanın geçici çıkarlarını elde etmek için iffetli kadınları iffetsizliğe zorlamak yine ‘biğâ’ kelimesiyle ifade ediliyor. (24/Nûr, 33)

 

c- Bağy’in Sonuçları

Ancak bağy ederek ‘bağî’ durumuna düşmek eninde sonunda insanın kendisine zarar verecektir. ‘Bağy’ yoluyla çıkar sağladığını sananlar ile bu yola başvurmayı düşünenler büyük bir aldanış içerisindedirler. ‘Bağy’ kimin tarafından yapılırsa yapılsın; o, toplumun huzurunu bozar, insanı mutsuzluğa sürükler, hakları zedeler; sonunda da en büyük zarar ‘bağy’ edenin başına gelir.

“...Ey insanlar sizin bağy’iniz (taşkınlığınız), kendi nefisleriniz aleyhinedir. Bu, dünya hayatının geçici metaıdır (az ve değersiz bir şeydir)…” (10/Yunus, 23)

Demek ki, hem Allah’a ve O’nun koyduğu ölçülere karşı bir sınırı aşma, aşırı gitme yanlışıdır, hem de başkası aleyhine taşkınlık yapıp, tecavüze ve haksızlığa kalkışmaktır. Bunun insan hayatına yansıması, bazen inkârcılık, bazen kibir, bazen haksız tecavüz, bazen gasbetme, bazen zulüm, bazen hak yeme, bazen de ekonomik sömürü ve toplumsal kargaşa şeklinde olabilir.

Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor:

“Allah (cc) bana: ‘Alçak gönüllü olun, öyle ki hiç kimse kimseye bağy etmesin, kimse kimseye karşı böbürlenmesin’ diye vahyetti.” (Ebu Davud, Edeb/Hadis no: 4895, 4/274)

 

d- Fıkıh Terimi Olarak Bağy

Bir fıkıh terimi olarak ‘bağy’; bir İslâm ülkesini hak ve adaletle yöneten yöneticisine karşı, kendince bir sebebe dayanarak isyan eden, itaatten dışarı çıkan silahlı kişi veya grupların karşı çıkışlarına denir.

Bu şekilde İslâm devletine karşı çıkanlara ‘bağî’ veya ‘âsi’ denilir.

‘Bağî’ler, silahlı isyancı oldukları için onlarla savaşmak caizdir. Nitekim bunu Kur’an emretmektedir. (49/Hucurat, 9) Ancak onlar inkârcı olmadıklari için kafir sayılmazlar.

Bir başkaldırının ‘bağy’ suçu olması için bazı sartlar gerekir:

Başkaldırının meşru bir İslâmî yönetimine karşı olması, bu isyanda silah kullanılması, kendilerine göre İslâmî yönetimin görevini yapmadığını sanmaları gibi. Bu ve buna benzer gerekçelerle isyan edenlerle, isyan bastırılıncaya kadar mücadele edilir. Tevbe edip isyandan vazgeçme fırsatı verilir, isyanın barışçı yollarla sona erdirilmesine çalışılır.

Meşru bir İslâm devlet başkanına isyan etmek suretiyle ölmek cahiliye ölümüdür. (Buharî, Fiten/2, 9/59. Ebu Davud, Sünnet/27. nak. Ş. İslâm. Ans. 1/193) 

Hüseyin K. Ece

 İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 55-58