Türkçe’de ‘cürüm’ şeklinde söylenir ki, suç, günah ve cinayet anlamına gelmektedir.

‘Cürm’ zaman içerisinde her türlü haksız ve kötü kazanımlar hakkında kullanılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyle beraber ‘cürm’, suç, isyan, yasaklanan şey, ceza geriktiren günah ve hata, yasaklanan yerlerde bulunma, kötü yollardan kazanma anlamlarına kavuşmuştur.

Aynı kökten gelen ‘cerîme’ de, suç, hata ve günah demektir.

Yine aynı kökten gelen ‘ecrame’, övülür olanın dışında her türlü yollardan kazanç elde etme, kazandıklarıyla günaha girme, cezayı hak etme demektir.

Bu şekilde ‘cürm’ işleyenlere ve kazandıklarıyla cezayı hak edenlere ‘mücrim’ denilmektedir.

‘Cürm’ün özünde haksızlık olduğu gibi, iyi ve doğru olan şeye aykırı davranma da söz konusudur.

 

b- İtaatın Karşıtı Olarak Cürm

Bu bakımdan ‘cürm’ aynı zamanda bir haddi aşma, taşkınlık yapma, haksız yere suç işlemektir. Mücrim kimseler, Din’in çizdiği sınırlara uymayıp, kendilerine ceza kazandıracak işleri yapan kimselerdir.

Allah’a şirk koşan ya da Allah’ı ve O’nun gönderdiği âyetleri inkar eden inkârcılar, mücrim’lerdir. Onlar, Rablerine karşı suç işlerler, yaptıkları sebebiyle ve kazandıkları yüzünden cezayı hak ederler.

Kur’an, mücrim’lik sıfatını hukukî bir suç olmaktan çok, inkârcılar ve O’nun âyetlerine karşı isyan eden kimseler hakkında kullanmaktadır. (Bakınız: Mücrim)

‘Ecrame’ fiilinin masdarı olan ‘icram’ da, suç, kötü yaptırım, elde ettiği kazancıyla günaha girme demektir.

‘Cürm’, kişiye ceza ve azap kazandıran eylemdir. Kişi, yasaklanmış davranışlarda bulunarak bu sonucu kazanmaktadır. Kur’an, Allah’a karşı isyanda bulunanlara ve haddi aşanlara bu kelime ile bir hatırlatmada bulunuyor.

Nice inkârcılar ve Allah’ın âyetlerinden yüz çeviren kibirli kimseler, yaptıklarının doğru olduğunu zannederler. Dünya hayatını istedikleri gibi yaşayabileceklerini; canlarının istediğini yapmakla, bir anlamda Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemekle mutlu olduklarını sanırlar. Kur’an, onların bu düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu onlara ‘mücrim’ diyerek ihtar ediyor. Onlar böyle yapmakla, bu şekilde inanıp yaşamakla bir kazanç elde etmiyorlar. Bilakis azap kazanıyorlar, suçlarının cezasını artırıyorlar.

Bir âyette ‘cürm’ işleyenlerle müslümanlar birbirinin karşıtı olarak gösteriliyor. Bu anlamda ‘cürm’; İslâm olmanın, İslâma uymanın zıddıdır. (68/Kalem, 35)

 

c- Suç Anlamıyla Cürm

‘Cürm’, insanın işleyebileceği en ağır suçlardan birisidir. Bir başka deyişle, insanın işlediği en ağır suçlara ‘cürm’ denilmektedir. Allah (cc), bu ağır suçları çekinmeden (pervasızca) işleyenlere yine onların karşılığı olarak ağır cezalar söz veriyor.

Nitekim Kur’an’ın haber verdiğine göre Allah (cc) geçmişte yaşamış ve mücrim olmuş (cürm sahibi) kişi ve toplulukları cezalandırmıştır. Kur’an, insanları yeryüzünde gezip dolaşmaya ve cürm sahibi, azgın günahkârların sonlarının nasıl olduğunu görmeye ve ibret almaya davet ediyor. (7/A’raf, 84. 27/Neml, 69. 44/Duhan, 37)

Bazen toplu gelen felaketler de cürm sahibi kimselere verilen ceza cinsinden şeylerdir. (10/Yunus, 13. 12/Yusuf, 110. 47/Ahkaf, 25)

Allah (cc), kendisine karşı çekinmeden en ağır suçları işleyenlerin gazaba uğradığını ve kendilerinden intikam alınacağını açıklıyor. (32/Secde, 22. 30/Rûm, 47)

Cürm sahibi olanlar şiddetli azabı, hor ve aşağılık olmayı hak ederler. (6/En’am, 124) Onların azabı kesintisiz olarak devam eder. Çünkü onlar dünyada iken hem bu azabı, hem de Allah’tan gelen her şeyi inkâr edip, korkusuzca suç işliyorlardı. (20/Tâhâ, 74. 43/Zuhruf, 74)

Mücrim olanların bu kadar ağır cezayı hak etmeleri şaşırtıcı değildir. Çünkü onlar, Allah’ın en çok nefret ettiği kötülükleri, suçları işlerler. Hiç bir şeyden çekinmeden Allah’a şirk koşarlar, O’nun koyduğu sınırlara tecavüz ederler.

‘Cürm’ işleyenler, yeryüzünde kibirlenerek-büyüklük taslayarak azarlar, saparlar. (7/A’raf, 133. 10/Yunus, 75)

Servetlerine, makamlarına ve güvenlik güçlerine güvenerek şımarırlar, doğru yoldan çıkarlar, Allah’ın âyetlerine meydan okurlar. (11/Hûd, 115)

Allah’a karşı iftira ederler, O’nun adına din uydururlar, ya da uydurdukları dini Allah’tan gelmiş gibi gösterirler. (10/Yunus, 17)

Bu cürm sahipleri Allah’tan gelen hakk’tan razı olmazlar, ondan hoşlanmazlar. (8/Enfal, 8) Bu nedenle onlar her yerde ve her zaman Allah’ın peygamberlerine ve onların Allah’tan getirip tebliğ ettikleri ilâhî gerçeklere, âyetlere karşı çıkmışlardır ve çıkmaya devam etmektedirler. (25/Furkan, 31)

c1- Cürmün Sonuçları

Cürm ahlâkı, cürm işleme anlayışı, toplumların ve uygarlıkların bozuluş ve çözülüş sebebidir. Mücrim kimselerin yönetimindeki ülkeler zamanla maddî ve manevî olarak çöküşe giderler. Cürm işleyen kimselerin çok olduğu yerlerde saadetin, adaletin ve huzurun olması mümkün değildir. (6/En’am, 123)

Kur’an’ın ifadesine göre herkes kendi ‘cürm’ünün vebalini kendisi taşır. Kimse kimsenin cürm’ünden sorumlu değildir. (34/Sebe’, 25)

Kıyamet günü ‘mücrim’ olanlar, Allah katında suçlu ve günahkâr olanlar mü’minlerden ayrılacaklar, beraber bulunamayacaklar. (36/Yasin, 59) Allah’ın âyetlerini yalan sayanlar, onlara itibar etmeyenler, bir anlamda Kur’an’ın ölçü ve hükümlerine sırtlarını dönenler ‘mücrim’dirler ve onların varacağı yer Cehennemdir. (77/Mürselât, 45-46. 20/Tâhâ, 74)

Bazı hadislerde ‘cürm’ günah veya hata anlamında kullanılmaktadır. (Buharî, İ’tisam/3, 9/117.)

d- İslâm Hukukunda Cürm

‘Cürm’ kelimesi İslâm hukuk sisteminde ceza gerektiren suçlar hakkında pek kullanılmamıştır. Bunlar hakkında ‘cinayet’ terimi daha yaygındır. Ancak hacc ibadetini yaparken ihram yasaklarına uymamak ‘cürm veya cinayet’ olarak adlandırılmıştır.

Buna rağmen ‘cürm’ kavramının, aslı ne olursa olsun, bütün şer’î suçlar hakkında kullanılması mümkündür.

İslâm hukukuna göre cürm (suç), şârî’nin (şeriat-kanun koyucunun) had veya ta’zir (hapis ve sopa) cezalarıyla yaptırım uyguladığı yasak işlere denir.

İslâm hukukuna göre bir fiilin cürm (suç) olabilmesi için, o fiilin suç olarak belirtilmesi, ona bir cezanın takdir edilmesi, kişinin o fiili yapıp yapmama konusunda serbest olması ve onu işleyen bir failin (yapıcının) olması gerekir.

İslâm hukukuna göre suçlar, onlara verilen cezalara göre üç kısma ayrılır:

1-Had gerektiren suçlar: Zina etmek, şarap içmek, hırsızlık yapmak, silahlı gasb, irtidat, eşkiyalık ve bağîlik.

2-Kısas veya diyet gerektiren suçlar: Adam öldürmek ve yaralamak gibi.

3-Tazir gerektiren suçlar: Bunlar hakkında belirlenmiş bir ceza yoktur. Ceza takdiri, suçun durumuna ve şartlara göre hakimin kararına bağlıdır. Yalnız cezaların İslâm şeriatının ruhuna uygun olması ve kanun koyucunun önceden hangi suçun hangi cezayı gerektireceğini tesbit etmesi lazımdır. 

Hüseyin K. Ece

 İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 110-112