‘Nikâh’ kelimesinden kocaya gitme, evlenme ve meşru cinsel ilişkide bulunma da kasdedilmiştir.

Bazı ilim adamlarına göre ‘nikâh’, evlilikle beraber meşru cinsel ilişkiyi de içerisine alan bir akit’tir, bir beraberliktir.

Nikâhlanma, nikâh yapma, yani evlenme insan için fıtrî (yaratılışa uygun) bir faaliyettir. Tıpkı konuşma, yeme-içme, giyinme ve benzeri işler gibidir. İlk insan Hz. Âdem’den bugüne kadar insan nikâh olayını tanımaktadır. Çünkü evlenme hem kişinin maddi ve manevi olarak korunması, hem de neslin devam etmesi için gerekir.

Kıyafetsiz bir insanlık olamayacağı gibi, nikâhtan soyutlanmış bir insanlık da düşünülemez. Bazı modern toplumlardaki artan evlilik dışı ilişkilerin ve bu ilişkilerin normal sayılması insanlık ailesinde bir arızadır, marjinal bir davranıştır. Yaygınlaşma ve kalıcı olma şansı yoktur. Çünkü insanlığın ve toplumsal yapının doğasına aykırıdır.

 

b-İslâmda Nikâh İbadeti

İslâma göre nikâh, kadın ve erkek arasında yapılan çok önemli ve hayatî bir anlaşmadır. Bu akitle beraber bir aile yuvası kurulur, eşler beraber yaşamaya başlar, eşlerde bulunan pek çok özellikler kaynaşır, yeni nesiller bu yolla meydana gelir. Ailedeki beraberlik elbette, ne işyeri beraberliğine, ne okul arkadaşlığına, ne de asker arkadaşlığına benzer. İki karşı cins hayatlarını, sevgilerini, varlıklarını, eksik ve mükemmel yönlerini, sahip oldukları güzellikleri, ellerindeki imkanları, duygularını ve isteklerini paylaşırlar. Ortaklaşa bir aile yuvasını kurarlar ve beraberce  hayatı sürdürürler, hem de yeni nesiller yetiştirirler.

Nikâh, yalnızca neslin devamını sağlayan veya cinsel arzuları doyurup gideren bir olay değildir. Nikâh bunlarla beraber daha önemli işlevi olan toplumsal bir kuruma atılan ilk adımdır.

Nikâhta, insanlar için çok bereketli ve faydalı amaçlar vardır. İnsan yaratılışı gereği yalnız yaşayamaz. Ana-babaya, aile kurumuna, sevgiye, ilgiye, konuşmaya, alış-veriş yapmaya, hatta kimi zaman diğer insanlarla mücadele etmeye ihtiyacı vardır. Kişi, bazı insanların yardımına muhtaç olduğu gibi, hayatını ve duygularını başkalarıyla bölüşmeye, hatta başkalarına yardım etme arzusuna bile ihtiyacı vardır. Bunun ilk örneğini ailede buluyoruz.

İnsanların ön önemli özelliklerinden birisi de organize olmalarıdır. Yani birarada yaşayıp toplum oluşturmalarıdır. Fertler aileleri, aileler kabileleri, kabileler kavimleri, kavimler de insanlık ailesini meydana getirir. Bu toplumların en küçük birimi ailedir.

Kur’an-ı Kerim’de insanların bir erkekle bir kadın olarak yaratıldığı, sonra da kabileler ve kavimler haline getirildikleri açıklanıyor. (49/Hucurât, 13)

Öyleyse evlilikte öncelikli amaç nesil yetiştirmedir, yalnızca cinsel doyum değildir. İnsanın rahat edebileceği, huzur duyabileceği bir ortama ihtiyacı vardır. Aile içerisinde bu huzur ve rahatlığı kişi eşinde bulabilir. Kur’an bunu ‘sükûnet’ bulma diye tanımlıyor. Bu kelime hem huzuru, hem de bir yerde rahat edip kalmayı ifade etmektedir.

Allah (cc), evlenen eşler arasındaki sevgiyi ve birbirlerine olan merhameti âyet olarak nitelemektedir:

“Onda huzur bulmanız için size kendi nefsinizden eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet meydana getirmesi de O’nun âyetlerindendir. Hiç şüphe yok ki bunda, düşünebilmekte olan bir kavim için gerçekten âyetler vardır.” (30/Rûm, 21)

Nikâh bu huzura kapı açmaktadır. Bu huzur yalnızca gece rahatı veya diğer maddi ihtiyaçların karşılanması değildir. Bu aynı zamanda duyguların, arzuların, hedeflerin, sevgilerin ve yeteneklerin paylaşılmasından, karşılıklı merhamet ahlâkının işletilmesinden, başkası adına yapılan fedakârlıktan doğan bir huzurdur.

İslâm evlenmeyi yüceltiyor, tavsiye ediyor, evliliğin şartlarını ortaya koyuyor ama bunu ‘nikâh’ akdine bağlıyor. Yani evlilik mutlaka ‘ağır bir akit olan’ (4/Nisa, 21) nikâhla başlayabilir. Nikâh bir anlamda evliğe adım atmak ve bunu insanlara duyurmaktır. Aynı zamanda evlilik sorumluluğunu yüklenmektir. Çünkü yapılan evlilik akdinde (anlaşmasında) evliliğe ait, aileye ilişkin görevleri yüklenme şartı vardır.

İslâm, nikâh dışı bütün beraberlikleri gayri meşru saymakta ve haram demektedir. Evlilik dışı ilişkiler İslâma göre iffetsizlik ve hayasızlıktır. Zina haram olduğu gibi zinaya götüren sebepler de haramdır. Nikâh olmaksızın evlilik öncesi cinsel ilişkiler, dost hayatı (anlaşarak zina etmek) bir ihtiyacı karşılama değil, nefsin arzusuna uyup hata etmektir.

Şüphesiz Allah’a ve O’nun koyduğu ölçülere inanan mü’minler, mü’min gençler bu noktada duyarlı olurlar.

 

c-Nikâhın Önemi

Evlilik arzusu yaratılışın gereği bir duygudur. İnsanın buna ihtiyacı vardır. Hayatın en güzel bir şekilde devam etmesi buna bağlıdır.

Aile kurumunu koruyan milletlerin her bakımdan sağlıklı olduğu, insan yetiştirmenin daha kaliteli olduğu, sosyal ilişkilerin iyileştiği, çocukların daha nitelikli yetişmesine zemin hazırladığı bilinmektedir.

Ailesi çöken toplumlar, her açıdan çökmeye mahkumdur. Aileyi kurup yücelten de nikâh bağıdır.

Nikâh sosyal bir faydadır. Nesiller bu yolla çoğalır, devam eder. İnsan türü aile ile korunur. Nesil, ancak nikâh akdi ile korunmaya alınır. İslâm’ın amaçlarından biri de nesli korumaktır. Kişiyi aile daha iyi eğitir. Her toplum kendi kültürünü aile kurumunda yeni nesillere daha iyi öğretir.

Fuhuş (gayri meşru ilişkiler) bir çok bedensel ve ruhsal hastalıklara yol açar. Bunu aile hayatı azaltabilir. Kişi aile hayatıyla ruhsal huzura kavuşur, çocuk sevmenin, çocuk yetiştirmenin, onlara fedakârlık yapmanın, onlarla hayatın güçlüklerine katlanmanın, bir çok şeyi onlarla paylaşmanın zevkini yaşayabilir.

Babalık şefkati, analık merhameti ancak aile hayatıyla tadılabilir. Analık kurumunun yüceliğini düşünürsek bunu daha iyi anlarız. İslâmda anaya, analık kurumuna ve anaya iyilik etmeye ne denli önem verildiğini düşünelim.

Nikâhla beraber insanın hayatında önemli değişiklikler olur. Kişinin sorumluluğu artar, hayatını ve sevgisini paylaşabileceği bir insanla yaşamaya başlar. Bölüşmeyi, sevmeyi, merhamet etmeyi, iyilik etmeyi, cömertliği öğrenir. İnsanlarla beraber yaşamayı ve onlarla geçinmeyi bilir. Aile hayatı insana bu anlayışı verebilir.

Nikâhla beraber insan bir zorluğun bir güçlüğün altına girer, sorumluluğu artar. Bu bilinen bir şeydir. Bütün evliliklerin de çok güzel olduğu söylenemez. Ancak bunlar aile kurumunun, nikâhın önemini azaltmaz. Şüphesiz nikâhın verdiği lezzet, getirdiği acıdan kat kat fazladır.

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 511-513