Rahmet, merhamet edilmek istenen şeye bağış ve lütûf gerektiren bir kalp yumuşaklığı ve acıma duygusudur. (Bakınız: Rahmet)

‘Rahim’ kelimesinin kök anlamı ile ilgisi vardır. Sıfat olarak kullanılmaktadır ve çok merhamet edici manasına gelmektedir.

Aynı kökten türeyen Rahman ve Rahim, Allah’ın sıfatlarındandır. Rahman, merhameti çok ve sonsuz, rahmetiyle nimet veren anlamındadır ve yalnızca Allah için kullanılır. Rahim sıfatı ise hem Allah için, hem de diğer insanlar için kullanılabilir. Çünkü ‘rahim’ sıfatı sınırlı bir rahmeti, varlıklar arasında, onların durumlarına göre ayrım yapan bir merhameti ifade etmektedir.

Allah (cc), Rahman sıfatıyla evreni düzene koydu, onun içerisindeki bütün varlıkları yarattı. Onlara lazım olan her şeyi var etti. Merhametinin  genişliği sebebiyle onlara acıyarak nimet verdi, ihsanda bulundu. Varlıkların belli bir şekilde ve farklı özelliklerde yaratılması, onlara ihtiyaçları olan her şeyin verilmesi bu Rahman sıfatının bir sonucudur. (Bakınız: Rahman)

 

b-Rahim Kelimesinin Anlam Sahası

Rahim sıfatı  biraz daha özel bir sıfattır. Allah Teâla (cc) esasen bütün yaratıklara merhametlidir. O’nun rahmeti bütün alemleri kuşatmıştır. (7/A’raf, 156) O, rahmeti kendi üzerine yazmıştır, rahmet O’nun Rab olmasının bir gereğidir. (6/En’am, 12, 54)

Buna karşılık O, dünya hayatını kendi rızası için değerlendiren, şükreden ve isyan etmeyen mü’min kullarına özel bir rahmetle davranacaktır. Kendisine inanıp güzel ve hayırlı iş işleyenler ile O’nu tanımayıp çirkin ve yasak iş yapanlar arasında bir ayrım olmalıdır. İyilik eden ile kötülük eden hiç bir zaman bir olmaz. Suçlu ile hayırlı amel işleyen bir olursa hem adalet yerini bulmaz, hem de suç işleyenler yaptıkları hatalara devam ederler.

Diğer taraftan salih amel işlemeyenler de şöyle düşünür: Nasıl olsa suç işleyen ile, itaat edip gereği gibi kulluk yapanlar arasında bir fark yoktur. Öyleyse itaatin ve güzel işler yapmanın bir yararı bulunmamaktadır. Bu ise anlamsızdır.

Nur ile karanlığın, itaat ile isyanın, Allah’a boyun eğme ile O’na karşı kibirlenmenin, Musa ile Firavun’un farkı olmalıdır.

Rahim sıfatı işte bu incelik doğrultusunda daha çok mü’min kullar hakkında gerçekleşecektir. Bu sıfatı aynı zamanda geniş bir merhamet ve rahmet manasını da taşımaktadır. Allah (cc) hem merhametlidir, hem de bu merhametinin sonucu olarak gerekli yardımı yapmaktadır, korumaktadır, ni’metlerini vermektedir.

Rahim sıfatı Kur’an-ı Kerim’de çoğu kez Gafûr (bağışlayan) ve Tevvab (tevbeleri kabul eden); hem günahları affedip bağışlayan, hem kendisine samimiyetle yönelip günahları terkedenlerin tevbesini  kabul eden, hem de aciz ve güçsüz olan bu gibi kullarına acıyandır. O, hatasını anlayıp kendisine sığınan kullarına rahmetle muamele eder, günahlarını siler, kendisine boyun eğene gazap etmez. İşte bu O’nun Rahim oluşunun bir sonucudur.

Kimileri demiştir ki, ‘Allah (cc) dünyanın Rahman’ı, Ahiretin Rahim’idir.’ Başka bir deyişle O, ‘dünyada hem kâfirlerin hem mü’minlerin Rahman’ı, Ahirette ise yalnızca mü’minlerin Rahim’idir.’

Allah (cc) dünyada inanmış-inanmamış ayrımı yapmadan bütün insanların ve bütün varlıkların ihtiyaçlarını giderir, onlara gerekli olan her şeyi yaratır, onlara merhamet ederek hayatlarının devamını sağlar, onları tehlikelerden korur. Bu durum O’nun Rahman oluşunun bir sonucudur.

Hak ile batılın, isyan ile itaatin, kulluk ile ibadetsizliğin farkı bilinsin diye O, mü’min kullarına, yani O’nu dünyada iken Rab bilip O’na kulluk yapanlara özel bir rahmet gösterecek, onları bağışlayıp Cennetteki ni’metlerini onlara verecektir. Bu uygulama yaratılış kanununa uygundur.

 

c-Besmeledeki Rahman ve Rahim Sıfatları

Her hayrın başı olan Besmelede Allah’ın bu iki sıfatının geçmesi oldukça dikkat çekicidir. Her Besmele çekişimizde Rabbimizin bu iki sıfatını anarız. Böylece Rabbimizin ilahî özelliklerini söylemiş oluruz. Geniş rahmet deryasından bir şeyler istediğimizi belirtiriz.

Kur’an’ın baslangıç sûresi olan ve her gün  namazlarda  sürekli okunan Fatiha Sûresine, Rahman ve Rahim kelimeleriyle başlanması, Kur’an’da sık sık rahmet, merhamet, acıma ve acıyarak ni’met verme şeklinde geçmeleri bize çok şey hatırlatmaktadır.

Rahmeti kendisi için bir sıfat kılan Rabbimiz bütün varlıklara karşı Rahim’dir. Ama O kendisine itaat edip, kulluk yapanlara rahmetini artırıp ödüllerini verecektir.

Allah’ın ‘rahmet’ sıfatının işleyişini Kur’an’da pek çok âyette buluyoruz. Rahim sıfatı ise ayrıca 72 yerde ‘Gafûr’ kelimesiyle birlikte geçiyor. Demek ki Rahim sıfatının ‘rahmet’ kelimesine göre bir özelliği ve farklı bir anlamı vardır. Aynı sıfatın ‘Rauf’ sıfatıyla beraber kullanılması da, Rahim kelimesinin acıma, şefkat ve merhametle muamele manasını kuvvetlendirmektedir. (Bakınız: Rauf)

Allah (cc) merhamet edenlerin en merhametlisidir. Kur’an bunu, ‘erhamur rahimîn’ diye ifade etmektedir. Bu demektir ki Rabbimiz, bu rahmet sıfatından diğer varlıklara da vermiştir. O, rahmet sıfatının bir tecellisi (yansıması) olarak kâinatı düzenlemiş, içindeki varlıkları çeşit çeşit yaratmış, her birine ayrı özellikler vermiş, her birinin ihtiyacını karşılamış, her birine acıma ve şefkat anlayışı vermiştir.

Ebu Hureyre (ra) nin rivayetine göre Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu:

“Allah (cc) rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksandokuz parçayı kendine ayırdı. Geri kalan bir parçayı yeryüzüne indirdi. (Bunu da varlıklar arasında böldü) Bu tek parçadan kendi hissesine düşen (rahmet) sebebiyle yaratıklar birbirlerine merhametle davranıyorlar. At, yavrusuna basmamak için bu sayede ayağını kaldırır.” (Buharî, Edeb/19, 8/8, Rikak/18, 8/123. Müslim, Tevbe /17 Hadis no: 2752, 4/2108, Tirmizî, Daavât/100, Hadis no: 3541, 5/549.)

 

d-Peygamberimizin Rahim Oluşu

Allah’ın verdiği bu rahmet sayesinde kulları da rahim olabilirler, onlar da merhametle davranabilirler. Nitekim Hz. Muhammed (sav) kendisine inanan veya inanmayan insanlara rahim’dir. Zaten O bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. (21/Enbiya, 107)

“Andolsun, size kendi içinizden, sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, mü’minlere de şefkatli ve rahim (merhametli) olan bir peygamber gelmiştir.” (9/Tevbe, 128)

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 530-532