Rahmet sözlükte, acıma, şefkat etme, rikkat (yufka yürekli, acıma ve incelik) sahibi olma, ihsan etme ve bağışlama gibi anlamlara gelmektedir.

‘Rahmet’, merhamet edilene bağış ve lütûf gerektiren bir kalp yumuşaklığı ve merhamet duygusudur.

Bu özellik Allah (cc) için kullanıldığı zaman, ihsan ve lütûf; kullar için kullanıldığı zaman ise acıma, bağış ve kalp yumuşaklığı kasdedilir.

‘Rahmet’, Allah’ın kullarına acıması, merhamet etmesi, onlara sevgi beslemesi, şefkat göstermesi ve onlara bol bol ihsanda bulunması manalarına gelmektedir.

Kur’an öncelikli olarak Allah’ın rahmetinden, O’nun Rahman ve Rahim oluşundan söz eder. Rahmet özelliği O’nun âlemlerin Rabbi ve her şeyin yaratıcısı oluşunun bir gereğidir. O, bu sıfatıyla varlıkları yaratmış, şekil vermiş ve onların ihtiyaç duydukları her şeyi onlara bağışlamaktadır.

Rahmet, belâya uğramış veya muhtaç hale gelmiş bir kimseyi o belâdan veya sıkıntıdan kurtarmayı ve arkasından da ona iyilik etmeyi ve ni’met vermeyi ifade eden bir acıma duygusudur.

 

b-Rahmet ve Merhamet

Türkçede kulllanılan acıma duygusu, kalp yumuşaklığı veya esirgeme kelimeleri ‘rahmet’i anlatmaya yetmez. Rahmet, hem acıma, müşfik olma, şefkat etme, hem de bunun sonucu olarak ihtiyaç giderme ve zor durumda olanı zorluktan kurtarma anlamlarını taşır.

Türkçede rahmet ve merhamet kelimeleri ayrı ayrı anlamlarda kullanılmaktadır. Bu, doğru bir kullanıştır. Rahmet sıfatı Allah (cc) hakkında, merhamet sıfatı ise insanlar hakkında kullanılır. Söz gelimi, bir kimse hakkında, ‘rahmetli adam’ denilirse; bununla o adamın öldüğü ve Allah’ın Rahim sıfatına kavuştuğu veya o kimse için rahmet isteği anlatılmış olur. Bir kimse hakkında ‘merhametli kimse’  denilmesi ise, o kimsenin acıma ve şefkat duygusuna sahip olduğu ve bunun sonucunda iyilik yaptığı, sevdiği ve ilgi gösterdiği ifade edilmiş olur.

 

c-Rahmetin İşleyişi

Rahmet kavramı, sevgi, aşk, şefkat, rikkat (incelik), müşfiklik, ihsan ve ni’met verme gibi merhametle ilgili bütün unsurları içerisine alır. Bu bakımdan Rabbimizin kullar hakkında en çok işleyen ve en belirgin özelliği ‘rahmet’tir. Allah (cc) in gazap etmesi veya cezaya çarptırması bir şarta bağlı iken -yani insanlar inkârcı ve aşırı isyancı olurlarsa-, rahmet sıfatı bir şarta bağlı değildir. Allah’ın rahmeti bütün yaratıklar hakkında geneldir.

Allah (cc), bütünüyle rahmet sahibidir. O, yarattığı varlıkların hayatları için gerekli olan şeyi yaratmayı kendi üzerine almıştır. O, devamlı olarak rızık vermekte, sürekli ihsanda bulunmaktadır. Yaratma, rızıklandırma ve ni’met verme bir rahmettir ve O’nun Rahman oluşunun bir sonucudur.

O kendisi için rahmeti yazmıştır. (6/En’am, 12) Evrendeki her olay ve oluş O’nun rahmetinin sonucudur. O’nun rahmeti her şeyi kapsamaktadır. Hayat ve hayatı devam ettiren araçlar, bağışta bulunma ve rızıklandırma, kabiliyet ve irade verme, organlar ve yiyecekler, yerler, üzerinde olanlar ve gökler; hepsi o geniş rahmetin bir sonucudur.

Allah (cc) bu rahmetinden bir kısmını varlıklara vermiştir. Bir hadiste merhametinin yüzde birini varlıklara verdiği hatırlatılmaktadır. (Bakınız: Rahim) İnsanlar ve hayvanlar bu rahmet sebebiyle birbirlerine yardımcı olurlar, birbirlerine merhamet ederler, birbirlerinin haklarını korurlar. Şüphesiz bu rahmet duygusundan mahrum olanlar, haksızlığa yol açarlar.

Allah’ın yeryüzündeki ve Ahiretteki rahmeti ‘adalet’ şeklinde görülür. Herkes yaptığının karşılığını alır. Kimseye zulmedilmez. Kişi inançsız olsa bile çalışmasına göre rızkını alır, dünyalıklardan yararlanır.

Allah (cc) insanlara merhamet ettiği için onlara hem akıl ve muhakeme gücü, hem de onları doğru yola götürecek Rasûller ve Kitaplar göndermiştir.

“Sana Kitabı (Kur’an’ı) her şeyi açıklayıcı, hidayet ve rahmet olarak ve müslümanlara müjde olarak indirdik.” (16/Nahl, 89)

İnsanları hidayete götürecek, onları temizleyecek ve irşad edecek nübüvvet (peygamberlik) kurumu da bir rahmettir.

“İşte size Rabbinizden bir beyyine (delil), hidayet ve rahmet geldi.” (6/En’am, 157)

Allah’ın insanların yaptıklarına uygun karşılık vermesi, günahkârları bağışlaması, tevbe edenleri affetmesi O’nun rahmetidir. Adalet duygusu, merhametin uygulanışı şeklinde görülür.

 

d-Rahmetin Türevleri

Kadınların döl yatağına da ‘rahim’ denilir. Çünkü döl yatağı bebek için en emin, en koruyucu yerdir. Aynı rahimden doğan yakınlar için ‘rahm’ kelimesi kullanılır.

‘Sıla-ı rahim’ ise, aynı rahme yakın olanların birbirlerine merhametle davranmaları, birbirlerine yardımcı olmaları ve ziyaret etmeleri demektir.

Yine aynı kökten gelen ‘ulu’l erham’, rahim yönünden birbirine en yakın olanlar demektir.

Hz. Muhammed (sav), âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. (21/Enbiya, 107) Çünkü O ve O’nun tebliğ ettiği din, Allah’ın kurallarına merhameti sonucu gönderilmişlerdir. Peygamber (sav), insanları sevdiği, onlara acıdığı ve şefkat ettiği için, onların kurtuluşunu istemektedir. Rahmet peygamberi bütün insanları kucaklıyor, onlara doğru yolu gösteriyor, onları Cennete ve Allah’ın affına çağırıyor. O, rahmetin canlı görüntüsüdür. O, merhamet, acıma ve bunun sonucu olarak iyilik etme ahlâkının insan örneğidir. O, engin merhameti sebebiyle en azılı günahkârları bile  hidayete davet etmiştir.

 

e-Rahmet’in Önemi

O’na bu ‘Rahmet Peygamberi’ sıfatını veren âlemlerin Rabbi Allah (cc) merhamet edenlerin en merhametlisidir (erhamü’r rahimîn). (7/A’raf, 151. 12/Yusuf, 64, 92. 21/Enbiya, 83)

Allah’ın rahmeti umulur, O’nun rahmeti sayesinde doğru yola girilir, O’nun rahmeti sebebiyle sapıklıktan kurtulmak mümkün olur. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır ve ihsan edicilerle (muhsinlerle) beraberdir. O, bütün iyi kularına rahmetini indirmiştir, kullarına kendi rahmetini müjdelemiştir.

Sonsuz merhamet ve rahmet sahibi olan Rabbimiz kullarının da merhametli olmalarını istemektedir. Zaten Allah’a imanın bir sonucu olarak mü’min, inandığı Rabbinin Rahmet sıfatını tanır, o sıfatın güzelliğini öğrenir ve rahmet ile muamele yapmaya çalışır.

Nitekim Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed’in terbiyesinde, en güzel müslümanlar olarak yetişen sahabeler Allah tarafından övülüyor ve onların kendi aralarında son derece merhametli oldukları haber veriliyor. (48/Fetih, 29)

Peygamberimiz (sav) de mü’minlere merhametli olmayı tavsiye etmektedir. Çünkü rahmetle davranma her türlü güzelliğin, sevginin, barışın, adaletin ve haklara saygının vaz geçilmez şartıdır. Rahmet duygusu taşımayan kimseler; insafsız, aç gözlü, nankör, katı yürekli, iyilik bilmez ve zalim olur.

Anaların yavrularına merhameti bu konuda güzel bir örnektir. Mü’minler de tıpkı ana gibi şefkatli, anaların yavrularına taşıdıkları rahmet duygusu gibi duygulu; bütün insanlara, hayvanlara ve tabiata, yani çevreye karşı merhametli olmakla görevlidirler.  Müslümanların yaşadığı yerlerde zulüm, insan hakları ihlâlleri, hayvan ve ağaç katliamı ve tabiatın tahribi anlamına gelen çevre kirliliği olmamalı. Çünkü İslâmın öngördüğü rahmet ahlâkı her şeye merhamet etmeyi, her şeyin hakkını gözetmeyi onlara öğretir. Acıma, şefkat ve merhamet, ilgi gösterme ve koruma, iyilik etme ve darda kalana yardım, hakkı elinden alınana merhamet ve onu zorluktan kurtarma, ihsanda bulunma ve haklara saygı müslümanın en başta gelen ahlâk ilkesidir.

Abdullah bin Amr (ra) Peygamberimiz’in (sav) şöyle buyurduğunu anlatıyor:

“Allah (cc), merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Sizler yeryüzündekilere merhametli olun ki, göktekiler de size rahmet etsinler… Rahim (akrabalık bağı) Rahmandan bir bağdır. Kim onu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar. Kim onu koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.” (EbuDavud, Edeb/4941, 4/285. Tirmizî, Birr/16, Hadis no: 1924, 4/323.)

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 536-538