‘Raûf’, bu anlamda çok merhamet eden, çok şefkat gösteren demektir. Kişinin kalbinin bir şey karşısında dayanamaması, yani ona karşı merhamet ve şefkat hisleriyle dolması bu re’fet duygusuyla olur. ‘Raûf’, çok merhametli ve aşırı şefkatli olmayı ifade eder.

‘Raûf’, Allah’ın güzel isimlerinden birisidir. Kur’an-ı Kerim’de ‘Rahim’ sıfatıyla birlikte sık sık kullanılmaktadır.

Raûf ve Rahim kavramları her ne kadar sözlükte acıma ve şefkat anlamıyla birbirine yakın görünse de, taşıdıkları farklı mana sebebiyle ayrı ayrı kullanılmaktadır. İkisinin peşpeşe kullanılması da dikkat çeken başka bir noktadır.

Rahim kavramını açıklarken söylediğimiz gibi, Rahim; merhamet edilmek istenen şeye karşı bağışı ve lutfetmeyi gerektiren bir kalp yumuşaklığı ve acıma duygusudur. Çok merhamet edici, şefkat ve acıma sebebiyle bağışta bulunma gibi anlamlara sahiptir. Allah (cc) Rahim sıfatı ile, varlıklara merhamet ediyor, onlara bağışta bulunuyor, ama ahirette kendisine kulluk eden mü’minlere daha çok merhamet edecek ve bu merhametinin sonucu olarak da daha çok bağışta bulunacak.

 

b-Allah’ın Sıfatı Olarak Raûf

‘Raûf’, kullarına iyilik eden, ikramda bulunan Rabbin ihsan etme sıfatının en üstün noktasını ifade eder. Rahim ise, kendisine merhamet edilecek kişinin ihsana muhtaç olduğunun en doruk noktasını ve bu noktada Rabbimizin ona ihsan etmesini anlatır.

Bu bakımdan Allah’ın Raûf sıfatı, rahmet manalarının en genişi ve en güçlüsüdür.

Allah (cc), kullarına karşı son derece ‘re’fet’ sahibidir. Onlara ‘Raûf’ ismiyle muamele eder. (2/Bakara, 207) O, Raûf olduğu için kullarına rasûller, yani uyarıcılar ve örnek insanlar göndermiştir. Onlara takvayı tavsiye etmektedir. Çünkü takva ahlâkı, insanları her türlü aşağılık ve rezil ahlâktan, zulüm ve haksızlıktan, her türlü aşırı gidişten korur. Eğer Allah (cc) insanlara bu şekilde yol göstermeyip te onları başıboş bıraksaydı, şüphesiz insanlar doğru yolu ve üstün insanlık seviyesini bulamayacaklardı. Kendi nefsinin isteklerini sınırlandırıp Allah’ın rızasını isteyenler doğru yolu bulmuş, takvaya ermiş kişilerdir. Onlara bu güzelliği sağlayan Raûf olan Allah’tır.

Allah (cc) Raûf’tur. O kullarının sınırlı güçlerini, yetersiz yeteneklerini bilir ve onlara güçlerinin üzerinde bir şey teklif etmez. O, insanların hidayete ulaşmaları için gerekli her şeyi hazırlamıştır. Bu bağlamda O, insana akıl ve muhakeme gücü vermiştir, evrende ve ilâhî kitaplardaki âyetlerini göstermiştir, örnek ve müjdeleyici sıfatlara sahip elçilerini göndermiştir. İnsan bütün bu imkanlarla hidayeti bulabilir.

Raûf olan Allah (cc), insanlara kolaylık dilemiş, zorlukları onlardan uzaklaştırmıştır. Yüce Allah (cc) bazen kullarını sıkıntı ve felaketlerle sınar. Bunlar bile o kul hakkında Allah’ın bir hikmetidir. Raûf isminin kul hakkında işleyişidir. Çünkü O, çoğu zaman sıkıntı ve felaketlerin ardından mükâfat ve rahatlıklar gönderir.

Allah (cc), insanların imanlarını kaybetmez, imanlarının karşılığını verir. Çünkü O insanlara karşı Raûf’tur ve Rahim’dir. (2/Bakara, 143, 207) Allah’ın bizzat kendisiyle insanları sakındırması da O’nun Raûf oluşundandır. (3/Âli İmran, 30) Bazı hayvanların insanın emrine verilmesi, insanın bir damla sudan yaratılması (16/Nahl, 4-7), her isyana ve günaha karşı hemen ağır ceza vermemesi, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarması yine O’nun Raûf oluşunun sonucudur.

Eğer Allah’ın insanlar üzerindeki rahmeti ve çok çok şefkat etmesi demek olan ‘re’feti’ olmasaydı insanların hali nice olurdu? (24/Nûr, 20)

Mü’minler diğer kardeşleri hakkında şöyle dua ederler:

“…Rabbimiz, bizi ve iman ile daha önceden bizi geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz gerçekten Sen Raûf’sun (çok şefkatlisin), Rahim’sin (çok merhametlisin).” (59/Haşr, 10)

Raûf sıfatı tıpkı Rahim sıfatı gibi başka varlıklar hakkında da kullanılabilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed hakkında şöyle diyor:

“Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir, üstünüze titrer, mü’minlere karşı Raûf’tur ve Rahimdir.” (9/Tevbe, 128)

Son Peygamber (sav) âlemlere rahmet olması dolayısıyla şefkat ve merhamet sahibidir. Mü’minlerin üzerine titrer ve onlara son derece şefkatle muamele eder. O, hangi topluluktan olursa olsun bütün mü’minlere rahmettir. Kimsenin batılda olmasını istemez, günahkârlara acır, herkesin kurtulması için çalışır, dua eder.

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 542-543