Allah’ın en güzel isimleri; ‘Esma-i hüsna, el-Esmau’l-Hüsna, Esmau’llahi’l-Hüsna’ şeklinde teleffuz ediliyor.

Burada geçen ‘hüsna’ ne demektir.

Hüsna Arapçada ism-i tafdil’dir. İsm-i tafdil kalıbı kelimenin taşıdığı anlamların zirvesini, bir başka ifadeyle ‘en’lerini ifade eder.

 

Hüsna ‘hasen’ kökünden gelir ve en güzel demektir.

لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُـلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْراً عَظِيماً {95} Nisa

„Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.“ Nisa

لِّلَّذِينَ أَحْسَنُواْ الْحُسْنَى وَزِيَادَةٌ وَلاَ يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلاَ ذِلَّةٌ أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {26} Yunus

„Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedi kalacaklardır.“ 

وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُ جَزَاء الْحُسْنَى وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ أَمْرِنَا يُسْراً {88} Kehf

"İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."

وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ أَسَاؤُوا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذِينَ أَحْسَنُوا بِالْحُسْنَى {31} Necm

„Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'ındır. Bu, Allah'ın, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, güzel davrananları da daha güzeliyle mükafatlandırması içindir.“

فَأَمَّا مَن أَعْطَى وَاتَّقَى {5} وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَى {6} فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَى {7} وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَى {8} وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَى {9} فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى {10} Leyl

Artık kim verir ve sakınırsa, Ve en güzeli de tasdik ederse, Biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız). Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, Ve en güzeli de yalanlarsa, Biz de onu en zora hazırlarız.” Ya da “ve nihaî güzelliği/iyiliği yalanlayana gelince,”

M. Esed, Yani, zamandan ve sosyal şartlardan bağımsız ahlakî değerlere ve dolayısıyla, “ahlakî vecîbe” olarak tanımlanabilecek olanın mutlak geçerliliğine, seklinde açıklıyor.

Elmalıl Hamdi Yazır şöyle tefsir ediyor:

“Ve en güzeli tasdik etmiş ise. Hakikatte bir güzellik ve güzellerin en güzeli bulunduğuna inanmış, iyiyi kötüyü, fazileti rezilliği fark etmiş, iyilik güzellik yaptıkça güzelliklerin en güzele doğru gittikçe artacağına, iyilik yapanlara ilerisinin daha iyi olacağına inanmış, inanarak ihsanda bulunanlar hakkında iyimser olarak çalışmış.

 

ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْراً إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْناً إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ {23} Şura

"… Kim çalışır bir güzellik kazanırsa ona daha fazla bir güzellik veririz…" (Şura, 42/23),

مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُم مِّنَ الأَعْرَابِ أَن يَتَخَلَّفُواْ عَن رَّسُولِ اللّهِ وَلاَ يَرْغَبُواْ بِأَنفُسِهِمْ عَن نَّفْسِهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ لاَ يُصِيبُهُمْ ظَمَأٌ وَلاَ نَصَبٌ وَلاَ مَخْمَصَةٌ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَطَؤُونَ مَوْطِئاً يَغِيظُ الْكُفَّارَ وَلاَ يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَّيْلاً إِلاَّ كُتِبَ لَهُم بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ إِنَّ اللّهَ لاَ يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ {120} Tevbe

"…. Allah güzel amel işleyenlerin ecrini zayi etmez." (Tevbe, 9/120),

وَإِذْ قُلْنَا ادْخُلُواْ هَـذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُواْ مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَداً وَادْخُلُواْ الْبَابَ سُجَّداً وَقُولُواْ حِطَّةٌ نَّغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ {58} Bekara

"… İyilik edenlerin ecrini daha da artıracağız." (Bakara, 2/58)

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَحْسَنَ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ {7} Ankebut

"… elbette kendilerine yaptıklarının daha güzelini veririz." (Ankebut, 29/7)

gibi âyetlerle vaad ve beyan olunduğu üzere ihsan eden, Allah'ı görüyor gibi sadakat ve samimiyetle güzellik yapanlara yaptıkları iyi işlerin ilerde artırılarak daha güzeliyle karşılığı, daha fazlasıyla ecir ve mükafatı verileceğini, sonunda en güzel akıbete, güzel bir son ile sonraki hayatta cennet ve cemale erdirileceğini, kısaca ihsan ve takva sahipleri hakkında dünyanın sonu ahiretin daha güzel olacağını tasdik etmiş, bu vaadin, bu en güzel hasletin, bu en güzel kelimenin, bu daha güzel mükâfatın bu en güzel sonun doğruluğuna inanmış, bunu kendisine inanç ve huy edinmiş ise..

Hüsna, "ahsen" üstünlük sıfatının müennesi, "daha güzel" veya "en güzel" mânâsına sıfat olduğu halde, nitelidiği isim zikredilmemiş ve böylece isim olarak kullanılmıştır.

Burada "haslet-i hüsna" en güzel haslet; iman ve ihsan hasleti,

„Kelime-i hüsna", en güzel kelime: Kelime-i tevhid, yahut bir hakkı gösteren kelime,

ahsen-i kavil yani en güzel söz olan tevhid kelimesi,

Kur'ân; hüsnâ (en güzel) âyetleri öncelikle dahil olur.

Veya -Millet-i hüsna: en güzel din ve millet, islam milleti,

veya Mesube-i hüsna: daha güzel karşılık, yahut en güzel sevap ve mükafat, cennet diye bir kaç şekilde tefsir edilmiştir.

Hepsinin mânâsı bir demek ise de âyetlerin akışına göre en açık ve en faydalı olan mânâ, ihsan eden, Allah için güzellik yapan ihsan sahiplerine ilerde daha güzeliyle karşılık, sonunda en güzel sevap ve mükafat kavramıyla mesube-i hüsna (cennet)

veya akıbet-i hüsna (en güzel son) mânâsı veya bunu vaad eden hüsna âyetleridir.

En güzeli tasdik etmek, hüsna âyetlerinin mânâsı üzere ihsana daha güzeli ve fazlasıyla veya en güzel sevap ve akıbet ile mükafat olunacağına iman ve imanını fiilen sadakat ile isbat mânâsına düşünmek amelî bakımdan daha faydalıdır.”

 

Hüseyin K. Ece

15.06.2013

Zaandam/Hollanda