Peygamber (sav) Besmele ile ilgili şöyle buyuruyor:

“Besmele ile başlanmayan her iş bereketsiz ve güdüktür.” ( İbn Mâce, no: 1894)

Besmele Kur’an’da 3 yerde geçiyor. Bunlardan Fatiha’nın ve diğer yüzoniki sûrenin başında, Neml sûresinde Bismillahirrahmanırrahim tam olarak, Hûd süresinde ise sadece ‘Bismillah’ şeklinde yer alıyor.  Ancak başka âyetlerde Allah adına, Allah adıyla başlamaya, Allah adına hareket etmeye, Allah adıyla okumaya işaret ediliyor.

Besmele Kur’an’ın toplatılıp bir mushaf haline getirilmesinden itibaren yazılageldi. O dönemde Kur’an’dan olmayan hiç bir şey ona yazılmadığına göre –farklı görüşler olsa da- sûrelerin başında olan Besmele bir âyettir. (el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’an, 1/12) Ama sûre sayısına dahil edilmemiştir. Sadece Fatiha’daki Besmele onun ilk âyetidir ve sayıya dahildir. Besmele ile birlikte Fatiha yedi âyettir.

 “(Süleyman'ın mektubunu alan Sebe'melikesi,) "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı" dedi. "Mektup Süleyman'dandır, Rahman-Rahim olan Allah'ın adıyla (başlamakta) dır." (Neml 27/29-30)

“Böylece (kendisini izleyenlere Nûh): “Haydi, binin artık,” dedi, “yürümesi de, demir atması da Allah adıyla olan bu gemiye! Doğrusu, benim Rabbim gerçekten bağışlayıcıdır, esirgeyicidir!” (Hûd 11/41)

Helâl ve hayırlı bir işe başlarken Allah’ın adını anmak, her müslümanın üze­rinde titizlikle

durması gereken görevlerindendir. Kur’ân’da buna işaret ediliyor.

“Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın…” (Bakara 2/200)

“Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.” (Nisâ 4/103)

“Rabbinin adını an. Bütün varlığınla O'na yönel.” (Müzzemmil 73/8)

İman eden bir kimse herhangi bir işe teşebbüs ederken, bir şey okumaya başlarken önce “Eûzü billahimineşşeytanırracîm” diyerek, şeytandan ve olumsuz etkilerden Allah’a sığınır, bunlara karşı Allah’tan yardım ister. Sonra işine Allah’ın adıyla başlar. Böylece o işi yapmaktan kendi gücünün yeterli olmadiğını, yardımın ve başarının Allah’tan gelebileceğini itiraf eder. O bilir ki insan Allah’ın mülkünde O’na aittir. Asıl sahip ve mâlik O’dur. İnsan ancak O’nun adına tasarrufta bulunabilir. (Heyet, Kur’an Yolu, 1/7)

Bir müslüman Besmele çekmekle, “nefsim veya başka bir tanrı  adına değil; Allah adıyla, O’nun rızâsı için ve O’nun izniyle başlıyorum.” demek ister.

O’nun Rahmân ve Rahîm isimlerinin tecellî etmesini beklediğini ifade etmiş olur.

Besmele çeken mü’min, “O’nun müsaadesiyle bu işi yapıyorum. Çünkü, bu

başladığım işin tamamlanmasında gerekli olan kuvvet O’nun tarafından bana verilmiştir. O bana bu kuvveti vermezse, ben bu işi tamamlayamam” demek ister. (ŞİA, 1/226, 227)

Besmele;

İslâmın işarıdır. Başkaları ya putlarının adıyla, ya da keyiflerine göre

bir işe başlarlar. Müslümanlar ise Allah adına başlarlar.

Besmele;

Allah’la yapılmış bir sözleşmeye (ahd ve misak) sadâkattir. Onun için Besmele sadece Allah adıyla yapmak değil, ameli Allah adına da yapmaktır.

Allah (cc), mü’minlere Rahmân ve Rahîm sıfatlarıyla merhametle muâmele edeceğini vaadediyor. Onlar da kendilerine im­tihan için verilen irâdeyi istismar etmeyeceklerini ve O’nun ilkelerine bağlı kalacaklarını Besmele ile kabullenmiş olurlar.

Besmele;

Allah’ın tesbit ettiği kulluk programını kabul etmektir. Besmele çeken kul, şöyle demiş olur: “Yâ Rab­bi, şu an, kulluk maddelerinden birini işleyeceğim. Senin ismini anıyor ve iznini istiyorum.”

Besmele çekmek;

bir ameli niçin yaptığının farkında olmaktır. O bir nevi şuurdur, halis niyettir ve dikkatliliktir.

Besmeleden bir maksat da, yapılan işte bereketin artmasını taleptir. Haram veya mekruh bir fiilin çoğalması ve bereketi istenemez. Kâmil bir müslüman da, Besmele çekemeyeceği bir işi yapmamaya özen gösterir. O yüzden, Besmele insanı eğitir, terbiye eder, kötülüklerden uzak tutar. Bir amelin salih olup olmaması, müslümanın ona besmele ile başlayıp başlamadığından belli olur.

Çünkü Besmele çeken bir kimse, ağzından çıkan ifade ile yaptığı eylem arasında bir paralellik kurmak zorunda olduğunu, eliyle dilinin birbirini yalanlamaması ge­rektiğini düşünür.

Onun için harama Besmele ile başlanmaz. Müslüman herhangi bir işe Allah’ın adıyla başlıyabiliyorsa, o iş ya ibadettir ya da dinen yapılmasında sakınca olmayan mübah (caiz) bir iştir. Aklı başında hiç bir müslüman haram olan bir şeye Besmele (Allah’ın adıyla) ile başlamaz. Bunu aklından bile geçirmez. Böyle bir şeyin Allah’a karşı edepsizlik olduğunu bilir. Bu açıdan Besmele, helâl ile haram arasında bir ölçüdür. Bir müslüman bütün haramları bilmese bile, sanki tabii olarak, fıtrattan gelen bir şuur ile bir harama Besmele çekmez.

Besmele;

kötülük ve haramları işlemeye hakkımız olmadığını da bize hatırlatır.

İşine Besmele ile başlayan şunları da yapmış olur:

1-Allah rızası:

İşi Allah adına yapması gerektiği ve sadece O’nun rızasını istediğini ortaya

koyar. Bütün toplumlarda ve özellikle Arap toplumunda birisi büyük bir makam sahibinin adına iş yapmak istediği zaman “falanın adına” der. O kişinin adını söyler ve “o ve onun emir olmasaydı ben b u işi yapmazdım, yapamazdım” demiş olur. Bunun en açık örneğini mahkemelerde görmek mümkün. Hakimler sözlü kararlarının veya yazılı ilamlarının başına genelde “falanca hükümdar adına veya devlet adına” başlığını seçerler. İşte bir müslüman da bir işe başlarken “ben bu işi kendim için değil, Allah adına, O’nun emriyle ve ancak O’nun için yapıyorum” demiş olur. (M. Abduh-R. Rıza. Menar Tefsiri, Ter, 1/60)

Müslümanın her işi Allah’ın adıyla ve O’nun emir ve müsaadeleri doğrultu­sunda olmalı.

Müslümanın her işinde ‘evvel Allah’ olmalı. Yani mü’min, başlayacağı işi ya­pıp yapmama konusunda önce Allah’a danışmalı.

Müslüman şeytanın iğvâsına karşı direnme bilinci yeniler, hayatını besmeleyle anlamlandırır.

2-Allah adına okumak: Bilindiği Vahiy şu emirle başladı:

“Oku yaratan Rabbin adına” (Alak 96/1) Okumaya veya herhangi bir işe Allah adına başlamak, Peygamber’e vahyedilmişi bir emir ve saygıdır. İslâm inancına göre her varlık varlığını Allah’a borçludur. Her başlangıç O’ndan kaynaklanır ve her şey O’na dönücüdür. Öyleyse her başlangıç, her hareket ve her yöneliş sadece O’na olmalıdır.

“Vahiy muhataptan sadece okumasını değil, Allah adına okumasını istiyor. Hatta emrin vurgusu okumaya değil Allah adına okumaya’dır. Çünkü tüm akletme faaliyetleri zaten bir okumadır. Ama insan yanlış okumakta, yanlış anlamlandırmakta ve yanlış bilmekte. Doğru okumanın garantili anahtarı Allah adına okumaktır. Zımnen: İnsan hakikati referanssız kavrayamaz. Bir şeyi kim adına okuyorsanız onu referans alıyorsunuz demektir. Allah adına okumak, varlık kitabını Allah’a referansla anlama ve anlamlandırmaya çalışmaktır.

Allah adına okumak, okumaya konu olan her şeyin kutsal ve aşkın ile olan ilişkisini keşfetmektir. Kutsal ve yüce olan bir İsim adına okumak okuyan herkesi ve her şeyi O kutsal ve yüce olandan yola çıkarak anlamaya çalışmaktır. Allah adına okumak, Allah’ın her an hayata aktif müdahelesini görmektir.” (İslâmoğlu, M. Âlemlerin Rabbi Allah (cc), s: 67)

3-Hamd ve şükür:

Müslüman işine Besmele başladığı zaman o işi Allah sayesinde yapabildiğini hatırlar. O’nu hatırlayarak hem hamdeder, hem de nimet verdiği için şükretmiş olur. Böylece yaptığı işi bereketlendirmiş olur. (İbrahim 14/7)

 4-Bağlanma:

Besmele Allah ile kul arasındaki samimi ilişkidir. Mü’min Besmele ile Allah’a karşı saygısını ve sevgisini dile getirir. Kul Besmele ile Allah’a bağlılığını göstermiş olur. Bu da onun Allah’la olan bağını sembolize eder.

Besmele’nin sıralanışında en etkili şey baştaki ‘be’  harfidir. ‘Be’ harfi sayesinde biz Allah’ın ismine ulaşırız. Allah’ın Rahman ve Rahîm ismini kalbimizde niyet ettiğimiz ama henüz olduğunu görmediğimiz, yapmayı kasdettiğimiz işimize bağlayarak, kelimeleri kısa, manası geniş olan bu özlü sözü söylememize ‘be’ harfi vesile olmaktadır. İnsan ne kadar serbest olursa olsun, sonunda sebeplere ve harici yardıma muhtaçtır. Sonunda bütün işlerin başlangıcı Rahman’a, sonucu Rahîm’e gelip bağlanıyor. İnsan ister kabulş etsin, ister etmesin, bu, kâinatta genel bir kanundur. ‘Be’ harfi ile başlayan Besmele, bu kanunun bir anlamda görünür hale gelmesini sağlayan sözlü bir etkendir. ‘Be’ harfi burada bağlanma manasıyla birlikte, sığınma, beraberlik veya yardım dileme manalarında içinde barındırır. Yürekte canlanan bu cümle ile kişi Allah ile beraber olduğunu hisseder, kendini Rahman ve Rahîm isimlerine teslim eder, Allah’ın kendisiyle birlikte olduğunu hisseder ve O’nun yardımını umar.  (Elmalılı, H. Y. Tefsir (sad.), 1/58)

5-Dua:

Besmele ile mü’min Allah’a dua etmiş olur. Besmeledeki Rahman ve Rahîm isimlerinin tecellilerini bekler. O’ndan yardım diler. Zira O’nun verdiği güç ve irade olmasa kul hiç bir şey yapamaz. Mü’min bir işe başlarken Besmele söylerken, böylece “bu hayırlı işi tamamlama gücünü ver ve bunu hayırla tamamlamayı nasip eyle” diye dua etmiş olur. Zaten hadis-I şerife göre Besmele ile başlayamayan her iş hayr açısından eksiktir.

6-İzin:

Mü’min Besmele ile zımnen Allah’tan o iş için izin ister. Allah da helâl/meşru’ olan işlere izin verir.

Bunun tipik örneği eti yenilen hayvanların Besmele ile kesilmesidir. Allah (cc) o gibi hayvanların etlerini, kendinden izin alınarak kesilmesi durumuda helâl sayıyor. Esasen canı veren Allah (cc) olduğu gibi canı alma hakkı da O’nundur. Hiç kimsenin başkasını, hatta  zararsız olan bir hayvanı, bir bitkiyi haksız yere öldürmesi yasaktır, cinayettir, Allah’ın hakkına tecavüzdür.

Bunun istisnalarından biri eti yenen hayvanlar boğazlanırken Besmele söylenmesidir.

Allah (cc) bazı hayvanları insanlar için rızık olarak var etti. Etlerini hem yemeğe uygun hale getirdi, yani ‘tayyib (temiz-helâl)’ yaptı. Kur’an helâl rızıkları ‘tayyib-tayyibat’ kelimesi ile niteliyor. (Bekara 2/57, 172. Mâide 5/4, 5.  A’raf 7/32. Enfal 8/26 ve diğerleri)

Allah Teâla bu tayyib/temiz kılınan hayvanların etlerinin Kendisinden izin alınma şartıyla boğazlanıp yenilmelerine izin veriyor.

“Durum böyle. Her kim, Allah'ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır. (Haram olduğu) size okunanların dışında kalan hayvanlar size helâl kılındı. O halde, pislikten, putlardan sakının; yalan sözden sakının.” (Hac 22/30)

“Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.” (Maide 5/1)

“Hayvanlarda sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakinden (sütlerinden) size içiririz. Onlarda sizin için birçok faydalar daha vardır; etlerinden de yersiniz.” (Mü’minun 23/21)

“Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı (şeyler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz.” (Nahl 16/5. Ayrıca bakınız: Hac 22/28. Secde 32/27. Zümer 39/6. Mü’min 40/79)

Bu izin de şüphesiz Bemele’dir, Allah adının anılmasıdır. Nitekim iki âyette şöyle buyuruluyor:

Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (Besmele çekin). Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle davranın Allah'ın hesabı pek çabuktur.” (Maide 5/4)

“Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.” (Hac 22/36)

Kur’an hangi hayvanların etinin haram olduğunu sayarken şöyle diyor:

“Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.” (Bekara 2/173. Ayrıca bakınız: Maide 5/3. En’am 6/145. Nahl 16/115)  

Eti yenen hayvanları keserken ya da yine eti yenen ava ateş ederken Besmele söylemek farzdır. Burada Besmele kasden terkedilirse o hayvanın eti murdardır ve yenmez. Üstelik o hayvanı öldüren de onun katilidir. Zira o hayvanı Yaratandan izin almadan onu öldürmüştür. Halbuki haksız yere cana kıymak büyük bir hatadır.

Allah (cc) üzerine Allah adına anılmadan kesilen/ölen hayvanların etlerini haram kılıyor. Zira Allah’a ait bir mülkiyet O’ndan izinsiz gasbediliyor veya kullanılmak isteniyor.

“Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlar olursunuz.” (En’am 6/121)

7-Zikir:

Besmele aynı zamanda bir zikirdir. İnsan unutur. Besmele ona unuttuklarını hatırlatır. Müslüman besmele ile unuttuğu değerlerin kaynağını, yaptığı işin sonucunu hatırlatır.  Zikrin amacı müslümanda Allah ve takva bilincini güçlendirmek olduğuna göre, Besmele bunun için müthiş bir imkandır.

Besmele, müslümanın elini attığı her işte, adımını attığı her yolda Allah ile beraber olduğunun, O’ndan bağımsız bir yer ve an olmadığının, O’nun yardımıyla iş yaptığının şuurunda olmasını sağlar/sağlamalıdır.

Besmele Allah’ı zikretmek için güzel bir imkandır. Dile kolay, hatırlanması kolay, söylenmesi kolay. Her fırsatta, her işin başında, akla geldikçe söylenebilir. Bir müslüman için günde bilmem şu kadar sayıda tesbih/zikir cümlesini eldeki tesbihle tekrar etmesinden, zikir adına bir araya gelmelerden daha kolay ve daha meşrudur. Üstelik bunun için kimseden izin veya ders/ödev alması gerekmez.

8-Sığınma:

Bir mü’min Besmele’yi yürekten, samimiyetle, ondaki manaları hissederek söyleyse, bu şüphesiz onu kötülüklerden uzak tutar. Çünkü Allah’ın ismi onun, kötü bir davranışı veya bir günahı O’nun adını anarak yapmaya hakkı olup olmadığını düşünmesini sağlar. Kişi meşru bir işe başlarken Allah’ın adını anarsa, o işinin Allah rızasına uygun olmasına dikkat eder. Besmele söyleyen Allah’ın yardım ve nimetlerine kavuşur, şeytanın aldatmalarından korunur. Çünkü kim Allh’a yönelirse Allah da ona yönelir. (Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’an, 1/40)

9-Sekülerizme reddiye:

İşlerine Besmele başlayan müslüman seküler dünya görüşünü, materyalizmi, ateizmi, laisizmi, insanlardan tarafından uydurulan bütü dünya görüşlerini reddediyor demektir.

Yani o Allah’tan bağımsız bir hayat, bir oluş düşünemez. “Besmele çeken biri, Allah’ı işine karıştırmış, dahası işini Allah’lı kılmıştır. Bu aynı zamanda Tevhid’in ameli boyutudur. Hayatını Besmeleli hale getiren biri, hayatına Allah’ı şahit tutmuş, özetle hayatını ibadete dünüştürmüş demektir.” (İslâmoğlu, M. Âlemlerin Rabbi Allah, s: 107)

Besmelesiz bir dünyada Besmele, müslümanın iki dünyalı yaşaması gerektiğini hatırlatır.

İslâmî dünya görüşünün anahtarı mesabesindedir. Laik dünya görüşü “besmelesiz” olmaktır. Seküler olmakla olmamak arasındaki fark, Besme­leli olmakla olmamak arasındaki fark kadardır. Besmeleli yapılan iş, meşrûiyetini Allah’tan alır.

10-Besmele iman ilanıdır:

Zira Besmele, müslümanın alâmet-i fârikalarından (ayırıcı özelliklerinden) birisi­dir.  

Besmele’de üstü kapalı bir şekilde Kelime-i Tevhid’in manası vardır. Tevhid kelimesinde mü’min önce “lâ ilâhe” diyerek bütün uydurma ilahları (tanrıları) reddeder, sonra da “illallah” diyerek tek, eşi ve benzeri olmayan Âlemlerin Rabbi Allah var diyerek tasdik eder.

Mü’min bir kimse Eûzü veya Besmele söylediği zaman bununla imanını tazeler, kalbini ve zihnini Allah ile ilişkisini zayıflatacak şeylerden temizler. Sonra da işini bu gönül huzuru ve Allah’tan yardım bekleyerek yapar.

 “Besmele bir taç, Kur’an en mükemmel bir vücut, Fatiha onun başı, bu baştaki çehredir.  (Fatiha’da geçen) rahmet ve hidâyet (doğru yolu bulma) bu çehrenin göz bebekleri, dünya ve Âhiret dış yüzüyle iç yüzü, kulluk ve yardım dileme dili, Allah’ın birliğine inanma ruhudur.

O şekildedir ki vücudun bütün gizli tarafları onun açık seçiş konuşan dudağından çıkarken o taçtan, o çehreden, o sözün bakışlarından da onun ruhu okunur.

O çehre Muhammed’in (sav) çehresi, o vücud Allah’ın tecellisidir. Söz Allah’ın sözü, tebliğ eden Allah’ın Elçisidir.

Besmele ile her seferinde mü’min sanki; Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim” demiş olur. (Elmalılı, H. Y. Tefsir (sad.)  1/71)

Ne mutlu hayatını Besmeleli yapanlara, her işine Allah’ın adını katanlara…

3.7.2014

Zaandam/Hollanda

Huseyin K. Ece