Şair-Yazar Hüseyin K. Ece ile söyleşi:

12.05.2008

1 Aşık Çağlari

Sayın Hüseyin K. Ece, siz çok yönlü bir sanatçı olarak biliniyorsunuz.

Bu çok yönlülüğü açarak kendinizden ve çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?

 -Eğitim çalışmaları yapıyorum. Çeşitli dergilere makale, deneme, araştırma yazıları yazıyorum. Bir kaç kitap çalışmam var. Bunlardan biri hikaye kitabı, üçü şiir kitabı. Şiirler de yazıyorum. Şairlik iddiam yok  ama yazdıklarımın şiir olmasına, şiir olarak değerlendirilmesine, okuyanların şiir tadı almasına özen göstermeye çalışıyorum.

 

2 Aşık Çağlari

Sanat çalışmalarınızda vermek istediğiniz bir mesaj, ileri sürdüğünüz bir tez var mı ?

-Şüphesiz her sanat eserinin bir mesajı, bir iletisi, bir tezi vardır. Bunların kimi eften-püften şeyler olur, kimileri de insanı düşünmeye, anlamaya, akıl etmeye davet eder, Hayat, kâinat, insan ve insanın engin iç dünyası hakkında kafa yormaya çağırır. Ya da benzer şeyleri paylaşmayı hedefler. Kimileri de insanı yorar, vaktini öldürür, çirkin şeyleri insana ulaştırır.

Doğrusu ben üzerinde düşünülmeye değer şeyleri, güzellikleri, varlıkla ilgili ilginçlikleri insanlarla paylaşmak, yanlışlara yazı diliyle de itiraz etmek isterim. Görüyorsunuz ki çevrenizde bir sürü yanlış yapılıyor. Onları düzeltme imkanınız yok, hiç olmazsa itiraz etmelisiniz. Haksızlık karşısında susmanın şeytana yardımcılık olduğu unutulmamalı. 

 

3 Aşık Çağlari

Seçtiğiniz konular hakkında ne söyleyebilirsiniz ?

-İnsan ve onunla ilgili derinlikler, varlık, hayat, ölüm ve ötesi gibi konular. Sevinçler, hüzünler, sevgiler, sıkıntılar ve insanı aşan sorunlar. İnsanın iç dünyasına doğru yolculuklar... Hayat yolculuğunda insanın karşılaştığı çeşitli motifler benim şiirlerimin konusu olmaktadır. Yani derdimi anlatıyorum. Tabii anlatabilirsem.

Kısaca kalbin feryadı: Onun için bir şiir kitabımın adını, ‘Tatlı Bir Çığlıktır Yüreğim’ koydum. 

 

4 Aşık Çağlari

Sizce Avrupa’da sanatçı olmanın avantajlı, ya da dezavantajlı yönleri nelerdir? Hollanda’da sanatçı olmak ile Türkiye’de sanatçı olmak arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?

-Fazla bir fark yok. Aynı yalnızlığı yaşıyorsunuz.

Sanatçı olmanın avantajı mı dediniz? Var mı böyle bir avantaj. Belki öldükten sonra. Hani ölenlerin ardından bol bol methiye dizilir ya. Ne demişler; “kör ölür badem gözlü olur.”

Kimsenin sizin ürettiklerine sahiplenmesini beklemezsiniz. Size deli veya kafayı bozdu demesinler yeter.

Paranın, maddenin, ekonomik endişelerin her şeyin önüne geçtiği bir dünyada sanat da, değerler de, faziletler de pek önemsenmiyor.

Üstelik sanatçı kavramı da değişti. Şimdilerde popüler müzik yapanlara ve tv.lerde arzı endam edenlere daha fazla sanatçı deniliyor.

Türkiye’de sanatın ve sanatkârın durumu biliniyor. Gerçek sanatçıdan ziyade popüler olanlar öne çıkarılıyor. Bazı kesimler kendi aralarından çıkanları şişirirken, öteki saydıklarına değer vermiyorlar.

Burada da Türkiyeliler arasında aynı ilkel anlayış sürüyor.

 

5 Aşık Çağlari

Sanat ya da şiirde ‘’estetik endişe“ ile “olay aktarımı”arasındaki ilişki hakkında neler söylemek istersiniz ? Bu durumu çalışmalarınızda nasıl yansıttığınıza inanıyorsunuz?

-Eskilerin deyimi ile zarf ve mazruf gibi bir şey. Her ikisi arasında bir uyum olmalı. Sanat eseri –her ne ise- bir şey demek için ortaya çıkıyor, -sizin deyişinizle- bir olayı aktarıyor.

Aktarılacak olayın konusu önemli olmakla birlikte; bunu en güzel, en akıcı, en estetik bir dille anlatmak daha önemli.

Güzel söz, güzel görüntü, tatlı bir dil muhatap üzerinde etkili olur. Gelecek kuşaklara kalabilen her türlü sanat eseri, evrensel olduğu gibi, kaliteli olduğu; insanın duygularına ve zevkine hitap eden bir üslup yakaladığı için ölümsüz olmaktadırlar.

 

6 Aşık Çağlari:

Sanatımız; dünya sanatıyla kıyaslandığı zaman yeri nerededir?

-Sanat geniş bir kavram. Bütün sanat kollarını düşünerek bu kıyaslamayı yapamam. Ancak şunu söylemek mümkün: Şiirimiz dünya şiiriyle boy ölçüşebilir. Mimari, resim ve hat sanatı da öyle. Ama aynı şeyi roman ve hikaye sanatı için söylemek mümkün değil.

Bana göre Türkçe’de henüz dünya çapında roman yazılmadı. Bir kaç romancımız buna yaklaştı ama çoğunluğu vasatın da altında.  Son zamanlarda yazılanların çok satması bizi aldatmasın. Bunlar medyatik pazarlamalardır. Bakalım kaç tanesi kalburun üstünde kalacak?

 

7 Aşık Çağlari

Burada bir sanatçı olarak Hollanda’nın yetkililerinden veya kuruluşlarından destek görüyor musunuz?

-Hayır. Onların bizim varlığımızdan haberdar olduklarını bile sanmıyorum. Belki de biz kendimizi duyuramıyoruz. İletişim sorunu var.

 

8 Aşık Çağlari

Avrupa’daki diğer Türk sanatçılarla ilişkiniz ne düzeyde? Belirli bir dayanışmanın, kurumlaşmanın yararına inanıyor musunuz?

-İyi sayılır. Bazı arkadaşlarla posta yoluyla, bazı arkadaşlarla çeşitli vesilelerle görüşüyoruz, çalışmalarımızı değerlendiriyoruz.

Mesela, Almanya’da yayınlanan Wird dergisi etrafında her yıl Haziran başında Avrupa Şiir Akşamları organize ediliyor. Bu sene 10. şiiir akşamı Den Haag’ta yapıldı. Bu proğram sebebiyle şairler ve şiirseverler bir araya geliyor, şiiri ve sanat üzerine konuşuluyor, Batı Avrupa’da Türkçenin bir edebiyat dili olarak da yaşatılmasını imkanları değerlendiriliyor.

Sanatçıların dayanışması ve kurumlaşması faydlı olur. Bu bağlamda Amsterdam’da kurulmuş olan İFKSAN’ı ve Almanya’da kurulan Avrupa Türk Yazarlar ve Sanatçılar Birliği’ni önemsiyorum.

 

9 Aşık Çağlari:

Batı Avrupada’ki Türkiyeli sanatçıların eserlerini hangi ad altında değerlendiriyorsunuz? Bu bağlamda “ Göçmen Edebiyatı, Göçmen Sanatı “ tanımlamasına katılıyor musunuz ?

 -İsimlendirme çok önemli değil. Bence önemli olan Türkçeyi güzel kullanmak, sanatın bütün kollarında yetkin ürünler vermek ve kaliteyi yakalamaktır.

Varsın Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli yazarların ürünlerine ‘Göçmen Edebiyatı’ densin. Bir müddet sonra göçmenlik sona erecek, ya da ermek üzere. O zaman ne denilecek?

 

10 Aşık Çağlari:

Çağımız iletişim çağı deniliyor. Bir yandan duvarlar yıkılıyor, sınırlar kaldırılıyor; diğer yandan insanlar koyun gibi boğazlanıyor. Bu konu daki düşünceleriniz nelerdir?

-Çağımız teknik anlamda iletişim çağı. Ama insanî anlamda tam tersi. Yani iletişimsizlik çağı.

Hangi duvarlar yıkıldı? Sadece Berlin duvarı göstermelik olarak yıkıldı. Ama baksanıza bir  benzeri Filistinlileri boğmak için Filistin’de yapılıyor. Berlin duvarına tepki gösterenlerin ise sesi çıkmıyor.

İletişimin gelişmesi yürekler arasındaki duvarları yıkmıyor. Daha da kalın duvarlar örüyor. Modern hayat tarzı insanı yalnızlaştırıyor, bencilleştiriyor, yabancılaştırıyor. İnsanlar, yanyana yaşayanlar bile birbirlerinden mesafelerce uzak. Ne yazık ki mekanların yakınlığı onları birbirine yakınlaştırmıyor. Güzelim akrabalıklar, dostluklar, komşuluklar, ahbaplıklar, arkadaşlıklar bu hayatın neresinde?    

İnsanın değeri bu çağda daha iyi anlaşıldı, insan hakları alanında ilerleme sağlandı deniliyor.

Keşke böyle olsa. Oysa gerçek çok farklı. Bugün dünyanın her yerinde insanların hakları, yine insan hakları sloganları kullanılarak ihlal ediliyor. En baskıcı ve ayrımcı poltikalar ne yazık ki demokrasi adı altında uygulanıyor. Her türlü ayrımcılık ülkelerin resmi politikaları. Zayıfları ezmek sıradan iş. Bazı ülkelerin insanlarından binlercesini öldürmek kuvvetlilerin doğal hakkı gibi karşılanıyor. Kölelik ve sömürgecilik bir şekilde çağdaşlaştırıldı. İnsanî değerler yozlaştırıldı.

Kitle imha silahlarını icat edenlerin insana değer verdiğini nasıl iddia edebilirsiniz? İnsanları ve onların sahip oldukları varlıkları uçakla, helikopterle, füzeyle, yakıcı gazlarla, tankla, sinir gazıyla yok edenler hangi inasanî değerlere sahipler? Köpeğe verilen değer insana verilmiyorsa; bu, insanın bizzat kendi cinsine  yabancılaşmasının göstergesidir.

Sanat ve edebiyat unutulan sevgi ve barışı, hoşgürüyü ve insanın, daha doğrusu varlığın değerini, güzellikleri ve yaratılışa uygun olanı, ölümsüzlükleri anlatmaya devam etsin.

Bence sanatın bir görevi de budur.

 

13 Aşık Çağlari

Sizce şiir nedir, ne değildir?

-Şiir çok çeşitli şekillerde tarif edilmiştir. Belki her şair kendine göre tanımlamıştır onu. Bir şiir tarifi yapmak bu açıdan mümkün değildir.

Şiir, belki söz güzelliğidir. Sözün belli bir biçimde ifadesidir.

Duyguların, düşüncelerin, sevgilerin, nefretleri, feryatların, acıların, öfkelerin, hatta protestoların özlü bir şekilde anlatım aracıdır.

Şiir belki, kalbin dili, kalbin aynası, kalbin ‘işte hal böyle’ deyişidir. Şiir kişinin derdini farklı bir dille anlatmasıdır.

 

14 Aşık Çağlari:

“Avrupada’dakiler avrupalılaştı. Türkçeyi bile doğru dürüst konuşamıyorlar. Onların yaptığı edebiyat da tipik bir gurbetçi/Almancı edebiyatıdır.” Bu yargılara karşı düşünceleriniz nelerdir?

-Avrupalılaşmak bana hep kaypak bir kavram olarak göründü. Ne denmek isteniyor bu kelimeyle?

Üçüncü neslin Türkçesinin zayıf olduğu doğru. Ama yapılması gereken bu kuşağı yargılamak değil, dillerini ve kimliklerini korumaları için onlara yardımcı olmaktır.

 

Aşık Çağlari:

Sayın Hüseyin K. Ece  bu düzeyli ve içtenlikli söyleşi için size çok teşekkür ederim....

-Ben de teşekkür ederim.