Düğünlerimizdeki hatalar ve İslami düğün olabilir mi konusunda bir panel notları-1

Hüseyin K. Ece

Doğuş Panelleri

11.01.2019 Schiedam

 

BİRİNCİ OTURUM

Bir mektup.

“Rasûlüllah’ın en kuvvetli sünneti evliliği düşünmekteyiz. Ancak evliliğin duyulması konusunda iki görüş çıktı ortaya çıktı. Aile bireylerimiz  düğün yapılmasını, düğünün bir düğün salonunda olmasını istiyor. Ancak salonda kadın-erkek karışık olacak ve çalgılı oyunlar da oynanacak. Biz ise bu şekilde olmasını istemiyoruz. Allah rızası için bir birlikteliğie adım atarken günah işlenmesine vesile olmak istemiyoruz. Bu noktada ailem ile çatışıyoruz. Ana-babaya âsi olmaktan da korkuyorum. Annem senelerce bu şekilde bir düğünün hayalini kurduğunu ve anne olarak bunu istemenin en tabi hakkı olduğunu söylemekte. Onun istediğini yapmadığımızda çok çok üzülecek. Dinimize göre düğünün nasıl olması gerektiği konusunda bizleri aydınlatırsanız çok mutlu oluruz.”  (Karaman, H. Hayatımızdaki İslâm, İz Yay. İstanbul 2012, 2/263)

 

-Evlilik tabiidir ve gereklidir

-Bütün canlılar ve insan çift (ezvac) yaratılmıştır.

خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْض

ِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ ﴿10﴾

“O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.” (Lukman 31/10)

وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿49﴾

“Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.” (Zariyât 52/49. Bir benzeri: Şuarâ 26/7. Ra’d 13/3. Hacc 22/5)

Âyetlerde geçen “ezvac” eş demektir. Ama birbirini tamamlayan, biri olmadan diğerinin tamam olmadığı şekilde bir eş, tıpkı ayakkabı teki gibi. Kur’an karı-kocaya da ezvac diyor.

Ama insanların aslı birdir. Aynı özden, aynı asıldan, aynı cevherdendir.

هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ اِلَيْهَاۚ

“Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini yaratan O'dur...” (A’raf 7/189. Bir benzeri: Nisâ4/1. Zümer 39/6)

Bu âyetlerde çekirdeğini erkek ve kadının oluşturduğu aileyi ortaya çıkaran biyolojik süreç yer alıyor.

-İnsan aile sayesinde artık bir erkek ve kadından yaratılıyor:

وَاَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ ﴿45﴾ مِنْ نُطْفَةٍ اِذَا تُمْنٰىۖ ﴿46﴾

“Şurası muhakkak ki (rahime) atıldığında nutfeden, erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti O yarattı.” (Necm 53/45-46)

 

اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًىۜ ﴿36﴾ اَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنٰىۙ ﴿37﴾ ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوّٰىۙ ﴿38﴾ فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۜ ﴿39﴾ اَلَيْسَ ذٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتٰى ﴿40﴾

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!

O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?

Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.

Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.

Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?” (Kıyâme 75/36-40)

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواۜ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ ﴿13﴾

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât 49/13)

 

-Üreme ihtiyacı aileyi zorunlu kılıyor

Herkes bilir ki üreme ve karşı cinse ihtiyaç fıtridir. İslâma göre bu ihtiyacın de helâl yoldan karşılanması (evlenme ve nikâh/birlikte olmak) dini bir görevdir. Bu ihtiyaç yeme içmeye, giyinme ve barınmaya benzer. Müslümanım diye nasıl ki bunları helâlden temin etmesi gerekirse, bu ölçü cinsel ihtiyaç için de geçerlidir.

Bu ihtiyacı helâl yoldan (nikâhla/evlilikle) gidermeyenler, -Allah korusun- İslâmın haram kıldığı yollardan giderirler. Bunun da ailelerde, müslüman toplumda ve hayatta ne kadar yıkımlara, rezilliklere, felâketlere yol açtığı bilinen bir gerçektir.

Kadın-erkek ilişkilerinde her ne kadar Avrupa ülkelerinde alabildiğine serbestlik olsa da, “Rabbim Allahtır” diyenler bu konuya onlar gibi bakamazlar.

Müslümanlar dinlerine uyarak nikâhlanırlar, ev hayatı kurarlar, bu yolla iffetlerini, şeref ve namuslarını korurlar, temiz nesiller elde ederler, nefislerini pisliklerden muhafaza ederler.

 

-Nikâh ibadettir

Hatırlayalım, müslümanlar gençler/bekârlar evliliğe Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle (Besmele ile) adım atarlar. Allah’ın emri Peygamberin kavli, yani sünneti ile, Besmele ile başlayan her amel (eylem) de ibadettir.

Her ibadet gibi evlenmek (nikâh) ibadetinin de şüphesiz Peygamberin öğrettiği, ya da çerçevesini çizdiği gibi eda edilmesi gerekir.

Buna nikâhı ilan etme, duyurma anlamına delen düğün de dahildir.

Nikâhlanma (evlenme-yuva kurmak) her bekâr müslüman genç için İslâmda yapsan da olur, yapmasan da olur anlamında nafile değil, vacip anlamında kuvvetli sünnettir. Zira evlenmek yemek içmek gibi zaruri bir ihtiyaçtır. Neden? Çünkü:

1-Allah emrediyor.

وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِح۪ينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَٓائِكُمْۜ اِنْ يَكُونُوا فُقَرَٓاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ ﴿32﴾

“Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.” (Nûr 24/32)

Peygamber (sav)  şöyle buyurdu:

“...Ben kadınlarla evlenirim. Kim ondan yüz çevirirse o benden değildir.”  (Buhârî, Nikâh/1 no: 5063. Müslim, Nikâh/5(1041) no: 3403)

 

2-Cinsel ihtiyacı gayr-i meşru yollardan karşılamak, yani zina müslümana  haramdır.

“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ 17/32)

 

3-Allah’ın âyetlerindendir (varlığının/büyüklüğünün delillerindendir).

وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا لِتَسْكُنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿21﴾

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Rûm 30/21)

 

4-Yeni kulların/insanların dünyaya gelmesi buna bağlı.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَث۪يرًا وَنِسَٓاءًۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ي تَسَٓاءَلُونَ بِه۪ وَالْاَرْحَامَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَق۪يبًا ﴿1﴾

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının...” (Nisâ 4/1)

 

5-Temiz, sağlıklı, şerefli bir soya (nesle) sahip olmak buna bağlı.

Hatırlayalım, din olarak İslamın hedeflerinden biri de insan hayatında beş önemli şeyi korumaktır. Bunlar: Dini korumak, Aklı korumak, Nefsi korumak, Nesli korumak ve Malı korumaktır.

Nesli ancak İslâma göre kurulan ve sürdürülen bir evlilikle mümkündür.

 

6-Baba olmayan erkek, anne olmayan kadın galiba yarımdır.

Kişinin kendini evlilikle tamamlaması da insanın başka bir görevidir.

 

7-Evlilik/nikâh islâmi hayatı kurar.

Hayatı, yaratılış amacına uygun kurmanın imkanlarından biri de evliliktir, aile veya yuva sahibi olmaktır. Hayatı imana uygun, yani İslâma göre kurmak ve yürürtmek de Allah’ın emridir.

“Kişi evlendiği zaman dininin yarısnı korumuş olur. Diğer yarısı için de Allah’tan korkup sakınsın.” (Heysemî, Mecme’u’z-Zevâid, no: 7310. Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239) 

 

8-Evlilik/nikâh infak etmek imkanıdır.

Kur’an’da imandan sonra en çok emredilen amellerden (ibadetlerden) biri de infaktır. Evlilik infakın hayata geçirildiği ilk yerdir. Zira kişini eşine ve ailelesine harcadığı her şey Allah yolunda infaktır.

Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir kimsenin harcadığı paraların en değerlisi (birinci sırada olan) aile fertlerine harcadığı paradır." (Müslim, Zekât/38 (994) no: 2310)

"Kişinin hayır yolunda harcadıklarının en sevaplısı, ailesinin ihtiyacına sarf ettiğidir." (Müslim, Zekât/39 (995) no: 2311)

 

9-Âdem kıssası bir yönden aileyi işaret ediyor.

Kur’an Adem’in yaratılıp cennete konulduktan sonra ona kendi özünden bir eş yaratıldığı, sonra birlikte hata edip dünyaya gönderildikleri, birlikte tevbe edip bağışlandıkları, dünya hayatının onlarla başladığı anlatılıyor.

Kur’an’da Âdem ve eşininbu şekilde anlatılması; insanların zevc-eş olarak yaratıldığına, evliliğe, aileye ve hayatın böyle kurulacağına işarettir.

Bu aynı zamanda “ey iman edenler, siz de Âdem ve onun eşi gibi olan” demektir.

 

10-Önemli ibadetlerden biri de emâneti korumaktır.

Peygamberimizin dediği gibi eşler ve ve çocuklar insana Allah’tan birer emânettir. (Müslim. İbn Mace, Menâsik/84 no: 3074. Ahmed b. Hanbel, 7/376. Ebû Dâvud, Menâsik/56 no: 1905. Dârimî, Menâsik/34)

Evlilik olmasa bu emâneti taşıma görevi, yani ibadeti yerine getirelemez ve sevabı kazanılamaz. 

 

-Düğün gerçeği

Evlenme gibi kişi ve toplum hayatında önemli yeri olan bir faaliyet ve bunu hukuksal ve ahlâkî açıdan duyurma arzusu düğün denilen toplumsal gerçeği doğurmuştur.

Düğünle evlenme insanlık tarihi kadar eskidir. Toplumlara ve yörelere göre farklı düğün şekilleri, farklı evlenme âdetleri olsa da çoğunun ‘eğlenceye’ yönelik olduğu söylenebilir.

Düğünlerde hangi âdetin, geleneğin, uygulamanın, eğlencenin Allah’ın ölçülerine, bir anlamda Allah’ın rızasına uyup uymadığına bakmak gerekir.

Ara not:

 “Soru: Düğünden maksat nedir? Düğünler eğlenme maksatlı mı yapılır? 

Cevap: Düğünler bir mutlu olayı ilan ve mutluluğa katkıda bulunmak maksadıyla yapılır.” 

-Şimdiki düğünlerdeki yanlışlar

Üzülerek söylemek gerekirse, günümüzde müslümanların düğünlerinde kendi inançlarına uymayan bazı yanlışlar var. Bunlardan bir kaç tanesi şöyle:

-Gücü aşan aşırı takı istekleri.

Mehir yerine başlık parası gibi altın/mücevher veya eşya pazarlıkları.

-Çok da zaruri olmayan pahalı lüks eşyalar, elbiseler.

Bunların ihtiyaç mı, desinler için mi olduğuna herkes kendisi karar versin.

-Pahalı gelinlikler. Bir defa giyilecek elbiseye bu aşırı masraf acaba gerekli mi?

Düğünlerde giyilen elbiseler de öyle. Nişanda ayrı, kınada ayrı, düğünde ayrı, sabah bir elbise akşam bir elbise, düğün öncesi bir elbise, düğünün sonuna doğru başka bir elbise giymek ihtiyaç ve düğün sevinci faktörüyle açıklanamaz.  

Bu israfa berber masraflarını da eklemek gerekir.

Pahalı gelin arabası da öyle. Gerçekten buna ihtiyaç var mı?

-Tesettüre uymayan giyimler.

Kur’an yani İslâm müslüman erkeklere ve müslüman kadınlara tesettürü (örtünmeyi) emreder. Bunun da ölçüleri bellidir. Kadınlar için el, ayak ve yüz dışında bedenin yabancı erkelerin olduğu yerde kapalı olmasıdır.

Düğünlerde bırakın İslâmın emrettiği gibi kapalı giymeyi, daha da açık, daha da dekolte, daha da pahalı, daha da gösterişli elbiseler giyiliyor. Düğünlere, bayramlara güzel ve güç nisbetinde kaliteli elbise ile katılmakta bir sakınca  yok. Ama her şeyin ölçülü olması, inancımıza uyması gerekmez mi?

-Kim nasıl düşünürse düşünsün, İslâm dini kadın ve erkeklerin birlikte oynamalarına izin vermez. Ama ayrı olmak şartıyla kadınların veya erkeklerin, müzikli veya müziksiz halk oyunları oynamalarında bir mahzur olmasa gerek.

-Gelin ve damadın, veya misafirlerin, eşleriyle, yakınların veya dostlarıyla dansetmesi.

Bu âdetin bizim kültürümüzle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.Tümüyle avrupalıların kültürüdür. Bu âdet bize Osmanlı döneminde başlayan batılılaşma çabalarından sonra geçmiştir. Şimdi neredeyse onsuz düğün yapılmıyor.  

-Düğünlerde içki sunulması veya içilmesi.

İslâm sarhoşluk veren her türlü maddeyi haram kılar müslümanlara... Düğünler bu haramı yumuşatmaz.  

-Aşırı müzik sesi.

Müzik gruplarının herhalde tarzları böyle. İcra ettikleri müziğin sesini alabildiğine açıyorlar, şarkılar ve türküler koca koca anfilerden bütün salonu sese (gürültüye) boğuyor. Sanırım güzel müzik ile gürültü arasında fark vardır.

-Düğünlerin zorlaştırılması

Peygamber (sav) “Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” (Buhârî, İlim/11 no: 68, Bir benzeri: Edeb/80 no: 6125. Müslim, Cihad/6-7 no: 1732-1733) dediği halde günümüzde müslümanlar nikâhı, düğünleri, dolaysıyla evliliği zorlaştırıyorlar. Bu zorlaştırma işi kız istemeden nikâh için bir sürü şart ileri sürmeye, takılar pazarlıklarına, pahalı eşya taleplerine, düğünlerde akıl almaz israflara kadar uzuyor.

“En hayırlı düğün en az masraflı olanıdır” prensibi yerine günümüzde bunun tersi yapılıyor. En masraflı, en görkemli, en gösterişli düğünler; en iyi, “en şanımıza yakışan”,”dillere destan” düğün zannediliyor.

Nikâhlar, düğünler zorlaştırıldıkça gençler evlenmeye sıcak bakmıyorlar.

-İsraf

Günümüzdeki düğünler adeta bir israf galerisi. Her şey israf ediliyor. Yani lüzumundan çok harcanıyor. Bu israf kız istemeye giderken beraber götürülen çiçek ve tatlıdan başlıyor elbise, eşya, gelinlik, berber, fotoğraf, gelin masası, kapı parası, pasta, çerez, içecek, yemek, müzik grubu, konvoy için araba kiralama, balayı vb.ye kadar uzanıyor.

En çok da zaman israf ediliyor. Her düğünde en az üç saat oturuluyor. Bir yılda onlarca düğüne gitmek zorunda kalan kişilerin, ya da bir yılda düğünlere giden onbinlerce katılımcının israf ettikleri zamanı bir hesap edin. Kokunç bir vakit israfı...

Bütün bu harcamaların hangisinin bir yuva kurulmasında lüzumlu olduğu tartışılır.

-Gösterişler

Modern zamanlarda pek çok alanda görüntü, vitrin ve aksesuar ön plana çıkıyor. İşin özü, muhtevası unutuluyor. Bunu düğünlerde de görmek mümkün. İslâma göre nikâhın, evliliğin, yuva kurmanın, bu sayede eş olmanın özü, hikmeti, amacı bu israf ve gösteriş anlayışı yüzünden güme gidiyor.

Gerçekten düşünmek gerekir, evliliklerde, düğünlerde amaç nikâhı, evliliği duyurmak mı, dost ve akrabalarla bu sevinci paylaşmak mı, yoksa gösteriş yapmak, vitrini süslemek, aşırı haracama (israf) yapmak, desinlere gitmek mı?

(Halbuki düğünlerimizde yapılan aşırı harcamalar, israflar fakir ülkelerde nice garibanın derdine merhem olur. Bir düğünde onbinlerce harcama yapabilen bir müslümanın, sıra Allah yolunda infak etmeye (harcamaya), fakire, garibana, mağdura yardım etmeye sıra gelince yok demesi, elinin titremesi anlaşılır değildir.)

-Düğünlerdeki aşırılıklardan biri de gelin alırken gürültü yapılması ve konvoylar, korna sesleridir.

 Avrupa ülkelerinde trafiği aksatmak ceza-i işlem gerektiren bir suçtur. Bir sürü arabanın oluşturduğu konvoylar hem trafiği aksatıyor, hem de hiç bir işe yaramayan bir adettir. Hele korna sesleri... Buna ne ihtiyaç diye sormak gerekir.

Bir şey yaparken çevreyi, başkalarını da hesaba katmak gerekir. Bizim kimseyi rahatsız etmeye, trafiğik akışını engellemeye hakkımız yoktur. Bu konudaki aşırıkların çevremizdeki komşuları, insanları rahatsız ettiğini, memnun kalmadıklarını hatırlamak gerekir.

-“Anlı şanlı düğün”lerin davetlilerin çok olması, kalabalık ve fazla masraflı olması ile mümkün olduğu anlayışı da gözden geçirilmeli.