Düğünlerimizdeki hatalar ve İslami düğün olabilir mi konusunda bir panel notlar 2

Hüseyin K. Ece

Doğuş Panelleri

11.01.2019 Schiedam

 

İKİNCİ OTURUM-Tavsiyeler

 

-İslâma uygun düğün merasimleri nasıl olmalı?

Ara not:

 “Soru: Düğünün İslâmisi olur mu? İslâmî ölçüler içerisinde bir düğün nasıl olmalıdır? 

Cevap: Müslümanın her işi, her davranışı İslâm'a uygun olmak durumundadır. Belli hükümler (farz, vacip, haram....) varsa bunlara uyulur, yoksa mübah alanda örf ve adete göre hareket edilir.” 

İslâmî bir düğün nasıl olmalı sorusunun cevabı net olmadığı gibi bunun sınırları da çok net çizilemez. Yani İslâm müslümanlara düğün şeması çizmiyor, standard bir işekli dayatmıyor, ama imana uygun ölçüler/ilkeler tavsiye ediyor.

Dünyanın her tarafındaki müslümanlar bunu kendi örf ve geleneklerine, ekonomik şartlarına ve imkanlarına, zevklerine ve kültürlerine göre yapabilirler. Düğünlerin farklı icra edilmesinde de dinen bir sorun yoktur.

Ama genel prensiplerden bahsetmek mümkündür.

Bu da  düğünle ilgili her şeyin meşru (dine uygun) olması, mübah (helâl) sınırlarını aşıp harama bulaşmamasıdır.

Madem ki kız istemeyi ve  nikâhı Allah’ın emri Peygamberin kavli ile yapıyoruz. Düğünleri de Allah’ın emri Peygamberin kavli ile yapmalıyız. Allah’ın emrine, Peygamberin sünnetine (kavline) uymayan ama tıpkı gayr-i müslimlerin düğünlerine banzeyen merasimlere, eğlencelere herhalde İslâmî düğün diyemeyiz.

Konumuz İslâm Açısından Düğünlerimiz başlığı olduğu için düğün öncesi uygun eş bulma, bunun şartları, kız isteme, anlaşma, nişan yapma, eş adaylarının nikâha/düğüne kadar görüşme şartları, mehir verme, düğün günü, yeri, takılar, ev döşemesi gibi konulara girmiyoruz.

Sadece şu an gerçekleşen düğünlerimizi İslâmî açıdan değerlendirmek istiyoruz.

Müslümanlar bütün bu safhalarına inandıkları dine göre hallettikten sonra sıra evliliğe adım atmaya, yani nikâhı duyurmaya gelir. O da düğündür.

Özellikle şunun altını bir daha çizelim:

Düğündeki öncelikli amaç doyasıya, çılgınca eğlenmek, argo tabirle; kurtları dökmek değil, nikâhı, iki müslüman gencin evlendiğini duyurmaktır.

Nitekim bir rivâyete göre Peygamber (s.a.s) “Nikâhı açıkça yapınız” (Ahmed b. Hanbel, 4/5) buyurmuştur. 

Nikâhın açıkça yapılması da Arapların “velime” dedikleri davet yemeğidir.

Peygamberimiz  “velime” vermeyi tavsiye etmiş, onun zamanında evlenen sahabeler de bir gün veya bir kaç gün “velime daveti” vermişlerdir. (Bkz: Buhârî, Nikâh/7 no: 5072, 68-70 no: 5166-5171. İbn Mâce, Nikah/24 no: 1907-1910)

Düğün merasimleri de bu “velime daveti”nin zamanla kutlamaya ve eğlenceye dönüşen biçimidir.

Buna göre düğün yemeği (velime) vermek müslümanlar için tavsiye anlamında bir sünnettir diyebiliriz. 

Müslümanlar da eğlenebilir, ya da eğlenceli düğünler yapabilirler mi?

Elbette. Ama meşruiyet sınırında kalmak, Allah’a isyan (günah) olmamak şartıyla. Yeter ki mazbut olsun. Yeter ki çılgınlığa varmasın.

Ara not:

 “Dinimiz haram, helâl, mekruh, çirkin, aykırı nesneler ve davranışları açıklamış, bunlara hangi durumlarda nasıl riayet edileceğini de bu yoldan –çerçeve olarak- aydınlatmıştır. Düğünün nasıl yapılacağını din, detaylarını belirtmemiş, bunun -haramlara düşmemek şartıyla- düzenleme işini müslümanların örf ve adetine, içinde bulundukları şartlara bırakmıştır.

İslâmda Haramlar bellidir, düğünlerde meşru eğlence ve neşe caizdir. Haram işlemeden “müzik, oyun, eğlence, yeme içmeyi” de içine alan düğünler olabilir.” (Karaman, H. Hayatımızdaki İslâm, 2/263)

Ara not:

“Soru: Düğünlerde oynama-eğlenmenin ölçüsü ne olmalı? 

Cevap: Bazı yerlerde ve durumlarda kadınlarla erkekleri ayırmak mümkün olmayabilir. Eğer her iki cins de varsa kadınların erkeklerle birlikte, ya da erkeklerin görecekleri şekilde oynamaları uygun olmaz. Erkekler ise örf ve adete göre erkeklere mahsus oyunları oynayabilirler.” 

“Soru: Düğünlerde hangi tarz çalgı aletleri kullanılmalı, hangi tarz şarkılar söylenmeli veya söylenmemeli? İlâhî ve dinî içerikli müzikler söylenmeli mi? 

Cevap: Her türlü musiki aleti yerine göre kullanılabilir. Şarkı, türkü ve ilâhilerden bir demet sunulabilir. Şarkı ve türkülerin nezih, ahlaka ve dine aykırı olmaması gerekir.” 

“Soru: Düğün merasimlerinin kadın ve erkek ayrı mı yapılması gerekiyor? Eğer bir arada yapılacaksa nelere dikkat etmeli? 

Cevap: Bir arada olması gerektiğinde kadınların tesettüre dikkat etmeleri ve yabancı (mahrem olmayan) erkeklerle ihtilattan (temas etmek, yanyana oynamaktan) sakınmaları gerekir.” 

Müslümanın her konuda olduğu gibi düğün ve evlenmede de ölçüsü şu âyetler olmalı.

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿31﴾ قُلْ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَۚ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِر۪ينَ ﴿32﴾

“De ki: Ey Muhammed! Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz. Öyle yaparsanız Allah da sizi sever ve günahlarınızı bağışlar. Allah Ğafûrdur, Rahimdir.

De ki, Allah’a ve Resûlüne itaat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, kuşkusuz Allah kafirleri sevmez.” (Âli İmran 3/31-32. Ayrıca bakınız: Âli İmran 3/132) 

Bir konuda Allah’ın (cc) koyduğu bir ölçü, Peygamber’den (sas) gelen kesin bir uygulama (sünnet veya hüküm) varsa o noktada müslümanın görüşü, tercihi, “bana göre, benim görüşüme göre böyledir” demesi söz konusu olmaz.    

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا ﴿36﴾

“Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, iman etmiş bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.

Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzâb 33/36)

Peygamberimiz (s.a.s.) inanca aykırı olmayan müzikleri de eğlenceleri de yasaklamamıştır. Hatta düğünlerde uygun eğlenceleri teşvik bile etmiştir.

Mesela düğünlerde tef çalınmasına izin vermişti. (Bkz: İbn Mâce, Nikâh/20 no: 1895. Tirmizî, Nikâh/6 no: 1088-1089)

Rivâyete göre Hz. Aişe (r.anha) bir yakınını düğünsüz evlendirmek isteyince Peygamberimizin ona düğün yapmasını tavsiye etmiş, Ensarın  eğlenceden hoşlandığını söylemiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, 4/226)

Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlatıyor: “Bir gün Ebu Bekr (babam) içeri girdi, yanımda Ensarlıların iki cariyesi, Ensarın Bu’as günü söylediği şarkıları söylüyorlardı. Aslında onlar şarkıcı değillerdi (şarkı söylemeyi beceremiyorlardı). Ebu Bekr: ‘Allah’ın Elçisinin evinde şeytan sesleri mi var:’ dedi. O gün bayram idi. Allah’ın Elçisi (sav): “Ey Ebu Bekr, her milletin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır” buyurdu.” (Müslim, Îdeyn/16 no: 892. Buharî, Îdeyn/2, 3 no: 949, 952. Bir benzeri: Müslim, Îdeyn/17 no: 892)

Ebu’l Huseyn Halid el-Medinî şöyle anlatıyor: “Biz Medine’de Âşûra günü tef çalıp şarkı söyleyen cariyeler dinlerdik. Bu durumu Mu’avviz kızı Rubeyyi’ya sorduk. Şöyle cevap verdi: ‘Evlendiğimin ertesi günü Allah’ın Elçisi beni ziyarete geldi, yanımda iki cariye şarkı söylüyor, Bedir’de öldürülen atalarımıza ağıt yakıyorlardı. Sözleri arasında şunlar da vardı; “Aramızda yarını bilen bir peygamber var”. Peygamberimiz buyurdu ki; “Bunu söylemeyin, yarın ne olacağını Allah’tan başka kimse bilemez.” (Buhârî, Nikâh/49 no: 5147. İbni Mâce, Nikâh/21 no: 1897) Ama şarkı söylemelerine izin verdi.

Enes b. Mâlik (ra) şöyle anlatıyor: Allah’ın Elçisi (sav), bir gün Medine sokaklarından birinden geçerken def çalıp şarkı söyleyen ve şöyle diyen cariyeler gördü. Onlar; “Biz Naccaroğullarının cariyeleriyiz. Muhammed ne güzel komşudur bize!diyorlardı. Peygamber (sav); “Allah (cc) bilir ki ben sizi seviyorum” buyurdu. (İbni Mâce, Nikâh/21 no: 1899)

Kaynaklara göre sahabeler de eğlenceli düğünlere katılmışlardır. (Bkz: Nesâî, Nikâh/80)

Düğün öncesi bütün her türlü hazırlığı İslâma göre yapan, yapması gereken eşler ve aileler, düğünü de inanaçlarına uygun yapmaları beklenir.

Zira bir yuvanın (aile binasının) temelleri atılıyor. Aile binası uygun bir yerde, sağlam temellerle, uygun malzemeyle atılması gerekir.

Bu şartlara dikkat etmeden kurulan yuvalar, yapılan evlilikler ileride bozulabiliyor.

Dahası İslâma göre kurulan ve yürütülen aileye bir açıdan “dâru’s-selâm”, yani dünyada esenlik yurdu, mutluluk evi denir. Esenlik yurdu yuvalar, evler, evlilikler de ancak İslâmın tavsiye ettiği ölçülerle kurulur ve yürütülür.

 

Düğünlerde dinî açıdan şu hususlara dikkat çekilebilir:

-Mehir;

evlenecek erkeğin hanımına vermesi gereken meblağa “mehir” denir. Bu gelinin hakkıdır. Asgarı miktarı şartlara göre üç aylık geçim karşılığıdır. Damadın ekonomik durumuna ve cömertliğine göre daha yüksek olabilir.

Bu dini bir görev olmasına rağmen, hangi sebeple olursa olsun damadın gücünü aşacak, ileride aileyi zorlyacak, aşırı olmamalı.

-Takılar;

Damat adayı tarafından takılması istenen takılar da öyle. Aşırıya ve gösterişe kaçmamalı, damadı, kurulacak yuvayı ve ailesini zor durumda bırakmamalı.

-Nikâh (evlenme sözleşmesi);

Düğünden önce resmi nikâhın yapılması gerekir. İmam nikâhı diye bir şey yok. Bunun adı nikâhtır veya dinî nikâhtır. İsteyen onu da yapabilir.

-Dua ile veda;

Gelinin ve damadın baba ocağından dualarla ayrılması güzeldir. Bunu baba, anne, aile büyüğü, ya da bir bilen yapabilir. Duanın Arapça veya Türkçe olması farketmez.

-Velime (düğün ikramı);

Düğünlerde evlenecek müslüman çiftler veya aileleri nikâhı duyurmak üzere “velime, yani düğün yemeği” vermeliler. Düğüne akrabalarını, dost ve tanıdıklarını davet etmeliler. Ancak bunun da herkesin gücü ölçüsünde olması, israf ve gösterişten kaçınılması gerekir.

-Davet;

kart, sosyal medya, telefon ve benzeri yollarla yapılabilir.

Davet edilenler de imkanları varsa bu davete karşılık vermeliler. 

Peygamberimiz (sav) meşru davetlere icabet etmeyi tavsiye ederdi. Kendisi de bu tür davetleri reddetmezdi. (Bkz: Buhârî, Nikâh/71. Müslim, Nikâh/96)

-Düğün yeri;

Düğünlerin; düğün salonunda, uygun bir yerde, evlerde, kırda-bayırda, mescitlerde, hatta parklarda; müzikli, eğlenceli, ilâhili, sohbetli-sohbetsiz olması fark etmez.

Herkes imkanına bütçesine, şartlara göre bir yerde düğününü yapabilir. Önemli olan israfa, gösterişe, şova düşmemektir.

-Düğün eğlencesi;

Yukarıda geçtiği gibi, düğünlerde çalgı, türkü-şarkı, davul-zurna, halk oyunları, seyirlik oyunlar, tiyatro ve benzeri eğlenceler olabilir. Ancak bunun dinin haram dediği şekle, çılgınlığa, gayr-i müslimlerin âdetlerine dönüşmemesi gerekir.

-Düğünde takı;

Düğünlerde davetliler tarafından geline ve damada ikram edilen takılan güzel bir yardımlaşma ve hediyeleşmedir. Bu hem düğünün sevincini paylaşmak, hem yuva kurmaya çalışan gençlere destek, hem de hayır yolunda infaktır.

Ancak bunun da gösterişe kaçmaması, bütçeyi zorlamaması, onlar şu kadar verdi biz de o kadar verelim, hele bir bakın kim ne kadar veriyor şeklinde yarışa ve şov yapmaya dönüşmemesi gerekir.

Bu hediye vermedir. Hediyede miktar ve kalite değil, samimiyet esastır.

-Pasta kesme;

Gelin ve damat tarafından kesilen pastanın haram ve mekruh olduğunu söyleyemeyiz. Bunda da çok aşırıya gidilmesi, işin abartılı şov dönüştürülmesi herhalde faydalı bir şey değildir.

-Tebrik ve dua;

Davetlilerin usûlüne uygun, evlenen damat ve gelini, tabiiki aileleri tebrik etmeleri ve dua etmeleri de güzeldir.

“… Allah senin için bereketli kılsın ve bereketinizi daim etsin. İkinizin arasını hayırlarda cem etsin.” (Tirmizî’den)

-Balayı

Evlenen çiftlerin birbirlerini daha iyi tanımları için Cuma hariç zifaftan (gerdekten) sonra daha çok evde başbaşa kalmaları tavsiye edilir. Ama illa balayı da olacak diye ısrar etmemeli. Balayıya gitmek haramdır diyemeyiz ama bu da bizim geleneğimize uygun değil.

Ara not:

-Düğünlerde vaaz;

“Soru: Düğünlerde dini konuşma yapılmalı mı?

Cevap: Düğünlerde vaaz eder gibi "dini konuşma" caiz olmakla birlikte pek uygun olmamaktadır.”

-Düğünlerde kur’an okumak;

“Soru: Düğünlerde Kur'anı Kerim okunmalı mı? Okunursa ne zaman ve hangi miktarda kimler tarafından okunmalı? 

Cevap: Düğünde Kur'an okumak genellikle uygun olmuyor. Okunacaksa bunun uygun yeri ve zamanı gözetilmelidir.” (Soru cevaplar için: http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00076.htm)

 

         -Düğünler için önemli notlar

1-Düğünlerdeki harcamalara ve yapılanlara, eğlencelere, âdetlere kesin bir sınır koymak imkansız gibidir. Kimilerine göre lüzumsuz olan bir şey, diğerine göre düğünün olmazsa olmazıdır.  Bunun dozunu ayarlamak cidden zor.

2-İman edenler düğün konusunda da dengeli davranmalılar.

Ne çok kısma, ne de saçıp-savurma, ne de lüzumsuz harcama...

Ne cenaze evi gibi, ne de disko benzeri çılgınlıklar…

3-İnsanların bir kadın ve bir erkekten geldiğini söyleyen, dolaysıyla evliliği öne çıkaran Nisâ 4/1 ve Hucurat 49/13 ailenin çekirdeği olan erkek-kadın çiftine ve takvaya vurgu var. Zira aile insanın biyolojik ve sosyal varlığını, takva ise manevî varlığını ayakta tutar.

Bir bakıma hem evlenirken, hem de evlilik hayatını sürdürürken, “takvadan ayrılmayın” deniliyor. Yani “Allah’ı hesaba katarak davranın, O’nu unutmayın, O’na karşı sorumluluk bilinciyle hareket edin” deniyor.

Dolaysıyla gençler her konuda olduğu gibi nikâh ve düğün konusuda da “el-âlem ne der”, “hoşuma hangisi gider”, “ben böyle istiyorum” demekten öte, “Rabbim bu konuda ne der, acaba razı mıdır” diye düşünmeleri gerekir.

4-Unutmasınlar ki insan olarak hesabımızı Allah’a vereceğiz, çevremize değil.

5-Bugün yapılan yanlışların zararı, ileride farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Binasını sağlam temeller üzerine yapmayanların, evleri yıkıldığı zaman feryat etmelerine hakları yoktur.

Bir anlık zevkler, bir günlük eğlenmeler nefsin hoşuna gitse de, haram olan, günah olan işleri yapmak zarardan başka bir şey değildir.

6-Biz başkalarını taklit etmemeliyiz. Başkalarını taklit edenlerin kişiliği henüz yeterince gelimemiş demektir.

7-Bir de madem ki müslümanız, her yaptığımız şey inancımıza uygun olmalı, öyleyse neyin helâl neyin haram olduğunu, düğünde ne gibi eylemlerin dinimize uygun olduğunu evlenmek isteyen gençler sorup veya okuyup öğrenmeli.  

8-Nikâh, yani evlenme ibadet olduğuna göre müslümanlar göz göre göre bir ibadeti harama bulaştırmazlar. İşin içine haram karışırsa o ibadet ibadet olmaktan çıkar.

9-“Şanımıza yakışan” düğünler illa da dinen haram olan eğlencelerle mi yapılır?

10-Eğlence deyince de akla “danslar, karışık oynamalar, vur patlasın çal oynasın, sarhoş olmak” mı gelmeli?

11-Şu soruları yüksek sesle sormalıyız:

-Allah’a inanan, yani müslüman bir kimse her yerde canının her istediğini yapabilir mi?

-Ya da, müslüman Allah yokmuş gibi davranabilir mi?

-Müslüman, her yaptığı şeyin kayıt altına alındığını unutur mu?

-Farz-ı muhal, Peygamberimiz sağ olsyadı, biz de onu bu düğünlere davet etseydik, acaba gelir miydi?

 -Peygamberin gelemeyeceği düğün, o düğünle kurulan yuva, doğacak nesiller ne kadar hayırlı olur?

12-Evlenecek erkek ve kızlarımız, onları evlendirecek aileler işin bir de bu yönünü Allah rızası için düşünsünler. 

Şüphesiz müslümanın her şeyi gibi eğlencesi, düğünü, neşesi ve sevinci, üzüntüsü ve kederi bile imanına, kimliğine, asaletine yakışır şekilde olmalı.

 

-Netice

İslâma uygun düğünün genel prensiplerini ve bugünkü düğünlerdeki bu ölçülere uymayan yanlışlara işaret ettik.

Ama herkes biliyor ki şu anda icra edilen düğünlerin çoğu böyle değil.

Artık Avrupadaki müslümanların düğün âdetleri bu şekli aldı. Gelenekleşti. Düğün sahipleri, evlenecek gençler sanki düğün dediğin böyle olur diye düşünüyorlar. Düğün deyince de akla bu gelenek, şu anda icra edilen âdetler geliyor. Üstelik öyle bir gelenek ve âdet ki insanlar buna uymazsa sanki büyük bir hata yapacaklarmış gibi korkuyorlar.

Bir şey âdet olmuşsa toplumda onu değitirmek kolay değildir. Bazı yerlerde ve pozisyonlarda âdetler (gelenek) ve örfler âyetlerden de, hadislerden de daha kuvvetli.

Biz burada İslâmî düğün şöyle olmalı, şu anda düğünlerimizin çoğu maalesef bu ölçülere uymuyor desek de bizi kim dinler?

Acaba kaç kişi burada duyduklarından sonra bu konuda duyarlı olacak? Bilmiyorum, pek ümitli de değilim ama biz görevimizi yapmış olduk.

Allah (cc) her konuda olduğu gibi düğün, evlilik ve aile hayatında da takva bilinci ile davranmayı nasip etsin.

es-Selâmu ala men ittiba’al-hüda.

 

Bu sitelere de bakılabilir:

https://www.fetvameclisi.com/fetva-islama-uygun-bir-dugun-nasil-olmali-3432.html

http://tevhididavet.com/islama-gore-dugun-merasimi/