Leyletu'l-kadr-Kadr Gecesi, anlamı ve mesajı hakkında bir konuşma

Hüseyin K. Ece

31 Mayıs 2019-27 Ramazan 1440

Kadir Gecesi- Zaandam Ayasofya Camisi

 

-Kur’an Kadr Gecesinde inmeye başladı.

اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ ﴿1﴾ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِۜ ﴿2﴾ لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ ﴿3﴾ تَنَزَّلُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَالرُّوحُ ف۪يهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْۚ مِنْ كُلِّ اَمْرٍۙۛ ﴿4﴾ سَلَامٌ۠ۛ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ ﴿5

“Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr Sûresi)

 

-Ya da mübarek bir gecede

حٰمٓۜ ﴿1﴾ وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ ﴿2﴾ اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِر۪ينَ ﴿3﴾ ف۪يهَا يُفْرَقُ كُلُّ اَمْرٍ حَك۪يمٍۜ ﴿4﴾ اَمْرًا مِنْ عِنْدِنَاۜ اِنَّا كُنَّا مُرْسِل۪ينَۚ ﴿5﴾

“Hâ. Mîm. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. (Ki) her önemli işe1 tarafımızdan bir emirle o gecede hükmedilir.” (Duhan 44/1-5)

Bu mübarek gecenin Şaban’ın yarısı, Berat gecesi olduğunu iddia etmek, aşağıdaki âyete uymaz. Zira burada açık ve anlaşılır bir şekilde onun Ramazan ayında indiği söyleniyor.

 

-Kadr Gecesi de Ramazan’dadır.

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ  ... ﴿185﴾

“(O sayılı günler), insanlar için bir hidâyet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin...” (Bekara 2/185)

Buna göre Kadır Gecesi Kur’an’ın doğum gecesidir, yani insanlığa melek ve Peygamber aracılığı ile gönderilmeye başlandığı gecedir. Bu gece şerefini, değerini, üstünlüğünü vahyin gelişinden alır. Ramazan da değerini Kadr Gecesinden alır. Oruç ibadetinin fazileti Ramazan’a mahsus oluşundandır.

Bütün bunlar dönüp dolaşıp Kur’an nüzûlüne gelir.

Zira Kur’an hz. Muhammed’e ve onun elçiliği ile bütün insanlığa, kıyâmete kadar bütün zaman ve mekanlara hidâyet ve hayat kitabı olarak gönderilmesi hem çok büyük bir olaydır, hem de Allah’ın insanlara rahmetinin eseri, lütfu ve ikramıdır. Ramazan orucu bu ikrama/hibeye/hediyeye şükr için tutulur.

Bayram bu ikramın ve lütfun sevincidir.

 

-Bin aydan hayırlı olan

Bu gece mi, bu gecede yapılan ibadetler mi? Çokları zanneder ki, bu gece yapılan ibadetler 83 seneye bedel. Bu gece kılınan iki rek’at namaz, bin aylık namaza denktir diye iddia ederler.

Hayır öyle değil. Kur’an ibadetlere nasıl karşılık verileceğini açıklıyor.

Her sâlih amelin karşılığı bire ondur, ya da daha fazlasıdır. Yani Allah’ın takdir ettiği kadardır.

“Kim bir hasene yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.” (En’am 6/160)

Bu gerçek hadiste de yer alıyor.

“… Oruç yalnız benim içindir. Onun mükafatını da ben veririm. Halbuki diğer sâlih amellerin hepsi on misli ödenir.” (Buhârî, Savm/2)

Orucun mükâfatı/sevabı elbette özeldir. Ama ne kadar olduğunu biz bilemeyiz.

Ebu Hurayra’nın anlattığına göre Hz. Peygamber (sav) şöyle dedi: “Her kim ki iyi bir işi (hasene) işlemeye niyet eder de onu yapmazsa, Allah (cc) onu tam bir iyilik (hasenât) olarak yazar. Niyet eder ve yaparsa, on mislinden yedi yüz misline kadar, hatta daha fazla bile yazar. Kötü bir işe (seyyie) niyet edip de yapmayana tam bir hasene (iyilik) sevabı, niyet edip yapana ise bir günah olarak yazar.” (Müslim, İman/59 (204) no: 335. Bir benzeri: Buhari, Tevhid/35 no: 7501)

Abdullah İbni Abbâs’ın rivâyet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

“Allah (cc) iyilik (hasenât) ve kötülükleri (seyyiâtı) takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı:

Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa Allah bunu yapılmış tam bir iyilik (hasene) olarak kaydeder.

Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Allah o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar.

Kim bir kötülük (seyyie) yapmak ister de vazgeçerse, Allah bunu tam bir iyilik (hasene) olarak kaydeder.

Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Allah (cc) o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.” (Buhârî, Rikâk/31 no: 6491. Müslim, İman/59 (207) no: 338)

Allah yolunda infakın karşılığı ise bire ondan yediyüz misline kadardır.

“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bekara 2/261)

Bu sûrede ise Kadr Gecesi’nin binden aydan daha değerli olduğu söyleniyor. Zira bu gece Kur’anın vilâdetidir. Kur’an’ın dünyamıza teşrif etmesi ise, insanların içinde Kur’an’sız yaşadığı/yaşayacağı binlerce aydan daha değerlidir.

Burada mü’minlere bir uyarı var: Gafil olmayın, bu geceyi yanlış anlamayın. Sene boyu yanlış yapıp, günah işleyip de, yıl boyu gayr-i müslimler gibi yaşayop da; bu gece biraz ibadet etmekle o yanlışların/günahların hemen silineceği yanılgısına kapılmayın.

Bir de cemaatle tesbih namazı kılınınca bu işin tamamlanacağını, kulluk görevlerinin yerine geleceğini, piru pak oluncağını zannetmeyin.

Kur’an ve onunla gelen İslâm hayatı inşa etmek içindir. Bir güne, bir aya, bi ana mahsus değildir. Hayatın her alanında, her pozisyonda, her eylemde (işde), her vakit müslümanca yaşamaktır. Allahlı, ihsan anlayışı ile (Allah’i görüyor gibi) yaşamaktır.

Bakın Allah’ın çok değer verdiği, onu ilk indirmeye başladığı geceyi bin aydan kıymetli saydığı bu Kur’an hayat kitabıdır. Bunu alın, öğrenin, hayatınızın ölçülerini bundan alın. Bunun hükümlerine uygun hareket edin. Müjdeleriyle sevinin, uyarılarını ciddiye alın. Böylece dünyada insanca bir hayat sürün, dünyanızı da âhiretinizi de cennet yapın.

Öyleyse Kadr Gecesi piyango, şans, abartı gecesi değil; yeniden Kur’an’a dönmeyi hatırlama, toparlanmaya karar verme gecesidir. Hayatımızın her yönüyle Kur’an’a ne kadar uygun olduğunu gözden geçirme zamanıdır, fırsatıdır.

 

-Kur’an niçin indirildi? Bir kaç örnek:

a-Hidâyet için

“Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Şiddetli azaptan dolayı vay kâfirlerin hâline” (İbrahim 14/1)

الٓمٓۚ ﴿1﴾ ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ ﴿2﴾

“Elif.Lâm.Mim. O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” (Bekara 2/1-2)

اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَب۪يرًاۙ ﴿9﴾ وَاَنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا۟ ﴿10﴾

“Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.” (İsrâ 17/8-9)

وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿64﴾

 “Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik.” (Nahl 16/64)

 

b-Nezir (uyarıcı) olsun diye

تَبَارَكَ الَّذ۪ي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلٰى عَبْدِه۪ لِيَكُونَ لِلْعَالَم۪ينَ نَذ۪يرًاۙ ﴿1﴾

“Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân’ı indiren Allah’ın şanı yücedir.” (Furkan 25/1)

 

c-Mü’minlere şifa ve rahmet olsun diye

“Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.” (İsrâ 17/82)

 

d-Her şeyi açıklamak için

“… (Ey Muhammed!) Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl 16/89)

“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi…” (Bekara 2/213)

“Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik.” (Nahl 16/64)

“(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.” (Nahl 16/44)

 

e-Kendisine uyulması için

“Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (En’am 6/155)

 

f-Hüküm vermek için

“(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.” (Nisa 4/105)

بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِۜ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ ﴿44﴾

 

-Ey müslüman! Allah’ın indirdikleriyle hükmet

وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَهُمْ عَمَّا جَٓاءَكَ مِنَ الْحَقِّۜ ...ۙ ﴿48﴾

“(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk…” (Mâide 5/48)

“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır. (Mâide 5/49)

 

-Allah’ın indirdirdikleriyle hükmetmemek

“Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi… Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” (Mâide 5/44)

“… Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.” (Mâide 5/45)

“İncil ehli Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.” (Mâide 5/47)

 

h-Kitaba iman edin

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” (Nisâ 4/136)

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” (Nisâ 4/136)

 

-Vahye karşı mü’minlerin tavrı  

وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ ﴿4﴾

“Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Âhirete de kesin olarak inanırlar.” (Bekara 2/4)

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ ﴿53﴾

“Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.” (Âli İmran 3/53)

 

-Vahye karşı inkârcıların tavrı

“İşte böylece biz sana kitabı indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar (Kitap ehlinden çağdaşın olanlar)dan da ona inananlar vardır. Bizim âyetlerimizi ancak kâfirler inkâr ederler.” (Ankebut 29/47)

“Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?” (Bekara 2/170)

“Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygamber’e gelin” denildiğinde onlar, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter” derler. Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar da mı?” (Mâide 5/104)

“Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygambere gelin” dendiği zaman, onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. (Nisâ 4/61)  

وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَسْمَعُوا لِهٰذَا الْقُرْاٰنِ وَالْغَوْا ف۪يهِ لَعَلَّكُمْ تَغْلِبُونَ ﴿26﴾

“İnkâr edenler dediler ki: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın.” (Fussilet 41/26)