Babam eski atların seyisidir her zaman,

Dala tutunmayı ve kazma vurmayı bilir,

Toprak elinde şekil alır; terden ve kandan, 

Gözlerinde bin kere ufuk çizgisi erir.

 

Yazgının delisidir, isyanı bilmez babam,

Sabahı ilk saçından tutar göle götürür,

İşaret alınmıştır, vakit ve vâde tamam,

Artık kendi düzünde yürümektedir ömür.

 

Ben kravat takmayı babamdan öğrenmedim,

Tarlaya aşk ekmeyi ilk defa onda gördüm,

İkindi yoğun ekmek ve bahardır her mevsim,

Yalnız göğüs altında siyah, yağlı bir düğüm,

 

Çoğalırken sorgular, şapka giyen horozlar,

Eldivenli maymunlar, kırkikindi yağmuru,

Güneş doğuda battı, akşamı tuttu pazar,

Sular artık bulanık ve ardında hep soru.

 

Babam dirençli adam; kökleri derinlerde,

Bir emeğin buğusu yarasına örtüdür,

Ezelden bir ışığın gölgesine düşer de

Dünyasına annemi, bir de beni götürür.

 

Güneş bu kez babamın ellerinde doğacak,

Toprağı tez yaracak en değerli ışıklar,

Göverecek fidanlar, yanacak sönen ocak,

Bir kuytuda yitecek yüzyıllık yalnızlıklar.

 

19.12.1984 

Eskişehir

Hüseyin K. Ece