Gül yapraklarından fistan yapardım,
Yağmuru beldemize davet ederdim
Her gece mehtabı seyrederdim
Güler yüzlü bahçelere.
İlmik ilmik mor keçelere
Balmumuna, çiçek tozuna
Karınca yuvasına
Gül rengini kazardım
Hem dağlara
Hem bağlara
En usta bir bilekle
En kavi bir yürekle
Topraktan fıtrat alarak
Sevdadan kuvvet alarak
Hem gülerek hem sevinerek
Senin müjdene güvenerek
Sevgiden ilham alarak
Dostlardan selâm alarak
Niyeti ıslah ederek
Bismillah diyerek
Gül motifleri çizerdim
Gül şiirleri yazardım
Hem taşlara
Hem kaşlara
Gülle atmazdım düşman mevzilerine bile
Gül suyu akıtırdım kurumuş her sebile
Desenler çizerdim mor sünbüle
Âşiyan yapardım yalnız bülbüle
Kuşlarla göç ederdim uzak diyarlara
Tomurcuklarla uyanırdım baharlara
İpek kanatlarımla kelebek olur
Tüylerden yeni rüya kurardım
Gül deseni taşımayan hiç bir kumaşı
Senden yana olmayan hiç bir telaşı
Sokmazdım senin uğradığın çarşılara,
Senin adına açılmış pazara.
Gülzâr ağıtlarını türkü yapardım
Sabahı göz kapaklarında bulurdum.
Filizlenen bal renkli bir seherde
Ab-ı hayat akıtan çeşmelerde
Gül renkli kurna olurdum
Göç yolunda turna olurdum
Hem senin için
Hem benim için
Altına güloyalı minderler sererdim
Seninle düşünür, seninle gülerdim
Seninle uyanan her bir güvercinle;
Hayat yükü taşıyan bir hecinle
Uykularını gül bahçesine ısmarlardım
Seni karşılardım her yol başında
Adını okurdum her çeşme taşında
Yazardım muhabbetin kitâbesini
Seninle okurdum gül alfâbesini
Gül suyunu şerbet diye
Senin zevkine sunar
Senin onayını alırdım.
Sana doğru yola çıkar
Hep bu menzilde kalırdım
Hem pınarla
Hem baharla
Sana Ayşegül’le selâm iletirdim
Bağdagül’e hoş ezgiler dinletirdim
İhanetlerle yorulan bu başımı
Gül bahçesinde her an serinletirdim